Fatma Acar Ünlü

Fatma Acar Ünlü

YOKSULLUK

Yoksul olmak sadece diğerlerinden daha az şeye sahip olmak demek değildir; aynı zamanda yaşamın temel gereksinmeleri konularında güvenden yoksun olmak anlamı da taşır. Bu yönüyle yoksullar, genelden farklı bir yaşam alanında nefes alan ve kendine özgü davranış kalıplarıyla bir kültür atmosferinin aktörleridir.

İnsanlık tarihi farklı dönemlerde; eşitsizlik, açlık, kıtlık, gibi çeşitli acılara tanıklık etmiştir. Ancak yoksulluk, tarihsel açıdan daha yakın dönemlere ait spesifik bir olgudur.

Yoksulluk, sosyo-kültürel ve ekonomik bir problem olmakla birlikte; siyasi süreçlerin gelişiminin bir ürünü olarak ahlaki ve felsefi konularla da ilişkili karmaşık bir olgudur. Yoksulluğu öne çıkaran, diğer bir boyutu da ekonomik boyutudur çünkü toplumları etkileme gücü yüksektir.

Küresel Yoksulluk; eşitsizlik, kıtlık ve açlık gibi özelliklerinin dışında, kapitalizm ile de eşzamanlı olarak ortaya çıkmıştır.

1990’lı yılların küresel ekonomilerinde, küresel nitelikli şirketlerin ucuz emek unsurunu öne çıkarmaları sonucunda gelişmekte olan ülkelerde, işsizliğin artması gibi sorunlar yoksulluğun yerleşmesine yol açan unsurlar olmuştur. Böylece geçmiş dönemlerde devletin uyguladığı istihdam politikaları ve sosyal güvenlik tedbirleri ile büyük ölçüde bertaraf edilebilen yoksulluk, daha yerleşik ve çok boyutlu yeni bir yoksulluk olgusuna dönüşmüştür.

Yoksulluğun en belirgin yansıması olan mutlak yoksulluk, fizyolojik olarak hayatta kalabilmenin asgari sınırını oluşturmaktadır. Çünkü mutlak yoksulluk; bireyin gelir ve tüketim harcaması bakımından sahip olduğu maddi güce bakılarak tanımlanmaktadır.

Yoksulluğun referans çizgisi gibi standart ölçümleri her ortamda evrensel anlama sahip değildir. Sadece herhangi bir para biriminin satın alma gücü, ülkeler arasında önemli değişikliklere yol açma, aynı zamanda eleştirel anlamda zenginlik ve fırsat dağılımlarını çevreleyen yoksulluk oranı da belirleyicidir. Buna göre, en düşük maliyetli gıda harcamalarının parasal değeri bir yoksulluk eşiği oluşturmakta; gelir azlığı dolayısıyla bu eşiğin altında kalanlar mutlak yoksul olarak nitelenmektedir

Günümüzde küresel yoksullukla mücadele stratejileri, küresel nitelikli kuruluşlar aracılığıyla geliştirilmekte ve yine bunlar aracılığıyla uygulanmaktadır. Ancak küresel yoksulluğa yol açan mekanizmalarla, mücadele mekanizmalarının çıkarlarının aynı hedeflerde buluşması, bu eksendeki yoksullukla mücadeleyi sorunlu hale getirmektedir. Diğer bir ifadeyle küresel yoksulluk mekanizmasının ana sorumlularıyla, yoksullukla mücadele söylemi arasındaki ilişki çelişkili bir doğaya sahiptir. Dolayısıyla bu perspektif doğrultusunda gerçekleştirilen yoksullukla mücadeleye ilişkin sonuçlar da sorunludur.

Her türlü yoksullukla mücadelenin en temel şartlarından biri, yoksulluğa yol açan ana neden ve süreçlerin iyi tanımlanmasıdır. Yoksullukla mücadelede devletin sosyal boyutunun güçlendirilmesi de önemlidir. Özellikle sosyal devletin, yoksulların sosyal dışlanma tehlikesine karşı gönüllü kuruluşlarla iş birliği yapması, araç ve argümanlarını doğru ve net belirlemesi gerekir. Türkiye gibi ülkelerde yoksullukla mücadele çalışmaları, genellikle yoksul kimseleri damgalayıcı bir şekilde uygulanmakta ve birey açısından sosyal dışlanma duygusunu hissettirmektedir.

Yoksulluk Sınırı Nedir, Nasıl Hesaplanır?

Toplumun en küçük birimi olan çekirdek ailenin yani 4 kişilik bir ailenin zorunlu olarak harcaması gereken miktarın minimum değerinin hesaplanmasıdır.

Yoksulluk sınırı şu gibi temel ihtiyaçlar ile hesaplanır; Kira, su, elektrik, giyim, iletişim, ulaşım vb. birçok temel ihtiyaç için gereken para miktarıdır.

Yoksulluk sınırı, yeterli yaşam standardında yaşayabilmek amacı için gereken asgari gelir miktarına denir. Uygulamada veya algılamada, yoksulluk kavramında olduğu üzere gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında uçurum şeklinde kabul edilebilecek nitelikte farklar bulunmaktadır ve bununla birlikte ülkeler bazında olan sınır rakamlar değişiklik göstermektedir.

Yoksulluk sınırının hesaplanması veya belirlenmesi, genel olarak normal bir yetişkin kişinin kabul edilebilir düzeyde hayatına devam edebilmesini sağlayabilecek bir sene zarfında tüketebileceği bütün kaynakların değerinin toplanması ile bulunmaktadır. 

Açlık Sınırı Nedir, Nasıl Hesaplanır?

Genel ifade ile çekirdek bir ailenin alması gereken minimum kalori miktarı ve bu miktarın maliyetinin hesaplanmasıdır. Çekirdek bir aile için hesaplanan bu değer, aslında minimum harcama yaparak maksimum fayda sağlamak üzerinden ilerleyerek hesaplanır.

Açlık sınırı hesaplama yöntemi genellikle şu şekilde olur; belirli beslenme grupları oluşturulur ve bu gruplar; süt-peynir-yoğurt, tavuk-et-balık, meyve-sebze-bakliyat, un-ekmek-makarna ve pirinç olacak şekilde ilerler, ikinci aşamada ise bu beslenme gruplarının aylık değerleri hesaplanıyor ve bu duruma göre artışlar ve düşüşler hesaplanarak yıllık ortalamalar elde ediliyor.

Açlık sınırının kapsamına bakıldığı zaman Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş olan standartlara göre hesaplandığı görülür. Açlık sınırı için belirlenen değerler, çalışan ya da bir tane 0 ile 6 yaş arasında olan bir başkası ile 6 ile 15 yaş aralığında olan dört kişilik bir aileye göre hesaplanır. Bu hesaplamanın yapılmasında ise, Dünya Sağlık Örgütü'nün öncülük ettiği, bütün aile üyelerinin alması gereken asgari Kalori miktarı esas alınır.

Yaş olarak çok büyük bir evlada sahip olan aileler genellikle 2800 kalori ile yaşamını sürdürebilirken, 0 ile 6 yaş aralığı içinde küçük bir evladı olan aileler için hesaplama yapılırken yaklaşık 2800 kaloriye ilave olarak 2400 kalori daha eklenir. Bunun nedeni gelişim döneminde olan çocukların asgari olarak alması gereken kalori miktarının 2400 olmasıdır.

TÜRK-İŞ Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması

TÜRK-İŞ’in 35 yıldan bu yana düzenli olarak her ay hesapladığı ve bu alanda öncü olan Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması, yeni beslenme kalıbı temel alınarak farklı bir çalışma grubu tarafından hesaplandı ve 2022 yılından itibaren açıklanmaya başlandı.

2022 Ocak ayı sonucuna göre;

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 4.249,95 TL’ye,

  • Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 13.843,50 TL’ye,
  • Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 5.587,79 TL’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ’in verileri temel alındığında mutfak enflasyonundaki değişim Ocak 2022 itibariyle: Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre %3,71 oranında, Son 12 ay itibariyle artış oranı %59,67 olarak hesaplandı.

Zaman içerisinde enflasyon oranında artış meydana gelmesi, yoksulluk sınırını önemli ölçüde etkilemektedir. Yoksulluk, ülkelerin iç dinamiklerinin ötesinde küresel piyasalarla eklemlenme biçimleriyle de ilişkilidir. Ortaya çıkan yoksulluğu gidermek için çözüm olarak sunulan finansal borçlanmanın kendisi de ekonomi içerisinde yoksullaşma nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kaynaklar; Küresel Yoksulluğun Öteki Yüzü: Yeni Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma Mehmet KARAKAŞ Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu 31 Ocak 2022 tarihli bülteni

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Acar Ünlü Arşivi