Murat Özçelik

Murat Özçelik

Yol haritası varsayımları

6 muhalefet partisi lideri bu defa DEVA Partisi başkanlığında toplandılar. İki Çalışma Grubu kurmayı kararlaştırdılar. Biri seçim sonrası geçiş sürecinde yol haritası, ikincisi ise seçim güvenliği üzerinde çalışacak.

Yol haritası için muhalefetin birinci varsayımının Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılması olduğu açık.

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bizler “halkı önceleyen demokrasi” ile “Sarayı önceleyen tek adam rejimi” arasında bir seçim yapacağız. Yani muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayı kim olursa olsun halletmemiz gereken mesele, muhalefet adayının AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı seçimi kazanması.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu seçimi rejim değişikliği yerine adaylar üzerinden yapılıyormuş gibi göstermeye ve kendisinin bu ülkenin bekası için lüzumunu ön plana çıkarmaya çalışacaktır. Nitekim Ukrayna savaşı vesilesiyle oylarını yüzde 1-2 yükseltmeyi başarmış görünüyor. Savaşın Rusya’nın Türkiye’de daha fazla yatırım yapması ve bizim üzerimizden bazı pazarlara açılması gibi yararları da olabilecek. İsrail ile ilişkilerde olumlu bir adım atıldığı ve Doğu Akdeniz doğalgaz projesinde de bir açmazın aşıldığı söylenebilir. Suriye’deki Kürtlerle ilgili bazı politika değişiklikleri ile birlikte Cumhurbaşkanı, ABD ile de durumu nispeten düzeltebilir.

Metropol Araştırma Başkanı Özer Sencar’ın açıklamalarına göre, AKP’nin oyu yüzde 25’in altına düşmüyor. Gerçekten de AKP’li Cumhurbaşkanının partisi üzerinden yaklaşık 12 milyon seçmenine sosyal yardım dağıttığı tahmin ediliyor. Bu oy veren seçmenin yaklaşık yüzde 25’ine tekabül ediyor. Seçimlere doğru AKP’nin ne yapıp edip bu yardımları devlet imkanları ile artan sayıda insanımıza ulaştırması ve oylarını artırması mümkün.

Bu noktada en önemli konu seçmenin mevcut ekonomik sorunlardan kendisini muhalefetin kurtaracağı kanaatine henüz varmamış olması. Bunu zaten kararsızlar alt setinin büyüklüğünden de anlıyoruz. Yine Metropol’e göre, kararsızlar hali hazırda yüzde 25’ler seviyesinde. Yani ana muhalefet partisinin son seçimde aldığı oy büyüklüğünde bir seçmen tabanından bahsediyoruz.

Muhalefet, kararsız seçmenleri “bu ekonomik sorunlar yumağında nasıl olsa oylarını bize verirler” şeklinde hatalı değerlendirip ekonomik sorunları kimlerle ve nasıl çözeceğini somut şekilde anlatmazsa, ben önümüzdeki süreçte hayal kırıklığına uğramalarından korkarım. Başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere bütün muhalefet partilerinin bu ehemmiyetli konuları iyice tartmaları, halkın beklentilerini daha iyi ölçmeleri gerekiyor. “Biz, sizin sorunlarınızın tamamını çözeceğiz” demek seçmenleri ikna etmek için yeterli olmuyor.

İkinci varsayımın ise milletvekili seçimleri ile ilgili olması gerektiğine inanıyorum. Önümüzdeki seçimlerde sandık güvenliği için alınacak bütün tedbirlere rağmen, AKP ve MHP’nin seçim kanununda yapacakları değişiklikler, iktidarı ellerinde tutmak için başvuracakları her türlü oyun ve devlet imkanlarını sonuna kadar kullanacak olmaları neticesinde ortaya çıkacak Meclis aritmetiğinin, hiçbir surette partilerin gerçek temsilini yansıtmayacağı teslim edilmeli. AKP ve MHP’nin hak ettiklerinden daha fazla ve diğer partilerin ise hak ettiklerinden daha az oy almaları kuvvetle muhtemel. Bu durumda muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı seçimini kazanmış olmaları varsayımı altında dahi “güçlendirilmiş parlamenter sistem”in Meclis’ten geçebilmesi için 360 oyu elde edebilmeleri mümkün olamayacak. Partiler için seçim sonuçlarının ne olacağına dair şimdiden bir tahminde bulunmak doğru olmayabilir ama ben, Meclis aritmetiğinin temsilde adalete dayalı olmayacağını şimdiden açıkça varsaymanın hiç de yanlış olmayacağına inanıyorum. Ancak partiler seçimlere eşit rekabet koşullarında girerlerse, halkın gerçek iradesinin Meclise yansıması mümkün olacak.

Mesele aslında 360 milletvekiline ulaşamamaktan da öte vahim bir durumu işaret ediyor. İktidar partilerinin önümüzdeki süreçte seçim ekonomisi uygulayarak devletin kasasındaki bütün parayı kendi bekaları için harcamaları beklenebilir. Yani muhalefet partilerinin ortak Cumhurbaşkanı iktidara geldiğinde, tamtakır bir hazine ve gırtlağımıza kadar borçla karşılaşması mümkündür. Bu durumda kısa ve orta vadede halkımızın ekonomik sorunlarının çözümünde muhalefetin başarısız olduğu her alanı AKP ve MHP istismar edecek. Yani bir sonraki seçimi ne yapıp edip kazanmak için ellerinden geleni yapacaklar.

Buna karşıt olarak şu varsayım da yapılabilir. Cumhurbaşkanlığını Erdoğan’ın kaybetmesinden sonra siyasetin dinamikleri ne gösterir bilinmez ama yine de bir sonraki seçimlere kadar ne MHP- AKP ittifakı kalır ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafında malum zevatın dışında tabanı durur. Bu da geçerli bir varsayım olsa dahi tamtakır bir hazine ile ne yapılabileceğine dair muhalefetin şimdiden kolları sıvamasının ve insanlara yapılabileceklerini göstererek halkımıza umut vermenin en önemli meseleyi oluşturduğuna inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Özçelik Arşivi