Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Z KUŞAĞI MİTİ

Twitter’da ve sosyal medya kanallarında son zamanlarda yeni bir söylem dolaşıma girdi ve bu söylem şu anda herkesin diline pelesenk olmuş durumda: “öyle bir Z Kuşağı geliyor ki, gençler önümüzdeki ilk Genel Seçimler’de AKP iktidarını, Cumhur İttifakı’nı alaşağı edecek ve bu partilere unutamayacakları bir ders verecek”.

AKP – MHP karşısındaki kamp Z Kuşağı’ndan çok umutlu ve bu kuşağa önemli bir misyon yüklüyorlar.

Bu söylem bir mit. Bu bir söylence. Bu bir hüsnükuruntu.

Sia Insight’ın Marketing Türkiye için 11 – 15 Temmuz 2020 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde yaşayan 15-20 yaş grubu 421 gençle gerçekleştirdiği Z Kuşağı Araştırması bu kuşak hakkında son derece farklı bir resim çiziyor.

Bu mit ile ilişkili yedi temel sosyolojik, siyasi ve kültürel gerçeklik var. Ve her bir gerçeklik bugünün gençlerinin siyaset ile ilişkisini belirliyor.

Bir: Gençlerin kendilerine edindikleri siyasi kimliklerin başında Atatürkçülük geliyor ve onu da Türk Milliyetçiliği izliyor (sırasıyla, yüzde 53 ve 30). Çoklu kimlik seçme şansının olduğu bir sorgulamada gençlerin yüzde 19’u kendisini İslamcı ve yüzde 11’i de Muhafazakar olarak nitelendiriyor. Yüzde 11’lik bir diğer gençlik kesimi de Sosyal Demokrat. Bu kimlikleri Ulusalcı, Kürt Milliyetçisi gibi diğer kimlikler izliyor. Bu kimlikler, gençlerin siyasi duruşlarını önemli ölçüde şekillendiriyor, siyasi parti tercihlerinde belirleyici oluyor. Öte yandan, bu kimliklerden bağımsız olarak, bu gençlerin yaklaşık dörtte biri kendisini muhafazakar, geri kalanlar da modern bir birey olarak nitelendiriyor.

İki: Metropollü gençlerin yüzde 52’si hayatından, 43’ü Türkiye’de yaşamaktan memnun ve yüzde 37’si de geleceğine umutla bakıyor. Gençler mutsuz, umutsuz ve geleceği hakkında da iyimser değil. Bununla birlikte, toplumda kendisini iyi hissedenler özellikle Muhafazakar ve İslamcı gençler.

Üç: Gençlerin sosyal kurumlara güveni son derece düşük ve siyasete ilgileri son derece kısıtlı. Gençlerin yüzde 43’ü Cumhurbaşkanlığı makamına ve sadece yüzde 35’i de Meclis’e güven duyuyor. Gençlerin yalnızca yüzde 15’i ülke gündemini takip ediyor. Gençler toplumsal kurumlarla ve siyaset dünyasıyla son derece sınırlı ve güven anlayışından yoksun bir ilişki kuruyorlar.

Dört: Gençler arasında popülaritesi yüksek üç siyasetçi bulunuyor ve bu siyasetçilerin popülarite oranları da birbirinin aynı; Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Recep Tayyip Erdoğan (sırasıyla; yüzde 38, 37 ve 35). 

Beş: Gençlerin yüzde 60’ı herhangi bir siyasi parti liderini kendisine yakın bulmuyor. Gençlerin kendisine yakın bulduğu siyasetçilerin başında Recep Tayyip Erdoğan (yüzde 13) var ve onu Ekrem İmamoğlu (yüzde 9) takip ediyor. Kılıçdaroğlu ve Akşener gençler arasında sahip oldukları popülariteyi bir üst basamağa taşıyamıyorlar ve gençlerden kopuyorlar. Bugün bir seçim yapılacak olsa ve bu gençler de oy verebilecek olsa, birçoğu hangi siyasi partiyi tercih edeceği konusunda bir fikir sahibi değil, gençler tercihlerinde kararsız. Ancak, hemen altını çizmek gerekiyor ki, AKP ve CHP birbirine yakın oranlarda gençler tarafından tercih ediliyorlar.

Altı: Gençlerin siyasi tutum ve davranışlarını en çok etkileyen faktörlerin başında coğrafya ve yaşanan yer geliyor. Türkiye’nin hangi bölgesinde ya da İstanbul’un hangi ilçesinde, mahallesinde yaşadığı bir gencin siyasi tutum ve tercihlerinde son derece etkili görünüyor.

Yedi: Bugünün gençlerinin en önemli taleplerinden birisi özgürlük, ikincisi adalet ve üçüncüsü de yoksulluğun ortadan kalkması. 

2000 ve sonrasında doğan gençlere yönelik siyasi beklentilerimizi belirlerken bu yedi ana gerçeği zihnimizin bir köşesinde tutmamız gerekiyor. Bu gençler ne Cumhur ne de Millet İttifakı’nın hazır oy deposu.

Z Kuşağı gençlere kim özgürlük ve gelecek güvencesi söylemiyle seslenirse ve ikna edici olmayı başarırsa, onun rakiplerinden bir adım önde olacağı aşikar. Bugün bu söylemin her iki ayağına birden sahip çıkabilecek bir siyasi oluşum yok. Bu söylemdeki en önemli mesele de samimiyet. Bu gençler kimin söylemlerinde samimi olduğunu, kimin olmadığını son derece isabetli bir şekilde ayırt edebiliyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00