ZamANa dahil olamama: ERTELEME

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 11, 2022 / 02:27

Erteledikçe zihinde kapladığı alan büyüyen işler ya da görevler, keyif almanın, anda kalmanın ve dahil olmanın önüne geçiyor. Küçük gibi görünen işlerin veya arzuların olağanlıkla ertelenmesi nihayetinde ertelenmiş ömre dönüşüyor.

Zamanın heybeti karşısında aciz kalan insanın, zamana karşı verdiği mücadele, erteleme; tüm isteklerin karşılanmasına yetmeyecek ömrün hüsranından kaçma.

Erteleme davranışını geçici süre ertelemeye yarayan motivasyon konuşmaları, planlar veya egzersizler, insanın düşünmeyi ertelediği kaynağa, yani ölümlülüğün çaresizliğe değinmediğinden ertelemeyi durdurmak için yapılan eylemler yine zamanı ertelemeye dönüşüyor.

Yetiştirilecek işleri peşi sıra ötelerken, günleri ardı ardına ertelerken buluyorum kendimi. Ufak bir işten anlık kaçarken kaybolan günlerime bakıyorum. Saatler nasıl geçmiş, ne ara günlere dönüşmüş anlayamazken ömrümün de ertelemekle geçtiği düşüncesi sanıyor zihnimi. Zihnimdeki düşünceleri ertelemek için süratle ulaşabildiğim telefonumu elime almak için hamle yapıyorum. Uygulamalar arası kısa bir tur dahi rahatsızlık veren bu düşünceyi uzaklaştırmama yardımcı olacak. Aksi halde, rahatsızlık veren bu yakınlık beni huzursuzluğa sürükleyebilir, kaygının karanlığına atabilir veya hüsrana uğratabilir. Ben bu huzursuzluğu, düşüncelerimi ve işlerimi erteleyebilmek için bir an telefona uzanıyorum, bazılarımız video oyunlarına, temizliğe veya kendine ait erteleme biçimlerine uzanıyor.

Ertelenmiş ömür

Yapılacaklar listemizi ertelerken sıklıkla kaygılarımızı da ertelediğimiz yanılsamasına kapılıyoruz. Bazı ender durumlarda, teslim tarihi yakınlaşan işleri ileri attıkça elimizdeki anları yaratıcılık için değerlendirebiliyoruz; lakin ertelediğimiz işlerin çoğu yaratıcılığı perçinlemek yerine yükselen kaygı seviyesinden dolayı performansı düşürüyor. Zira, yapılması gereken görevler ertelendikçe, gereksiz yere öznel rahatsızlık verecek noktaya geliyorlar. Diğer yandan kronik erteleme zevk alma becerilerimizi köreltiyor. Erteledikçe zihinde kapladığı alan büyüyen işler ya da görevler, keyif almanın, anda kalmanın ve dahil olmanın önüne geçiyor. Küçük gibi görünen işlerin veya arzuların olağanlıkla ertelenmesi nihayetinde ertelenmiş ömre dönüşüyor.

Ölümlülüğün yadsıması

Koşturmacanın içinde farkında olmadan, işlerin yoğunluğundan ya da zamanını beklediğimizden dolayı ertelediklerimiz, kabul edemediğimiz ölümlülüğümüzün ve arzularımızın hiçbir zaman istediğimiz gibi doyurulamayacağının bir nevi işareti. Zamanın heybeti karşısında aciz kalan insanın zamana karşı verdiği mücadele, erteleme; tüm isteklerin karşılanmasına yetmeyecek ömrün hüsranından kaçma. ZamANa dahil olmayı erteledikçe, hayatımızı erteliyoruz. Erteledikçe, anın içinde var olduğumuzu reddediyor, zamanı boşa geçiriyor; aslında zamana hasar vermeye çalışıyoruz. Hasar verdiğimiz sadece kendi zamanımız oluyor. Erteledikçe, ölümlülüğün yadsıması içinde ölüme yaklaşıyoruz.

Günümüzde erteleme davranışını ertelemek için yayımlanan kitaplar, seminerler ve araştırmalar erteleme davranışının arttığına işaret ediyor. Erteleme davranışını geçici süre ertelemeye yarayan motivasyon konuşmaları, planlar veya egzersizler, insanın düşünmeyi ertelediği kaynağa, yani ölümlülüğün çaresizliğe değinmediğinden ertelemeyi durdurmak için yapılan eylemler yine zamanı ertelemeye dönüşüyor.

Gerçekleşmeyecek dileklerin hüsranı

Gün geçtikçe erteleme davranışından sitem edenlerin sayısı yükseliyor, fakat eyleme geçebilenlerin sayısı azalıyor. Bilinçli olarak kimse zamanının boşa gitmesini istemiyor olsa da bilinçdışı, dahil olmaktan korkulan zamana aksülamel veriyor. İnternetin tüm dünyayı birbirine bağlamasının ardından sosyal medyanın herkesin evinin içine dahil olma imkânı tanıması, şahit olunan hayatların artması etkileyici görünse de insana ölümlü hayatına sığdıramayacaklarını sistematik olarak hatırlatıyor. Mahalleden küresele uzanan yeni bakış açıları dilenildiği gibi doyurulması güç arzularına yenilerini ekliyor. Diğer yandan da gerçekleşmeyecek dileklerin hüsranı artıyor. İyi bir performans sergilese dahi isteklerinin tamamına erişemeyecek olmanın hüznü erteleme davranışını pekiştiriyor. Uzun vadeli umutsuzluk kısa süreli engellemelerle öteleniyor.

Ölümsüzlük vaadi

Değişen dünya tüketimi arttırabilmek için sıklıkla ölümsüzlük vaadini kullanıyor. Tüm arzuların doyurulabileceğini taahhüt ediyor. Sunulan seçeneklerin seçiminin dahi vakit almasına karşın yetişmenin kişinin performansına dayandığını ima ederek de yetersizlik duygularını kuvvetlendiriyor. Ne yaparsa yapsın yetişemeyeceğini düşünmeye başlayan insan kendilik değerini koruyabilmek için de ertelemeye devam ediyor. Özellikle kırılgan kendilik değerine sahip kişiler için erteleme stratejik olarak kullanılabiliyor. Yapılacak işler için iyi bir performans sergilemek zorunda olduğunu ve bunu başaramazsa iyi ve değerli biri olmayacağına dair çarpık inanç, hiçbir şey yapmadan başarısız olmayı tercih etmeye neden oluyor. İnsan, bu yanlış inancın altında da yatan, iyi ve değerli olma arzusunun dilediği gibi doyurulamama ihtimalinin hüsranından kaçmak için ertelemeye devam ediyor. Bazen yapılacak işler çok kolay olduğu için erteleme yapılıyor gibi görünse de yapılacakların zorluğuna ya da hayal kırıklığına tahammül edememek sıklıkla söz konusudur.

Ertelemek ölümlü olduğunu kabul etmekte zorlanan, zamana dahil olmaktan endişe duyan ve kendi eksikliğini kabul etmekte zorlanan insana özgü. Kendi eksiklerimizin yarattığı hüsrandan kaçmaya çalışmanın bir temsili. Durduramadığımız zamanı -farkında ya da farkında olmadan- boşa geçirerek ona hasar verme isteği. Ölümsüzlük arzusu. 

Ayşe Naz Hazal Sezen

Uzm. Psk. Ayşe Naz Hazal Sezen, lisans eğitimini Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü ve İletişim Fakültesi Reklam Tasarımı ve İletişimi bölümünde çift anadal ile tamamlamıştır. Lisans eğitimi döneminde bir yıl Universidade Beira Interior’da eğitimine devam ettikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde bir yıl özel öğrenci olarak ders almıştır. Mezun olduğu üniversitesinin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde saha araştırmasının ardından “Sosyal Medya Kullanımının Psı̇kopatolojı̇k ve Psı̇kososyal Değı̇şkenler Açısından Değerlendı̇rı̇lmesı̇: Marmara Bölgesi” tezini tamamlayarak klinik psikoloji alanında Uzman Psikolog unvanını almaya hak kazanmıştır. Klinik stajlarını Türkiye’nin ilk Nöropsikiyatri Hastanesi olan NPİstanbul Beyin Hastanesi’nde ve Almanya Evangelische Kliniken Gelsenkirchen’de tamamlamış; evrimsel psikoloji araştırmalarını University of Pécs -EPRGP (Evolutionary Psychology Research Group of Pécs) grubunun içinde sürdürmüştür. Yüksek öğrenim, uzmanlık ve çalışma yılları sürecinde muhtelif kongre ve seminerlere katılmış; ulusal ve uluslararası bildiri ve makaleler sunmuştur.

Klinik uzmanlığı eğitimini Psikodinamik/Psikanalitik ve Bilişsel-Davranışçı ekolleri ekseninde almasının ardından süpervizyonunu ağırlıklı olarak Psikodinamik Yönelimli Terapiler ve Psikodrama ekseninde tamamlamıştır. Avrupa Psikoterapi Derneği tarafından akredite İstanbul Psikodrama Enstitüsü’nde Psikodrama Grup Psikoterapisi Eğitimini (2018-2022) tamamlayarak Co-Psikodramatist ünvanını almıştır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top