ZEYTİN AĞACINA VEFA BORCUMUZ VAR

Son Güncellenme Tarihi: Mart 22, 2022 / 06:32

Zeytinliklerin madencilere peşkeş çekilmesine isyan ediyorum.

Akdeniz Bölgesi’nin sembol ağacının yok edilmesini bu bölgenin insanı olarak kabul etmem mümkün değil. Tabiat bilimleri tahsil etmenin sorumluluğunda doğa ile en uyumlu ağaç olan zeytin ağacını sonuna kadar savunmak zorundayım.

Gündemin yoğunluğu içinde unutmadım, unutulmamalı…

Maden Yönetmeliğinin 115. Maddesine bir fıkra eklenerek yapılan değişiklik, 1 Mart günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, elektrik üretimi için yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda “zeytinlik” olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilecek.

Böylece termik santrallere kömür üretmek için zeytin ağaçlarının sökülerek başka alanlara taşınmasına hukuk kurulmaktadır (!) 2053 yılında net sıfır karbon emisyonu hedefleyen Türkiye’nin kömürlü termik santraller için zeytinlikleri sökerek kömür madeni işletmeyi teşvik etmesi bir tutarsızlıktır. Şubat sonunda “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede yol haritasını belirlemek” üzere düzenlenen İklim Şurası’ndan kısa bir süre sonra gelen böyle bir kararın alınması AKP’nin bir aldatma klasiği değilse akıl tutulmasıdır.

Düzenleme tam bir hukuk garabetidir. Zeytinlik nasıl taşınacak; ilim insanları geniş alanlarda ağaç ve bitkileri taşıyarak ormanları, endemik türleri ya da zeytinlikleri korumanın imkânsız olduğunu, bunun tarımsal üretime zarar vereceğini iddia etmektedir.

“Kamu yararı” gerekçesine inanalım mı?

254 maden ruhsatı alan AKP Kayseri İl başkanı ve benzeri madencilerin hiç yararı yok mu? Milletin aklıyla alay mı ediyorsunuz?
Bu düzenleme, 1939 yılından bu yana yürürlükte olan 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’na açıkça aykırıdır. Kanun’un 20’inci maddesine göre zeytincilik sahaları daraltılamaz. Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.

Ayrıca, yönetmelikler, ilgili kanunların sınırlarını aşamaz. Danıştay bu gerekçe ile 2013-2015’te Manisa’nın Soma İlçesi’ne bağlı Yırca Mahallesi’nde yapılması planlanan bir termik santral projesi için zeytinliklerin “kamu yararı” gereği maden ve yenilenebilir enerji projelerine açılması kararını iptal etmişti. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkartarak yargı kararını aşmaya çalışmışlar ama Danıştay Daireler Kurulu kararnameyi ‘kanunsuz’ olduğundan dolayı yine iptal etmiştir. Çiftçiler Sendikası’nın tespitine göre 14 ay yürürlükte kalan bu kanunsuz yönetmelik yüzünden 18 bin 350 dekar zeytinlik alanda 26 adet maden işletmesi ‘kamu yararı’ adı altında faaliyete geçmiş, binlerce ağaç maden şirketleri tarafından katledilmiştir.

Daha sonra 30 Mayıs 2017 tarihinde “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı “ adıyla bir torba yasa içinde zeytinlikleri, kıyıları ve meraları organize sanayi bölgelerine tahsis etmeyi amaçlayan bir düzenleme getirilmiş ancak başarılı olamamışlardır.

Aslında, AKP hükümetleri, zeytin yetiştiricileri ile madenciler arasında tercihini madencilerden yana yaptığını hiçbir zaman gizlememiştir.

Bugün de, benzer bir uygulama devreye sokulmuştur.

Türkiye’de çıkar gruplarının, örgütlü yapıların ve siyasi iktidarın destekçilerinin lehine, toplumun haklarını yok sayarak “hukuk kurmak” hastalığı tüm zamanlarda olagelmiştir. Meclis’te kanun çıkartılarak, kanun hükmünde kararname yayınlayarak, yönetmelik ve tüzük yaparak veya var olan hukuku değiştirerek “birilerine” hukuksuz, haksız menfaat temin edilmesi özellikle bu iktidar döneminde çok sık görülen bir uygulama olmuştur. Bazı kişilerin ve bazı şirketlerin kesinleşmiş vergi borçlarının kanun çıkartılarak silinmesi, vergi barışı adı altında kamu alacaklarından vazgeçilmesi, Devlet İhale Yasası’nın birçok defa “şahsa özel” değiştirilmesi ve de özel imar değişiklikleri bu iktidar döneminde birileri için zenginleşmenin, siyasi iktidar için de kendine bağlı yeni bir zengin zümre yaratmanın pratiği olarak kararlılıkla uygulanmıştır.

BENCE
Yönetmelik değişikliği hukuksuzdur, haksızlık yaratmaktadır.

Hak ve hukuk birbirinden türeyen değerlerdir. Köken itibariyle hukuk, hakların tümüdür. Hakkın çoğulu hukuktur. Hukukun olmazsa olmaz vasfı genellik ve eşitlik ilkesidir. Birilerine menfaat temin etmek için toplumun hatta gelecek nesillerin haklarının gasp edilmesi asla hukuk değildir.

İnanıyorum ki bu düzenleme de yargıdan dönecektir.

Zeytin ağacı, ölümsüzlüğün, barışın, bereketin, tahammül ve sabrın sembolüdür.

Zeytin ağacının anavatanı Türkiye’dir.

Zeytin, Türkiye’nin stratejik ürünüdür, mutlaka korunmalıdır. Ona vefa borcumuz bulunmaktadır.

Mehmet Şandır, 1947’de Kantara’da doğdu. Babasının adı Hasan, annesinin adı Atika’dır.

Orman Yüksek Mühendisi; İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını aynı fakültede matematik istatistik konusunda yaptı.
Orman Bakanlığı ile Gümrük ve Tekel Bakanlığında Kontroller Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. Serbest ticaretle uğraştı. Suriye Bayır Bucak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanlığı, Türk Ocakları Merkez Yönetim Kurulu Üyeliği, Türkiye Türkmenistan Dostluk Derneği Kuruculuğu ve 2. Başkanlığı görevlerinde bulundu.Dönemde Hatay, 23. Dönemde Mersin Milletvekili seçildi. 23. Dönemde Türkiye Suriye Dostluk Grubunun Başkanı oldu.

Orta düzeyde İngilizce ve Almanca bilen Şandır, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top