Ayşe Naz Hazal Sezen

Ayşe Naz Hazal Sezen

Zihinsel kısa yol: Batıl inanç

Nazar boncuğu takmanın, üç kere tahtaya vurmanın, ağaca çaput bağlamanın, bez bebeğe iğne sokmanın ya da kapının önündeki ayakkabıların yönünü değiştirmenin dinsel, bilimsel veya aklıselim açıklaması olmamasına karşın sağladığı psikolojik yarar sayesinde batıl inançlar hala nesilden nesle aktarılmaya devam ediyor.

Ritüeller ve sembolik davranışları barındıran batıl inançların, belirsizliğe karşı artan kaygının azaltılması, korkunun giderilmesi, suçluluk duygusunun yatıştırılması gibi duygusal karşılıkları vardır.

Kelimelerle harp halindeyiz bugün. Aramızdaki ittifaka gölge düşmüş. Ortak bir kararda buluşamıyoruz. Arz edilmek istemeyen bir tavır takınmış onlar. Belki de yazmaya başlamadan önce kahve içmediğim, ritüellerimi gerçekleştirmediğim için kelimelerle olan ittifakımı kaybetmişimdir. Her zaman yaptığım gibi aynı davranış rutinimi takip etmediğimden başarısız olmuşumdur. Eğer ritüellerimi takip etseydim, anlatmak istediklerim için kelimelerle bîaman harbe girmek zorunda kalmazdım!..

Olumsuz ya da beklentimin dışında gelişen süreçler için zihnimin kısa yoldan ulaştığı cevap bu: Kahve içmediğim için yazamıyorum. Olası sorunun nedeni olarak yorgunluk, yoğunluk, direnç gibi etkenleri düşünmek yerine hızlıca batıl bir inanca kapılmayı tercih ediyorum.  Aslında tarih sahnesine anlamlandırabilen canlılar olarak çıktığımızdan beri zihinlerimiz bu hatalı kısa yolu kullanıyor ve çeşitli batıl inançlar yaratmaya devam ediyor.  

Yardımcı kuvvet batıl itikat

Ne olduğunu bilmediği bir dünyayı keşfetmeye çalışan homo sapiens’in karşısındaki belirsizlikler onu korkutuyordu. Nasıl işlediğini çözemediği bir düzende gece gündüzü takip ediyor, gök olayları gerçekleşiyor, yer yerinden oynuyor ve insan tüm bunların nasıl gerçekleştiğini anlamıyordu. Anlamadığı, bilmediği şeyden korkutucuydu. İnsanın korkularını bastırmak ve usunun anlayamadığı bu işleyişte akli dengesini korumak için yardımcı kuvvetlere ihtiyacı vardı. Yardımcı kuvvet olarak inanmanın gücüne vakıf olan insan totemleri yarattı. Gökyüzünde çakan şimşeklerin, sellerin, depremlerin veya fırtınaların belirsizliğinden/uğursuzluğundan insanı koruması için kutsal semboller üretti, ritüeller gerçekleştirdi. Bu ritüeller ve semboller zamanla batıl inanışlar halinde kültürün içine yerleşerek belirsizlik kontrolü sağlayan ve korkuları yatıştırıcı eylemler haline geldiler.

Batıl inançlar işe yarar mı?

Korkuları yatıştıran ve belirsizliğe rağmen kontrollü hissettiren inanışların ne oldukları, doğru ya da gerçekçi olup olmaması mühim değildir. Önemli olan işe yarayıp yaramadığıdır. Gündelik hayatımızda sürdürdüğümüz batıl inanışların akla dayanan, doğruluğu kanıtlanmış bir yanı olmamasına karşın bu inançları sürdürüyor olmamızın bir nedeni de psiko-sosyal ihtiyaçların tatmin edilmesidir. Tüm kültürlerin çeşitli batıl inanışlardan nemalanması ve modern kültürün de yeni biçimlerde batıl inanışlar üreterek binlerce yıllık davranışı sürdürmesi aynı sebeptendir. Nazar boncuğu takmanın, üç kere tahtaya vurmanın, ağaca çaput bağlamanın, bez bebeğe iğne sokmanın ya da kapının önündeki ayakkabıların yönünü değiştirmenin dinsel, bilimsel veya aklıselim açıklaması olmamasına karşın sağladığı psikolojik yarar sayesinde batıl inançlar hâlâ nesilden nesle aktarılmaya devam ediyor.

Batıl davranışın süreçleri

Batıl itikadın sürdürülmesinde duygusal, bilişsel ve davranışsal süreçler mevcuttur. Ritüeller ve sembolik davranışları barındıran batıl inançların, belirsizliğe karşı artan kaygının azaltılması, korkunun giderilmesi, suçluluk duygusunun yatıştırılması gibi duygusal karşılıkları vardır. Bireyler sergilenen davranışın akla uygunluğundan şüphe etseler de bilişsel çelişkiye düşseler de sağladığı psikolojik rahatlamadan dolayı bireylerin bu davranışı mutlak inanca dönüştürme ihtimali mevcuttur. Bilişsel işleyiş, olaylar ve nesneler arasında bağlantılar kurarak algılamayı gerçekleştirirken, bu süreçte bazı yanlış bağlantıların kurulması batıl inançların “mukavvi”si (kuvvetlendiricisi) olur. Bir kere sınava girerken giydiği yeşil tişörtle yüksek puan alan öğrencinin sonraki sınavlara da aynı tişört ile girmeye devam etmesinin sınav sonucuna bir etkisi yoktur. Ancak tekrar eden bu davranış bireyin güvenli hissetmesinde ve kaygısının azalmasında tesirlidir. Geleceği bilemeyen ve geleceğin belirsizliğiyle stres altında hisseden insanın kontrol duygusunu geri kazanmak ve rahatlamak için batıl itikat ve davranışlar sergilemesi de oldukça yaygındır.

Zamanın getirecekleri konusunda bilgisiz olan insan, geleceğin belirsizliği ve öleceği bilgisinin çaresizliği karşısında binlerce yıldır bu inanışları korur.  Ölümcül olaylar, hastalıklar, musibetler karşısında çaresiz hisseden beşer, korku ve çaresizliği bastırmak için irrasyonel ritüeller ve batıl inançlar sergileyebilir. Örneğin, Anadolu’da kapıda ters dönen ayakkabı ya da terliğin evden cenaze çıkmasına neden olacağına inanılır ve ayakkabılar hızlıca düzeltilir. Oysa ayakkabı ile ölümün ilişkisi yoktur. Ancak bu davranışı sergilemek bireyin kendi ve sevdiklerinin kaderinin tayini konusunda etkili olduğunu hissetmesini sağlar. Batıl inançlara olan eğilim, bireylerin kişilik özelliklerine bağlı olduğu kadar yetiştikleri çevre, kültür ve aile ortamı hakkında da bilgi barındırır. Önyargılı ve baskıcı ailede yetişen bireylerin batıl inançlara yönelimi daha fazla olmaktadır. *

Modern batıl inançlar

 İnanma duygusu dil, din, ırk, kültür, eğitim seviyesi ayırt etmeden, boşluk duygusuna mahal vermeden insanın içinde barınır. (Bir şeye inanmıyor olduğunu beyan etmek de inanmamaya inanmanın bir göstergesi olarak yorumlanabilir.) Genel kabul görmüş davranışları benimsemeyen modern ve rasyonel bireyler dahi bu inanma ihtiyacından mütevellit yeni eşkâller ile batıl inanışlar sergilemeye devam edebilirler. Eğitim düzeyinin artmasıyla batıl inanışların kaybolması beklense de modern çağda da bu inanışlar yeni formlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Sorunun ne olduğu çözülemeyen teknolojik aletlere vurarak çalıştırmanın akla dayanan bir yanı olmamasına rağmen bu, anlaşılamayan sorun karşısındaki çaresizliği bastırmak için ortaya çıkan ve yaygınlaşan batıl bir davranıştır.

Ekonomik kriz batıl inanca yöneltir mi?

Batıl inançlar özellikle çaresizlik ve korku duygularının yoğun hissedildiği dönemlerde artış göstermektedir. Doğa olayları karşısında çaresiz kalan Homo sapiens’in batıl inançlarına sığınması gibi bugün ekonomik krizler karşısında kendini çaresiz hisseden bizlerin de batıl inanışları artış göstermektedir. ** Bugün alınan ürünün yarın temin edilemeyeceği korkusu, günün devamlılığına dair güven hissedilemeyişi, her gün olumsuz yönde değişen alım gücü insan zihninin emniyette hissetmesine engel oluyor. Bu güvensiz zemin, geleceğin bilinmezliği ile birleşerek insanın biçare duygularını perçinliyor ve batıl inanışlara yönelmesine neden olabiliyor.

Geçmişin sebebi bilinmeyen fırtınalarının bugünkü yansıması ekonomik krizler olarak karşımıza çıktıkça, çaresizliği artan insanın batıl itikadı da artacaktır. Ancak unutmamak lazım ki batıl inançlar teolojik, bilimsel ya da toplumun bilgi seviyesiyle ilgisi olmayan davranış uygulamalarıdır. Ve var olan problemlerin çözümü değillerdir.

*Schippers, Michaéla and Lange, Paul M. Von, “The Psychological Benefits of Superstitious Rituals in Top Sport: A Study Among Top Sportpersons”, Journal of Applied Social Psychology, 36 (10), 2006.

**Vyse, Stuart A., Believing in Magic: The Psychology of Superstition, Oxford University Press, New York 1997.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Naz Hazal Sezen Arşivi