Zorba-III / Nikos Kazancakis

“Zeybekiko”, “Karsilamas” ya da “Tsiftetelli” gibi “Hasapiko”nun kökeni de suyun bu yakası aslında; Türkçedeki adıyla “Kasap Havası”, Fener ve Balat’taki Arnavut kasapların geleneksel bir dansı

İlk yazıda filmin, Zorba’nın müziğe uygun yavaş hareketlerle başlayan sirtakisine tempo hızlandıkça Basil’in de eşlik etmesiyle sona erdiğini söylemiştik. Basil’in sirtakiye katılması, onun Batılı, akılcı ve maddeci zihin dünyasından koparak duygusal ve coşkulu “Akdenizliliğe” geçişini simgeleyen bir kabul töreni; Basil başlangıçta pek beceremese de yavaş yavaş müzik ve dans onun da ruhuna işliyor, sahnenin sonundaki Basil neredeyse doğduğundan beri sirtaki yaparmış gibi...

İlginç olansa bu sahnenin çekildiği sırada sirtaki diye bir dansın olmaması; Zorba ve Basil’in danslarına bu adın verilmesi filmden çok sonra. Çekildiği 1964’te filmi seyreden bir Yunanlıya sorsanız herhalde size bu dansı bilmediğini ama “Hasapiko”ya çok benzettiğini söylerdi; haksız da olmazdı, çünkü hem dans hem de şarkının formu “Hasapiko”dan yani “Kasap Havası”ndan esinlenerek yaratılmış bu sahne için.

Arnavut Kasaplar

“Zeybekiko”, “Karsilamas” ya da “Tsiftetelli” gibi “Hasapiko”nun kökeni de suyun bu yakası aslında(1); Türkçedeki adıyla “Kasap Havası”, Fener ve Balat’taki Arnavut kasapların geleneksel bir dansı(2). Kesimden önce kasaplar hayvanın etrafında dönerek ruhunu kutsar ve önünde diz kırarak ondan af dilermiş(3). Kasapların bu ritüelini temel alarak onu stilize bir dans şekline sokanlarsa İstanbullu Rumlar, Yunanistan’a da oralardan yayılmış olmalı.

“Kasap Havası”, müziğin ve dansın temposuna göre, “Ağır” (Hasapiko Argo), “Hızlı” (Hasapiko Grigoro) ve “Sırp” (Hasaposerviko) gibi adlar alır. “Zorba” filminde gördüğümüz dans  bunların hiç biri değil, “Ağır Kasap Havası”yla başlayıp “Sırp”la devam ediyor. Bunun nedeniyse Zorba rolünü oynayan Anthony Quinn’in ayağındaki bir sakatlanma.

“Zorba”nın neredeyse tüm sahneleri çekilmiş, geriye yalnızca finaldeki dans sahnesi kalmışken, başrol oyuncularından Antony Quinn’in ayağı kötü biçimde burkulur. Dans sahnesi için “Hızlı Kasap Havası” düşünülmüşken Quinn’in bu durumdayken bu dansı oynayamayacağı anlaşılınca filmin yönetmeni Mihalis Kakoyannis hemen besteci Mikis Theodorakis’e koşar ve “Hızlı”dan daha düşük tempolu ama aynı zamanda onun kadar coşkulu bir  şarkı bestelemesini ister.

Bir Dans Doğuyor

Mikis Theodorakis birkaç gün sonra elinde final sahnesi için yazdığı parçanın notalarıyla çıkagelir, yazdığı parça ağır tempoyla başlayıp sonradan hızlanan bir “Kasap Havası”dır. Kendisi de bir dansçı olan koreograf Yorgo Provias da şarkıya uygun ve çoğunlukla çok zorlayıcı olmayan “Kasap Havası” figürlerinden oluşan bir dans tasarlar. Zorba ve Basil’in final sahnesinde yaptıkları dans bu “uyarlamadır”. Anthony Quinn bazı sahnelerde zorlansa da bu “melez” dansı başarıyla oynar ve sinema tarihinin unutulmaz sahnelerinden birine imza atar. Filmden üzerinden bir zaman geçtikten sonra birileri bu dansa “Sirtaki” adını yakıştırır ve o günden sonra “Zorba’nın Dansı” sirtaki olarak bilinir.

[Sirtaki, çok eski ve geleneksel bir Yunan dansının adı olan “sirto”ya(4), Yunanca'da küçültme eki olan “-aki” eklenerek türetilmiş bir sözcük, “sirtocuk” anlamına gelir; “sirto”nun sözcük anlamı olarak “çekmek,”sürüklemek” olduğunu ve danstaki kimi figürlerin halayı andırdığını düşünürsek aslında sirtaki “küçük halay”, “halaycık” gibi bir anlam taşır.]

Üç Oscar’la birlikte Altın Küre, BAFTA ve Grammy başta olmak üzere pek çok ödül kazanan “Zorba” gişede de iyi iş yapar ve tıpkı “Pazar Günü Asla” gibi, günümüz Yunanlılarını ve kültürlerini dünyaya tanıtan bir film olur.

1960’lar dünyada kitlesel turizmin yeni yeni ortaya çıktığı yıllardır aynı zamanda. Yunanistan’a geldiğinde mutlaka “Zorba’nın Dansı”nı da izlemek isteyen turistleri memnun etmek için tavernalarda sirtaki (de) oynanmaya başlar. Gerçi Yunan tavernalarında daha önce de dans eksik değildir hiç; mâlûm, uzo da şişede durduğu gibi durmayangillerden bir içki, çakırkeyf kadın ve erkekler her zaman çıkar ve oynarlar tavernalarda, ancak oynanan genellikle “Zeybekiko”dur, “Zorba”dan sonra ona sirtaki de eklenir.

[Şunu da belirtmek gerekir ki, kültürel duyarlılığı yüksek Yunanlıların çoğu sirtakiyi uydurma bir dans olarak görür ve yabancılarca en bilinen “geleneksel” Yunan dansı olmasına da kızgınlık duyarlar.]

Sirtaki zor bir dans değil, kadın ya da erkek, tek başına da kalabalıkla da oynanabiliyor; tempo ister yavaş ister hızlı olsun, müziğe uymanız yeterli, her iki durumda da göze hoş gelen bir dans. Bazı sıçrama ve bükülmeleri saymazsak, sirtakide bedeni çok zorlayan ya da aşırı çeviklik gerektiren figürler de fazla değil. Aslında sirtakide öğrenilmesi zor olan figürler değil, figürlere ruh kazandıran tavır, eda. Biraz alıştırma yapmanın zararı olmaz elbette ama Akdenizli gibi hissedip Akdenizli gibi coşarsanız işin çoğu kısmını halletmişsiniz demektir.

Tabak Kırma

Son olarak Yunan tavernalarında sirtaki oynanırken -bizde de bir dönem moda olan- tabak kırma âdetinden söz edelim. Aslında Yunanistan’daki tavernalarda, sirtaki değil yalnızca “Zeybekiko” oynanırken ve müziğin ritmine uygun olarak tabak kırılıyor. Bunun kökenini de şöyle anlatıyorlar; çok eskilerdeki  bir düğünde kavga çıkınca, görmüş geçirmiş bir aile büyüğü ayağa kalkar ve kadehini hızla yere çarparak tuzla buz eder. Kavga bir anda kesilir, düğündeki herkes dönüp merakla onu izlerken, "Kadehler kırılsın ama kalpler kırılmasın" der yaşlı adam ve düğün eski coşkusuyla kaldığı yerden devam eder. Sonraları, kesici olduğu için cam kadehlerin yerini tabaklar aldı diye anlatırlar, doğru mudur bilmem…

Kasap havası olur, zeybek ya da halay da olur, hangisini biliyorsanız, neşeyle dans edeceğiniz günler çok olsun…

  • Bununla,  bu şarkı formu ve dansların Türk kültürünün ürünü olduğunu söylemiyorum; bunlar, Türkler, Rumlar ve diğerleri, o coğrafyada yaşayan halkların ortak kültür ürünüdür.
  • Osmanlı döneminde meslekler loncalarla yönetilirdi ve genellikle belirli etnik topluluklarca yapılırdı;  kasaplar çoğunlukla Arnavut, ipekçiler Ermeni, kürkçüler Rum olurdu.
  • Kurbanın canını almadan önce ondan bağışlanma dilenmesi ve ruhunun onurlandırılarak diğer tarafa uğurlanması, animist ya da şamanist inançlarda sık görülen uygulamalar. Arnavut kasapların yaptığı hareketlerin çok eski zamanlara uzanıyor olması bu nedenle çok olası.
  • Sirto, bilinen en eski geleneksel Yunan dansı, genellikle yarım ay ya da çember şeklinde yapılır. İsa’dan çok daha eskilere tarihlenen resim, fresk ya da heykel buluntularında, sirtoya benzer dans betimlemelerine rastlanır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi