Adalet Bakanı Tunç'tan AYM çıkışı

Adalet Bakanı Tunç'tan AYM çıkışı
Adalet Bakanı Tunç, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararının gerekçesine bakacaklarını söyledi. Tunç: 'Meclis'te okunan kesin hükmün hukuki değeri yoktur, Yargıtay kararı usulsüzdür diye karar verilmesine yer olmadığına'...
Adalet Bakanı Tunç, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararının gerekçesine bakacaklarını söyledi. Tunç: 'Meclis'te okunan kesin hükmün hukuki değeri yoktur, Yargıtay kararı usulsüzdür diye karar verilmesine yer olmadığına' derse o Anayasa'ya aykırı olur.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İliç'teki maden faciası, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay'ın Meclis'te vekilliğinin düşürülmesi işlemine dair 'Karar verilmesine yer yoktur' yönündeki kararı, kira artışlarına yüzde 25 sınırı ve ihraç edilen hakim ve savcıların göreve iadesine dair soruları yanıtladı.

Haber Global televizyonunun canlı yayınına çıkan Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) iki kez 'hak ihlali' kararına rağmen Yargıtay'ın tahliyesini engellediği tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay'a dair son kararla ilgili gerekçeli karara bakacaklarını söyledi.

Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından CHP'nin ve Atalay'ın avukatlarının yaptığı başvuruda AYM "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar vermişti.

Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararın TBMM Genel Kurulunda okunduğunu, bir oylamanın yapılmadığını belirten Tunç, şunları söyledi:

"Burada 'Meclis'in aldığı bir karar yoktur, bir işlem yoktur', bu nedenle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmişse 'ret' kararına yakın olur. Ama Meclis'te okunan kesin hükmün 'hukuki değeri yoktur, Yargıtay kararı usulsüzdür' diye bir karar verir de karar verilmesine yer olmadığına derse o Anayasa'ya, hukuka aykırı bir karar olur. Onu gerekçeli karar okunduktan sonra göreceğiz."

"Kandil'den gelip Meclis'te yemin edebilsin mi?"

Yüksek Mahkemeler arasında 'görüş farkı' olduğunu iddia eden Tunç, yine anayasa değişikliğini işaret etti:

"Seçimden önce soruşturmasına başlanan terör suçları, dokunulmazlık kapsamında mı değil mi? Yani Kandil'deki bir terörist elebaşı aday gösterildiğinde, Türkiye'de bir sabıkası yok, yargılanamadı çünkü, bu kişi aday gösterildiğinde Kandil'den gelip Meclis'te yemin edebilsin mi? Ya da Pensilvanya'daki FETÖ elebaşı seçildiğinde gelip TBMM'de yemin edebilsin mi? Anayasa bu güvenceyi şöyle koymuş; 'seçimden önce soruşturması başlamışsa terör suçları dokunulmazlık kapsamında değildir' demiş. Yargılaması devam eder, yargılaması bittiğinde de kesin hüküm Meclis'te okunur ve milletvekilliği düşer. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki görüş farkı buradan kaynaklandı. Anayasa'nın 83. ve 14. maddelerinin Anayasa Mahkememiz tarafından farklı yorumlanması nedeniyle buralara gelindi ve uyulmamayla sonuçlanacak bir duruma geldik. Bu tür tartışmaları sona erdirmenin çözümü anayasa değişikliği, uzlaşma olmadığı takdirde ise kanun değişikliği."

"Yargıtay ve Danıştay'dan gelen üyelerden oluşabilir"

"Bireysel başvuru 2010 yılında Anayasa'mıza girdi. Bireysel başvuru, kesinleşmiş hükümlerden kaynaklanan hak ihlallerinin incelenmesi durumunda, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya bakan bölümünün özellikle Yargıtay ve Danıştay'dan gelen üyelerden oluşmasına yönelik bir anayasa değişikliği yapılabilir. Anayasa'nın 148. maddesine kanun koyucu, bu görev karmaşasının olmaması için 'bireysel başvuruda kanun yolunda yapılması gereken inceleme yapılamaz' demiş. Süper temyiz mahkemesi olmaması için. Ama maalesef gelinen noktada bu karmaşayı görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ihlal kararları, ceza muhakemesi kanunumuzda yargılamanın yenilenmesi sebebidir. 'Anayasa Mahkemesi kararları da yargılamanın yenilenmesi sebebidir' diye ceza muhakemesi kanunumuza koyduğumuz zaman aslında bu sorun çözülmüş oluruz. Bu da Meclisimizin takdirinde olan bir husus."

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Can Atalay hakkında “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönlerinden verilen hak ihlali kararına uyulmaması nedeniyle yapılan iki başvuruda da hak ‘hak ihlali’ kararı vermişti.

21 Aralık’ta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşan ikinci karar mahkeme tarafından bir önceki kararda olduğu gibi Yargıtay'a gönderilmişti. Yargıtay da ‘kararın hukuki değerinin olmadığını’ öne sürmüştü. Bu durum yargıda 'kriz' yaratmıştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

11 Ocak’ta AKP ve MHP, Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi için harekete geçmiş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş toplanmıştı.

TİP'ten Hatay milletvekili seçilen Can Atalay'ın vekilliği, TBMM Genel Kurulunda 30 Ocak'ta Bekir Bozdağ tarafından okutulmuştu. Böylelikle Atalay’ın vekilliği düşürülmüştü.

Son olarak AYM 22 Şubat'ta, CHP ile Can Atalay'ın avukatlarının yaptığı iki yeni başvuruda kararını vermişti. Genel Kurul, iki başvuruda da karar verilmesine yer olmadığına hükmetmişti.