Akbelenli Melahat Çulha: Kuşların gidecek yeri kalmadı, bütün yuvaları bozuldu; günah değil mi?

Akbelenli Melahat Çulha: Kuşların gidecek yeri kalmadı, bütün yuvaları bozuldu; günah değil mi?
Muğla'nın Milas ilçesi İkizdere köyünde bulunan Akbelen Ormanı’nda, köylüler ve doğaseverlerin, YK Enerji'nin girişimiyle ağaçların kesilmesine karşı direnişinin 5. gününde kesim işlemine devam ediliyor. Jandarmanın sert...

Muğla'nın Milas ilçesi İkizdere köyünde bulunan Akbelen Ormanı’nda, köylüler ve doğaseverlerin, YK Enerji'nin girişimiyle ağaçların kesilmesine karşı direnişinin 5. gününde kesim işlemine devam ediliyor. Jandarmanın sert müdahalesi ve gözaltılara maruz kalan direnişçiler, Akbelen'i terk etmiyor. Köylülerden Melahat Çulha, "Bugün çok umut ediyordum, öğlene kadar durdum, ondan sonra bitti. Kesim devam ediyor" dedi.

Muğla’da Akbelen Ormanı’nda ağaçlar termik santral alanının genişletilmesi amacıyla beş gündür kesiliyor. Köylülerin ve çevrecilerin kesime karşı direnişi de sürüyor. Akbelen'de yaşayan ve ağaçların kesilmesine karşı çıkan Melahat Çulha, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

"Kocaman patlıcanımız olurdu ama bu sene hiçbir şeyimiz olmadı"

"Neden buradayız? Doğamızı, çamlarımızı, zeytinlerimizi korumak için. Önceden bir başımız yandı. Her şeyimizi kaybettik; zeytinimizi, suyumuzu, ormanlarımızı kaybettik. Onun için buradayız, bir de burayı alacak oldular, burası verilmesin diye burayı koruyoruz. 5-6 sene oldu, almak istediler, biz de vermedik. En sonunda askerler bastı, 'aşağı inin' dediler, aşağı indik, 5-6 ay sıcağın bağrında durduk. Oradan buraya geldik. Buraya gelince duracak yerimiz olmadı, çadır kurduk. Belediyelerimiz sağ olsun, konteyner verdi, çadırları verdi, oturakları verdiler. Doğamızı korumak için buradayız. Hiçbir şeyimiz kalmadı. İnşallah durdururuz, çamlarımızı, doğamızı, hayvanlarımızın yaşam alanlarını, kendimizin zeytinlerini... İnşallah durdururuz. Biz burada ekin yapıyoruz, bahçe yapıyoruz, zeytinimiz var. Zaten bir zeytinle, bahçeyle geçiniyoruz. Kışın zeytinle, yazın bahçeyle geçiniyoruz. Arımız var, arımız bitti sayılır; çam kalmadı, basra kalmadı. Bu sene tek üzüm yok, geçen sene çok üzüm vardı. Hepsi bitti, bu sene hiçbir şeyimiz yok. 5-6 sene evvel hiç ilaç vermezdik, kocaman patlıcanımız olurdu. Ama bu sene hiçbir şeyimiz olmadı.

"Bir burası kaldı, başka yer kalmadı"

Yetkililere, 'Ne olursunuz çamları kesilmesini durdurun' diyoruz. Başka bir şey istemiyoruz. Kendi yerimize kimliksiz göndermediler. Ben suç işlemedim ki. Bugün öğle geçerken kimlik sordular. 'Ne kimliği istiyorsun sen benden' dedim. Ben daire başkanlığı değilim ki, ne kimliği istiyorsun? Geçmek için kalp hapımı gösterdim, inanmadılar. Çantamı açtım, hapları gösterdim. Çamlarımız kesiliyor hala. Bugün çok umut ediyordum, öğlene kadar durdum, ondan sonra bitti. Kesim devam ediyor. Ne olursunuz durdurun kesimi, rica ediyoruz sizden. Şu doğamız kalsın artık. Bir burası kaldı, başka yer kalmadı. Şu doğamız, şu ormanlarımız, şu böceklerimiz, yılanlarımız, kurbağalarımız, her şeyimiz kalsın. Kuşların gidecek yeri kalmadı, bütün yuvaları bozuldu. Günah değil mi bu hayvanlara?"