Akşener: CHP'nin İstanbul ve Ankara'yı kaybetmesini göze alıyoruz

Akşener: CHP'nin İstanbul ve Ankara'yı kaybetmesini göze alıyoruz
İYİ Parti lideri Meral Akşener, gazeteci Fatih Altaylı'ya açıklamalarda bulundu. Gündemi değerlendiren Akşener, yerel seçimlere ilişkin "ittifak" hakkında da konuştu. Teşkilatlarının ittifak istemediğini belirten Akşener, adaylık...

İYİ Parti lideri Meral Akşener, gazeteci Fatih Altaylı'ya açıklamalarda bulundu. Gündemi değerlendiren Akşener, yerel seçimlere ilişkin "ittifak" hakkında da konuştu. Teşkilatlarının ittifak istemediğini belirten Akşener, adaylık tekliflerini kabul etmeyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş için " Biz de aday gösterebilirdik. Birinden biri "adayım" dese oradan çıkarlardı. Kararlılık başka bir şey" ifadesini kullandı. Akşener, İstanbul ve Ankara dahil ayrı seçime gireceklerini söyledi.

Gazete Pencere Haber Merkezi

Seçimin ardından İYİ Parti kurmaylarının açıklamalarına ilişkin, son dönemlerde ortaya çıkanlarla ilgili öfke olduğunu belirten Akşener, "Adnan bey sahada çalışırken 'Onlar oradan vekil çıkartamaz İYİ Parti'ye oy vermeyin' deniliyor. Beni ve İYİ Parti'yi düşmanlaştırarak AK Parti bünyesinde bizim üzerimizden sayın Kılıçdaroğlu'na gelebilecek oyların önü kesildi. Buna da çanak tutuldu. Ben size Çankırı'dan örnek vereyim. Çankırı'da adayımız son 10 güne kadar kazanabilir durumdaydı. AK Parti'nin birinci sıradaki adayı ve teşkilatları, ikinci sıranın çıkamayacağını onun için diğer oyların MHP'ye kaydırılması gerektiğini söylediler. Bunun üzerine kavgalar oldu. Sonuç itibariyle İYİ Parti'nin vekil adayı gitti MHP, AK Parti kazandı" diye anlattı.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'i "saydığını" söyleyen Akşener, "Eskişehir'de ilginç bir şey oldu. Nebi kardeşimizin büyük bir kızgınlığı var. Ailecek görüştükleri hocanın iddiaya göre, "İYİ Parti buradan çıkaramaz, 4 çıkaralım" diye gezmesi. Bunlar insanları kırıyor" dedi.

"İstanbul ve Ankara dahil ayrı gireceğiz"

Akşener şöyle devam etti:

Bütün bunlar teşkilatlarda bir şey biriktirdi. Bursa'daydım geçen gün. Biz teşkilatlarımıza çok para gönderemedik. Biraz zorluk çekmişler. Nilüfer Belediyesi ile ortaklaşmaya çalışmışlar kumanya için. Üç gün kala "Biz kumanya veremeyiz" demişler. İkinci turdan bahsediyorum. Bu tür çok hoyrat, sert tavırlar... Şimdi gelinen noktada bizim 4 vekilimiz hariç, teşkilatlarımızın tamamı şu an itibariyle yerel seçimlere hiç kimse ile... İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleriyle ilgili olarak da biz cumhurbaşkanı adayı gösterdiğimiz için kendilerini, Kürşad (Zorlu) 'Burada da aday çıkaracağız' dedi. Cumhurbaşkanı adayı gösterdiğimiz için ben Kürşad ile ilgili 'Tedbiren söylemiştir' dedim. Ne çıktı ortaya? Dediler ki 'Evet biz Cumhurbaşkanı adayı göstermek istedik, iki arkadaş da kabul etmedi. Milletin sesini bildirdiniz' dediler.

(Partileri göstermedikleri sürece nasıl kabul edeceklerdi?) Biz de gösterebilirdik. Birinden biri "adayım" dese oradan çıkarlardı. Kararlılık başka bir şey. Arkadaşlarımız 'Milletin sesini değerlendirmediler ama biz her yerde ayrı gireceğiz.' diyor. İstanbul ve Ankara dahil.

Ben bu ittifak siyasetine şiddetle karşıyım. Bunlar insanları kutuplaştırıyor. Bütün seçim boyunca fakirin derdini, emekliyi, sığınmacıyı konuşamadık. "Biz PKK'lı değiliz, Kandil bizi desteklemiyor. Bunu söyleyen şerefsizdir" diye gezdik. Biz bunun için kurmadık ki bu partiyi. Kuruluş ayarlarına dönüyoruz biz şu anda.

(İstanbul ve Ankara'nın eski ortağınızın partisi tarafından kaybedileceğini göze alıyor musunuz?) Hepsini alıyoruz. Belki bizimki seçilecek. Öyle adaylar çıkaracağız ki... İzmir'de CHP ceketini assa seçilir diye bir kanaat var. Ümit Özlale şu an itibariyle çalışıyor. "Ben adayım" dedi. 81 ilde aday çıkaracağız. Ama küçücük ilçelerde öyle şeyler olur ki teşkilatlar kendi aralarında işbirliği yapıyorlar. Onlar yapılabilir.

(İttifak kararı nihai mi?) Genel İdare Kurulu'nu haftaya çağıracağım ben. GİK'ten geçtiği an nihai karardır. Ben de Ekrem beye yakınım. Ekrem beyin CHP Genel Başkanlığı adaylığı söz konusu olduğunda CHP'li kişiler çıktılar benim CHP'nin içişlerine karıştığımı iddia ettiler. Ki çok ayıp bir şeydir bu.

"Kılıçdaroğlu 'Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın' dedi"

Altılı masada 3 Mart'ta yaşanan krize ilişkin de ilk kez konuşan Akşener şunları söyledi:

Ben, iki yıl evvel 3 Kasım'da bütün siyasi -daha masa da yok orta yerde - o zaman yeni kurulmuştu Fatih Erbakan'ın partisi dahil, partileri dolaştım. Fakat Sayın Davutoğlu'na, Sayın Gültekin Uysal Bey'e, Sayın Babacan'a, Sayın Karamollaoğlu'na bir soru sordum. 'Sayın Kılıçdaroğlu adayım derse ne yapacaksınız?' diye. Oradan cevaplar aldım. Sayın Kılıçdaroğlu ile beraber de Sayın Kuşoğlu, Sayın Böke gibi arkadaşlar var. Karşılıklı oturduk. Ben bir genel giriş yaptıktan sonra şunu söyledim; dedim ki 'Bu iki belediye başkanımız ita amiri sizsiniz bizler de destekledik. Bu iki arkadaşımız gerçekten morali bozuk seçmenin yanında yer aldığı ve taraftar olduğu bir durum haline geldik. İkisini birden aday göstermeyeceksiniz ikisini de geri çekin. Bu şahitli. Ben zannettim ki böyle olacak. Sayın İmamoğlu Türkiye'yi gezdi. Mansur Bey'e müthiş bir sempati vardı. 20 Ocak 2020'de, masa kurulmak üzere. Ben ilçe ilçe, il il gezmeye başladım. Daha iki yıl var seçime. Bu iki arkadaşı Antalya'da da söylüyorlar, Trabzon'da da söylüyorlar, Niğde'de de söylüyorlar. Nasıl bir şey... Ya Hakkari'de söylüyorlar. Hakkari'de Mansur Yavaş da söylendi. Birden bire masa kuruldu. Masayı tetikleyen Sayın Davutoğlu'dur, ama kuran Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Sonra birden o masada parlamenter sisteme dönüşle ilgili karar alındı. Çok güzel bir çalışma yapıldı. Bu masanın siyasi politikalar metni hazırlandı. Sorun tespit edilip cevapları bulundu. Binlerce maddelik bir şey. İş geldi diğer mevzunun nasıl olacağına. Benim 3 Mart'ta masaya giderken...

Böyle şeyler konuşulmadı. Saadet Partisi geldi, adaylıkla ilgili düşündüklerini sordu. Ben gittim DEVA Partisi'ne gittim kendim sordum. Gültekin Bey'e gittim. Bir resim çıktı ortaya. Ben de bizim GİK'ten bir yetki aldım. Ben bekliyorum ki yöntemi konuşacağız. Bir iki arkadaş çok önde olduğu için ben bunların isimlerini söyleyeceğim, diğerleri de aklındakileri söyleyecek. Her partinin güvendiği bir şirketin araştırma yapması ve oradan çıkan isim de aday olsun. Enteresan bir şey oldu. Birden konuşma 'kim aday olsun'a evrildi. İlk sözü Gültekin Bey'e verdiler. 'Kemal Bey' dedi. Ali Bey'e söz verildi, 'Kemal Bey' dedi. Davutoğlu'na söz verildi, şimdi Allah var ben düzgün anlatayım. 'Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey' dedi. Bana geldi sıra, 'Ben böyle böyle aldım geldim yetkiyi, bunu doğru bulmuyorum. Siz 'Kemal Bey' dediniz, benim ona saygım sevgim sonsuz. Ama bu iki arkadaş var. Bunlar benim babamın oğlu değil. Bunları meşhur eden de ben değilim. Ama böyle oldu. Benim yetkim şu, 'siz de adaylarınızı söyleyin.' Bir yöntem önerdim. Sonra bu yöntemle böyle bir gökyüzüne bakma oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın. Biz beşimiz imzalayalım çıkalım' dedi. Ben de aldım dosyamı, 'o zaman size başarılar diliyorum' dedim. Denildi ki; madem bu yetkiyi aldınız. O zaman partinize Kemal Bey'i götürün. Öyle bir duygu ki çok dürüst söylüyorum... Bir tarafta yani içi titreyerek bize bakan sizin kızınız yaşında çocuklar, bir tarafta içimizden geçen bambaşka bir şey. Sonuç itibariyle 'peki' dedim. Meşhur kağıdı imzaladık... Derhal arkadaşları topladım. Olanı anlattığımda arkadaşlarımız çok sert bir tavır koydular. 'Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin' dendi. Bir arkadaşımız sadece 'bunu bu kadar sertlikte yapmayalım' dedi. Haydi söyleyeyim, Bahadır Erdem Bey. Kendi aralarında insanlar ne konuştu bilmiyorum, ama yüksek sesle konuşma bu. Sonuç itibariyle ben o konuşmayı yaptım ve gittik. Arkadaşlarımızla düzenli toplanmaya başladık. 'Sen aday ol' dediler. Neyse, 'benim adaylığım doğru değil' dedim ben arkadaşlara. Ersan Şen'le konuştuk biz, o kabul etti.

"Yandaş medya ile CHP'yi destekleyen kendine muhalif diyen medya aynıymış"

3 Mart günü İYİ Parti üzerinden medyaya yansıyan haberlere ve iddialara ilişkin Meral Akşener;

“Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü vardır: ‘Biz ne zaman ölürüz? Savaşı kaybedince değil. Düşmanımıza ya da rakibimize benzediğimiz zaman.’ Neyi gördüm biliyor musunuz? Yandaş medya ile CHP’yi destekleyen kendine muhalif diyen medya aynıymış. Ben aynı şeyi Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Saraçhane meselesinde yanında olduğum zaman da yaşadım. Böyle bir çirkinlik görmedim. Ben 28 Şubat yaşadım, o dönemin medyasıyla ters düştük. Bir kişi benim namusuma, şerefime, aileme ima edilen söz söylememişti. Ama ben bu süreçte bunları gördüm. Tayyip Erdoğan ile anlaşmış diyebilirsiniz bu başka bir şey ama “yanladı” dediler. Seçilen kelimelerdeki pislikten bahsediyorum.” dedi.

Masaya dönme sürecini anlatan Meral Akşener; “Pazar günü akşamı iki belediye başkanı bana geldi ve seçenekler onlardan geldi. Bu iki belediye başkanımızın yardımcı olmasını öneren ben değilim, yanlış anlaşılmasın. Bunu kabul ettim ben ve tek şartım oldu: bundan Kemal Bey’in bilgisinin olduğunun ispatlanması. Ertesi gün arkadaşlarıma bu öneriyi anlattım. Rıdvan Uz, Tolga Akalın, Bilge Yılmaz ve Ümit Dikbayır hariç herkes bu fikre evet dediler.” şeklinde konuştu.

"Teklif CHP'den geldi"

İmamoğlu ve Yavaş'ın Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı adaylığına ilişkin de yaşananları anlatan Akşener şunları söyledi:

Neyse pazar gününün akşamı iki belediye başkanı bana geldiler. Bu seçenekler onlardan geldi. Ben bu iki belediye başkanının yardımcı olmasını öneren ben değilim. Onlar bana başka seçenekler de sundular. İkisini kabul ettim. Bundan Kemal Bey'in bilgisinin olduğunun ispatlanmasını istedim. Üç kişi hariç herkes bu fikri, 'kazanacak adaydan' 'kazanacak formüle geçtim' onayladı. Biz dördümüz buluşmak üzere çıktık. Kemal Bey, ben, iki belediye başkanı... Bu iki arkadaşın icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettik. Bundan sonrası çok vahim. Öğrendim ki masadakilerin haberi yok... Önce ben kağıdı imzalıyoruz zannettim.

Buradan ötesi çok vahim…Gittim, 10 binlerce insan dışarıda heyecan içinde ama öğrendim ki masadakilerin haberi yokmuş. Önce ben kağıdı imzalıyoruz deyince Temel Bey; “noluyoruz?” dedi.  Sonra Ali bey “böyle bir şey olamaz” dedi ben de şaşırdım. Sonra durumu anlattım. Kemal Bey’in teklifini anlattım, otelde teyit ettiğimizi ve bu teklifin CHP’den geldiğini söyledikten sonra Ali Bey bana döndü, dedi ki tekrar; “Yani bu teklif size CHP’den mi geldi?” Evet dedim. Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim” dedi. 1 saat gitti arkadaşlarıyla görüştü “kabul etmiyorlar” dedi.

Ben de dedim ki; “o zaman tamam, kalsın benim üzerime ben razıyım. Hadi bana eyvallah.” Sayın Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu. Bunları o gün nasıl anlatacaksınız? Kazanmak istiyorsunuz.

Ben bu iki arkadaşımız icracı ve yetkili başkan yardımcısı olacak biz danışma kurulu olacağız zannettim. Ama zaten Ali Bey’in böyle bir haberi yokmuş. Sonuçta çıktık oradan ben arkasında durdum bu kararın ve 45 ilde miting yaptık. Asla kabul etmeyeceğim bir şey var. Yazık, günahtır benim arkadaşlarıma. Gerçekten İYİ Partililer çalıştı. Yüzde 10 civarında oy alındı. Bütün hepsi toplanırsa Kemal Bey’in oyları çıkıyor. Bizimkiler oy vermiş. Eğer seçimlerin öncesinde oyumuz 17 ise 7 puan, 15 ise 5 puan bizim partimizden gitti. Bizi seçmenimiz cezalandırdı.

Soylu ve Türkeş hakkında da ihbar varmış

2016 yılında bir gizli sanığın iddiaları ile ilgili hakkında açılan FETÖ soruşturmasının kovuşturmasına ilişkin detayları da anlatan Akşener şunları söyledi:

“8 klasör dosya ve bir hukuk katliamı var. Ne zaman açılmış biliyor musunuz? 17 Temmuz 2016 günü yani darbeden 2 gün sonra açılmış. İddia şu: ben o gece çıkmışım televizyonlarda, sosyal medyada demişim ki; “İnşallah başarılı olur bu darbe, inşallah Tayyip Erdoğan Menderes gibi olacak” demişim. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dava açmış. Cizre’de bir tutuklu pkk sanığı uzun uzun konuşturulmuş, çok ilginç ki hiç isim hatırlamıyor. Diyor ki; Meral Akşener, fetö derslerine gidip gelen, Fetullah Gülen’in bir parti kurdurma ya da MHP’nin başına birini geçirme isteğinin ortasındaki kişi. Yani ben fetö’nün emrinde bir şahısmışım. Bunu diyen pkk’lı beraat ediyor. Hakkında koruma kararı var. Ama dosyanın ilerleyen yerlerinde pkk’lının adı da var. Yağmur kod adının sonra gerçek adını öğreniyoruz.

Birisi daha ihbarda bulunuyor. Kafası kızan ihbar etmiş ama o ihbarda da şöyle bir durum var. Sayın Tuğrul Türkeş, ben, Sayın Süleyman Soylu fetöcü olduğumuz ve hakkımızda soruşturma yapılması gerektiği iddiası var. Ben dokunulmazlığım olmadığı için ayrılmışım diğer ikisinin de dokunulmazlığı olduğu için Meclis’e gönderileceği yazıyor. Onlara ne yapıldı bilmiyorum. Yani bütün bunlardan oluşan bir saçmalık ve 5 dakikada öğrenilecek bir durum açık tutulmuş. 2019’da birden biri gizlilik konmuş.

Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, TBMM’nin görevlendirdiği bir şahıs olarak Polonya’ya gitmişim o uçaktaki bütün yolcuların vatandaşlık numaralarıyla beraber haklarında soruşturma yapılmış. Daha vahimi var. Eşim ve arkadaşlarıyla beraber 2014 yılında geziye gitmiştik. Oradaki uçaktaki herkes araştırılmış. Oğlumun, eşimin ve muhtemelen gelinimin her şeyini MASAK araştırmış. Daha vahimi 2018’de Cumhurbaşkanlığı Adaylığım sürecinde bana yardım eden herkes mesela 14 lira, 40 lira göndermiş kişi her şeyiyle araştırılmış. Küçük yardımlar araştırılmış. İsmini söylemeyeceğim Ergenekon’dan yargılanmış iki asker, kampanyaya yardım göndermiş. Bir tanesi de General. Her ikisi o dosyada ne yazıyor biliyor musunuz? Ergenekon Terör Örgütü Sanığı… Fetö araştırılırken bu yazıyor. 2019’da da tüm bunlar bitmiş. 2023’e kadar dava durdurulmuş."

Davanın sonuçlandırılmasıyla ilgili; “Acaba Erdoğan ile mi anlaştı?” iddiaları olduğunu hatırlatarak bu iddialara ilişkin Akşener şöyle konuştu:

“Aileme sürekli saldırıldı. Ben o zaman anlaşmamışım Tayyip Bey’le de şimdi niye anlaşayım? Bana Başbakan yardımcılığı teklif edildi. Bugün mü anlaşacağım? Artık yeni mana HDP üzerinden pkkcılık. Algı yönetiminde bu daha etkili.  Çünkü artık vatandaş şöyle demeye başladı: “bu kadın kaç senedir açıkta hiçbir şeyi yok, dokunulmazlığı yok. Fetöcü’yse tutuklayın” meselesine gitti. Ben de bunun üzerine çok düştüm. Bu seçimde de zaten bana fetöcülükle ilgili soru gelmedi. Ama dikkat edersiniz ben 45 ilde miting yaptım orada büyük çoğunluğuna da şahit olsun diye Mansur Bey ile gittim. Oralarda ikimiz de pkk ve HDP’ye cevap vermek zorunda kaldık. Kandil iddialarına cevap vermek zorunda kaldık.” dedi.

"Kaybeden biziz, kazanan sayın Erdoğan değil"

14 Mayıs seçim sonuçlarına ilişkin İYİ Parti’ye yönelik değerlendirme yapan Meral Akşener;

“Biz başarılı mıyız? Hayır. Başarısız mıyız? Yüzde yüzde başarısız, yerle bir değiliz. Seçmen bizi gözden çıkarmadı. Yüzde 10’luk bir potansiyelimiz durdu.  Biz de ona uymak zorundayız. Sonuçta kaybettik. Kaybeden biziz, kazanan sayın Erdoğan değil. Bu kayıptan elbette hepimiz sorumluyuz. Benim “diğer 5 parti suçludur ya da sayın Kılıçdaroğlu suçludur” gibi bir şeyim hiç olmadı.  Hep beraber ortağız bu işin içinde, sonuçta başaramadık. Bundan bir ders çıkarmamız lazım.” dedi.

"Haberim yoktu"

Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında seçimlerden sonra ortaya çıkan 2 maddelik protokole dair bilgisi olmadığını söyleyen Meral Akşener; 

Bir taraftan düşman Meral Akşener, bir taraftan güvenilmez Meral Akşener ama CHP’li milletvekilleri dahil Sayın Özdağ dahil benim sözlerimle aklanmaya çalışması da çok ilginç. Herkes o iki maddelik protokolü bildiğimi iddia edip temize çıkmaya çalışıyor. Ben kimseye kefil değilim. Çok net söyleyeyim benim o iki maddelik protokolden haberim yoktu. Ama şu oldu bizim açımızdan çok berbat bir şey; “başka nerelerde protokol yapıldı?” deniliyor.” dedi.

"İttifak sistemi Türkiye'ye zarar veriyor"

İYİ Partililerin HDP üzerinden hakarete maruz kaldığını söyleyen Akşener, seçimlerden sonra aldıkları sonucu şu sözlerle ifade etti:

“Benim geldiğim nokta şu; kutuplaştırmanın Türkiye’ye dayattığı 50 artı 1 ittifak sistemi, Türkiye’ye büyük zarar veriyor. Onun için de biz bundan sonra bu ittifak sistemi içinde yer almamaya kararlıyız.”

İYİ Parti Ankara Milletvekili Adnan Beker’in “Biz 6 parti bir araya gelmiş olsak bakanlar kurulunu oluşturamazdık.” sözlerine dair ise Akşener şu sözlerle yanıt verdi:

“Bu son dönemde ortaya çıkanlarla ilgili olarak arkadaşlarımızda büyük bir hayal kırıklığı ve öfke var. Mesela Adnan Bey sahada çalışırken deniliyor ki; “onlar oradan vekil çıkaramaz İYİ Parti’ye oy vermeyin.” Kendisi de anlattı zaten İdris Şahin isimli arkadaşımız Deva Partisi’nden “bunlara oy vermeyin buraya verin” dedi. Gözle görülmeyen şeyler yaşandı. Beni ve İYİ Parti’yi düşmanlaştırarak Ak Parti bünyesinden, bizim üzerimizden sayın Kılıçdaroğlu’na gelebilecek oyların önü kesildi. Buna da çanak tutuldu.”

"İstanbul'u alan Türkiye'yi alamıyormuş"

2019 yerel seçimlerindeki ittifakı anlatan Akşener şöyle dedi:

"2019 birilerine bir şey kazandırmak için değildi. 2019 bizim teklifimizdi. Bu işi biz yaptık demiyorum. O yıkılmış seçmeni ayağa kaldırmak için bir teklifti ve bunun neticesinde biz her şeye uyduk. Ben 30 yıllık politikacıyım, pazarlık yapmaya kalksam neler olurdu. Hiçbirini yapmadık, üzerine istemedim ben. Ama öğrendim ki, İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Yerel seçimlerdeki başarı bize Cumhurbaşkanlığı’nı getirmedi. Buradan benim de çıkarttığım ders bu.”

"Kibar bir cevap verdik, onlar ise sövdü"

Yerel seçimlere ilişkin, Meral Akşener’in her partinin kendi adaylarıyla çıkması çağrısına ve Devlet Bahçeli’nin yerel seçimlerde İYİ Parti’ye yönelik komşuluk çağrısına ilişkin Akşener,

“Sayın Bahçeli’nin komşuluk çağrısı üzerine hayır diyerek ama nazik, kibar bir cevap verdik. Ama başta Semih Yalçın olmak üzere herkes sövdü, küfür etti. Ben herkesi ayrı ayrı girelim diye davet ettim. Önce Sayın Bahçeli kaale alınmayacağını söyledi, saygım sonsuz beraber girebilirler. Bugün de Sayın Erdoğan’da biz beraber iyiyiz beraber gireceğiz demiş. Onların ilişkisi hakikaten enteresan, bir tarafıyla rasyonalitesi var. Bir tarafıyla da et tırnak olmuşlar.” dedi.

"Sayın Fidan ve Akar'ı aradım onlar araştırıp bilgi verdi"

Ümit Özdağ ile yeniden bir araya gelmenin ya da iki partinin bir araya gelmesinin mümkün olup olmadığı sorusuna ilişkin Meral Akşener şunları söyledi:

“Ben Ümit Bey’in ayrılış esnasını doğru düzgün anlamadım zaten. Buğra Kavuncu’ya fetöcü dedi. Bunun üzerine Sayın Hakan Fidan ve Sayın Hulusi Akar’ı aradım onlar araştırıp olmadığını söyledi. Enver Altaylı üzerinden de suçlandı. Biliyorsunuz Enver Altaylı Buğra Kavuncu’nun dayısı, bunu da herkes biliyor. Ama ilginç olan şu; Enver Altaylı ile Sayın Özdağ’ın ailesi de çok yakın. Hep söylerle Münih’e okumaya gönderilmesinin altyapısında Enver Altaylı olduğu yani akraba gibiler onlar da. Dolayısıyla bu durum, Enver Altaylı’nın varsa suçlarına Ümit Bey’i ortak etmeyeceği gibi Buğra’yı da etmez.

Ben hayatımda şantaj ve tehditle çok karşılaştım ama hiç yapmadım, ölürüm daha iyi.

Mesela İstanbul’da ilk defa Ahmet Hakan’ın programına çıkmadan önce Sayın Özdağ Lütfü Türkkan ile konuşmuş. Sonrasında beni Lütfü Türkkan arayıp dedi ki; “Ümit Bey diyor ki beni arasın çıkmayacağım televizyona.” Ben de dedim ki; “Ne biliyorsa söylemezse adam değil, söyleyecek.” Arkasından Murat Ağırel aradı, Area’nın sahibi Murat Karan aradı. Onlara da;  “programa çıkıp konuşmayacağım, beni arasın” demiş. Cnntürk’te stüdyodayken bile kendisini aramam için aradılar. Sonra çıktı oradan Buğra Kavuncu’ya yine fetöcü dedi. Sonrasında zaten mahkemelik oldular. Mahkemede de “ben böyle bir şey demedim” dedi. 20 bin lira tazminata mahkûm oldu"

"Biz bu partiyi CHP'nin adaylarını seçtirmek için kurmadık"

Fatih Altaylı’nın yerel seçimlere tek başına girilmesinin sonucundaki başarısızlıkta ne yapacağı sorusunu yanıtlayan Akşener,

“Bütün sorumluluk bana aittir. Bedelini ödeyeceğim. Bana “Tayyip Erdoğan’a yanladı” diyenler dahil herkes canı istediğini söyleyebilir umurumda değil. Biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık.”  dedi.