Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu'ndan korkutan uyarı: Kepenkler inebilir, üretim durabilir

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu'ndan korkutan uyarı: Kepenkler inebilir, üretim durabilir
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Merkez Bankası'nın faiz kararının yer aldığı metinde enflasyonu düşürme doğrultusunda işlerin yolunda gitmediğine işaret ettiğini belirtti.

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarındaki seyrin enflasyonist baskıları canlı tuttuğunun altını çizdi. Kozanoğlu, enflasyonun yukarı doğru ivmesini sürdürdüğünü belirterek, Merkez Bankasının, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma olması halinde faizin daha da artırılabileceği uyarısına dikkat çekti. Ek sıkılaştırma önlemleri de alınabileceğini belirtti.

“Gelir ve servet adaletsizliğini derinleştirir”

Hayri Kozanoğlu, yüksek faiz ortamının getirdiği riskleri hatırlatarak, sadece para politikasına dayalı bir dezenflasyon programının, yükselen faizler ve zorlaşan finansmana erişim yoluyla talebi aniden durdurmasıyla ekonominin durgunluğa sürüklenebileceğini kaydetti. Ayrıca ödenemeyen borçların artmasının hem satın alma gücünün gerilemesi hem de banka bilançolarının yıpranması sorunu yaratabileceğini söyledi. Kozanoğlu, “Kepenk indiren, üretimini daraltan firmalar işsizliğin tırmanmasını, çalışanların da eksik ve geç ödenen ücretler nedeniyle hak kayıplarına uğramasını getirebilir. Döviz borçlarının artışı da şirketler kesiminin daha fazla döviz kuru riskiyle karşı karşıya gelmesine yol açar. Ayrıca Türkiye’de gelir ve servet dağılımının giderek bozulduğunu resmi istatistikler de gösteriyor. Yüksek faize dayanan bir ekonomi politikası, yüksek tasarrufları olanların bu süreçten karlı çıkması, tüm borçluların faturayı ödemesiyle sonuçlanır. Gelir ve servet adaletsizliğini derinleştirir. 90’lardaki gibi bazı firmaları borçlanmak yerine üretime ara verip faiz kazancına yönelmeye teşvik edebilir. Bu da ek üretim ve istihdam kaybı yaratır.” değerlendirmesini yaptı.

“Tüketimi öne çekme eğilimi hala güçlü”

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun 3 aşamada ele aldığı değerlendirmesine göre, enflasyon yukarı doğru ivmesini sürdürüyor. Özellikle dar gelirli kesimlerin tüketim deseninde ağırlığı daha fazla bulunan gıda yüzde 70.4, kira yüzde 123.95 ve ulaştırma yüzde 94.4 ile yüzde 68.5’luk manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor. “Tüm dünyada bir kez yükseldi mi kolay düşmeyen hizmetler sektörü, başta yüzde 95’lik bir enflasyon sergileyen lokanta ve oteller gelmek üzere enflasyonu yukarı çekiyor.” diyen Kozanoğlu, en önemlisinin, halktaki açıklanan enflasyonun gerçeği yansıtmadığı yolundaki algısının ve gelecek aylarda da fiyat artışlarının süreceği beklentisinin ne pahasına olursa olsun tüketimi öne çekme eğilimini güçlü tuttuğu uyarısında bulundu.

“İhtiyaç kredisi faizleri %83’e, ticari kredi faizleri de %70”

İkincisi, aslında MB’nın koridor yoluyla bankaları yüzde 53’ten fonladığına işaret ederek, swap yoluyla bankacılık sisteminden döviz ödünç alıp TL verme mekanizmasını kıstığını anlattı. Kozanoğlu, “Piyasaya sınırlı likidite veriyor. Gerek bireysel kredilere gerekse ticari kredilere uygulanan aylık yüzde 2 tavanı kredilerin enflasyonun oldukça altında artışına yol açıyor.” Dedi. Bunun da ihtiyaç kredisi faizlerini yüzde 83’e, ticari kredi faizlerini de yüzde 70’e getirdiğini belirtti. Buna göre, sürekli TL’nin enflasyonun altında değer yitireceği vurgusu da döviz kredilerine yönelimini tetikledi. Bankaların ellerindeki dövizi MB’ye swap yoluyla park edememeleri de döviz kredisi arzını artırdı.

“Asgari ücret Temmuz ayında artırılmalı”

Son olarak ekonomideki bu görünümün yeni risklere gebe olduğunu ileri süren Kozanoğlu, “Öncelikle bireysel krediler 3 trilyon lirayı geçti. İhtiyaç kredisine erişemeyen kişiler kredi kartı harcamalarını artırıyor. Kredi kartlarının aylık vade farkı yüzde 4.5 da aslında önemli bir faiz maliyetine işaret ediyor.” şeklinde konuştu. Tüm bu yüksek faiz görünümünün, enflasyonun düşmeyeceği varsayımı üzerinden gerek kişileri gerekse şirketleri borçlanmaktan caydıramadığını ifade etti. Merkez Bankası’nın hedeflerinin tutması halinde önümüzdeki 12 ayın enflasyonun %22-23 civarında olacağını kaydetti. Kozanoğlu şöyle devam etti:

“Çünkü ilk 3 ayda enflasyon yüzde 15 arttığına göre yüzde 36 hedefi için yüzde 18 pay kaldı. 2025’in yüzde 14 enflasyon öngörüsünü, yani aylık yüzde 1.2-1.3 fiyat artışları beklentisini birlikte düşünürseniz bu sonuç çıkar. Böyle düşük bir enflasyon ortamında yüzde 80’leri aşan faiz faturası ödenemez hale gelir. Kaldı ki özellikle asgari ücretlilerin ve emeklilerin hız kesmeyen enflasyonla her ay satın alma güçleri zayıflıyor. Eğer bir de asgari ücret Temmuz ayında artırılmazsa hem geçim sıkıntısı artacak, hem de borçlanma gereği daha da belirginleşecek. Öte yandan elektrik, doğal gaz gibi zamların ertelenmesi, emekliler ve kamu çalışanlarının resmi enflasyon oranında zam aldıktan sonra bir anda faturalardaki keskin bir artışla karşılaşmalarını getirecek.”