Ali Koç: Galatasaray Türk futbolu için bir beka sorunudur

Ali Koç: Galatasaray Türk futbolu için bir beka sorunudur
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un önemli açıklamalar yapması beklenen basın toplantısı başladı. Ali Koç konuşmasına "Son dönemde gündem dinamik, iddialar, iftiralar yoğun.. Biz de uzun süredir basın toplantısı yapmadık, cevabını...
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un önemli açıklamalar yapması beklenen basın toplantısı başladı. Ali Koç konuşmasına "Son dönemde gündem dinamik, iddialar, iftiralar yoğun.. Biz de uzun süredir basın toplantısı yapmadık, cevabını vermedik." diyerek başladı:

"Bu toplantının öznesi rakibimiz olacak... Rakibimiz son dönemde deli saçması söylemler içerisinde. Birazcık onlara ve ülkemize hatırlatmayı amaçlıyorum. Böyle bir basın toplantısı yaptığım için de üzgünüm. Sportif rekabeti düşürdükleri seviye, mezbahayı aratır seviyede. Yalanlarla kendi camialarını kışkırtıyorlar. Bizim camiamızı tahrik ederek, milyonları kışkırtarak suç işliyor. Buna müdahale edecek federasyon yok. Galatasaray'ın Türk futbolu için beka sorunu olduğunu anlatacağım. Hayali olarak değil."

"Kötülükte ve riyakarlıkta da Şampiyonlar Ligi'ndeler"

"Bu kulübün kötülükte ve riyakarlıkta da Şampiyonlar Ligi'nde olduğunu, kazanmak için her şeyin mübah olduğu şeklinde davrandığını anlayacağınızı düşünüyorum. Algılarla, kısa sürekli mutlu olabilirler. Sonunda tarihin sonunda yer alan kirli ilişkileri, başarı için yaptıkları türlü türlü halleri çıkacaktır."

"Tenhada ayrı, umumide ayrı davranırlar. Kendilerine yapılmasını istemediklerini, başkalarına çekinmeden yaparlar. Hiç çekinmezler. Ortalığı karıştırıp, bundan da faydalanırlar. Sportif rekabette, transferlerde algı oluşturup, hak, hukuk ve vicdan tanımazlar. Kul hakkı yemekten çekinmezler. Hakemleri ve TFF'nin kurullarını baskı altında tutmak için hayali düşmanlar yaratırlar. Rakiplerini aşağılarla ve alay ederler. Son Beşiktaş-Galatasaray derbisinde gördüğünüz gibi. Bu kulübün Türk futbolunun bekası için ne büyük derecede tehdit ve sorun olduğunu anlatabileceğimi ümit ediyorum."

"Kendilerini akıllı, herkesi saf sanırlar"

"Kendi maçlarında lehlerine olan hakem hatalarını örtbas etmek için ortalığı karıştırırlar. "Elimizde VAR kayıtları var. Ligi bitirtmeyiz" derler, istedikleri olmayınca sus pus olurlar. İşler istedikleri gibi gittiğinde, tam tersi bir tavır takınırlar."

"Futbolun marka değeri için mücadele ettiklerini, onlar olmasa Türk takımlarının Avrupa'ya gidemeyeceğini söylerler. Tüm kulüpler için adalet arayışında olduklarını söylerler. Kendi kanallarında "Futbol için adalet" programı yapacaklarını yalanını söylerler. Bir sürü pozisyon yolladık ama program yayınlanmadı. Programı yapamadan kulüp kanalları da kapatıldı. Günü kurtarma refleksiyle, samimiyetsiz, gerçek dışı söylemler... Sadece kendilerini akıllı, herkesi saf görürler."

"Siper oldukları TFF'yi şimdi istifaya davet ettiler"

"Birinci örnek; TFF ve kurulları, Galatasaray için ne anlam ifade ediyor? Bu durum ligin gidişatına göre mi hareket ediyor? Aralarında danışıklı dövüş mü var? TFF'ye siper oldular. "Türk futbolunun iradeye, liyakatli yönetime ihtiyacı var" dediler. Çok kısa süre sonra TFF'yi istifaya davet ettiler. İki gün önce de TFF'yi hesap vermeye çağırdılar. Hangisi gerçek?"

"İkinci örnek; bir maçta kulübümüz hakkını aramak için 19 Mart'taki Alanyaspor maçının devre arasında rahatsızlığımızla ilgili paylaşım yaptık. Kıyameti kopardılar. Sonra aradan on gün geçti, birebir aynısını kendi maçlarında yaptılar. Paylaşımı yapmadan önce aranızdan bir akıllı "Fenerbahçe aynı şeyi yaptı, başkanımızın ağzından çok sert şeyler yazdık. Yaparsak riyakarlık olur" demiyorlar mı?"

"Taktikleri baskı oluşturmak"

"Üçüncü örnek; bu çarpıcı bir örnek... Bunların bir taktikleri var, insanların üzerine baskı kurmak. Bunun için kamuoyu önüne atmak ve itibar saldırısı. Şöyle derler; "Fenerbahçe ile ilgili şirketlerde çalışıyor. Koç Grubu'nda çalışıyor." Temel hedef, söz konusu kişiyi kamuoyu önüne atmak. MHK Başkan Vekili Murat Ilgaz için "Fenerbahçeli" dediler. İlk kez MHK Başkanı'na değil, başkan vekilini saldırdılar. Temsilciler Kurulu Üyesi için "Koç Grubu çalışanı" dediler. Kendisi 4 yıl önce emekli olmuştu. MHK Başkanı Lale Orta üzerinden TFF'yi baskı altına almaya çalıştılar. Cesur bir TFF Başkanı olsa "Ne diyorsunuz? Ben Galatasaray kongre üyesiyim" derdi. Hanımefendinin linç edilmesine çanak tuttu. Son olarak Beşiktaşlı yöneticiye Koç Holding çalışanı olduğu için yüklendiler. Bu kul hakkı yemek. TFF Başkanı, Galatasaray Kongre üyesi. Sayın Başkan, NEF ile ortak. Kendi yönetimlerinde bir kişini Koç Holding'de çalışmasına rağmen, Yüksek Divan Kurulu Başkanları Koç Holding'de çalıştı. Bunları söylemeden, pişkince konuşurlar. Hiç aynaya bakmazlar. Galatasaray Yönetimi'nde Koç Holding'de çalışan biri var. O kadar uyanıklar ki, kızın CV'sini internet sitesinde değiştiriyorlar. Çok akıllılar."

"Riyakar oğlu riyakarsınız!"

"Baskı yaparak saldırarak istediklerini elde etmeye alışmışlar. PFDK Başkanı'nı Fenerbahçeli olmakla suçladılar. Ertesi gün Tahkim Kurulu Başkanı'nın oğlunu Galatasaray Kongre Üyesi yaptılar. Aynı şeyi biz yapsak ne olurdu? Bunlara göre herkes saf, bunlar akıllı."

"Madem TFF Başkanı'ndan memnun değilsiniz, kurullar rezil... Hakemler kötü... O zaman siz de bizim gibi yabancı hakem talebinde bulunun! Mertseniz, dürüstseniz, kendinize güveniyorsanız... Bu sizin en büyük samimiyet testiniz."

"Hakemlerden memnunsunuz! Sadece bizim maçlarda güvenmiyorsunuz! Riyakar oğlu riyakarsınız! Belki de ülke için beka sorunusunuz. Milyonlar için sorunsunuz."

"Yabancı hakem istemezler, Avrupa'da yabancı hakemlerin nasıl maç yönettiğini görüyorlar. Kendilerini, Avrupa'da yere atıyorlar ama onlar "Kalk" diyor. Tabii istemezler."

"Oyuncu ayartmada, hüllede, kamuoyunu yanlış yönlendirmede öndeler"

"Bunların transfer yapma kültürleri olağanüstü, kimse yanına yaklaşamaz. Pek çok yerel kulüp şikayet eder ama seslerini çıkarmazlar. Oyuncu ayartmada, hülleli transferde, çıkarlarına göre transfer haberi servis etmede, sözleşmelerde işlerine geleni yapmakta, kamuoyunu yanlış yönlendirmede de Şampiyonlar Ligi'ndeler."

"Galatasaray, Eyüpspor ve Pendikspor koalisyon"

"Bu ülkede bir tek kulüp, kendi dönemimiz için konuşayım "Oyuncumuzu ayarttılar" diyemez. Onlar oyuncuyu ve menajeri ikna ederler, sonra da kulübünü köşeye sıkıştırarak, maddi zara bile uğratırlar. Oğulcan Çağlayan, Taylan Antalyalı.. Levent Mercan da var ama onu alamadılar. Maçlarından önce söz konusu takımların oyuncularıyla ilgili transfer haberleri çıkartırlar. Ya da oynayacakların takımların oyuncularını transfer etmek için teklif yaparlar. Kayserispor'a Mame Thiam için Pendikspor teklif yaptı. Sivasspor'a Sainz için Eyüpspor teklif yaptı. Bu üç İstanbul kulübünün yakın ilişkileri herkesin malumu. Zaten ikisi, aynı ligde oynadı. UEFA kuralları söz konusu bile olamaz. Alın size gerçek koalisyon. Gerçek koalisyon."

"Bize bu yaz güya transfer çalımı attılar!"

"Bize bu yaz güya transfer çalımı attılar! Dört futbolcu var ki, resmi kontratta yazan bedellerin mümkünatı yok! İradeli TFF olsa, çağırır ve bilgi alır. Bunlar da resmi ve gayri resmi kontrat yapma kültürü var. Futbolcuya anlaştıkları bedel ile resmi kontrat arasında fark vardır. Yeri gelir imaj hakları, yeri gelir sponsorluk, son dönemde de gayrimenkul ile kapatıyorlar. Sponsorları çok cömert. O kadar cömertler ki, isimlerinin açıklanmasını istemezler. Bu nasıl bir işse!"

"Pazar günü bir futbolcularına imaj hakları yüzünden para ödemedikleri çıktı. Bunları TFF'ye soracağız. Ancak kılıfına uydurmakta üstlerine yoktur. Bizden 8-9 milyon euro isteyen oyuncuları, 3 milyon euroya oynatıyorlar. Herhalde İstanbul'un o yakasında daha fazla oksijen var."

"Morutan'ı sattık dediler ama..."

"Olimpiu Morutan'ı 3 milyon euroya satmışlar. Şahsen 'Bravo, keşke bizde de böyle sihirbaz olsa' dedim. İşin öyle olmadığını anladık. 3 milyon euroya satılan oyuncu, belli bir maça çıkarsa o para ödeniyormuş. Kulübü de ilk 11'de oynatmıyor. Acaba 3 milyon euro, limit açmada kullanıldı mı? Bunu öğreneceğiz"

"Cedric Bakambu'nun Real Betis'e transferinde de yanlış bilgi verdiler. Real Betis'in 5+5 milyon euro ödeyeceğini öğrendik. Müthiş! İlerleyen günlerde söz konusu kulübün başkanının açıklamalarıyla işin aslını öğrendik."

"Forma anlaşmalarını 20 milyon euro olarak gösteriyorlar. İmkanı, ihtimali yok! Olmayacak şeyleri, bonusa koyup, gösterebilirsin. Burada da böyle olmuş."

"İnsanların gözünün içine bakarak doğruları söylemiyorlar. Bu ülkede doğruları ispatlamak durumundayız."

"Yargıda da güçlüler"

"Nicolo Zaniolo için bizim teklifimi ifşa ettiler. Biz de oyuncuya bakıyorduk, menajerlerine yolladığımız teklif ellerine geçmiş ve ifşa ettiler. Bu aslında suç! Onu gösteriyor, kurnaz ya.. Fenerbahçe'nin daha çok verdiğini söylüyor ve oyuncunun, Galatasaray'ı tercih ettiğini söylüyor. Biz de bunu mahkemeye götürdük, haksız rekabetten.... Bilirkişi raporu geldi, bu ülkede dürüst insanlar da var. Raporda Galatasaray'ın teklifinin, Fenerbahçe'nin teklifinden yüksek olduğu yazıyor. Bunlar yargıda da çok güçlüler. Selahattin Baki ve Onur Göçmez'i ifadeye çağırttılar. Orada güçlüler. Amaç rahatsızlık yaratmak."

"Belhanda Galatasaray tribünlerine üçlü çektirdi"

"Bunların kültürünün başka bir uzantısı, kendilerinde yetişmiş veya oynamış oyuncuların, başka takımlara gittiklerinde, kendilerine karşı performansı ortadadır. Bir kulüp başkanı "Üç futbolcumuzun beyni ile kalbi arasında çelişki olmuştur" dedi. Bu sözleri Fenerbahçe maçı sonrası bir başkan söylese, malum kulüp tarafından ülkemizde olağanüstü hal ilan ederler. Ümit Karan'ın Eskişehirspor'da forma giyerken, paylaştığı bir anıda söyledi. Galatasaraylı olduğu için gol atmak istemediğini söyledi. Gözlerime inanamadım. Younes Belhanda geçen sezon maçtan önce rakibi olan takımın tribünleriyle üçlü çektirdi."

"Bizden gidenler bize karşı kora kor mücadele ediyor"

"Bunların kalemşörleri vardır, olağanüstü durumları normalleştirmede doçent olmuşlardır. Ümit Karan 'Dürüst' olduğunu söylüyor. Programı sunan 'Ben de sokakta Galatasaraylıyım' diyor."

"Younes Belhanda maçtan önce üçlü çektiriyor. Bu Şampiyonlar Ligi! Biz kimlerle rekabet ediyoruz. Fenerbahçe'den gidenler ise bize karşı kora kor mücadele ediyor. Doğrusu ve olması gereken bu. Aslında iki camia arasındaki kültür farkı bu. Neden başka kulüplerin eski futbolcularıyla ilgili gündeme gelmiyor? Veya transferde olanlar neden başka kulüplerle olmuyor?!"

"Galatasaray'ın çevirdiği işlerden iki sezon Netflix dizisi çıkar"

"Basın toplantılarında istenilen soruları sordururlar. İstemedikleri soru geldiğinde, soru soran kişi kurumuna şikayet edilir. Ya da iletişim direktörleri gece yarısı mesaj atar ve tehdit eder. Yakın zamanda iki medya mensubu bunu yaşadı."

"Açın kulüp resmi ve taraftar hesaplarına bakın, ne kadar senkronize olduklarını ve ne demek istediğimizi anlarsınız."

"Yabancı hakem istememelerinin sebebi aşikardır. Türk futbolunun ne hale geldiğini görmek için Galatasaray - Antalyaspor maçına bakmak, yeterli olacaktır. Sonrasında yaşananlar gayri ahlaki spor kültürünün mükemmel bir örneğidir. O kadar çok örnek verebiliriz ki, iki sezon Netflix dizisi çıkar."

"TFF kritik maçlara hep bunların istediği hakemleri atar"

"TFF, bunların kritik maçlarına hep istedikleri hakemleri atarlar. Bizi maçlarımız basket maçı gibi, dokunduğumuz an faul ve sarı kart. Oyuncularımız son maçta dayak yedi, dövülmeye çalışıldık. Bunlar tekme, tokat dövüyor. Bunlar ağır pozisyonlar. Hepsini gündeme getiremiyoruz, yayıncı kuruluşa para ödemeye gücümüz yetmez. Sahada etkisi var, bir sonraki maça etkisi var, hakemlerin bir sonraki maçına etkisi var. Bunlar başarıları hep bu yöntemlerle elde ediyorlar."

"Vinicius az kalsın dudak dudağa olacaktı, kart yok"

"Carlos Vinicius... Ben böyle bir şey görmedim. Göz göze, kulak kulağa... Az kalsın dudak dudağa.. Kart yok, hiçbir şey yok. Bizim neredeyse İngilizce bilmeyen futbolcumuz "Aptalca" dedi diye atılıyor, burada hiçbir şey yok. Bakın ayrıca ne güzel atlıyorlar yere. Lucas Torreira nasıl basıyor, olacak iş değil. Haftaya derbide olmaması lazımdı."

"Wilfired Zaha'ya kart bile çıkmadı, iki bacağına birden... Kart yok, kart!"

"Bunlar geçmişte de korunuyordu"

"Bunlar geçmişte de korunuyordu. O zaman da tescilli hakemleri, önemli maçlarına atanıyordu. 1997-1998'de Galatasaray- Beşiktaş maçında hakem Ahmet Çakar, Beşiktaş 1-0 öndeyken Galatasaray'a karşı 87'de bir penaltı çalıyor. Bugün itiraf ediyor. "Düdüğü çaldım ve eyvah dedim" diyor. 25 sene sonra itiraf ediyor, oyuncunun penaltıyı kaçırmasını istediğini söylüyor."

"Kartlardaki çifte standart, bu sene zirve yapmıştır. Bu durum bütün ligi etkilemektedir. 59 faul, 15 kart aldık. Onlar 62 faul yapmış, 4 kart almış. Bu ortamda rekabet ne kadar güç, anlıyor musunuz? Pendikspor maçında hakem ikinci yarı kendine geldi."

"Biz 4 maçta, 59 faul yapmışız 15 kart almışız. Onlar, 62 faul yapmışlar, 4 kart almışlar. Galatasaray son 8 maçında 99 faul yapmış, 10 sarı kart görmüş. Biz 4 maçta, 59 faul, 15 sarı kart."

"Sekiz kırmızı kartları verilmedi"

"8 kırmızı kart verilmeyen pozisyon.. Şampiyonluk yarışını bu kart standartsızlığı derinden etkiliyor. Fernando Muslera sarı kart görüyor ve hakemi alkışlıyor. Ama dokunulmaz. Antalyaspor maçında Kerem Aktürkoğlu'nun sarı kartı var, ikinci sarı kartla atılacak. Hoca uyanıyor ve oyundan alıyor. Hakim Ziyech, Rizespor maçında sarı kart görmüyor, 94. dakikada kart çıkıyor. Belki atılacaktı ve diğer maçta oynayamayacaktı. Hatayspor maçında Barış Alper Yılmaz dirsek attı. Trabzonspor maçında Lucas Torreira'nın faul ve itirazdan iki kart görmesi lazım. Antalyaspor maçında Carlos Vinicius... Yine aynı maçta Lucas Torreira'nın hareketi. Bilerek ve isteyerek basıyor. İnanabiliyor musunuz? Wilfired Zaha'nın Antalyaspor maçında faulü. Kısacası hakemler, şampiyonluk yarışındaki bir takımın en küçük hatasını ararken, diğer takımın kör göze parmak hareketlerini görmezden geliyorlar. Bu çifte standartı kimseye anlatamazsınız."

"Mauro Icari kamuoyu baskısı olmasa, sevk edilmezdi. Tedbirsiz sevk edildi."

"TFF ile Galatasaray arasındaki ilişkinin adını koyamadık"

"Bu sezon PFDK'dan bize 9 Milyon, Galatasaray'a 6 Milyon 390 Bin TL. Tahkim'e gittik, biz itirazla 8 Milyon 946 Bin TL'ye indik, onlar 4 Milyon 947 Bin TL'ye."

"Galatasaray ile TFF arasındaki ilişkinin adını koyamadık. TFF'de korundukları, bu kulübün zor anında TFF'nin imdatlarına yetiştiği ortadadır. Hakeme saldırı sonrası TFF 1. Lig'de maçlar kaydırıldı, Süper Lig'de sadece o haftanın maçları ertelendi. Bu niye önemli? Bu bazılarına avantaj, bazılarına dezavantaj sağlar. Hava şartları, cezalı sporcular, takımların seyahat süreleri... Tesadüf olabilir, bilerek de olabilir... Sorduk ama cevap alamadık. Süper Lig'e başka muamele yapılması, rakibimizin lehine şartlar oluşturdu."

"Arabistan konusunda bir anormallik var"

"Suudi Arabistan'da konusunda bir anormallik var. Fenerbahçe'nin sorumlu tutulması, bizi rahatsız ediyor. Devletimize çağrıda bulunduk ama herhalde onlar konuyu önemli bulaşmıyor. Biz araştırdık, neden hep biz? Neden bizi ve beni hedefe koydular. Araştırma sonucu istemediğimiz bir şeyle karşılaştık. Meğer TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, devlet yetkililerine bizi işaret etmiş. Uğur Dündar'ın saat 16:00'daki açıklamasının krize sebep olduğunu devlet yetkililerine aktarmış. Ben de kendisine sordum. Oradakiler 'bana öyle sordular. Ben de 'Evet' dedim." cevabını verdi. Soranlar kim? Bakan seviyesi mi, başka seviye mi? Peki dedim "Sayın başkan, rakibin Genel Sekreteri'nin Uğur Bey'den önce İstiklal Marşı'na izin verilmediğini söylemesini yetkililere aktardınız mı?" şeklinde sordum. "O tweet'ten haberim yok" dedi. Onların attığı tweet, bütün krizi tetikledi. Nevzat Dindar, Uğur Bey'in tweet'inden önce Eray Yazgan'a ulaştığını ve 'İstiklal Marşı okunmazsa sahaya çıkmıyoruz" dediğini aktardı. Bu durum bile kollandıklarını ortaya seriyor."

"Ofsaytımsı gibi bunlar unutuluyor"

"Galatasaray - Antalyaspor maçı penaltı itirazı... Bir konudan 20 kişi haberdarsa, o konu gizli kalamaz. İddia şu, Abdülkadir Bitigen Galatasaray maçında verdiği penaltıyı, haftalık eğitimde yanlış karar olarak değerlendiriyor. İddia bu. Araştırdık, 1 Mart Cuma günü saat 15:00'te hakemleri Hugh Dallas ve TFF Başkanı'nın katıldığı toplantı yapılıyor.. TFF Başkanı Tolga Özkalfa ile ilgili görüşlerini anlatıyor. İstifa etmediğini ve görevden alındığını belirterek ayrılıyor. Hugh Dallas, Abülkadir Bitigen'e veridiği penaltıyla ilgili görüşünü soruyor. Hakemler hayrete düşüyor. Penaltı kararını yanlış verdiğini herkesin önünde itiraf ediyor. VAR çağırıyor ve izliyor, penaltı çalıyor. Sonra da penaltının yanlış olduğunu itiraf ediyor. Peki şampiyonmluk yarışına bu kararın etkisi ne olacak? Malum kulüp, her sene böyle 3-4 maç kazanıyor. Ofsaytımsı gibi bunlar unutuluyor. Siz de puan kaybedersiniz "Ya siz de puan kaybetmeseydiniz" derler."

"TFF Başkanı'na Abdülkadir Bitigen olayını sordum. Böyle bir toplantı olmadığını söyledi. Bilerek kendisinin katıldığını söylemedim. Halbuki kendisi de katılmış. Biz nasıl mücadele edeceğiz. Bu kayıtlar TFF'nin elinde var ve açıklanmasını istiyoruz."

"FETÖ'ye ilk baş kaldıran ve diz çöktüren Fenerbahçe'dir"

"Gelelim FETÖ konusuna... En kuvvetli oldukları dönemde ilk baş kaldıran ve diz çöktüren Fenerbahçe'dir. Bunlarla mücadeleyi biz başlattık. Başkanımız "Ne şikesi, memleket elden gidiyor" dedi. İnanmadınız, sulandırdınız. Sonra olanları gördünüz. Maddi ve manevi zarar yaşadık. Sonrasında takım otobüsümüz kurşunlandı. Buna rağmen bu terör örgütüne, ilk kurban edilen tek takım Fenerbahçe. Bunun helalleşmesi olmadı. TFF ile mahkemeliğiz, her türlü şark kurnazlığı yapıyorlar."

"Ercan Güven, FETÖ ile ilişkiyi mükemmel anlatmış. Yazının başlığı "Ağzınızdan çıkanı önce kulağınız duyacak." Yazıda "Söz konusu örgütün maskesi düşmediği dönemde, futboldaki vitrini haline getirdiği yıldızları kendilerine çalışan kanaat önderi haline getirdiği gibi, 15 Temmuz'dan sonra bu isimleri kulüpten atmaktan bile zorlandılar." demiş. Biz de bunu somutlaştıralım. Fenerbahçe'ye saldırmak pahasına, devletin FETÖ ile mücadelesi zayıflatmak adına FETÖ seviciliği yapmaktır. Bunu aklınıza sokun. Örgütün 3 Temmuz'u kumpas olarak görmeyenlere soruyorum, o halde 17-25 Aralık, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve birçok FETÖ kumpası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin anlayışınıza göre bunlar da meşru."

"Kütahyalı'nın Galatasaraylı olması tesadüf değil"

"Gelelim gerçeklere, FETÖ'nün en çok sevdiği, gönül kurduğu kulüp, kendileri olmalarına rağmen... Hala kırmızı listede yer alan efsaneler... O dönem örgütün yılmaz savunucusu Rasim Ozan Kütahyalı'nın savunduğu Zekeriya Öz de bu kulübün üyesi. "3 Temmuz'da Fenerbahçe'yi yerle yeksan etmeseydik, Galatasaray'ın önü açılmazdı" diyen Kütahyalı'nın Galatasaraylı olması da tesadüf! Bunların adlarını ağzıma almaktan bile utanıyorum. Mehmet Baransu'nun da Galatasaraylı olması tesadüf! Dİkkat eidlmesi gereken, terörist başının kendi ağzından çıkan sözlerdir. "Dua ve himmetle ayağa kaldırdık" dediği kuılüp biz değil. Haydi siz de 'Biz değiliz' diyin." Bu kulüp dışında hangi sözleri sarfetmiştir. Bizim için ise 'Fenerbahçe bize karşı sert bir tavır içerisinde.' Belki o yüzden oraya çökmüşlerdir."

"Sayın Cumhurbaşkanı, Yüksek Divan Kurulumuzda söyledi"

"Sayın Cumhurbaşkanımız, Yüksek Divan Kurulu'ndaki sözlerinde ve 3 Temmuz 2021'de yazdığı mektupta "Sürecin en canlı şahitlerinden ve mağdurlarından biri Fenerbahçe Spor Kulübü'dür. FETÖ'nün yargı marifetiyle Türk futbolu dizayn etme çabası, Fenerbahçe'nin dik duruşu ile gerçekleşmemiştir" demiştir. Bunların etkileri, futbolda hala devam etmektedir."

"Son dönemde ülkemizde ilginç gelişmeler oluyor. 12 Şubat 2024'te elebaşının videosu yayınlandı. Bazı kesimler bunu diriliş videosu olarak lanse etti. Aynı gün FETÖ'den ihraç edilen hakim ve savcıların göreve geldiği Sabah Gazetesi'nde çıktı. Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli tepki gösterdi. Garip bir hava var. Ne tesadüfi Galatasaray bu süreçte ortaya çıkıp "Bu ateş üfleyerek sönmez" lafını gündeme getiriyor. Acaba Fenerbahçe'ye bu şekilde saldırmaya cesaret etmeniz, son dönemin cesareti mi?"

"Fenerbahçe'ye FETÖ konusunda çamur atacak en son kurumun başında siz gelirsiniz, Galatasaraylılar..."

"Cesaret hapı mı almış?"

"Rakibimizin atanmış başkanıyla ilgili düşüncelerimi paylaşacağım. Şunu kastediyoruz, Sayın Başkan birkaç kez niye üçüncü kez başkanlığa geldiği sorulduğunda "Sayın Cumhurbaşkanımız rica etti" dedi. Öğrendim, dışarıdan birkaç dokunuş olmuş. Son dönemde tenhada nasıl, umumide nasıl bir kişi olduğunu anlatacağım. Algı işleri bunların DNA'sında olduğu için gidecekleri yolun sınırı yoktur. İddia ettiği hayali koalisyonları tanımlarken, Çanakkale Savaşı'nda düşman güçlere karşı yapılan mücadeleye benzetiyor. Hadi oradan! Cesaret hapı mı almış, yaşı itibariyle mi... Git 'Zaferin Rengi' filmini izle Sayın Başkan... Neyin, ne olduğunu daha iyi anlarsın."

"Birkaç ay önce, Bayern Münih maçı günü veya bir gün önce.. Bir ziyaretçim vardı, telefonu çaldı, arayan Dursun Özbek'ti. Acil görüşmek istediğini söyledi ve Gayrettepe'deki otelinde randevulaştılar. Ortak dostumun anlattığına göre, Dursun Özbek orada kendisine "Ortam çok gerildi. Bu nedenle seviyesiz insanlar ortaya çıkıyor" demiş. "Kulüpler Birliği'nde tek dostluk yapacağım kişi Ali Bey'dir. Ortam çok gerildi, istenmedik olaylar yaşanabilir. Ali Bey ile kimsenin bilmediği bir ortamda buluşup yol haritası çizmek isterim. TFF Başkanı, bizi birbirimize düşürüp, keyifle izliyor. Kendisi seviyesiz bir adam. Hatta geçen gün Ali Bey ile bana aynı anda toplantı saati verip, bizi aynı masaya oturtarak gereksiz tartışma çıkmasına vesile oldu. Biz tartışırken, TFF Başkanı koltuğunu çizip gülerek izliyordu." Burası doğru, oldu bu olay. "Bende o an bütün taşlar oturdu. Ali Bey'in, benim veya istersen senin evinde oturup konuşmak istiyorum. Zaten bizim birbirimizle problemimiz yok. Bunlara karşı mücadele edelim. Ali Bey ile konuş, bu hepimiz için iyi olacaktır. Lütfen bunu Ali Bey'e ilet." diyor. Görüşmede kendi camiası içinde kendine karşı kumpaslar kurulduğunu, seçim için arkasından çalışmalar yapıldığını ve yapılan paylaşımlardan kendisinin haberi olmadığını belirtiyor."

"Dursun Özbek'i tanıyın istedim"

"Ortak dostumuz bu görüşmeyi bana aktardı. Toplumu sakinleştirmek ve devlete yardım etmek için bu görüşmenin iyi olacağını söyledi. Ortak kişiye 'Ben güvenmiyorum, samimi de bulmuyorum.' dedim. Aradaki dost 'Ben kimseye kefil olamam ama 74 yaşındaki bir kişinin bu isteği normal değil" diye görüş belirtti. Ben de buluşabileceğimizi ilettim. O tarihten bir hafta sonra, cumartesi günü için konuştuk. Bir sonraki gün Kulüpler Birliği Toplantısı oldu. Ortak dosta 'Ali bey, bana çok samimi davrandı' demiş. Toplantıya 24 saat kala hakkımda çok ağır açıklamalar yaptılar. Ben de toplantıyı iptal ettim. Ortak dostumuza samimi olmadıklarını ve böyle bir toplantının olmayacağını söyledim."

"Bunlar ne halkı, ne devleti, ne milleti umursayan insan değiller. Dursun Özbek bunları yalanlamaya kalkabilir. O zaman bu aradaki dost, olanı ve biteni anlatacak dürüst kişidir. İnşallah yalanlar, inşallah. Telefon konuşmaları, saatleri... Ofise gidişi.. Hepsi kayıtlıdır. Toplantıyı bilen birkaç kişi daha varmış, onu da sonradan öğrendim. Bunu anlatmak tarzım değil ama bir taraftan görüşelim, bir taraftan çok sert açıklamalar... Vefat etmiş aile üyesi üzerinden alçakça açıklamalar yapmak.. Tanıyın istedim."

"Bu insanlar çıkarları için her şeyi yapar"

"Aileme dil uzatabilecek kadar küçülecek bir adamın kim olduğunu görün istedim. Zaten laflar, onun lafları değil. Belli bir yerden alışık olduğumuz laflar. Bir yerden güç alıyorlar. Bu insanlar kendi çıkarları için devlet düşmanlığını, vatan hainliğini ve hükümet düşmanlığını korurlar."

"Bu açıklamaları yapmak istemememe rağmen yapıyorum. Yarışın dinamikleriyle oynayan ve sınır tanımayan bir üslup var. Alttan alalım dedikçe, vefat eden aile üyelerini işin içine çekmeye kadar varan alçaklıkla mücadele ediyoruz. Sporun önüne dış etkenler geçti. Yazık. Bu böyle olmamalı. Artık çıkıp bunların DNA'sını anlatmak, zorunlu bir hal aldı. Bunları başkalarının da yapması lazım. Bunlara cevap vermedikçe, tüm kurumlar üzerine hegemonya kurma arzusuna devam edecekler."

"Bu sözlerim camiama, oynadığımız şey futbol değil. Yaptığımız spor da değil"

"Bu sözlerim camiama, oynadığımız şey futbol değil. Yaptığımız spor da değil. Vicdansız bir yapı ile dürüstçe savaşmaya, mücadele etmeye çalışıyoruz. Tarihi puanlar topladık. Karşı karşıya olduğumuz kötülüğü anlatıyorum. Takımıza vereceğiniz güç çok önemlidir. Fenerbahçeli herkese sorumluluk düşüyor. Bu zihniyete karşı dimdik ayakta durmalıyız."

"3 Temmuz'da nasıl mücadele ettiysek, bu camia ile de benzer şekilde mücadele etmeliyiz."

"Fenerbahçe haram kupalar kazanmak için memleket evlatlarını birbirine kırdırmaz"

"Fenerbahçe haram kupalar kazanmak için bu memleketin evlatlarını birbirine kırdıranlardan olmadı ve hiçbir zaman olmayacak. Her şeye rağmen hala ve ısrarla bu memleketin evlatlarına spor yaptıran, şampiyonlar yetiştirmeye gayret eden, devletine ve milletine bağlı bir camiadır. Bu böyle devam edecektir. Bu yüzden Türk futbolunda ahlaksızların ahlak, sadakatsizlerin sadakat dersi vermekten utanmadığı ortamda Fenerbahçe yine hedeftedir. Bunlar şampiyon yapılmaya, kayrılmaya, ittirilmeye alışmış bir zihniyettir. Bizim hamurumuz çok farklıdır."

"Futbol takımımız mücadele ediyor, sonu ne olur, bilmiyoruz"

"Futbol takımımız mücadele ediyor, sonu ne olur, bilmiyoruz. İnşallah sonu şampiyonluk olur. Bizim için şampiyonluk yolları hep zor olmuştur. Hocalarımız ve futbolcularımıza sonsuz güvenebiliyoruz. Keşke sisteme de güvenebilsek ve yolun sonu şampiyonluk olacak diyebilsem.."

"Sorumlu olanlara, sorumlulukları olanlara sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, yalpalamayın. Herkesi mutlu etmeye çalışmayın. Doğrudan kaçmayın. Doğruları savunun. Milyonların hakkının sorumluluğu sizin üzerinizde. Hak yemeyin. Federasyon, hakemler yayıncı kuruluş, medya, büyük takımların oynayacağı rakiplerin futbolcuları... Herkes sorumlu davranmalıdır."