Gülistan Koçyiğit: Çözüm sürecinde AKP ve Tayyip Erdoğan muhataptır

Gülistan Koçyiğit: Çözüm sürecinde AKP ve Tayyip Erdoğan muhataptır
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, çözüm sürecine ilişkin konuştu. Koçyiğit, "Bu anlamıyla tabi ki AKP bir muhataptır bu süreç içerisinde onunda genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan muhataptır”Yerel...
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, çözüm sürecine ilişkin konuştu. Koçyiğit, "Bu anlamıyla tabi ki AKP bir muhataptır bu süreç içerisinde onunda genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan muhataptır”

Yerel seçimlere 7 gün kaldı. partilerin yerel seçim çalışmaları sürerken, gerek iktidar, gerekse de DEM Parti tarafından yapılan açıklamalar, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016’da buzdolabına koyduğu çözüm sürecinin tekrar buzdolabından çıkartılacağına dair yorumların yapılmasına neden oldu. Artı Gerçek'ten Evren Demirdaş konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili ve Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, bir sorunun muhataplarıyla çözüleceğini belirtti, muhatabın AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi. Koçyiğit, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerine ilişkin ise İstanbul’un AKP-CHP ikileminde görülmesini sorunlu olduğunu düşündüklerini ve kent uzlaşısının CHP özelinde olmadığını ve hiçbir siyasi partinin yancısı payandası olmadıklarını kaydetti.

‘Çözüm sürecinde AKP ve Tayyip Erdoğan muhataptır’

Kürt sorununun demokratik, barışçıl yollardan çözülmesi gerektiğini iktidar dışında herkesin inandığını belirten DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, şöyle konuştu:

“Halk artık bu savaştan, şiddetten, güvenlikçi politikalardan yana olmadığını çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. Partimizden bizden önce kurulan HDP’de aslında bir müzakere partisi olarak kurulmuştu. Yine İmralı’yla görüşülen süreçte partimizin de içinde bulunduğu heyetler İmralı’ya gittiler. Hem İmralı’yla, hem devlet kanalıyla hem de Kandille görüşmeler yapıyorlardı ama ne yazık ki o süreçte AKP eliyle akamete uğratıldı. Karşılıklı yanlışlar, hatalar yapıldı ve bugün nihayetinde aslında yeniden güvenlikçi politikalar ekseninde de bir süreç yürüyor. Bizim partimizin birçok aktörünün barışa dair mesajlar verdiği bir hakikat. Çünkü biz gerçekten barış olsun istiyoruz, Kürt sorunun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülsün istiyoruz. Ama iktidar kanadına baktığımız zaman cumhur ittifakına baktığımız zaman ortada böyle bir çözüm iradesinin olmadığını görüyoruz. Şuanda seçim meydanlarında daha ziyade yeniden bir savaşı başlatacaklarının, yeniden askeri harekât başlatacaklarının mesajlarını veriyorlar. Bu anlamıyla 1 Nisan sonrasın için çözüm meselesinde bir çözüm süreci başlar mı bu ihtimali zayıf görüyoruz. Hükümetin verdiği mesajlar nedeniyle bunu ifade ediyorum. Ama tabi biz her düzeyde ve her zaman çözüm için barış için çalıştık çabaladık sözümüzü ortaya koyuyoruz. Biz şunu görüyoruz gerçekten büyük bir barış iradesi var barış bugün toplumsal bir talep sadece bizim siyasal parti olarak talep ettiğimiz bir şey değil. Türkiye halklarının, Kürt halkının toplumsal bir talebi ve bu talebe karşılık da yeniden bir savaş ekseninde hayata geçmemesi içinde mücadele ediyoruz ki hem newroz alanlarında hem miting meydanlarında hem iktidara hem muhalefete özellikle ana muhalefete bu çağrılarımızı da yapıyoruz, gelin hep beraber Kürt sorununu demokratik barışçıl yöntemlerle çözelim diyoruz. En nihayetinde şu bir hakikat iktidar şuan AKP var MHP’yle beraber bir süreç yürütüyorlar ve meclis çoğunluğunu da oluşturuyorlar en nihayetinde bir sorunu çözecekseniz, muhataplarıyla çözeceksiniz. Bu anlamıyla tabi ki AKP bir muhataptır bu süreç içerisinde onunda genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan muhataptır”

Yeni çözüm süreci olur mu?

AKP’nin ve Erdoğan’ın çözüm sürecinde muhatap olmasına rağmen bu muhataplığı barıştan değil savaştan yana hayata geçirdiğini belirten Koçyiğit sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ama bu muhataplığı barıştan yana mı kullanacak yoksa savaştan mı yana kullanacak diye sorarsanız bizim gördüğümüz savaştan yana bu muhataplığı hayata geçirmeye çalıştığıdır. Böyle bir durumun Türkiye’yi yeniden bir karanlığa daha otoriter bir yere götürecektir. Bunun karşısında hep beraber durmak gerekiyor bizimde sözümüz, eylemimiz, tutumumuz bunu engellemeye dönüktür. Yeniden Türkiye’yi uçuruma sürükleyecek yeniden bölgeyi kan deryasına çevirecek, milyonlarca insanı yerinden yurdunda edecek bu ülke halklarının alın terini ekmeğini herkesin içerisinde olan o milli gelirini götürüp savaşa harcayacakları bir sürece önüne geçmeye çalışıyor bunun mücadelesini veriyoruz. Ama ben 1 Nisan sonrasında ‘AKP yeni bir çözüm süreci yürütür mü?’ sorusuna bugün baktığım zaman ‘evet’ diyemiyorum. Yerel seçim öncesinde Kürtlerin oyunu almak için bir algı yaratmaya çalışıyor onun için halkımızın bu algı oyunlarına kesinlikle kanmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu bir kandırmacadır eğer gerçekten bir barış iradeleri varsa çıksınlar bunu açık ve net bir şekilde bugünden söylesinler. Bunun 1 Nisan sonrasında açıklanmasını gerektirecek hiçbir neden yok. Biz bugünden söylüyoruz çözüme, barışa, elimizi taşın altına koymaya hazırız” .

‘İstanbul’u AKP-CHP ikileminde görülmesinin sorunlu olduğunu düşünüyoruz’

Koçyiğit, yerel seçimlerle ilgili olarak da 'kent uzlaşısı'na dikkat çekti, İstanbul'da Abütün dinamikleri kapsayan bir uzlaşı olsaydı tek bir aday etrafında kenetlenebilineceğini, bu olmadığı için kendi adaylarını çıkardıklarını belirtti ve şöyle konuştu:

"Kent uzlaşısı dediğimiz mesele CHP’ye özgü bir mesele değil biz kent uzlaşısı yapacağız derken "CHP sadece kent uzlaşısının muhatabıdır demiyoruz" kesinlikle. Aday göstermediğimiz ilçelerde o ilçelerdeki bütün dinamiklerle tartışma yürüttük, siyasi partilerle, demokratik kit örgütleriyle bir konsensüs oluştuğu için ortak adaylar etrafında kenetlenildi ve ortak adaylar destekleniyor. Ama aday çıkardığımız ilçeler açısında böyle bir uzlaşıya varılamadığı içinde kendi adaylarımızı çıkardık. Yine İstanbul açısından da benzer bir şey geçerli İstanbul’da kentin bütün dinamiklerini kapsayan bir uzlaşı olsaydı o zaman orada da bir ortak aday etrafında kenetlenebilinirdi bu gerçekleşmediği için doğal olarak her siyasi parti gibi bizde kendi adaylarımızla sahaya çıktık ve seçim çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şu tartışmayı da aslında sorunlu buluyoruz, eş genel başkanlarımız çokça ifade etti biz hiçbir siyasi partinin yancısı değiliz, hiçbir siyasi partinin payandası değiliz, hiçbir siyasi partiyi kurtaran bir parti de değiliz o anlamda her kafası gözü yaralananın pansumana giden ambulans yada ilkyardım seti de değiliz. Bizim bir siyasi çizgimiz var Türkiye’de gerçek anlamda köklü bir geleneğimiz var ve mücadelemiz var bu ülke için bir derdimiz var. Bu ülkede partimizin çizgisini üçüncü yol siyasetini büyütmek ve topluma anlatmak istiyoruz. Bu nedenle tabi ki de olabildiğince geniş zeminlerde kent uzlaşısını aradık olmadığı yerlerde de kendi adaylarımızla sahaya çıktık. İstanbul meselesinin de bir AKP-CHP ikileminde görülmesinin sorunlu olduğunu düşünüyoruz. İstanbul dediğiniz kocaman bir megakent bir ülke nüfusunu barındıracak kadar bir nüfusu var. En nihayetinde meseleyi iki siyasal çizgiye, iki siyasal hatta sıkıştırmanın kentte de kendimiz de haksızlık olduğunu düşünüyoruz. İki siyasal çizgiyi benimsemeyen milyonlar var iki siyasal çizginin de politikalarını beğenmeyen milyonlar var. O zaman biz kendi sözümüzle kendi politikalarımızla, projelerimizle kendi bakışımızla sahada olmalıyız dedik ve bunu gerçekleştirdik"