Adalet Bakanı: Anayasa reformları sessiz devrimdi ama vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmadı

Adalet Bakanı: Anayasa reformları sessiz devrimdi ama vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldırmadı
Gazete Pencere Haber MerkeziAdalet Bakanı Yılmaz Tunç anayasada önemli reformlar yapıldığını belirterek “Aslında bunlar biraz sessiz devrimdi” dedi.Yeni anayasa çalışmalarının başladığını belirten Bakan Tunç, Cumhurbaşkanlığı...

Gazete Pencere Haber Merkezi

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç anayasada önemli reformlar yapıldığını belirterek “Aslında bunlar biraz sessiz devrimdi” dedi.

Yeni anayasa çalışmalarının başladığını belirten Bakan Tunç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile dolaylı demokrasi yerine doğrudan demokrasiye geçildiğini belirterek “Tabii anayasadaki bu reform süreci vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldıramadı. Yeni bir anayasa ihtiyacımız her zaman bizim var. Türkiye olarak hep bir Anayasal istikrarsızlık sorunuyla da karşı karşıyayız" diye konuştu.

Bakan Tunç, ailenin korunması, depreme özel yasa ile ilgili de yasa çalışmalarının sürdüğünü açıkladı.

Bazı medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Adalet Bakanı’nın yaptığı konuşmadan bazı başlıklar şöyle:

Hükümet programı açıklanacak

Vatandaşlarımıza seçim meydanlarında vadettiğimiz, seçim beyannamesinde taahhüt ettiğimiz hususlar önümüzdeki günlerde hükümet programı şeklinde kamuoyuyla da paylaşılacak.

Yargıda reform sürecek

Yargı Reformu Strateji Belgesi, son belgenin yüzde 70’i gerçekleşmişti. İnsan Hakları Eylem Planı’nın yüzde 66’sı gerçekleşmişti.

Dolayısıyla hem orada henüz o yakalanamayan hedefler hem de yeni dönem için özellikle uygulamanın ihtiyaç duyduğu ve gerek yargı dünyasından, gerek toplumdan, vatandaşlarımızdan gelen talepler ve özellikle Anayasa Mahkemesi'nin süreç içerisinde kanunlar da iptale yönelik hususların yeniden düzenlenmesiyle ilgili konular ve yeni ihtiyaçlara göre çünkü hukuk durağan değil, toplumun ihtiyaçları gelişiyor. Bilişim sektörü, teknoloji ve yargının daha da hızlanmasına yönelik önemli hedefleri var. Bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde ve İnsan Hakları Eylem Planı’nda da yeni dönemde de inşallah bu reform süreci kesintisiz devam edecek.

Depreme özel yasal düzenleme

Deprem bölgesindeki inşa çalışmaları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın uygulamaları kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Bundan sonra da tabii afet riskine karşı dayanıklı şehirleri üretme anlamında da yeni çalışmalar var sizler bunları takip ediyorsunuz. Yeni bir yasa hazırlığı da şu anda gündemde ve inşallah meclisimizin takdirine bunlar sunulacak.

Aileyi koruma yasası

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ve bundan sonra da yine insanı güçlendirecek politikalara devam edeceğiz.
İnsanı güçlendireceğiz ki aile güçlü olsun. Güçlü aile demek, güçlü toplum demek inşallah toplumsal yapımızı daha da güçlendirerek yeni dönemde hızlı bir şekilde kesintisiz bu süreci devam ettireceğiz.

“Yargıya güven raporlara güvenilir değil”

Özellikle adaletle ilgili olarak muhalefetin bir takım eleştirisi söz konusu oluyor. Bazı davalardan yola çıkarak bir genelleme yapılabiliyor ve bu genelleme ile sanki yargı da özellikle vatandaşları mağdur eden bir mekanizmanın olduğu şeklinde bir yanlış yorumlara gidiliyor.

İşte hukuka güven endeksi, yargıya güven endeksiyle ilgili bir takım raporlar öne sürülüyor. Tabi o güven endeksine baktığımız zaman demokrasi olmayan, yargısı bağımsız olmayan, serbest seçimlerin olmadığı ülkelerin Türkiye’nin üzerinde gösterilmesi bir kere o endekslerin güvenilir olmadığını gösteriyor.

Yani biz kendi endeksimize bakıyoruz ve inşallah adalet alanında da, adalete güvenin daha yükseklere çıkarılması anlamında da yargının daha adil, daha etkin, daha hızlı işlemesi anlamında çalışmalarımızı hem mevzuat anlamında, hem uygulama anlamında kesintisiz sürdüreceğiz.

“Hukuk yabancı yatırımcı için de çok önemli”

Hukuki güvenlik çok önemli, özellikle yatırımcılarımız için önemli. Yabancı yatırımcı için önemli. Bu anlamda da özellikle kazanılmış hakların muhafaza edilmesi özellikle yatırımcımızın yargıya güvenmesi ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri dediğimiz özellikle ticari uyuşmazlıklarda, yargı süreçlerinin gecikmesinden ortaya çıkacak olan hususları en aza indirmek için tahkim gibi ara buluculuk gibi hususları önceki dönemlerde mevzuatımızda yerini alan ve yeni dönemde de bunların uygulamasını daha etkin hale getirerek özellikle ticari uyuşmazlıklarda hem ihtisas mahkemelerinin sayısını arttırarak hem de dostane, barışçıl çözüm yöntemlerinin daha da geliştirilmesi anlamında çalışmalarımız olacak.

“Sessiz devrim yaptık”

Hukukun üstünlüğü demeye devam edeceğiz insan hakları demeye devam edeceğiz. Demokrasi yüksek standartlı demokrasi demeye devam edeceğiz. Bugüne kadar temel mevzuatımızın tamamını ticaret kanunumuz, borçlar kanunumuz, ceza, mevzuatımız, hukuk mahkemeleri kanunumuz bunlar 80 yıldır uygulanan artık çağımızın cevap vermeyen temel kanunlardır. Biz bunların tamamını yeniledik geçtiğimiz dönemlerde. Tabii bunun yanı sıra Anayasamızda çok önemli reformlar gerçekleştirdik. Aslında bunlar biraz sessiz devrimdi. Bunların birçoğu hayal bile edilemezdi.

Özellikle darbe anayasası 82 Anayasasında gerçekleştirilen yargı alanındaki gerçekleştirilen reformlar, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı Hakimler Savcılar Kurulunun yapısı, askeri yargının kaldırılması ve yargı birliğinin sağlanması özellikle yargı alanındaki önemli reformlar olarak demokratik hukuk devleti ilkesini güçlendiren reformlar olarak hayata geçti. Darbecilerin yargılanabilmesini sağlayan madde değişikliğinden tutun da sıkıyönetim maddesinin Anayasadan çıkarılması, İç Hizmet Kanunu 35 ki darbelere gerekçe gösterilirdi. Bunun ortadan kaldırılması yine kadın haklarının, çocuk haklarının Anayasamıza girmesi bu son dönemde oldu. Darbe anayasasında bunlar yoktu. Çocukların korunmasına yönelik, çocukların istismardan korunmasına yönelik bunlar anayasada olmayan maddelerdi ve son dönemde bunlar girdi. Dezavantajlı kesimlerin korunması, yaşlı hakları, engelli hakları, şehit gazi ailelerine yönelik düzenlemeler, tüm bunlar Anayasamızda son dönemde yerini alan hususlar ve en önemlisi de tabii hükümet sistemi değişikliği. Halkın doğrudan doğruya yürütmeyi belirlediği, dolaylı demokrasi yerine doğrudan demokrasiye geçtiğimiz cumhuriyet rejimini daha da güçlendiren bir yönetim sistemine adım attık. Tabii Anayasadaki bu reform süreci vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldıramadı. Yeni bir anayasa ihtiyacımız her zaman bizim var. Türkiye olarak hep bir Anayasal istikrarsızlık sorunuyla da karşı karşıyayız. Hep darbeler sonrası yapılan anayasalar vesayetçi ruhu yansıtan anayasalar demokratik olmayan anayasalarla bugünlere geldik. Ve son anayasamızda bir yamalı bohçaya döndü. 176 madde var, 184 değişiklik yapıldı. Bir madde birden fazla değişti. Dolayısıyla bir yeknesaklık bozuldu. Yapanlar açısından darbecilerin meşru olmayan kişilerin seçilmeyen halk tarafından seçilmeyen kişilerin yaptığı bir anayasayla yönetiliyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ikinci yüzyılına başlarken demokratik sivil bir anayasayı inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş siyasi partilerle de görüşmeye başladı ve inşallah Mecliste tabii ki bir uzlaşmayla gerçekleşir anayasa yapımı. Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Sadece parlamentodaki siyasi partilerin değil, tüm sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini yansıtması, halkın toplumun taleplerini yansıt gerekir. Temel insan hakları, özgürlükleri öne alan devletin görevlerini belirleyen bir metni inşallah ortaya çıkarmak, başarmak ülkemize nasip olur. Parlamentodaki grubu bulunan partiler, tabii öncelikle uzlaşma noktasında bir mutabakata varılması lazım. Mevcut iç tüzük hükümleriyle yeni bir anayasa yapılması hepinizin malumu, mümkün olmaz. Hem içtüzük değişikliği düşünülebilir hem de özellikle yeni bir anayasa yapımıyla ilgili olarak siyasi partilerin de görüşü alınarak bu anlamda bir usul de belirlenmesi gerekir. Yani usul belirlenmezse usul esasın yarısıdır. Usul esasa mukaddemdir. Usul esastan önce gelir. Dolayısıyla usulün belirlenmesi lazım. Bu usul noktasında da tabii ki elbette ki parlamentodaki partilerimizin görüşleri önemli. Meclis Başkanımız bu konudaki çalışmaları başlattı ve inşallah önce bir usulün belirlenmesi, sonrasında da bir uzlaşmaya varılabilirse yeni yüzyıla başlarken dünyaya Türkiye Yüzyılı damgasını vuracaksak bir kere en başta bağlı olduğumuz metin, anayasa, anayasamızın demokratik olması lazım. Bu anlamda da partilerimizin sorumlu davranacaklarına, millete olan bu borçlarının farkında olarak bir uzlaşmaya varacaklarına ben inanıyorum.