Çocuklar arasında şiddet neden yaygınlaştı? Uzmandan ‘Çete çağı’ uyarısı
Bursa'da biri 16 diğeri 15 yaşındaki iki çocuk arasında çıkan kavganın ölümle sonuçlanması, çocuklar arasındaki artan şiddet olaylarının nedenlerini gündeme getirdi.
Psikolog Serap Duygulu, şiddetin sebepleri olarak çocukların sosyal çevresi, aile tutumları ve rol modellerini işaret etti. Ergenlik döneminde sağlıklı rol modellerin ve aile içi sevgi-saygının eksikliğinin, çocukları tehlikeli gruplara yönlendirdiğini belirtti. Duygulu, aile-okul iş birliğinin önemine dikkat çekerek, dijital medya etkilerine karşı da uyarılarda bulundu.
Duygulu’nun Gazete Pencere’ye verdiği demeçten öne çıkan başlıklar şöyle:
Duygulu’dan ‘Çete çağı’ uyarısı
’“Bizlerin, ‘bilişsel soyut işlemler’ süreci dediğimiz 11-13 yaş dönemi ‘Çete çağı’ olarak geçer. Bu, çocukların kendilerini sosyal ortamlarda bir birey olarak kabul ettirme çabalarının ortaya çıktığın bir dönemdir. Eğer bu dönemde çocuklar sağlıklı rol-model, belirleyememişlerse, sağlıklı bir aile ortamında büyümemişlerse ve elbette ki okulda okul-öğretmen-veli üçgeninde çocuğun birey olarak kimliğine saygı gösterilmemişse, bu çocuklar yanlış oluşumlara kayabiliyorlar. ‘Çete çağı’ dediğimiz yaşta bizler çocuklarımızı birtakım yanlış oluşumlara ‘kaptırıyoruz.’ Çünkü çocuk ailesi tarafından ya da arkadaşları tarafından sosyal çevresi tarafından kabul görmeyen hangi özelliği varsa bu olumsuz gruplarda tam da bu nedenle kabul görüyor.
Ergenlik döneminde kimliğini ortaya koymaya çalışan çocuk, kendini tanımlayabildiği bir hobisi, kendisini yeterli hissedebileceği bir ilgi alanı ortaya çıkarılmamışsa ve aile içinde de kendisine ihtiyaç duyduğu saygı, sevgi, ilgi gösterilmemişse, kolaylıkla kendini ‘olduğu gibi kabul eden’ gruplara kayabiliyorlar.
Dijital medya sorunu
Sadece ailenin çabası ve okuldaki yaptırımlar yeterli değil. Sosyal medya ve dijital medya dediğimiz bir sanal boyut da var. Geçmiş yıllarda çocuklar ebeveyn ve aile büyüklerini veya bir sanatçıyı rol-model alırken şimdilerde sosyal medyada ‘aykırılıklarla’ ön plana çıkan kişilere özeniyor. Sosyal medya bu kişilerin bir araya gelmelerini de kolaylaştırıp, organize olmalarını sağlıyor. Bu nedenle anne-babalara önerim çocukların dijital ortamla ilişkilerini çok erken yaşlarda gözlemleyebilmeleri müdahale edip sınır koyabilmeleri önem arz eder.
‘Benim çocuğum yapmaz’ yaklaşımından kaçmak lazım’
’Benim çocuğum yanlış işler yapmaz’ yaklaşımından kaçınmak lazım. Çocuklar bir topluluğa ait olmak için evde göründüğünden farklı davranmaya meyillidir. Çocuk için o grupta onay görmek ve söz sahibi olmak çok önemlidir. Yine bu nedenden dolayı okuldan veya sosyal çevreden çocukla ilgili gelen olumsuz bildirimler ciddiye alınmalıdır.
‘Ciddi düzenlemelere ihtiyaç var’
Çocuğun birtakım bağımlılık yapan maddelere, kesici yaralayıcı aletlere bulaşıp bulaşmadığı da takip edilmeli. Bunu sağlayabilmek için de ailenin okulla iş birliği yapması, yetkili mercilere ulaşabilmesi lazım. Çocukla iletişim kurabilmek için de yargılamadan, suçlamadan iletişim kanallarını açık tutmak lazım ama bunun için de ailenin de eğitim düzeyinin, sosyoekonomik yapısının desteklenmesi gerekiyor. Tek taraflı sadece okul ve ailenin çabasıyla düzene sokulacak bir durum değil. İlgili devlet kurumlarının sorumluluk alarak ciddi düzenlemelere ve çalışmalara ihtiyaç var.
Suça karışan çocuk için neler yapılmalı?
Herhangi bir olaya karışmış çocuğun hem rehabilitasyon desteğine ulaşabilmesi hem de yaptığı eylemin karşılığında yaptırım ve ceza alması lazım. Çünkü yanlış yapan insanın bir yaptırıma maruz kaldığını görmeyince diğer gençlerin de bu tarz olaylara karışması kolay oluyor. Yanlış yapan birinin ciddi yaptırım alması caydırıcı olur.”
Psikolog Duygulu, sorunun çözümü için de tüm yetkililerin bir arada çalışması gerektiğini söyledi.
Kaynak:Ezgi Yıldız