Karar çıkmadı: Çorlu Tren Katliamı Davası 23 Kasım'a ertelendi

Karar çıkmadı: Çorlu Tren Katliamı Davası 23 Kasım'a ertelendi
Çorlu Tren Faciası'na ilişkin 13 sanığın yargılandığı davanın bugün 15'inci duruşması bugün yapıldı. Duruşmadan sonra açıklama yapan Mısra Öz, "Bu dosyaya bakan her bir savcının, her bir hakimin adını tarihe yazdıracağız"...

Çorlu Tren Faciası'na ilişkin 13 sanığın yargılandığı davanın bugün 15'inci duruşması bugün yapıldı. Duruşmadan sonra açıklama yapan Mısra Öz, "Bu dosyaya bakan her bir savcının, her bir hakimin adını tarihe yazdıracağız" dedi.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 8 Temmuz 2018 yılında meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği ve 300’den fazla kişinin yaralandığı tren katliamına ilişkin davanın 23 Kasım’a ertelenmesinin ardından aileler ve avukatlar mahkeme önünde açıklama yaptı.

Oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, “Bu dosyaya bakan her bir savcının, her bir hakimin adını tarihe yazdıracağız. Bir gün ya utanç tablosunda bu isimlerini okuyacak çocukları, evlatları ya da adaleti sağladıkları için teşekkür edecekler. Biz hepsinin adını tarihe geçeceğiz” dedi.

Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz şöyle konuştu:

“15’inci duruşmada, içeride artık biz ailelerin söyleyecek bir sözü kalmadığı için hiçbirimiz bir beyanda bulunmadık. Bir söz söylemedik çünkü sözümüz bitti artık. Şunu söylemek gerekiyor ki mahkeme heyeti de artık bize şu tabloyu çiziyor. ‘Biz elimizdeki mevcut sanıklarla bir karara varacağız. Elbet bu duruşmanın sonu geldiğinde fakat takipsizlik kararını kaldıracak olan Cumhuriyet Başsavcılığı’dır’ diyor. Biz içerideki 13 sanığın yeterli olduğunu düşünmediğimiz için; suçun, ihmallerin sebeplerinin genel müdürlükten kaynaklandığını düşündüğümüz için bugüne kadar gerçek sorumlular yargılansın diye bu mahkeme salonlarına gidip geldik. Davamız 23 Kasım 2023’e ertelendi. Biz o gün gelene kadar gerekirse Çorlu Adliyesi’nin önünde, gerekirse Adalet Bakanlığı’nın önünde, gerekirse TCDD’nin önünde, gerekirse İsa Apaydın’ın kurmuş olduğu o şirkette, Ulaştırma Bakanlığı’ndan aldığı ihale dosyalarını teker teker kaptığı şirketinin önünde nöbet tutmasını da biliriz.

"Evladını kaybeden bizleriz"

Adalet gerçekten sağlanana kadar Türkiye’deki adalet sisteminin içinde bu olay çözülmeden Anayasa Mahkemesi’ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de gidemiyoruz. Elbet gideceğiz oralara fakat bugün karşımıza tanık diye getirdikleri kişinin bile vermiş olduğu beyanlarda her şey eline ayağına dolandı. ‘Yol bekçisi yoktu. Eleman açığı vardı’ dedi ve biz bunları yıllardır dinliyoruz. 15 duruşmadan bahsediyoruz. Biz adalet istiyoruz. Adaleti bulana kadar, adaletin üzerinden siyasi baskıyı kaldırana kadar, günün sonunda şunu söylüyoruz. Günün sonunda herkes evine çekildiğinde evladını kaybeden bizleriz. O acıyı biz çekiyoruz. Biz yaşıyoruz. Hiç kimse kaldığımız yerde değil. Biz hâlâ 8 Temmuz 2018 yılındayız. Bu kadar kolay değil birilerini aklamak.

"Adalet rayların altında kalmasın"

İçeriye getiriyorlar sanıkları. Önüne bin tane koruma ordusu seriyorlar. Tabii ki onların da canının teline zarar gelmesin istiyoruz. O ayrı konu ama adalet karşısında içeride çürümeleri gerekiyorsa çürüsünler. 25 insanı korusaydılar bugün bizim yanımızda olacaklardı ama hâlâ görevlerine devam ediyorlar, para alıyorlar, hayatlarına devam ediyorlar; delillere, dosyalara ulaşıyorlar Devlet Demiryolları’nda çalışıp. Bunu kabullenemiyoruz. Kabullenecek bir şey yok. Kaybettiğimiz bizim evlatlarımız. Bundan sonra o takipsizlik kararı kalkana kadar her birinin adını, bu dosyaya bakan her bir savcının, her bir hakimin adını tarihe yazdıracağız. Bir gün ya utanç tablosunda bu isimlerini okuyacak çocukları, evlatları ya da adaleti sağladıkları için teşekkür edecekler. Biz hepsinin adını tarihe geçeceğiz. Bunun için de bu mücadele devam edecek. Adalet rayların altında kalmasın. Sesimize ses olduğunuz için teşekkür ediyoruz.”