Kobani Davası’nda ‘devletin birliğini bozma’ suçlamasından ceza talebi

Kobani Davası’nda ‘devletin birliğini bozma’ suçlamasından ceza talebi
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 kişinin yargılandığı “Kobani Davası”nda, yargılamanın ikinci yılı geride kalırken 5 bin sayfadan oluşan...

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 kişinin yargılandığı “Kobani Davası”nda, yargılamanın ikinci yılı geride kalırken 5 bin sayfadan oluşan esas hakkındaki mütalaa açıklandı. Esas hakkındaki beyanlarının alınması için duruşmanın kesintisiz yürütülmesine karar verilerek, bir sonraki duruşma 3 Temmuz’a ertelendi.

Mütalaa, tutuklu sanıkların ve avukatlarının yokluğunda, davanın 49’uncu celsenin üçüncü oturumunda iddia makamı tarafından özet olarak okundu.

Mütalaanın özetinin okunması yaklaşık sekiz saati buldu.  Hakkında yakalama kararı bulunan 72 kişinin dosyasının tefrik edilmesi talep edildi.

Mütalaada HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 36 kişinin tamamının Türk Ceza Kanunu (TCK) 302. madde kapsamında “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlamasıyla cezalandırılmaları talep edildi. Mütalaada ayrıca diğer suçlamalardan da sanıklar hakkında ceza talebinde bulunuldu.

Ayrıca tutuksuz yargılanan Ayhan Bilgen, Bircan Yorulmaz, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, İbrahim Binici, Mesut Bağcık, Pervin Oduncu, Nezir Çakan, Sırrı Süreyya Önder ve Sibel Akdeniz hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarılması ve tutuklu siyasetçilerin tamamımın tutukluluk halinin devam etmesi talep edildi.

Hakkında yakalama emri çıkarılan Cihan Erdal, Zeki Çelik’in de yakalanma kararının devam etmesi istendi.

Mütalaada demans hastası olan ve tahliye edilen Aysel Tuğluk ile Ahmet Türk’ün sağlık sorunları gerekçesiyle tutuksuz hallerinin devamı talep edildi.

Açıklanan mütalaanın ardından avukat Kenan Maçoğlu, kısa bir beyanda bulundu. Mütalaadaki ayrıntılara tepki gösteren Maçoğlu, “Mütalaa okunurken sürekli Yasin Börü dedi. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan Yasin Börü’yü seçim kampanyasına meze yaptı. Savcı bey Yasin Börü’nün seçim kampanyası haline getirilmesi için mütalaasını sundu. Savcı bey sürekli ‘hayali ülke’ ve ‘sözde halklar’ dedi. Hayali ülke ve sözde halklar, 14 Mayıs’ta cevabını hem bu iktidara hem size verecek” şeklinde konuştu.

Mahkeme heyeti, ara karar kurmak üzere duruşmaya 08.30’a kadar ara verdi.

DELİLLER: TANIK BEYANLARI VE EMNİYETİN ARAŞTIRMA RAPORLARI

Mütalaada, 6-8 Ekim Kobani olaylarının PKK talimatıyla gerçekleştirildiği ileri sürülerek, “Bununla beraber söz konusu soruşturma ve kovuşturma neticesinde toplanan deliller sanıkların söz konusu eylemlerini PKK-KCK silahlı terör örgütü talimatı ile gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır. Sanıkların bu silahlı örgütle olan bağlantıları tanık beyanları, örgütten ele geçen bilgi ve belgeler, Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırma ve raporlar ile teknik takipler açık kaynaklar ve sanıkların örgütsel savunmalarından çok açık ve net biçimde ortaya konulmuştur” ifadelerine yer verildi.

‘KÜRDİSTAN -KURACAKLARI HAYALİ ÜLKE’

Yargılanan siyasetçilerin mitingi gibi etkinliklerde yaptıkları konuşmalara ilişkin değerlendirmelerde mütalaada yer aldı. İlgili bölümde, “Sanıkların yaptıkları miting, gösteri vb. örgütsel faaliyetlerdeki konuşmalarında; ırk ayrımcılığı ve nefret söylemlerinde bulunmak, direniş ve isyandan bahsetmek sureti ile sürekli şiddeti ayakta tutmak, hemen hemen her konuşmada Kürdistan (kuracakları hayali ülke) tan bahsederek bir ulus ve millet algısını meşrulaştırmak” değerlendirmesine yer verildi.

MÜTALAADA ÇELİŞKİ

Mütalaada, 6-8 Ekim Kobani olaylarının başlangıcıyla ilgili olarak da, şu değerlendirmelerde bulunuldu: “Söz konusu olayların başlangıcı ise Kobani bölgesine yapılan DEAŞ saldırılarının durdurulması ve yardım yapılması isteğidir. DEAŞ’ın Kobani’ye yaptığı haksız saldırıların bertaraf edilmesi için PKK-KCK silahlı terör örgütü hareket geçmiş ve önce illegal birimler ardından HDP ve BDP’yi öne sürerek bu saldırıların bertaraf edilmesi için Türkiye’den koridor açılması ve Türkiye’den geçiş yapılma imkânı verilmesi istenmiştir. Yapılan planlamada Türkiye Cumhuriyetini zorlamak ve uluslararası kamuoyunda eleştirilmesini sağlamak amacı ile harekete geçildiği görülmektedir.”

Bu değerlendirmeye rağmen mütalaanın başka bir bölümünde, “Diyarbakır ilinde genele yönelik gerçekleşen şiddet eylemlerinin asıl amacı, IŞİD terör örgütüne yönelik yöresel halkta ve genel kamuoyunda oluşan tepki ve nefretin, kendi hedefleri kapsamında fırsata çevirerek kitleleri etkilemek suretiyle, halkı IŞİD'e karşı savaşma görüntüsü altında devlete yönelik direniş ve isyana teşvik etmektir” denilmesi dikkat çekti.