Prof. Dr. Sözüer'den af uyarısı: Tecavüzcü ile evlendirme gibi insan onuruyla bağdaşmayan bir uygulama kanunlaşmasın

Prof. Dr. Sözüer'den af uyarısı: Tecavüzcü ile evlendirme gibi insan onuruyla bağdaşmayan bir uygulama kanunlaşmasın
2004 yılında hazırlanan yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mimarlarından  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer, iktidarın gündem maddelerinden biri olan "af" kanununa...

2004 yılında hazırlanan yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mimarlarından  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adem Sözüer, iktidarın gündem maddelerinden biri olan "af" kanununa ilişkin açıklamalarda bulundu.

İktidardan henüz af konusuna yönelik net bir açıklama gelmiş değil. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin yetkili organlarında af konusunun gündeme gelmediğini söylüyor. Ancak tutuklu ve hükümlü yakınları af konusundaki beklentilerini sosyal medyadan yüksek sesle dile getiriyor.

Gazete Duvar'dan Can Bursalı'nın haberine göre Sözüer "Çok önemli bir uyarıda bulunmak isterim. Tecavüzcülere evlenme yoluyla af getirilmesin. Bu bir kaç kez denendi. Şimdi yine dikkatler başka tarafa çekilip, tecavüzcü ile evlendirme gibi insan onuruyla bağdaşmayan bir uygulama kanunlaşmasın." dedi.

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "hukuk arkadan gelsin" sözlerine tepki gösteren Sözüer " ‘Hukuk arkanızdan gelir’ diyenler, polise 'Kırın bacaklarını' diye emir verenler hukuk ve ceza adaleti sistemini çökerttiler Türkiye’de. Türkiye, dünyada en çok şiddet suçları işlenen ülkelerden biri haline geldi. Cezaevleri de kapasite olarak o kadar yetersiz hale geldi ki, sürekli olarak cezaevi inşa eder hale geldik. Kanunlarımızı doğru ve etkili olarak uygulamıyoruz. Adil yargılanma haklarını hayata geçirmiyoruz" ifadelerini kullandı.

Sözüer'in Bursalı'nın sorduğu sorulara verdiği cevaplar şöyle:

"En yetkili ağızlar ‘Hukuk arkanızdan gelir’ dedi…

‘Hukuk arkanızdan gelir’ diyenler, polise 'Kırın bacaklarını' diye emir verenler hukuk ve ceza adaleti sistemini çökerttiler Türkiye’de. Türkiye, dünyada en çok şiddet suçları işlenen ülkelerden biri haline geldi. Cezaevleri de kapasite olarak o kadar yetersiz hale geldi ki, sürekli olarak cezaevi inşa eder hale geldik. Kanunlarımızı doğru ve etkili olarak uygulamıyoruz. Adil yargılanma haklarını hayata geçirmiyoruz.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına göre Türkiye’de çok sayda kişinin serbest bırakılması lazım. Herkesin bildiği isim başta Osman Kavala. Biz AİHM’in kararlarına uyacağımıza, kamu televizyonunda Kavala'yı küçük düşürüp onu suçlu olarak damgalayacak diziler yapıyoruz. Bu bakış açısı ile Türkiye’de cezaevleri boşalır mı? Türkiye'de bu bakış açısı ile ceza adaleti olabilir mi? Artık ceza adaleti sistemi siyasi iktidarların politik çıkarları doğrultusunda kullanılıyor. Örneğin bazı cezalar veriliyor, Ekrem İmamoğlu gibi bazı siyasetçilere siyasi yasaklar getirilmek isteniyor. Yargı, siyasi rakipleri tasfiye amacıyla kullanılıyor.

"Af çıkarmak hiçbir şeyi çözmeyecektir"

Böyle bir ortamda af çıkartmak hiçbir şeyi çözmeyecektir. Bu sadece belli siyasi çıkarlar için yapılmaktadır. Muhtemelen iktidarı siyaseten zor duruma düşürecek belli suçlar için yine istisnalar yapılacaktır. Adil ve eşit olmayan aflar da çok zarar verir.

"Tecavüzcü ile evlendirilme gibi insan onuruyla bağdaşmayan bir uygulama kanunlaşmasın"

Devlet, mal varlığına karşı suçlarda affı tazminat koşuluna bağlayabilir. Çok çeşitli imkânlar var. Veya devlet kendisi bu mağdurlara belli destekler verebilir. Ama bu noktada çok önemli bir uyarıda bulunmak isterim! Evlenme yoluyla, tecavüzcülere af getirilmesin. Bu bir kaç kez denendi. Şimdi yine dikkatler başka tarafa çekilip, tecavüzcü ile evlendirme gibi insan onuruyla bağdaşmayan bir uygulama kanunlaşmasın.

Suçu işleyen mağdurun zararını tazmin ederse affedilmesi mümkün olabilir mi?

Bu şekilde olabilir. Geçmişte de şartlı aflar olmuştur. Ama bütün bunların konuşulabilmesi için mağdurların da af masasında olması lazım. Onların da isteklerinin dinlenmesi lazım. Bir de bazıları ‘Biz adil yargılanmadık’ diyor. Bu kişiler bakımından yapılacak şey af değil, onların adil yargılanmalarını sağlamaktır. ‘Paralel yapı’ döneminde haksız olarak mahkum edildiğini söyleyenleri af kapsamına sokmak değildir doğru olan. Onları adil bir şekilde yargılamaktır.

"Bu kutuplaşmayı sürdürerek bir toplumsal barış projesi olamaz"

Sistem bunun altından kalkabilir mi? Büyük bir yük değil mi?

Elbette kalkabilir. Cezaevlerini doldururken yapılan hatalardan dönülünce on binlerce kişi hapisten çıkacak. Af konusunda iktidarla muhalefetin bir araya gelerek dürüst bir şekilde toplumun tüm kesimlerini buna dahil edilerek yol alınabilir. Bu şekilde bir toplumsal barış projesi geliştirilebilir. Ama şimdi bu kadar kutuplaşmış bir ülkede şubat ayındaki depremlerde bile bir araya gelinemediğini gördük. Bu kutuplaşmayı sürdürerek bir toplumsal barış projesi olamaz. Öncelikle bu ortamın düzeltilmesi, hukuka dönülmesi lazım.