Hüseyin Baş: Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandığında kimse çıkıp "Bu ülkede asgari 40 bin liraya geçinilir" demiyor

Hüseyin Baş: Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandığında kimse çıkıp "Bu ülkede asgari 40 bin liraya geçinilir" demiyor
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, yine yoksulluk sınırının altındaki asgari ücretle ilgili dikkati çeken bir açıklamada bulundu. Lastik-İş Sendikası Sakarya Şubesi’ni ziyaret eden Baş, "Birçok...

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, yine yoksulluk sınırının altındaki asgari ücretle ilgili dikkati çeken bir açıklamada bulundu. Lastik-İş Sendikası Sakarya Şubesi’ni ziyaret eden Baş, "Birçok sendikanın aslında hükümetle gerek maaş gerek mesai saatleri konusunda fikir alışverişi yaptığı noktada, işveren lehine veya hükümetler lehine hareket ettiğini görüyoruz" dedi.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Lastik-İş Sendikası Sakarya Şubesi’ni ziyaret etti. Baş’ı, Şube Başkanı Fuat Özbay ağırladı. Baş, burada şu açıklamaları yaptı:

"Sendikalar işveren ve hükümet lehine hareket ediyor"

“Birçok sendikanın aslında hükümetle gerek maaş gerek iş gücü gerek mesai saatleri konusunda fikir alışverişi yaptığı noktada işveren lehine veya hükümetler lehine hareket ettiğini görüyoruz. Bu da üzücü bir durum. Mesela Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandığında hiç kimse çıkıp, ‘Bu ülkede asgari 40 bin liraya geçinilir’ demiyor.

"12 vereceğine hiç verme!"

Asgari ücret 11 bin 400 lira belirlenecek, 12 bin lira mı olsaydı? Onu verip hava atacağına hiç verme daha iyi. Aslında bu emek mücadelesinin çok önemli bir mücadele olduğunu herkesin, tüm sendikal yapıların algılaması lazım. Burada siyaset devreye giriyor, o yüzden insanlar özgürce ve hür iradeleriyle hareket edememiş olabiliyor. İnşallah sizin gibi idealist yapılar, insanlar bunu değiştirecektir.

"Devrim eğil evrim gerek"

Çünkü değişimler biliyorsunuz önce bir insanla başlar. Bir kişi çıkar, tabii dolu bir fikri olacak, dolu bir bakış açısı olacak. Şimdi değişim istenen organizasyonlar, siyasi yapılanmalar görüyorum. Değişimleri de kendi içlerinde ‘sen yönettin, ben yöneteyim’ değişimi. Değişim bu değil aslında. Fikri bir değişim, karakteristik bir değişim olmalı. Ülkede devrim istenir ama ben hep şunu savunurum; aslında bize evrim lazım. Devrimden ziyade, fikri bir evrime ihtiyacımız var.

Olaylara yaklaşımlarımızı tahlil edip doğru noktaya ulaştırmamız gerekiyor ki istediğimiz noktalara ulaşabilelim. Çünkü baktığınız zaman müreffeh seviyedeki ülkelerin bizimle temel farklılıkları, yönetimsel devrimlerden ziyade zihni evrimlerini gerçekleştirmişler. Olaylara, insana, işçiye, işverene, hükümetlere, devletlere, askere, polise yaklaşım ve bakış açılarında farklılıklar var. Biz de oraya ulaşabilirsek aslında güzel bir ülke oluşturacağımıza inanıyorum, mutlaka bu bizim yapabileceğimiz bir şeydir.” (ANKA)