İmamoğlu'ndan "liderlik" mesajı: Değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu...

İmamoğlu'ndan "liderlik" mesajı: Değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu...
Ekrem İmamoğlu'nun göreve gelmesinin 4. yılında Haliç Kongre Merkezi'nde "Demokrasi Şenliği" düzenlendi. Burada konuşan İmamoğlu, 4 yılda yapılan hizmet ve yenilikleri açıkladı. CHP'de değişim mesajı da veren İmamoğlu,...

Ekrem İmamoğlu'nun göreve gelmesinin 4. yılında Haliç Kongre Merkezi'nde "Demokrasi Şenliği" düzenlendi. Burada konuşan İmamoğlu, 4 yılda yapılan hizmet ve yenilikleri açıkladı. CHP'de değişim mesajı da veren İmamoğlu, "Değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. Ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz." ifadelerini kullandı.

Seçimlere yönelik partisini eleştiren İmamoğlu, çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, gazetecilerin daha önce Kılıçdaroğlu ile tariflenen “baba-oğul” söylemi üzerinden yönelttiği, “Bu değişim dönüşüm olmazsa siz evin içinde kalacak mısınız yoksa yeni bir ev arayacak mısınız?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Valla ben partimin bana verdiği görevi yapamamış olsam, başarısız olsam bir seçimi kaybetmiş olsam o dediğinizi yaparım. Benim öyle bir şeyim yok. Ben seçim kaybetmedim partimin bana verdiği görevi kötü yapmadım. Hatta genel başkana olan sorumluluklarım konusunda kötü bir görev yapma deneyimi yaşatmadım. Hiçbir zaman yüz kızartıcı bir sürecin içinde olmadım. Dolaysıyla bunları yapmayan bir kişi olarak benim partiyi terk etmek gibi bir durumum söz konusu değil. Bunu yapanlar varsa onlar düşünsün.”

İmamoğlu’nun uzun süre gündemden düşmeyecek açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Her yıl dönümünde olduğu gibi insanlarımıza olan biteni anlatmak, insanlarımızla raporlarımızı paylaşmak, bir yılın hesabını verirken bir sonraki dönemin hangi adımları içerdiğini onlarla paylaşmak sorumluluğunu yerine getiriyoruz.

İnsanlar yaptıkları işleri anlatmaktan elbette keyif duyar. Amkaybetmişa burada temel mesele keyif duymanın çok ötesinde insanlarımıza, 16 milyon İstanbulluya ait olan bir sürecin hesabını vermek, şeffaflığın gereğini yerine getirmek.

Belki de tarihinde ilk kez İstanbul kendi ürettikleriyle en fazla meşgul olması gereken kurumla yani İBB ile ilk defa bu kadar iç içe oldu. 2019 öncesinde olan bitenin vatandaşın hiç gündeminde olmadığı bir zaman dilimi var iken 2019'dan bu yana ortaya koyduğu toplantıların her aşamasını kamuoyuyla paylaşmanın gururunu ve onurunu yaşıyoruz.

Seçim bittiği andan itibaren gerçekten evet ben CHP'nin bir ferdiyim ve partime layık olmayı çok önemsediğimi herkes bilir ama seçildiğimiz andan itibaren devletimizin bir kurumunu yönetmenin tüm gereklerini, etik olarak, kurallarıyla yerine getirmenin sorumluluğunu taşıma bilinciyle partizanlığı asla kapıdan içeri sokmadan, vatandaşına layık olma bilincini ortaya koyma mücadelesinde olduğumuzu söylemek isterim.

"Anladılar ki hiç kimse milli iradenin üzerinde değildir"

4 yıl önce İstanbul ve Türkiye sizlerin de katkılarıyla, vatandaşların kararıyla, yeni bir döneme atışıyla beraber neler yaşadığını ve hissettirdiğini sunmaya başlamak istiyorum. Aynı zarftan çıkan 4 oydan yalnızca birini geçersiz ilan edip vatandaşın iradesini yok sayanlar kendilerini ne yazık ki ülkenin sahibi zannedenler o gün aslında güçlü bir şekilde derslerini aldılar. Anladılar ki hiç kimse milli iradenin üzerinde değildir.

Trafik sorununu çözmek için kent içi hareketliliği ve yaşam kalitesini arttırmak için yatırımların aslan payını metroya ayırdık, ayırmaya da devam ediyoruz. İhmal edilmiş yılların farkını kapatmak zorundayız. İstanbul tarihinin yıllık bazda en çok metro üreten yönetimiyiz. Bu sadece şehrimiz ve ülkemiz için değil dünya için de önemli bir rekordur. Bahsettiğimiz bu 3,5 yılda bir hükümetin bir yerel yönetime çektireceği ızdıraplar noktasında akla hayale gelmeyen süreçlerin de altını çizelim. Düşünün ki Türkiye'nin en önemli 3 kamu kurumundan birisi, en büyük bütçeye sahip İBB'nin devletin finans kuruluşlarından, bankalarından bir kuruş dahi kredi alamadığı bir 3,5 yıldan bahsediyoruz. 

Taksi sorunu

Herkesin artık çok iyi bildiği, asla anlamlandıramadığı, komik durumlara düşürerek engellemelerini izlediği taksi sürecinde de 2800 taksi dolmuşun, yeni nesil taksilere dönüşümünü sağladık ve başardık. Umuyorum bu anlamsız ve iyi niyetli olmayan duruşlarından vazgeçerler. 

Yıllardır belediyenin kendi yönetiminin çoğunluğunun olduğu bir UKOME mekanizmasına müdahale ederek oradaki çoğunluğu ele alarak sözüm ona İBB’nin ulaşımla ilgili iradesini sektere uğratıp işlerini engelleme çabasını ortaya koyma marifeti… İnanın akla hayale sığmayacak işler bunlar.

2019'da göreve geldiğimizde deniz şehri İstanbul'da sadece 20 hatta şehir hatları vapurları çalışıyordu bunu tam yüzde 70 artışla 34 hatla vapurlarımızın halkımıza hizmet vermesini sağladık. 50 adet deniz taksiyi kendimiz üreterek hizmete sunduk. 

Çöpten elektrik üretimini yüzde 55 artırarak, 2.5 milyon İstanbullunun bir yıllık enerji ihtiyacını üretiyor hale geldik.

Yeşil İstanbul hedefimiz doğrultusunda kent ormanları yaşam vadileri korular açıldık. Bunların bir kısmı unutulmuş vadiler dere kenarlarıydı bir kısmı unutturulmak istenmiş ormanlar veya alanlardır. Toplam 7.5milyon metrekareden fazla gerçek anlamda aktif yeşil alanı kentimize kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Tam 52 tane daha Gülhane Parkı büyüklüğündeki yeşil alanı İstanbulluların hizmetine sunmuş olduk.

Biz İstanbul’un her konusuna hassasiyetle eğiliyoruz. Tarihini kültürünü bir aile yadigarı olarak görüp o duyguyla sahip çıkıyoruz. Geride bıraktığımız 4 yılda tam 630 yapıyı restore ettik. Art İstanbul Feshane, Kİ BU akşam açılışını yapıyoruz muazzam bir yer oluyor.

İstanbul'u depreme dirençli hale getirmek için de çok yoğun çalışmalar içerisinde olduk. Yıllardır ihmal edilen mahallelerin plan sorunlarını çözerek kentsel dönüşümün önünü açtık. Bu plan meselesi vatandaşlarımız tarafından çok bilinmez, takip edilmez ama İstanbul'un en temel sorunlarından birisidir. Biz bu hususta özenli bir çalışma sürdürdüğümüzü meclisteki çoğunluk sorununa rağmen, açık ve şeffaf yönettiğimiz bir süreçle bence İstanbul tarihine geçecek bir başarıyı elde ederek, idaremiz 4 yıl içerisinde tümüyle kendi iktidar dönemlerinde bile çözemedikleri onlarca ilçemizin, onlarca mahallelerdeki kronik imar sorunlarını aşmanın gururunu yaşıyorum. 

İnsanların ihtiyaçlarının karşılanmasını özenli bir şekilde sağlayarak, bir elin verdiğini öbür elin görmediği bir anlayışla harekete geçirerek sosyal yardım bütçesinde İstanbulluların hizmetine koşarken bir önceki döneme göre tam 4 katına çıkarttığımızın altını çizmek istiyorum. 

Anne kart ile 4 yaşına kadar çocuğu olan ve ne yazık ki bu şehrin gezemeyen yine ben seçimlerde sayın cumhurbaşkanı ifadesiyle ‘kimin parasını kime veriyorsun’ diye tabiri caizse bizi eleştirdiği bir hizmetin tam 532 bin anneye ulaştığını ve 4 yaşına kadar çocuğu olan bu annelerin çocuklarıyla birlikte ücretsiz seyahat ettikleri, bu zor ekonomik koşullarda onların bütçesine bir dirhem de nefes aldıran bir proje hayata geçirdiğimizin özellikle altını çizmek isterim.

Deprem felaketi

Bu yıl ne yazık ki tüm ülkemizi sarsan büyük bir deprem felaketi yaşadık. Bu felakette acil müdahale ve yaraların sarılabilmesi için tüm Türkiye tek yumruk haline geldik. Biz de İBB olarak vatandaşlarımızın yardımına koştuk, tüm gücümüzle aylarca gece gündüz çalıştık. 18.264 personelimizle 1551 iş makinamızla afetzedelerin yanında olduk. Arama Kurtarma ekiplerimiz 561 vatandaşı enkazdan canlı çıkardı.

Bölgeye gönderdiğimiz Osmangazi ve Orhangazi feribotlarımızla depremzedelere konaklama, sağlık, rehabilitasyon ve kreş imkanı sağladık. 1.4 milyon kişiye iaşe, 230 bin kişiye mobil büfe hizmeti verdik.

Bölgeye toplam 52 TIR Halk Ekmek, 124 TIR Hamidiye Su, 768 Yardım TIR’ı ve 9 bin çadır ve 700 yardım aracı gönderdik. İlçe belediyelerimizle kurduğumuz 25 Aşevinde halen günde 130 bin öğün yemek vermeye devam ediyoruz. Toplam 1.6 milyar TL’lik işgücü ve bütçeyi afetzedelere yardım için kullandık ve kullanmaya da devam ediyoruz.

İBB, tüm kamu kuruluşlarında olduğu gibi aslında halkın, vatandaşın malı. Bizim görevimiz bize verilen bu emaneti büyüterek bizden sonra geleceklere teslim etmek. Aynen İBB’de olduğu gibi iştiraklerimizde de disiplinli mali politikalarla istikrarlı büyüme elde ettik. İştirak şirketlerimizin gelirleri 2022 yılında bir önceki yıla kıyasla iki kattan fazla artarak 31.5 milyar TL’den 72 milyar TL’ye ulaştırdık.

"Size göre Fetret Devri, 16 milyona göre Büyük Atılım Devri"

Yatırımlarımızı seçerken halkımıza en üst düzeyde yarar sağlayan ve kendi kendini finanse etme yeteneği yüksek olanlara öncelik verdik. İştirak şirketlerimizin yatırımlarını bir önceki yıla kıyasla %63 artırarak 1 Milyar TL’den 1.6 Milyar TL’ye çıkardık. Bu kapsamda sadece iştirak şirketlerimiz tarafında bu yılın sonuna kadar yaklaşık 5,5 Milyar TL’lik yatırım yapmış olacağız. İştiraklerimizin öz kaynaklarını da 2022 yılında önceki yıla göre %52 artırarak 12.2 Milyar TL’den 18.6 Milyar TL’ye yükselttik. Bütün bunları bildiğiniz akıl almaz engellemelere rağmen yaparken, bir yandan da İstanbul’un borçlarını ödedik. 2019’da devraldığımız 4.5 milyar Avroluk borcu 3.6 milyar Avroya düşürdük. Peki birileri ne diyor? İstanbul’un Fetret devriymiş... Size göre Fetret devri, 16 milyona göre büyük atılım devri...

Yaptıklarımızın listesi uzar gider. 2022 bizim için bir projeler ve açılışlar yılıydı. 150 Günde 150 Proje diye başladığımız bir maratonu 300 Günde 300 Proje diyerek tamamladık. Her gün yeni bir proje, yeni bir çözüm sunmanın mutluluğunu yaşadık. 2024 yılı Mart ayı sonuna kadar, daha da yüksek bir tempoyla İstanbul’a projeler kazandırmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki 9 ayın hizmet maratonunu da çok yakında hemşerilerimizle paylaşacağız. Biz çok yüksek tempoda çalışmak ve mutlaka başarmak üzere organize olmuş bir yönetimiz. İstanbul’un yakın tarihi öyle büyük ihmal ve ihanetlerle dolu ki zaman kaybetme lüksümüz yok. 

"İstanbullular artık daha azına razı olmayacak"

4 yıl önce bu göreve talip olduğumda, İstanbul’a değişim vaat etmiştim. “İstanbul’a yeni, taze, güçlü bir başlangıç yapacağız” demiştim. Çok şükür bunu başardık. İstanbul başardı, bu kadim şehirde değişim kök saldı. Her değişim, bir zihniyet devrimiyle başlar. Biz İstanbul’da, vatandaşın şehre ve yerel yönetime bakış açısını değiştirdik. İstanbullular artık daha azına razı olmayacak. Yapılan her işte insana saygıyı, şehre özeni talep edecek. Bu şehirde bundan böyle adalet ve liyakat hakimdir diyecek. Yapılan her işte şeffaflığı, katılımcılığı talep edecek. İstanbullular artık daha azına razı olmayacak. İsrafa, ihmale, partizanlığa geçit vermeyecek. Değişim, eldekiyle yetinmeme, daha azına razı olmama duygusuyla başlar. İktidarlar, bu duyguyu kaybettirmeye çalışırlar. İktidarlar, insanlar ellerindekine razı olsun, daha fazlasını, daha iyisini talep etmesin isterler. İşe yaramadı. İşe yaramaz. Vakti gelmiş bir değişimin önünde durulmaz. Gücü, iktidar dayanağı ne olursa olsun kimse duramaz. 23 Haziran bu gerçeğin kanıtlandığı günlerden biridir. O yüzden 23 Haziran bu şehir için Demokrasi Zaferidir.

"Değişim" mesajı

Ne yazık ki, cumhuriyetimizin 100. yılına girerken Türkiye, milli iradeye dayalı yönetim fikri zayıflamış, toplumsal kesimler arasındaki kutuplaşma derinleşmiş, adalete güven tükenmiş halde. Bu haliyle ülkemiz demokratik dünyadan uzaklaşmış bir durumda. Muhalefet bileşenleri olarak 21 yıllık iktidarın en zayıf olduğu bir dönemde hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettik. Vatandaşın değişim talebine cevap veremedik. İktidar değiştirecek bir güven ve umut yaratamadık. Bugün içinde olduğumuz tablo sadece bir seçim yenilgisi tablosu değildir. Çaresizlik ve ümitsizlik Türkiye’yi, giderek muhalefetsiz bir otoriterliğe doğru sürüklüyor. Dünya örneklerinden biliyoruz ki, muhalefetin etkisiz ve zayıf olduğu demokrasiler yaşayamaz. Muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir. Toplum bizden esaslı bir değişim bekliyor. Bu değişimi gerçekleştiremezsek ne vatandaşların beklentisini karşılayabiliriz ne de bulunduğumuz mevzileri koruyabiliriz.

Daha da kötüsü, uzunca bir süre toplumsal muhalefetin değişim arzusunu ve umudunu kolay kolay yeniden harekete geçiremeyiz. Bu tablo devam ederse önümüzdeki yerel seçimlerde de başarılı şansı kalmaz. Türkiye muhalefetini buradan çıkarmak, CHP’nin göstereceği kararlı değişim iradesine bağlıdır.

"Değişmek zorundayız"

Bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmemiz en acil ve en hayati ihtiyaçtır. Sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmek yetmez. İdeolojik politik hattımızı sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle, toplumun bugünkü özgürlük, adalet ve eşitlik talepleriyle ve zamanın ihtiyaçlarıyla güncellemeliyiz. CHP’yi topluma açarak örgütümüzü gençleştirmeliyiz. Parti içi demokrasi vazgeçilmez prensibimiz olmalı. Değişmek zorundayız. Değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafe açılıyor. Muhalefette yaşanacak yenilenme yeni bir ittifak mimarisinin kurulmasının da anahtarıdır. 

Toplum muhalefetin genelinden bir yenilenme ve dönüşüm beklemektedir. Yeni ittifakların toplumda güven tazelemesi ve iktidar umudunu diri ve enerjik tutması bir zarurettir. Değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. Ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz. Tarih geçen yüzyılda CHP’ye Türkiye'nin modern ve güçlü bir devlet olmasına öncülük etme rolü yüklemişti. Zaman şimdi bize toplum eliyle daha güçlü bir demokrasi inşa etme sorumluluğu yüklüyor.

"Bu görevden kaçamayız, kaçmayacağız"

Bu görevden kaçamayız, kaçmayacağız. İstanbul’da değişimi gerçekleştirdiğiniz ve 4 yıldır sürekli artan bir destekle sahip çıktığınız için sizlere ve tüm hemşerilerime çok teşekkür ediyorum. Sizin desteğiniz, iradeniz ve emeğinizle İstanbul değişti. Sizlere, bu eşsiz şehre ve “Durmamak üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar” diyen Atatürk’e layık bir yönetici olabilmek benim için en büyük onurdur. İstanbul’dan sonra tam ve gerçek bir demokrasinin, adalet ve liyakatin bu ülkenin bütün kurumlarında, hayatın bütün alanlarında hakim olmasını diliyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla, dostlukla kucaklıyorum. 

Gazetecilerin sorularını yanıtladı

İmamaoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Liderlik etmeye hazır olduğumu belirttim"

İsmail Saymaz: Sizin kemal beyden olağanüstü kurultaydan aday olmayacağım demesini talep ettiğinizi öğrenmiştim, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Genel merkezi çekilme veya aday olmama yönünde bir mesaj vermediler. Bu durumda siz ne yapacaksınız? Bu tepki karşısındaki yol haritanız ne olacak, CHP kurultayında aday olacak mısınız?

İmamoğlu: Genel başkanımızla ilgili çekil vs gibi tarifler benim adıma kullanılamaz. Böyle bir şey mümkün değil, hadsizlik olur. bizim değişime dair tariflerimiz olmuştur. Bir süre vermek gibi bir şey mümkün değil ama elbette ki bu haftayı önemsediğimi kendileri biliyor. Sürece dair bir tarif ya da değişimle ilgili konuştuğumuz kavramlara dair bir gelişme beklendiği doğrudur. Ama bu şahsi bir mesele değil toplumsal bir beklentidir. Beklentileri karşılayan bir grup toplantısı olmuş mudur ya da olmamıştır, O tabii CHP’lilerin takdiri. Ama benim Beklentilerimiz karşılamamıştır. Ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ve buna liderlik etmeye hazır olduğumu ifade ettiğim doğrudur. Ama bu bir süreç tarifidir kişisel bir makam tarifi değildir.

"Bir makam tariflemiyorum"

İmamoğlu: Muhalefeti inşa eden CHP konumu oturmadığı takdirde önümüzdeki yerel seçimlerin de ne yazık ki bir sorun olduğu; bu konuda iktidarla vereceğimiz mücadelenin yine iki parti mücadelesi değil ittifaklar mücadelesi olduğunu bu konuda da alınması gereken tedbirler olması gerektiğini ifade ettim. Tam da bu yolculuğu tariflediğimi bir makam tariflemediğimi, kurultayda ne olacağını tariflemediğimi, bu değişim içerisinde bunların detay kaldığını kendisine iade etmiştim. Hala da aynı fikirdeyim

"Elbette ben iyi partiyi önemsiyorum"

Ruşen Çakır: Konuşmanızda yeni bir ittifak mimarisi tanımı dikkatimi çekti. Gördüğümüz kadarıyla şu ana kadar gerek iyi parti gerek yeşil sol bunlar büyük ölçüde son seçimde yaptıkları ittifakları sürdürmek istemediklerini beyan ediyorlar. Sizin bu değişim arayışınızda ittifaklar özel olarak iyi parti ve yeşil sol parti hakkında biraz daha bir şeyler söylerseniz sevinirim

İmamoğlu: Elbette ben iyi partiyi önemsiyorum. Çünkü 2019 seçimleri chp-iyi parti ittifakıyla kazanılmıştır. Karşımızda da akp-mhp ittifakı vardı ama ittifakın inşası tarifimden sadece iyi parti değil elbette ki muhalefetin unsurlarını tarifliyorum. Bu siyasi partiler ya da toplumsal ittifaklar da bu işin içine eklenebilir. Muhalefetin inşasından kastım şu, eğer bugün ittifakın mevcut unsurları 2019 ya da 2023’ün mevcut unsurları ittifaka dair olumsuz tarifler yapıyorlarsa işte tam da bu bizim sorumluluğumuz. Çünkü biz ittifakı domine eden bir partiyken bugün bu ittifak unsurlarının bu ittifak sürecinden çekilmelerini anlamak kavramak varsa bir sorun çözmek süreci bile değişim sürecinin bir parçasıdır. Partimiz olarak ortaya koyduğumuz iki husus var MYK değişimi ve kurultay takvimi. Bu asla benim değişim ile tariflediğim sürecin yüzde 3’ü bile değil. Bu bağlamda şu andaki bu muhalefet bileşenlerinin her birisinin mevcut durumunu en üst düzeyde önemsiyorum. Elbette şuanda kendi yorumlarını ya da kurultaylarında yapacakları açıklamalara dair yorum yapmam hadsizlik olur ama sonrasında da hem değişim sürecine dair tutumumla birlikte hem de İstanbul hem Türkiye’nin bütün yerel seçim sürecine sunabilecekleri katkılar prensibiyle takip etmeye ve diyalog oluşturulması yönünde de partimi zorlamaya devam edeceğim.

"Kılıçdaroğlu'nu 23 Nisan demokrasi şölenine davet ettik, henüz yanıt gelmedi"

Göksel Göksu: Seçimin hemen ertesi günü yükselttiğiniz değişim talebi bugün yaptığınız bu konuşmayla en üst çıtaya ulaştı diyebiliriz. Bir tık daha taşıdık değişim talebini ve sizin bu talebi dillendirdiğiniz bu sırada il başkanlarıyla yapılan görüşmeye ilişkin bir açıklama geldi. Kılıçdaroğlu ve siz ne zaman yan yana bir açıklama yapabileceksiniz, yakın tarihte bunu görme ihtimalimiz var mı? Umudunuz ne yönde?

İmamoğlu: Bizim genel başkanımla buluşma sorunumuz olmadı asla olmaz her an olabilir bilmiyorum ama bizin yarın 23 Nisan demokrasi şölenimiz var açık havada kendilerini de davet ettik, henüz gelip gelmeyeceği konusunda net bir fikrim yok. Genel başkanımızla bir diyalog sorunumuz da asla yok. Ve belki de genel başkanımızla olan sohbetlerimizde kendimi kendilerine karşı sorumluluk hisseden bir belediye başkanı ve partili kimliğimle, rasyonel bütün duygularını aktarmak konusunda sıfır kaygı hissederek tüm içtenliğiyle düşüncelerimi aktaran bir kişiyim. Kendilerine sunduğum ne var ise bundan sonra da sunmaya devam edeceğim.

81 il başkanının ortak açıklaması

TIKLAYIN - CHP il başkanlarının ortak bildirisi İmamoğlu’na mesaj mı: “Değişimi sağlayacak olan kişilerden ziyade fikirlerdir”

Candan Yıldız: Dediniz ki 81 ilin il başkanlarını hepsinin onayladığı bir metin olduğunu düşünmüyorum dediniz, 4 il başkanının kaleme aldığını söylediniz onlar hangi iller? İkinci olarak da genel merkezle sizin değişim kavramınız arasında baya ciddi bir fark var, tam olarak değişim derken neyi kastediyorsunuz?

İmamoğlu:  Aynı fikirde olduklarını düşünmüyorum dedim bu konuda çünkü benimle konuşan il başkanları var. İçerik olarak makul tarifler de var açıklamanın içerisinde. Burada bazı imalı ifadelerin CHP il başkanlarının topluca ortaya koyacağı açıklama metnine yakışır olduğunu düşünmüyorum. Yani değişimi tılsımlı vs gibi bir tarife oturtarak, tabiri caizse biraz da imalı bir cümleye dönüştürerek hatta değişimden yana mıyız, değişim konusunda örgüt bu konuda ne düşünüyor diye soran olmasa da gibi bir anlamsız yani ikili konuşur gibi bir metin yazılmaz. Hangi duyguyla yazıldı bilmiyorum. İl başkanlarının bu tarz cümleleri imalı cümleleri içine katarak hazırladığı bu metni kişisel muhabbetmiş gibi aktarış usulünü çok doğru bulmuyorum. Bu düşünceye 81 il başkanının tamamının da aynı fikirde olduğunu da düşünmüyorum.

Değişim meselesini bir kere aynı alışkanlıkları aynı uygulamaları yaparak seçimi kazanamayacağımızı ve kazanamadığımızı dile getirmiştik. Biz 2023 seçimini kaybettik. Ne yaptık da kaybettik? Efendim sandıklarda şunu yaptılar bu dili kullandılar, biz bunu zaten biliyoruz. O zaman biz n yapmalıydık kısmı benim için önemli.

Değişim mottosu Ekrem İmamoğlu’na ait bir motto asla değil içi bütün muhalif düşünceyle doldurulması gereken bir süreç ve bu süreç önümüzdeki yerel seçim ve bir sonraki genel sürücü kazanabilir.

"Gayet nezaketli ve olgun bir tartışma süreci sürüyor"

Murat Sabuncu: Çok net bir şekilde kılıçdaroğlucular imamoğlucular gibi CHP içinde bir yapı görünmeye başladı. Bunun chp’ye yerel seçimlere 9 ay kala bir problem oluşturmaya başladığını düşünüyor musunuz? Bu iç tartışmalarla birlikte umutsuzluğu artıracağını düşünüyor musunuz? Yarın Meral Akşener’i çağırdınız mı?

İmamoğlu: Tabii ki çağırdım. Akşener’den de genel başkanımızdan da henüz bir dönüş ulaşmadı ama bildiğim kadarıyla zaten iyi partinin bir kurultayı var. Kurultay öncesi böyle bir programa katılması ne kadar mümkün olur bilemem. Böyle bir tartışma vahşi bir tartışma değil bence gayet nezaketli ve olgun bir tartışma süreci sürüyor.

"Kuşoğlu'nun "siyasi yasak" açıklamaları çok vasat; genel başkanımızın bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum"

TIKLAYINIZ: CHP Genel Başkan Yardımcısı Kuşoğlu: Hem partiyi hem İstanbul’u hem geleceğimizi düşünmek zorundayız. Evet böyle değişim deyip de, o gitti bu geldi değil… O kadar basit değil bu konu”

Sabuncu: Siyasi yasaklığınız konuşuluyordu. Tekrar belediye başkan adaylığını konuşuluyorken zaten siyasi yasak potansiyeli var, en son Kuşoğlu söylemişti bunu, bu konudaki yorumunuz nedir?

İmamoğlu: Kötü olan partinin içinde böyle bir konunun gelmesi. “ama onun siyasi yasağı var” klişesiyle gündeme gelmesi çok acı, ne yazık ki çok vasat açıklama. Bu vasat açıklamanın sahibinin muhatabı ben değilim, genel başkan. Genel başkanımızın bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum. Bu vasat açıklamaları birkaç kez anlamsız ve gereksiz zamanlarda dile getirmiştir. Keşke bunu dile getirirken mesela hiç yapılmamış bir biçimiyle, ilk duruşmadaki hakimin nasıl görevden uzaklaştırıldığını, yeni hakimin durumunu, mahkemeye müdahale süreçleriyle ilgili yargının iktidar tarafından nasıl müdahale edildiğini  dile getirerek bunu ifade etmiş olsa o vasatlığı pozitife doğru yönlendireceğim ama ne yazık ki çok vasat bir açıklama.

"Makam değişimlerinin sancısız bir şekilde yürütülebileceğini ispat etmesini bekliyorum"

Gürkan Zengin: Sizden her şeyi duyuyoruz ama bu genel başkan değişmeli ifadesini duymuyoruz. Siz bir siyasi partinin genel başkanı olsanız kaç genel seçim kaybettiğinizde bırakırsınız?

İmamoğlu: Ben tabii değişimle ilgili fikrim farklı. Değişimin makul bir şekilde makul gürültüsüz olabileceğine olan inancım var. Belki bu benim aile kültürümden geliyor. Karadenizli ailelerde de değişim biraz sancılıdır. Kolay kolay makam mevki bir sahiplik devredilmez. Ama allah nasip etti benim babam bana 21 yaşında işi devretti. Ben bunun sorumluluğunu genç yaşta gördüm. Ve değişimi var etmiş bir babanın nasıl saygın bir şekilde konumlanacağını da iyi bilirim.

Konumlandırmayı ve konumlandırmayı marifetli şekilde başaracak bir kişiliğe sahibim bu bağlamda benim hala idealim ve hayalim sayın genel başkanımızın hem parti ile ilgili değişimin, hem kurultaydaki gerekiyorsa makam değişimlerinin sancısız bir şekilde yürütülebileceğini ispat etmesidir. Bu bahsettiğiniz sancılı değişimlerin yerine sancısız değişimler partide muvaffakiyet elde ederse işte o gün itibariyle biz kazanan bir muhalefet olma yolunda emin adımlarla ilerleriz. Kişilerden ari bir felsefeden bahsediyorum. Elbette ki kaç seçim kazanma kaybetme tarafı biraz iğneli bir soru olsa da  açıkçası kişisel seçimlerim itibariyle kaybetme deneyimim olmadığı  için sorunca cevap veremeyeceğim.

"İmamoğlu’nun elbette  fikirleri ve çalışmaları var ama sayısı henüz istediğimiz seviyede değil"

Cüneyt akman: Biraz ihmal ettiğimiz konu sanki bunun içeriği, ideolojik demeyeyim ama fikri içeriğinin ne olduğu çok ortada yok. Vakit de az, kaybetme ihtimali var diyorsunuz o zaman bunun içeriğinin fazlaca vakit geçirilmeden doldurulması gerekmez mi? Eğer gerekirse sizin dönüşümden anladığınız fikri tarafının bize ip uçlarını verir misiniz, sağa mı sola mı merkezde mi?

Benim de bahsettiğim değişimin tümden ideolojik zemini güçlü 21. YY’ın ihtiyaçlarını karşılayan bir çalışmayla insanların huzuruna çıkılan bir yeni aklın inşası olduğunu ifade etmek isterim. Ama arzum şu değil imamoğlu’nun elbette bu konuda fikirleri ve çalışmaları var, katkı sunan partili yol arkadaşları da var ama sayısı henüz istediğimiz seviyede değil. Çünkü kapsayıcı bir modelle bunun genişlemesini de arzulayan bir İmamoğlu var. Bugün ben değişimin henüz o kapsayıcı modelle parti içinde örgütle beraber hissedilir bir seviyeye taşımadan bunu kamuoyuyla paylaşmayı etik bulmuyorum. Bunun  uzun bir zamanının olmadığını da biliyorum, bu bakımdan zamanını da geçirmeden bu çalışmaları  sonuçlandırıp hem parti içine bir modelle bunu ulaştırmanın neyi arzuladığımızı hissettirmenin sorumluluğunu yerine getireceğiz.

"Başarısız olsam, bir seçimi kaybetmiş olsam yeni bir ev ararım"

Nevzat Çiçek: Bu değişim dönüşüm olmazsa siz evin içinde kalacak mısınız yoksa yeni bir ev arayacak mısınız?

İmamoğlu: Valla ben partimin bana verdiği görevi yapamamış olsam, başarısız olsam bir seçimi kaybetmiş olsam o dediğinizi yaparım. Benim öyle bir şeyim yok. Ben seçim kaybetmedim partimin bana verdiği görevi kötü yapmadım. Hatta genel başkana olan sorumluluklarım konusunda kötü bir görev yapma deneyimi yaşatmadım. Hiçbir zaman yüz kızartıcı bir sürecin içinde olmadım. Dolaysıyla bunları yapmayan bir kişi olarak benim partiyi terk etmek gibi bir durumum söz konusu değil. Bunu yapanlar varsa onlar düşünsün.

"Genel başkan olma, görevde kalma biçimi gibi hususlar düzenlenmeli"

Soru: Parti liderleri seçim kaybettikten sonra görevi bırakmalı mı?

İmamoğlu: Aslında bu da değişim mottosunun içindeki önemli konulardan bir tanesi. Bu geçmişi yargılayarak değil ders çıkararak önümüze bakmak zorundayız. ‘Toplum ne istiyor’u iyi irdelemek lazım.  Demokratik bir toplum arzunuz varsa, bu ve buna benzer konularda da net bir süreç tariflemek durumundayız. Bu ama milletvekili olma biçimi, ama belediye başkanı olma biçimi, ama genel başkan olma biçimi, görevde kalma biçimi gibi hususların da düzenlenmeye ihtiyaç olduğunu net olarak düşünüyorum. Olmak zorunda. Gerçekten olmak zorunda. Bu insanın doğasına aykırı. Bir mülk edinme gibi bir şeye doru kayıyor. Bunu iktidar adına da eleştirdiğimi birçok konuşmalarında görebilirsiniz. Bu da değişim gerektiren bir husus. Genel Başkanla seçim kazanılır mı? Kazandık yerel seçimi ama mesele kişisel değil mesele kişi de değil o nedenle böyle bir yargılamayı doğru bulmam ama geleceğe dair tarife muhtacız. Asla kişilerden ibaret bir değişimi kabul etmediğimi defalarca dile getirdim, mevzumuz o değil. O olsa ben şuraya adayım der ortaya çıkarım, değil. Ben bir yere aday değilim. Ben şu anda çok güçlü bir konumdayız. Ama meseleyi buraya oturtmak isteyenler var. Bu parti de de var kamuoyunda da var, medyada da var. İlla böyle bakmak zorunda değil insanlar. Ben mental bir değişimden bahsediyorum. Bunu yapabiliriz, bu mümkün. Bunu başarırsak biz bugünün genç nüfusuna hitap edebiliriz. Biz yeni nesil bir politikayı, yeni nesil bir parti kavramını ideolojiyi sunamazsak gerçekten Türkiye muhalefetsiz demokrasinin olmadığı kötü bir döneme doğru yürüyor.

"Erdoğan'ın dediği gibi taht kavgası mı var"

Hilmi Hacaloğlu: Birbirinize karşı güveninizi mi kaybettiniz, Erdoğan'ın dediği gibi taht kavgası mı var, partinin ideolojik olarak bir yenilenmesi sürecinde misiniz?

İmamoğlu: Taht kavgası Cumhurbaşkanına göre bir tabir. Bizim böyle bir kavgamız olamaz. Hiçbir makama taht diye bakmayız. Bizim parti içindeki diyaloğumuzda hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Aksine saygılı bir süreç var. İBB Başkanı, Türkiye'de kimine göre Cumhurbaşkanlığı makamından sonra en yüksek makam belki de. Ben makam peşinde değilim. Çözüm aramakta en hararetli isim olacağım. Partimin yaşadığı sorunları çözme konusunda mücadele edeceğim. Bu konuda ne kadar kararlı olduğumu herkes bilir. Benim nasıl süreçlere cesaretle baktığımı görürsünüz. Siyasetin yarış alanları vardır. Baba oğul ilişkisi genel başkanımıza ait bir tabirdir. Değerlidir.