İmamoğlu Tunceli'de konuştu: Yürekli ve kararlı bir biçimde bu düzeni değiştireceğiz

İmamoğlu Tunceli'de konuştu: Yürekli ve kararlı bir biçimde bu düzeni değiştireceğiz
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye olarak Tunceli'nin Nizamiye ilçesinde yaptırdıkları Yemuş ve Kamer Kılıçdaroğlu Konukevi'ni ziyaret etti. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada “Evet;...

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye olarak Tunceli'nin Nizamiye ilçesinde yaptırdıkları Yemuş ve Kamer Kılıçdaroğlu Konukevi'ni ziyaret etti. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada “Evet; mutlu edemedik Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılında halkımızı. Çok mutlu etmek istiyorduk, olmadı. Ama hem yerel seçimlerde hem bundan sonraki Türkiye'nin gelecekte problemlerini çözmeye kararlı bir nesliniz var. Bu konuda yürekli bir biçimde çalışmaya ve kararlı bir biçimde bu düzeni değiştirmeye söz vermiş bir kardeşiniz var burada. Hem 2024 hem de bundan sonraki yolculukta milletimiz için çok başarılar elde edeceğimize, Nazımiye’den hepinizin huzurun söz veriyorum” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu ile gerçekleştirdiği Tunceli ziyaretine ikinci ve son gününde de devam etti. CHP Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol'un da eşlik ettiği İmamoğlu çifti, Nazimiye'ye giderken yol üzerinde bulunan Tunceli Cemevi’ni de ziyaret etti. İmamoğlu ve beraberindekiler Nazimiye'de ise Belediye Başkanı Cafer Kırmızıçiçek ve kalabalık bir vatandaş topluluğu tarafından davul-zurna eşliğinde karşılandı. İmamoğlu, belediye ziyaretinin ardından, İBB tarafından yaptırılan ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun annesi Yemuş ve babası Kamer'in adlarını taşıyan konukevini ziyaret etti. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Memleketimin her yerini gezdiğimde, inanılmaz içim ısınıyor. Bu güzel ülkenin, bu güzel coğrafyanın insanları çok güzel, gelenekleri çok güzel. İnançlarının çok derin bir duygusu var. İnsanı önceleyen, doğayı önceleyen, yaşamı önceleyen ve aslında insanlarımızı birbirine bağlayan çok derin bağları var, çok derin, kültürel ilişkileri var. Yüzyıllarca, hatta binlerce yıllık derinliğe sahip. Gerçekten biz, biriz ve beraberiz. Toplumu ayrıştırmanın belki de en zor olduğu topraklarda yaşayan milletiz. Ama ne yazık ki dönem dönem milletimizi ayrıştırmayı kendine gelenek edinmiş insanların bazen kurbanı oluyoruz. Buna asla müsaade etmememiz lazım.

“Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı’nda aday oldum İstanbul’a, ona teşekkür ediyorum”

İstanbul'dan geliyorum. İstanbul'un Belediye Başkanıyım. Allah'ın bir lütfu. Teşekkür ediyorum. İstanbullular bize böyle bir imkân yarattı. Bize oy verdi biz onlara layık olmaya çalışıyoruz. Partim beni aday gösterdi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı’nda aday oldum İstanbul'a. Ona teşekkür ediyorum. İstanbul'da, bu milletin her bireyinin, her ferdinin, her inancın, her yaşam biçiminin, etnik kökenin bulunduğu bir kentin Belediye Başkanıyım. Benim gönlüm o kadar geniş olmak zorunda ki görevim gereği… Kendime o anlamda çok güveniyorum. Hiçbir insanı birbirinden ayırt eden bir ruh halim hiç olmadı. Diyorum ki ‘İyi ki annem babam, beni öyle bir evlat olarak büyütmüş'. Onlara minnet duyuyorum. Teşekkür ediyorum. Eşimle beraber, ailece öyleyiz. İyi ki öyleyiz. O insani taraf. Ama görevim gereği gönlüm öyle geniş olmalı. 16 milyon insana eşit bakan, onlarla bir kentte yaşarken, bir insanın bile derdi var ise onu dert edinen, bir eksiği var ise onu eksiğini kapatma konusunda çaba gösteren yönetici olmak zorundayım. O bakımdan, o birliğin ve beraberliğin belki en büyük, en güçlü simgesi İstanbul'da bir belediye başkanınız var. Ve umut ediyorum ki layıkıyla görev dönemini bitiren, insanlarına o anlamda gururla, başı dik, alnı açık şekilde hesap verebilen bir kişi olabileyim. Tek temennim budur.

“Parti ayrımı yapmaksızın, 400’e yakın belediyeye katkılar sunduk”

İstanbul, her yönüyle Türkiye'ye örnek olması gereken bir kenttir. Tabiri caizse İstanbul'un kaynaklarından ayırabildiği ya da bir şekilde fırsat üretebildiği bir ortamda, Türkiye'nin her yerine fayda üretmesi gereken de bir kenttir. Çok zor bir dört yıl oldu. Pandemiyle uğraştık. Büyük bir ekonomik krizle uğraştık. Çok önemli bir deprem felaketiyle birlikte insanlarımızı, canlarımızı kaybettik. Aynı zamanda onun hem ekonomik hem moralsizlik dönemini yine İstanbul'da hep beraber yönettik. E bir de bu iktidarın her gün, ‘İmamoğlu aşağı, İmamoğlu yukarı’ dayatmasıyla, zorlamasıyla uğraştık. Ama bu 4 yıl boyunca, inanın parti ayrımı yapmaksızın, yaklaşık 400’e yakın belediyeye, Türkiye'nin farklı yerlerinde katkılar sunduk. Ve bunu gururla yaptık. Bugün de Nazımiye'deyiz.

“Elimizden gelen katkıyı sunmak istiyoruz”

Ben, açıkçası Başkanımdan rica etmiştim, sadece bir ziyaret yapalım, diye. Ama gördüm ki, Başkanımız bizi sizlerle kucaklaştırmak ve buluşturmak istedi. Sağ olsun. Sizler de buraya zahmet buyurdunuz. Ben, böyle bir konukevinin ne kadar faydalı olduğunu gördüm, biliyorum. Bize yeni proje de sundu. Onu da değerlendiriyoruz. İnşallah, elimizden gelen katkıyı sunmak istiyoruz. Nazımiye'de böylesi değerli bir işi önümüze getirdiği için de o anlamda kendisine teşekkür ediyorum. Çünkü, faydalı bir işi önümüze getirdi. Burada şöyle bir fayda üretildi. Bir; bir mekân çıktı ortaya. İki; o faydanın içinde, bir konaklamayla buradan gelen misafirlerini ağırlayan, Nazımiye'nin yüz akı bir yer çıktı. Üç; altında ticari alanlar çıkarttı. Dört; şimdi söyledi, 20 yeni istihdam yarattı. Şehirlerimiz boşalıyor, köylerimiz boşalıyor., ilçelerimiz boşalıyor. Bunun en derin sıkıntısını yaşayan illerden birisi de Tunceli. İsteriz ve dileriz ki buralarda istihdam büyüsün, iş yapma imkânı artsın, turizm, tarım, doğayı koruyan bir gelişme modeli burada olsun. Cennet köşesi bir yöre olan Tunceli'nin, ilçeleriyle beraber ayağa kalktığı bir Türkiye var edelim. Dileğimiz bu. Yoksa memleketimizin her köşesi boşalır da sadece İstanbul'a veya o tür yerlere yığılırsak, gerçekten memleketin bir anlamı kalmaz. O bakımdan bu tür adımları destekliyoruz.

“Teşekkür ediyorum Nazimiye’ye bizi hemşeri kabul ettiniz”

Çok teşekkür ediyorum Nazimiye'ye. Bizi hemşeri kabul ettiniz. Ben, zaten kendimi bir nevi buranın bir evladı kabul ediyorum zaten. Her yörenin evladı kabul ediyorum. Ve az önce burada, çocuklarla kucaklaşırken bir evlat gibi, bir yeğenim gibi onlarla kucaklaşmanın bana verdiği hazzı anlatamam size. O çok büyük bir haz, ama aynı zamanda bu omuzlarıma çok büyük sorumluluk yüklüyor. Onlara mahcup olmamak için çok çalışacağım bunu bilesiniz. Bana başkanımız dedi ki, ‘İsmiyle ilgili bir düşünceniz olur mu?’ Kendisine, ‘Güzel bir mekân tasarladın, bize de fırsat verdin, destek olduk, birlikte çok güzel bir yer ürettik. Bir konaklamanın en güzel tarifi nedir? Ana ocağı, baba ocağı deriz. Dolayısıyla oraya en güzel yakışanı, bizim Genel Başkanımızın memleketi orası. Doğduğu yer. Onun anasının ve babasının isminin yaşatılması daha güzel olur’ dedim ve böylece isminin verilmesine vesile olduk.

“Biz Atayı, dedeyi, nineyi, babayı bilen insanlarız”

Bunlar, güzel şeyler. Değerlerimizi bileceğiz. Değerlerimizin başımızın üstünde yeri var. Biz atayı, dedeyi, nineyi, babayı bilen insanlarız. Ve o konuda çok duyarlı insanlarız. Bizim dilimiz, tavrımız, tarzımız hep saygıyla bu yaşa getirdi bizi ve böyle devam edecek. Evet; mutlu edemedik Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılında halkımızı. Çok mutlu etmek istiyorduk, olmadı. Ama hem yerel seçimlerde hem bundan sonraki Türkiye'nin gelecekte problemlerini çözmeye kararlı bir nesliniz var. Bu konuda yürekli bir biçimde çalışmaya ve kararlı bir biçimde bu düzeni değiştirmeye söz vermiş bir kardeşiniz var burada. Bu mücadeleyi sonsuz vereceğiz. Yolumuz açık olsun. Hem 2024 hem de bundan sonraki yolculukta milletimiz için çok başarılar elde edeceğimize, yine buradan, Nazımiye’den hepinizin huzurun söz veriyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”