İzmir’den, “Demokrasi, eşitlik ve bilim” çağrısı

İzmir’den, “Demokrasi, eşitlik ve bilim” çağrısı
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde İstanbul Politika Merkezi (İPM) Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman da “Kentlerin Türkiyesi ve Yaşamdaş Kentler: Demokrasi, Yeni Yerellik,...

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde İstanbul Politika Merkezi (İPM) Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman da “Kentlerin Türkiyesi ve Yaşamdaş Kentler: Demokrasi, Yeni Yerellik, Yaşamsallık” başlıklı bir sunum yaptı.

Konuşmasında demokrasinin önemine değinen Keyman, özetle şunları söyledi:

DEMOKRASİ OLMAZSA ADALET DE OLMAZ
“Yüz yıl önce Türkiye, İzmir İktisat Kongresi ile ulus devlet kurmayla, eğitim ve itibarla başardıysa, bugün de başarabilir. Bugün başarırken, geçmişten ders almamız, geçmişe eleştirel olarak bakmamız, geçmişteki eksik olan şeylerin yanı sıra artılarımıza da bakarak, Türkiye’yi gelecek yüzyıla hazırlamamız gerekiyor. En temel derslerden biri demokrasi. Demokrasi olmayınca ekonomik gelişme, adalet de olmuyor. Demokrasiyi artık üzerinde çalışacağımız, koruyacağımız bir sistem olarak görmemiz lazım. Demokrasinin önemini içselleştirmemiz gerekiyor.

SON 5 YILDA YAPILANLARI YAPMAYACAĞIZ
Kongrede “Dünya Yeniden Yapılanırken Türkiye’nin Ortak Akılla İnşası” başlıklı bir konuşma yapan Türkiye Ekonomi Araştırma Vakfı (TEPAV) Başkanı Prof. Dr. Güven Sak, Türkiye’nin dünyadaki iktisadi stratejik konumu ve izlenmesi gereken yol haritasına değindi.

Ülkede katılımcı bir geçiş sürecine ve akılcı politikalara ihtiyaç olduğunu dile getiren Sak, “Aslında ne yapmamız gerektiği açık. Şimdiye kadar son beş yılda yaptıklarımızı yapmayacağız. Karar alma mekanizmalarını süratle değiştireceğiz. Önümüzdeki dönemde geleceğe sıçrayacağımıza göre doğru adım atabilmek için bir karar alacağız, sonra bir ölçüm yapacağız, diğer ülkelerle konumumuzu ölçeceğiz. Yanlış yaptıysak yanlışımızı hemen düzeltmemiz gerekecek. Ne yaptığımızı bilerek karar vermemiz gerekiyor” dedi.



KAMU- HALK İŞBİRLİĞİ MODELİ
Eski Başbakan Yardımcısı Karayalçın, “Proje Sahipliliği” başlığı altında açıklamalarda bulundu. Devlet ve belediye ikilisini ‘kamu’ olarak nitelendirdiğini ifade eden Karayalçın, “Sabit toplumsal tabanlı projelerini o projelerin hedef kitlesiyle yani proje halkıyla ortaklaşa tasarlamalı, ortaklaşa uygulamalıdır. Bunun için hedef kitle olan proje halkı örgütlenmeli nasıl olursa olsun örgütlenmeli, tercihen kooperatifler biçimiyle örgütlenmeli ve kamuyla örgütlü diyaloğa girmelidir. Kamunun ve halkın temsilcileri mutabakat içinde, eşit olarak karar alacaktır. Bu bir kamu- halk iş birliği modelidir” önerisini gündeme getirdi.

İÇİNE BİLİM SOKMADIĞINIZ HER ŞEYİ ÇÖPE ATIN
Ekonomist-Gazeteci Dr. Emin Çapa, halen daha termik santrallerle kalkınmanın olacağını düşünenlerin bulunduğunu belirterek, özetle şunları söyledi:
“Ekonomide ana şey enerji tüketiminizdir. Bir noktaya kadar. Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’nin milli geliri ile enerji tüketimi arasındaki bağı görüyorsunuz. 1950 yılında bir birim milli geliriniz, bir birim enerji tüketiminiz varsa 70’lerin ortasına kadar bunlar ne kadar enerji, o kadar milli gelirdi. 1970’lerin ortasında enerji tüketimi yavaşladı. Milli gelir yükseldi. 80’lerin ortasına gelince milli gelir patlıyor. Enerji tüketimi neredeyse durma noktasına geliyor. 2000’den itibaren enerji düşerken, milli gelir artışı devam ediyor. Bu bize bir şey gösteriyor. Enerji artışı ile milli gelir arasındaki bağ kopuyor. Neden? Çünkü artık içine akıl ve bilim sokmadığınız hiçbir şeyin değeri yok. Bu tarım olabilir, sanayi olabilir. Fark etmez. İçine bilim sokmadığınız her şeyi çöpe atın.”