İzmirli çevreciler, Jeotermal kaynak arama projesine karşı dava açtı

İzmirli çevreciler, Jeotermal kaynak arama projesine karşı dava açtı
Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP), İzmir Barosu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Doğa Derneği, Gediz Deltası’nda planlanan Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne karşı dava açtı.Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği...
Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP), İzmir Barosu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Doğa Derneği, Gediz Deltası’nda planlanan Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne karşı dava açtı.

Ege Çevre ve Kültür Platformu Derneği (EGEÇEP), İzmir Barosu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Doğa Derneği, Gediz Deltası’nda planlanan Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne karşı dava açtı. Dava dilekçesinin verilmesinin ardından İzmir Bayraklı Bölge Adliye Mahkemesi Güney Kapısı önünde yapılan açıklamada; “Doğa Derneği’nin çalışmalarına göre, projenin gerçekleşmesi halinde alanda üreyen ve beslenen kuşlar zarar görecek. Yaşam alanları hızla yok olan pek çok kuş türünün yaşamı tehlikeye girecek” denildi.

EGEÇEP, İzmir Barosu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Doğa Derneği, Gediz Deltası’nda planlanan Jeotermal Kaynak Arama Projesi’ne karşı dava açtı. Dava dilekçesinin verilmesinin ardından İzmir Bayraklı Bölge Adliye Mahkemesi Güney Kapısı önünde basın açıklaması yapıldı. İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Şefika Sert, şunları söyledi:

“Türkiye’deki 305 önemli doğa alanından biri olan Gediz Deltası, aynı zamanda Türkiye’deki uluslararası öneme sahip Ramsar alanı, doğal sit alanı, yaban hayatı geliştirme sahası ve sulak alan koruma bölgelerini içeriyor. Doğa Derneği’nin çalışmalarına göre, projenin gerçekleşmesi halinde alanda üreyen ve beslenen kuşlar zarar görecek, yaşam alanları hızla yok olan pek çok kuş türünün yaşamı tehlikeye girecek” dedi.

“Gediz deltası projesi doğal yaşamı yok edebilir”

Projenin bölgedeki doğal yaşamı yok edebileceğini  aktaran Sert, “Kış aylarında yağışlarla birlikte sahanın göllenen alanlarında, deltada kışı geçiren kaşıkgaga, çamurcun ve fiyu gibi ördek türlerinin yanında yeşil düdükçün, küçük kumkuşu, karakarınlı kumkuşu, yeşilbacak, dere düdükçünü, gümüş yağmurcun gibi kıyı kuşları görülüyor, ıslak çayırlar üzerinde çayır incirkuşu ve kanallarda ise yalıçapkını kışı geçiriyor. Gediz Deltası'nda göç sırasında gözlemlenen çeltikçi, orman düdükçünü ve dövüşkenkuş ilkbahar göç döneminde göllenen alanda konaklıyor. Bu türlerin yanında yeşilbaş, flamingo, kızılbacak, incegagalı martı, küçük akbalıkçıl ve büyük akbalıkçıl gibi su kuşları ile kerkenez, saz delicesi ve şahin gibi yırtıcı kuş türleri alanı beslenmek için yıl boyunca kullanıyor. Proje sahasındaki sondaj ve gözlem kuyularının alanı Türkiye'de uzunbacak ve mahmuzlu kızkuşu türlerinin doğal ortamında en yakından gözlenebildiği alanların başında geliyor ve her iki tür de bu alanda ürüyor” ifadelerini kullandı.

“Proje sit alanı içerisinde kalıyor”

“ÇED raporu gerekli değildir” kararı verilen projenin SİT alanın içerisinde kaldığını vurgulayan Sert, şöyle konuştu:

“2021 yılında ÇED süreci başlayan proje, Gediz Deltası’nda yer alması nedeniyle İzmir 2 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından engellenmişti. Şirketin bu kararın iptaline yönelik açtığı davanın olumlu sonuçlanmasıyla komisyonun görüşüne tekrar başvurularak olumlu kararı alındı. Projenin yeniden gündeme gelmesiyle 23.01.2024 tarihinde ‘Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir’ kararı verildi. Proje kapsamında inşa edilmek istenen sondaj kuyuları, SİT açısından Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı içerisinde kalıyor. Aynı zamanda Gediz Deltası Sulak Alanı bölgelerinden olan Kontrollü Kullanım Bölgesi'nde yer alıyor. Projede planlanan gözlem kuyularından biri ise Nitelikli Doğal Koruma Alanı ve Hassas Koruma Bölgesi koruma sınırları içerisinde kalıyor. Ayrıca deltanın Ramsar alanı sınırları içinde kalan bölge üzerinde de etkisi olacağı öngörülüyor.

“Türkiye'deki 305 önemli doğa alanı'ndan biri olan Gediz deltası, aynı zamanda Türkiye’de uluslararası öneme sahip"

Gediz Deltası, aynı zamanda Türkiye'deki uluslararası öneme sahip Ramsar Alanı, doğal sit alanı, yaban hayatı geliştirme sahası ve sulak alan koruma bölgelerini içeriyor. Sondaj kuyularının açılması planlanan bölge genç ve yetişkin flamingolar için beslenme alanı. Doğa Derneği'nin son yıllarda gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre Deltada yaşayan flamingoların yaklaşık yüzde 70'i proje sahasını da içeren deltanın güney kıyılarında besleniyor. Bölge flamingo dünya nüfusunun yüzde 10'una ev sahipliği yapıyor.

‘İnsan Haklarının Başkenti İzmir’ vizyonuyla hareket eden İzmir Barosu, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir doğanın içinde, tüm canlılarla bir arada yaşamayı da evrensel bir hak olarak kabul etmektedir. Gediz Deltası kendine özgü ekosistemi ve barındırdığı sulak alanlarıyla çok farklı sayı ve türde canlıya ev sahipliği yapıyor. Bu alanı korumak, kentin, İzmirlilerin ve doğanın haklarını savunmak adına, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleriyle birlikte açtığımız bu dava, Avukatlık Kanunu’nun Barolara yüklediği görev ve sorumluluğun doğal bir sonucudur. Ayrıca kent dayanışmasının da etik bir gerekliliğidir. İzmir Barosu, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da doğa, kent ve insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunmaya, korumaya ve bu kavramlara işlerlik kazandırmaya devam edecektir.” (ANKA)