Altın Portakal’da heyecan dorukta!

Altın Portakal’da heyecan dorukta!
Artık festivalde sona doğru yaklaşılıyor ve Altın Portakal sahiplerini bekliyor. Heyecanlı bir bekleyiş içinde olan biz gazeteciler ve film ekipleri gösterimlerde buluşmaya devam ediyoruz.

Ulusal Yarışma seçkisindeki ‘Seni Bıraktığım Yerdeyim’, ‘Sevgili Katilim Berlin’ filmlerini ve Uluslararası Yarışma bölümünde olan Türk-Belçika ortak yapımı ‘Derun’ filmini izledim.

‘Seni Bıraktığım Yerdeyim’ filminde kendimi bıraktım!

Belgeselleriyle tanıdığımız Ümran Safter’in ilk uzun metrajı ‘Kabahat’ filmini çok beğenmiş ve etkilenmiştim o yüzden ikinci kurmaca filmini heyecanla bekledim. ‘Seni Bıraktığım Yerdeyim’in ismi bile bende heyecan uyandırdı. Filmin sorguladığı mesele yaşamak-ölmek üzerine olunca derin bir hikâyenin içine gireceğimi düşündüm ancak beklediğim olmadı.

seni-biraktigim-yerdeyim.jpg

Filmin konusuna gelirsek; erkek kardeşinin intiharının ardından bir kadının uzun ve zorlu yolculuğunu anlatıyor. Ağabeyi, eniştesi ve kardeşinin iş arkadaşı ile cenaze töreninin yapılacağı köylerine doğru yola çıkan Nihan, bir yandan köy imamından kardeşinin ölümünün intihar olduğunu saklamaya çalışırken bir yandan da eniştesi Salim ile karşı karşıya gelir. Nihan bu yolculukta kendi hayat görüşü ile din ve toplum tarafından dayatılan normlar arasındaki çelişkilerle yüzleşmek zorundadır.

seni-biraktigim-yerdeyim-001.jpg

Senaristliğini ve yönetmenliğini Ümran Safter’in yaptığı filmin oyuncu kadrosunda Damla Sönmez, Hakan Salınmış, Eray Yasin Işık ve Günkut Güven yer alıyor.

“Ölüyorsun ve ismin cenazeye dönüşüyor”

Ölüyorsun ve ismin cenazeye dönüşüyor acı gerçeğiyle yola çıkıyorsun, film boyunca ölümü sorguluyorsun. Ama bu sorgulama intihar eden birinin ardından olunca geride kalanların onunla olan ilişkilerini sorgulaması da başlıyor. Damla Sönmez’in oynadığı Nihan karakterinin aralarda iç ses olarak şiirsel okuduğu metinlerle ilerleyen bir hikâyenin içinde buluyorsunuz kendinizi. Bu metinlerin çoğu birinin konuşmasının ardından tamamlayıcı nitelikte ama neden bazıları karşılıklı bir konuşma olarak yer almıyor anlayamadım.

“Geç kalınmışlığın, pişmanlığın filmi”

Ümran Safter filmin ardından yapılan söyleşide filmini, “ölüm, intihar filmindense geç kalınmışlığın ve pişmanlığın filmi” olarak tanımladığını açıkladı. Damla Sönmez ise; herkesin kendi kaybıyla yüzleşeceği soruları karakterinin sorduğunu, sorular ortaya attığını ve herkesin kendisiyle yüzleşeceğini dedi.
Niçin geliyoruz dünyaya, niçin yaşıyoruz? Koca dünyaya niye sığamadık? Neden intihar ediyoruz? Şehit olduğumuzda kutsadığımız ölüm intihar ettiğimizde neden başka bir anlama dönüşüyor, gibi soruların cevabını ya da anlamını maalesef filmde bulamıyoruz. Elbette bir filmde bütün soruların cevabını bulmak zorunda değiliz ama aileden biri intihar ediyor ve onun nasıl biri olduğuna, neden intihar edebileceğine dair geride kalanların duygusu, tepkisi, üzüntüsüne dair sağlam bir duygu geçmiyor filmden. Film benim için bir yolculuğun içinde sıkışıp kalmış olmaktan öteye geçemiyor.

“Sevgili Katilim Berlin” şiirsel bir şekilde ölmenin şiirsel yaşamaya geçiş hali…

Yaşamayı beceremeyen bir kadının ölmeye karar vermesi ama aşk ile uyanıp yaşamayı tercih etmesi üzerine bir hikaye. Filmin çıkış noktası Jules Verne'nin "Çin'de Bir Çinlinin Başına Gelenler" adlı romanı. Farklı ve iyi bir uyarlama olmuş diyebilirim.

berlin-kills-me.jpg

Jacky Cello ile karşılaşır ve yaşam birden değişir

Film, Berlin'de yaşayan Jacky’nin annesinin ölümü ve sonrasında işsiz kalmasıyla derin bir boşluğa düşmesini anlatıyor. İntihar etmeyi beceremediği için bir tetikçi tutmaya karar veren Jacky bilmeden katili Cello ile tanışır. Çello ve Jacky birbirlerine aşık olurlar. Aşık çift saklanmaya karar verir ama mutlulukları uzun sürmez. Madam Bora'nın Pissoir Bar'ında büyük bir hesaplaşma yaşanır.

sevgilim-katil-berlin-ekiple-1.jpg

Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini Almanya’da yaşayan yönetmen Neco Çelik yapıyor, yapımcıları ise Murat Şeker ve Cemal Okan. Filmin oyuncu kadrosunda Larissa S. Herden, Kida Khodr Ramadan, Katharina Thalbach, Burak Yiğit ve Jean-Philippe Adabra rol alıyor.

“Bu hikayeyi bir kadın üzerinden şiirsel bir dil ile anlatmak istedim”

Film gösteriminin ardından yapılan söyleşide Neco Çelik; ”Romandan ilham alarak anlatmak istediğim meseleyi ötekileştirilmiş toplumu, bizim Almanya’da yaşadığımız durumu şiirsel bir dil ile anlatmaya çalıştım. Ve bu hikâyeyi de bir kadın üzerinden anlatmak istedim” dedi.

Filmin yapımcılığını üstelenen Murat Şeker ise filme neden destek olduklarını şöyle aktardı; "Genellikle Türkiye’den Avrupa’ya yönelik finansal işler var. Bu sefer Almanya'dan Türkiye'ye dönük finansal bir destekle yapılmış bir iş olduğu için hikayesini de burada başlatmanın doğru olduğunu düşündük.

Anlatmak istediğimiz Almanya'da sanatçı olan bir insanın da film yapmasının hatta gizli bir ötekileştirme olduğu için hiç kolay olmadığını göstermek."

“Film izlenmeye değer ve ben sevdim”

Filmde Jacky’i canlandıran Larissa S. Herden çok iyi oynuyor ve sinematografik açıdan dikkat çeken biri. Film dil olarak şiirsel olduğu gibi görsel olarak da çok etkileyici. Bir tetikçi tutarak kendini öldürtmek hikayesinin aşkla birlikte yaşamaya dönüşmesi heyecan verici. Kalbinin suretini görünce hayat nasıl da birden değişiyor! Ne için yaşamaya değer? Ne için ölmeye değer? Sorularının içinde bırakıyor film seni ve bir kapı metaforunun içinde aslında beyninde sürekli yer değiştiriyorsun. Film izlenmeye değer ve ben sevdim.

Mutlu Hesapçı

Kaynak:Mutlu Hesapçı

Öne Çıkanlar