Naif bir soygun hikayesi: Halk adına paralara el koyuyoruz

Naif bir soygun hikayesi: Halk adına paralara el koyuyoruz
Deniz Gezmiş, İstanbul’dan Ankara’ya gelmişti. Güvenlik gerekçesiyle ODTÜ yurtlarında arkadaşlarının yanında kalıyordu. Mülkiye Basın-Yayın Komünü’nden Aktan İnce ve Hikmet Çiçek’e haber gönderdi. ODTÜ’de buluştular,...
Deniz Gezmiş, İstanbul’dan Ankara’ya gelmişti. Güvenlik gerekçesiyle ODTÜ yurtlarında arkadaşlarının yanında kalıyordu. Mülkiye Basın-Yayın Komünü’nden Aktan İnce ve Hikmet Çiçek’e haber gönderdi. ODTÜ’de buluştular, arabayla kampüs içinde gezerken Deniz konuyu açtı. “Dağa çıkıyoruz” dedi. “Siz de gelin.”

Aktan İnce, Deniz Gezmiş’in önerisini reddetti. Vedalaştılar. Bu, Deniz’i son görüşleriydi. Deniz’i ODTÜ’de bırakıp şehre doğru dönerken derin sessizliği Hikmet Çiçek bozdu:

“Neden reddettin Aktan, biz de onlarla dağa çıkardık?”

“Bunun hiçbir başarı şansı yok” diye yanıtladı Aktan, “Bu bir macera” dedi.

Deniz Gezmiş söylediği gibi dağa çıktı. Sivas Gemerek’te yakalandı ve 12 Mart cuntası tarafından Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’la birlikte idam edildi.

Birkaç ay önce Deniz Gezmiş’in “dağa çıkalım” önerisini “macera” olarak gören Ankara Basın-Yayın Komünü, benzer bir maceraya atılmaya karar verdi. Banka soyacaklardı. Fakat Türkiye tarihinin en büyük banka soygununu gerçekleştireceklerinden henüz haberleri yoktu. Hepsi 20’li yaşlarının başındaydı ve ateşli devrimcilerdi.

İzmir’den Denizli’ye para taşıyan Ziraat Bankası’nın aracını soymak için plan yaptılar. Aracın içindekilerden biri, kendi arkadaşlarıydı. Diğerleri yolda bekliyordu. Bankanın aracı buluşma yerine yaklaşınca araçtaki soyguncu silahını çıkardı ve şoförün başına dayadı:

“Halk adına paralara el koyuyoruz!”

“Kalbim Var”

Gazeteci-Yazar Sinan Onuş, Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarından biri olan, 1971 yılında devrimci gençlerin işte bu banka soygunun öyküsünü, Halk Adına Paralara El Koyuyoruz ismiyle kitaplaştırdı.

Doğan Kitap tarafından yayınlanan kitapta, 68 kuşağının yaşayan efsanelerinde Hikmet Çiçek, Ertan Günçiner, Aydın Çubukçu, Kadir Kaymaz, banka personeli, o gün araçta bulunan memurlar, aileler, tanıklar ve devrin devrimci önderleriyle tek tek görüşülerek polisiye bir roman tadında kaleme alınmış.

Soygun anının en dokunaklı öykülerinden biri, banka personelinin “kalbim var” demesi üzerine ellerinin arkadan değil de önden bağlanması. Yazar, belki de soyguncuların yakalanmasına neden olan bu ayrıntıyı “devrimci bir naiflik” olarak görüyor.

Kitap, Basın Yayın Yüksek Okulu’nun stüdyolarının olduğu katı karargâha çevirip orada yaşayan ve birbirlerinden hiç ayrılmayan devrimci öğrencilerin maceraları üzerinden bir devre ışık tutuyor. Hayata, devrime, ülkelerine duydukları sarsılmaz sevgiye dair gerçek bir hikâye ve “en uzun koşu”nun en güzel, en heyecanlı etaplarından birini anlatıyor.