Nilüfer Çayı zehir akıtıyor

Nilüfer Çayı zehir akıtıyor
Evet, dereler, çaylar, nehirler su değil zehir taşıyor Marmara Denizi’ne. Kuşkusuz zehirin kaynağı insanlar, aslında insanlıktan pay almamış olanlar…Peki, bu vicdansızlık neden? Çevrenin korunması için gereken harcamaları,...

Evet, dereler, çaylar, nehirler su değil zehir taşıyor Marmara Denizi’ne. Kuşkusuz zehirin kaynağı insanlar, aslında insanlıktan pay almamış olanlar…
Peki, bu vicdansızlık neden? Çevrenin korunması için gereken harcamaları, yatırımları yapmayıp kârlarını artırma çabasından başka bir açıklaması var mıdır? Peki, devlet kurumları bu işin neresindedir? Yok mudur kirliliğin kaynağını bulup engel olacak bir kamu kurumu, yok mudur bir tane bile memuru?
Üretim merkezlerini işletenler, fazladan kazandıkları üç kuruş için kendi çocuklarının, ailelerinin, insanlığın geleceğini yok ettiklerinin farkında olmayabilirler mi? Peki ya bu çevre katliamına göz yuman yetkililer?
İşte Bursa’daki Nülifer Çayı… Zehir akıyor. Bulanık olmasından geçtik, rengi simsiyah. Yazık değil mi? Görmüyor muydu kimseler bugüne kadar?
Bilim insanları yıllardır çalışmalar yürütüyorlar ama deniz artık bu pisliği taşıyamaz hale gelip kusmaya başlayınca ‘acil eylem planı’ konuşulmaya başlanıyor. Oysa bilim insanlarının açıklamalarına baktığımızda çevre bakanlığının yıllardır bu kirlilikten haberdar olduğu ama çözümü aceleye getirmedikleri anlaşılıyor.
Uludağ’dan doğan, ovadaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen yaklaşık 200 kilometrelik Nilüfer Çayı, sadece Marmara’yı öldürmekle kalmadı, tarım ve hayvancılığı da olumsuz etkiledi.
DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir anlatıyor akarsuyun çok da uzak olmayan geçmişini:
“Nilüfer Çayı’nda eskiden insanlar yüzerdi. İçinde balığı, kurbağası, kaplumbağası, yılanıyla, su bitkileriyle bir yaşam döngüsüydü, ancak şu an burada yaşam ihtimali sıfır. Çünkü bu artık bir su değil, kimyasal atık.”
Ve Murat Demir ‘olağan şüphelileri’ sıralıyor:
· “4 milyona yaklaşan nüfusumuzla, 20’den fazla sanayi bölgemizle biz bütün evsel ve sanayi atığımızı Nilüfer Çayı’na bırakıyoruz. Bunu hem evimizde hem de sanayimizde yapıyoruz. Yani sanayicimiz kadar evdeki teyzemiz de suçlu. Çünkü biz lavabolardan döktüğümüz kızartma yağları, bulaşık yağları, deterjan gibi atıklarla kirletiyoruz.
NELER YAPMALI?
· Sanayici kirli teknoloji kullanmamalı, suyu yerinde arıtmalı. Yani suyu daha az tüketen ve hiç kirletmeyen teknoloji kullanmalı. Yani biraz yatırım yapmalı.
· Bu su Marmara Denizi’ne aktığı sürece denizin ekosistemi bozulacaktır. Biz bunu yıllardır söylüyoruz ama ne yazık ki son müsilaj olayına kadar sesimizi kimseye duyuramadık. Bizim duyuramadığımız sesi doğa kendisi duyurdu.”
Susurluk ve Nilüfer Çayları gibi Ergene Nehri ve Marmara’ya dökülen diğer akarsuların hepsi kontrol altına alınmadan, Marmara çevresindeki şehirlerin atıkları Marmara’ya dökülmeden Marmara’yı kurtarmanın mümkün olmayacağı artık bir sır değil.