CHP'li Günaydın: Bir suç makinesinin aynı ortamda başsavcıyla, Yargıtay üyesiyle, İçişleri Bakanı'yla nasıl bir durumu olabilir?

CHP'li Günaydın: Bir suç makinesinin aynı ortamda başsavcıyla, Yargıtay üyesiyle, İçişleri Bakanı'yla nasıl bir durumu olabilir?
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle Ankara'da yurt dışına kaçmak üzereyken gözaltına alınan ve tutuklanan Ayhan Bora Kaplan hakkında değerlendirmede bulundu. Günaydın, yargıda ve...

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle Ankara'da yurt dışına kaçmak üzereyken gözaltına alınan ve tutuklanan Ayhan Bora Kaplan hakkında değerlendirmede bulundu. Günaydın, yargıda ve Emniyet'te bağlantıları olduğu ileri sürülen Kaplan için, "İçişleri Bakanı’nın değişmesi, suça ve suçluya yönelik muamelenin değişmesi anlamına mı geliyor?" diye sordu.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, bugün, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Günaydın, şunları söyledi:

"Ayhan Bora Kaplan'ın 14 farklı suç kaydı var"

“Ayhan Bora Kaplan adında bir kişiye, Ankara Esenboğa Havaalanı’nda yapılan operasyonun görüntüleri Türkiye’de bir başka tartışmayı başlattı. Ayhan Bora Kaplan kimdir? 14 farklı suç kaydı var bu kişinin, sayması zor, gayret edelim; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, uyuşturucu madde imal ve ticareti, ateşli silahlar ve diğer aletler hakkında kanun kapsamında işlenen suçlar, dolandırıcılık, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, iş yerinden ve kurumdan hırsızlık, kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit ve hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma, kullanmak için uyuşturucu satın alma, bulundurma, mala zarar verme, oto hırsızlığı, otodan hırsızlık, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek. Gördüğünüz gibi Ayhan Bora Kaplan’ın sayılan 14 farklı suç kaydı, kendisinin adeta bir suç makinesi olduğunu gösteriyor.

"Böylesine bir suç makinesine takipsizlik kararı verilmiş"

Türk Ceza Kanunu’nun suça ve suçluya yaklaşımı açıktır. Ancak Ayhan Bora Kaplan’ın kimlerle kesiştiğine baktığımızda, karşımızda eski Adalet Bakanı Yardımcısı, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ve şimdi Yargıtay Üyesi, eski İçişleri Bakanı ve şimdi milletvekillerinin kendisiyle ilişkide olduğu ve networkünde bulunduğu ortaya konuluyor. Peki, böylesine bir suç makinesiyle ilgili acaba emniyet bir işlem yapmış mı? 2019’da kendisi teknik takibe alınmış, izlenmiş, dinlenmiş ve görüşme kayıtları not edilmiş. Ve 2019 yılında, böylesine bir suç makinesine karşı yapılan teknik takibe karşı savcılık, Yüksel Kocaman’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olduğu döneminde, kovuşturma yapmaya yer olmadığına yönelik takipsizlik kararı vermiş. Şimdi soralım: 14 ayrı suçtan, neredeyse işlemediği suç olmayan bir kişiye yıllarca teknik takip yapıyorsunuz ve arkasından nasıl takipsizlik, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına yönelik karar veriyorsunuz?

"Emniyetten yazı gelmedi’ demek cumhuriyet savcısının savunma mekanizması olabilir mi?"

Yüksel Kocaman geçmişte görev yaptığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dönemine ilişkin bugün, ‘Yargıtay üyesi’ sıfatıyla diyor ki ‘Emniyete yazdık cevap gelmedi.’ Kimse bizim aklımızla alay etmesin. Emniyetin amiri cumhuriyet savcısıdır. ‘Emniyetten yazı gelmedi’ diyerek herhangi bir suç makinesine kovuşturma yapmamak cumhuriyet savcısının bir savunma mekanizması olabilir mi? Olsa olsa bu, verilen bir siyasi kararın sonucu olabilir. O halde soralım: O günün Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Başkanı olan Mahmut Çorumlu, bugün Emniyet Genel Müdürü Yardımcısı oldu. O günün Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Aktaş, bugün İşçişleri Bakanı Yardımcısı oldu. Ve nihayet Süleyman Soylu... Bu ilişkiler, Ayhan Bora Kaplan konusunda, 2019 yılında, bir soruşturma yapılabilmesine imkan vermemiş görünüyor.

"İçişleri Bakanı’nın değişmesi, suça ve suçluya yönelik muamelenin değişmesi anlamına mı geliyor?"

Aradan zaman geçti, 2023’ün Eylül’ünde, Ayhan Bora Kaplan, sırtına basılarak Ankara Esenboğa Havaalanı’nda gözaltına alındı. ‘Sırtıma basma’ diye bir polise sesleniyor ve polis diyor ki ‘Daha senin nerelerine basacağız.’ Ayhan Bora Kaplan’ın geçmişte ne olduğu belli de bugün ‘Daha senin nerelerine basacağız’ diye gözaltına alınması nasıl yorumlanıyor? Deniyor ki ‘Değişen konjonktür çerçevesinde bağlantılarını kaybeden ve yurt dışına kaçma hazırlığında bulunan.’ Değişen konjonktür neymiş; Süleyman Soylu gitmiş, yerine Ali Yerlikaya gelmiş. İktidarda elbette bir bakan değişebilir, 20 yıllık AKP iktidarı elbette İçişleri Bakanı’nı değiştirebilir. İçişleri Bakanı’nın değişmesi, suça ve suçluya yönelik muamelenin değişmesi anlamına mı geliyor? Geçmişte korunan bir suçlu konjonktür değişince, bağlantıları kaybolunca korunamaz hale geliyor ve yurt dışına mı kaçmaya çalışıyor? Bunu da Emniyet, İçişleri Bakanlığı adeta basın bildirisi ile ifade mi ediyor, bu gerçeği itiraf mı ediyor? Bütün bunlar kabul edilebilir şeyler değildir.

"Birileri buraya da müdahale ediyor"

Peki Ayhan Bora Kaplan gözaltına alındıktan sonra neye uğramış? Bir mülakat aşamasına tutulmuş. Yüksel Kocaman diyor ki ‘Bu mülakat aşaması, FETÖ’cülerin onu itirafa zorlamak için yaptığı bir işlemdir ve hukuki değildir.’ Bu mülakat uygulaması ilk kez Ayhan Bora Kaplan’a mı uygulanmış. Mülakat, gözaltına alınan kişinin yanında avukatı olmadan polisler tarafından ifadeye çekilmesi demek, adeta yanında avukatı olmadan hukuk dışı yöntemlerle zorlanması. Eğer Ayhan Bora Kaplan için bu mülakat uygulaması hukuk dışıysa, 2017-2020 yıllarında, 3 yıl , Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yaparken Yüksel Kocaman, binlerce insanın bu mülakat ile hukuk dışı zorlama süreçleriyle muhatap olmasına yönelik ne yapmıştır? Peki, Yüksel Kocaman’ın mülakatı eleştirmesinin amacı ne? Çünkü Ayhan Bora Kaplan, diyor ki ‘Ben, bir yüksek yargı mensubuna rüşvet olarak villa aldım. Ayrıca ben, onlara araba aldım.’ Peki, mülakattaki bu ifade neden soruşturma sırasında kayda geçirilmiyor? Demek ki birileri buraya da müdahale ediyorlar.

"Suçluların suçları ortaya çıktığı zaman kripto FETÖ’cüleri suçlama duygusu daha ne kadar sürecek?"

Sonra avukatı aracılığıyla gerçek bir soruşturma ve ifade alma süreci başlıyor. 9 saat sürüyor, 137 sayfalık bir ifade ortaya çıkıyor. Ve Ayhan Bora Kaplan, burada açıkça emniyet görevlilerine rüşvet verdiğini, 2017 yılında kendisinden 250 bin dolar talep edildiğini, haftada 30 bin TL’lik rüşvet paralarının kendisinden istendiğini söylüyor. Peki bu duruma ilişkin Yüksel Kocaman ne söylüyor? Aslında Ayhan Bora Kaplan ve Yüksel Kocaman, aynı şeyi söylüyorlar. ‘Eminyette kripto FETÖ’cüler var. Bu kripto FETÖ’cüler Ayhan Bora Kaplan’ı gözaltına almış, mülakatı sırasında Yüksel Kocaman’ın aleyhine ifade vermeye bunu zorlamışlar.’ Türkiye’de bu suçluların suçları, buna ilişkin kanıtlar, ifadeler ortaya çıktığı zaman kripto FETÖ’cüleri suçlama duygusu daha ne kadar sürecek? Daha ne kadar suçluyu ve suçu örtmek için kullanılan bir mazeret niteliğine dönüşecek. Ayhan Bora Kaplan ile birlikte 29 gözaltı var, bunlardan 14’üne yönelik de bir tutuklama durumu ortaya çıkmış. Yüksel Kocaman, 2014-2017 yıllarında Adalet Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcısı. 19 Ocak 2017 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanıyor. 19 Eylül 2020’de evleniyor, nikah şahitleri Süleyman Soylu, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Türkiye Barolar Birliği’nin o dönemki başkanı Metin Feyzioğlu. Ve kendisi balayına helikopterle gidiyor. Geçmişte Adalet Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcılığı yapmış, maaşı belli. Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış, maaşı belli. Geçmişte mutlaka mal varlığına ilişkin kayıtlarının da ortada olması lazım. Bu kişinin hemen nikahtan sonra saraya gidip cumhurbaşkanından icazet alması ve arkasından da balayına helikopter ile gitmesi, o gün itibarıyla Türkiye’nin en pahalı otellerinde balayı yapmasını nasıl açıklıyoruz? Bu düğünden yalnızca iki ay sonra, 27 Kasım 2020 tarihinde de Yargıtay Üyesi olarak atanıyor.

"Bir suç makinesinin aynı ortamda, Ankara Cumhuriyet Başsavcısıyla, Yargıtay Üyesiyle, İçişleri Bakanı’yla ile nasıl bir durumu olabilir?"

Peki, Yüksel Kocaman ve Ayhan Bora birlikteliği, aynı ortamda bulunmaya dönüşmüş mü? Evet, Ayhan Bora Kaplan bunun defalarca olduğunu söylüyor. Ama Yüksel Kocaman, ‘Biz bir yerde oturuyorduk. Geldiler bana. Bir kişinin mekan sahibi olduğunu ve kendisinden zorla rüşvet istendiğini söylediler. Benimle görüşmek istediğini söylediler. Ben de o zaman gelsin dedim. Kendisi bana durumu anlattı ve ben de ona hukuk devletinde böyle şeyler olmaz dedim’ dedi. Ankara’da gece hayatının neredeyse sahibi olmuş, mafya düzeni içerisinde insanları kaçıran, büyük AVM’lerin, rezidansların 20’nci katlarında insanlara işkence eden adeta dişlerini çeken sonra da eğer diş ücretleri gelmediyse, dişlerini yaptırmadıysan iban gönder de sana para göndereyim diye dalga geçen bir suç makinesinin aynı ortamda, Ankara Cumhuriyet Başsavcısıyla, Yargıtay Üyesiyle, İçişleri Bakanı’yla ile nasıl bir durumu olabilir? Yani Türkiye’de suçlular Cumhuriyet başsavcılarıyla birlikte aynı ortamda olabiliyorlar mı? Biz onlara mekan sahipleri mi diyoruz? Onlar otomatik silahlar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisini korumak üzere Süleyman Soylu ile, kuzeni Sadık Soylu ile beraber TRT’de Türkiye’yi kurtaracak insanlar mıdır? Türkiye’nin bu insanlardan ve bu ilişkilerden kurtulmaya ihtiyacı vardır.

"Soylu, Yerlikaya’yı kendisine operasyon çekmekle ve bu intikam sürecini yönetmekle mi suçluyor?"

Süleyman Soylu diyor ki ‘Bu bana yapılmış bir operasyondur. Operasyon çocukları devrede.’ Süleyman Soylu İçişleri Bakanıyken İstanbul Valisi olan Ali Yerlikaya, bugün İçişleri Bakanı olmuş; Ayhan Bora Kaplan’a operasyon yaptırıyor ve operasyon sonrasında da diyor ki ‘Bu ülkeyi mafyadan temizleteceğiz.’ Yani Soylu, Yerlikaya’yı kendisine operasyon çekmekle ve bu intikam sürecini yönetmekle mi suçluyor? Ayhan Bora Kaplan ve onun gibiler, Türkiye’de özgürce dolaşmaya devam mı etsinler? Türkiye bugün itibarıyla tam da bu pislik tablonun içine düşürülmüş durumdadır. Türkiye’nin emniyetini, adaletini ve güvenliğini tüm bu süreçlerden temizlemek; çağdaş, demokratik, adalete inanan bir hukuk devletine yeniden dönme zorunluğumuz vardır. Israrla bu sürecin takipçisi olacağımızı da ifade edelim. Hakkında bu kadar iddia olan Süleyman Soylu hakkında acaba dokunulmazlığının kaldırılması ve bu çerçevede hakkında bir soruşturma yürütülmesine yönelik herhangi bir işlem yapılacak mıdır? Adı geçen eski Cumhuriyet Başsavcısı hakkında, herhangi bir işlem yapılacak mıdır? Ayhan Bora Kaplan’ın beraber tutuklu bulunuğu 14 kişiden ibaret mi olacaktır, yoksa izleri çok yukarılara doğru giden bu operasyonun sonucu nereye kadar varırsa oraya kadar takip edilecek midir?”