HÜDA PAR: Mültecilerin gurbet ellerde mutlu olmadıkları ve sığındıkları toplumlara da mutluluk getirmedikleri acı bir gerçek

HÜDA PAR: Mültecilerin gurbet ellerde mutlu olmadıkları ve sığındıkları toplumlara da mutluluk getirmedikleri acı bir gerçek
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir, “Kendi öz vatanlarında mensubu oldukları toplumun onurlu bir üyesiyken hısım ve akrabalarından uzakta dillerine ve kültürlerine yabancı oldukları toplumlarda sıkıntılı bir...

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir, “Kendi öz vatanlarında mensubu oldukları toplumun onurlu bir üyesiyken hısım ve akrabalarından uzakta dillerine ve kültürlerine yabancı oldukları toplumlarda sıkıntılı bir şekilde yaşamak zorunda bırakılan mültecilerin gurbet ellerde mutlu olmadıkları ve sığındıkları toplumlara da mutluluk getirmedikleri acı bir gerçektir. Mülteci konusu tüm insanlığın sorumluluğundadır. Mülteci sorununa köklü çözüm bulmak için herkes ve her kesim sağduyulu hareket etmeli” dedi.

İmir, “Dünyada yaşanan savaşlar, işgaller, askeri darbeler, ekonomik krizler ve salgın hastalıklar insanları bulundukları toprakları bir şekilde terk etmek zorunda bırakmaktadır. Özellikle yaşanan bu gelişmeler hızlı ve kontrolsüz bir nüfus hareketliliğine sebep olmaktadır. Bu durumda kendisiyle beraber birçok insani krize ve iç karışıklığa sebep olmaktadır. Bu anlamda bütün dünya büyük bir insanlık imtihanıyla karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanan göç dalgaları oluşan göçmen sayısının büyüklüğü kendisiyle beraber aslında dünyada var olan bütün toplumları, iktidarları ve ülkeleri farklı bir imtihanla karşı karşıya getirmektedir” dedi.

“Toplumumuz her zaman olduğu gibi bugün de ensar fedakârlığıyla mülteci kardeşlerimize kucak açmıştır”

İmir, “Özellikle komşu ülkelerde yaşanan savaşlar, darbeler, işgaller ve ekonomik krizler bizim de ülke olarak göçmen sorunuyla ciddi anlamda karşı karşıya gelmemize sebep olmaktadır. Özellikle son zamanlarda yaşanan Suriye’deki iç savaş, Mısır’daki darbe, Afganistan’daki Amerika işgali ve en son Rusya-Ukrayna arasındaki savaş ciddi bir nüfus hareketliliğine sebep oldu. Türkiye’de göçmen/mülteci sayısında ciddi bir artışa sebep oldu. Özellikle medeniyet değerlerimizde var olan Ensar ve Muhacir bilinciyle hareket eden toplumumuz her zaman olduğu gibi bugün de bir ensar fedakârlığıyla mülteci kardeşlerimize kucak açmış ve onlardan hiçbir şey esirgememeye gayret etmiş ve onları bağrına basmış” ifadelerine yer verdi.

“Türkiye’de ana politikalarının temeline göçmen karşıtlığını koyan bazı siyasi partiler oldu”

İmir, devamında şunları aktardı:

“Ülkemizde 2023 Mayıs ayında gerçekleşen seçimlerde seçim kampanyalarında maalesef Türkiye’de de bu durum oluşturulmak istendi. Bunun üzerine ana politikalarının temeline göçmen karşıtlığını koyan bazı siyasi partiler oluşturuldu. Bu anlamda bir politika yürüttüler. Halkımızın o medeniyet değerleri yardımlaşma ve dayanışma kültürleri, insani ve İslami değerlere olan bağımlılığı bu tür göçmen karşıtı partilere geçit vermedi. Seçim sonuçlarında da onlar hayal ettiği ilgi ve alakayı göremediler. Özellikle mülteciler üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalışmak siyasi çıkarı için mültecileri suiistimal etmek toplum mühendisliği aracına dönüştürmek utanç vericidir. Hele hele mültecileri ötekileştirmek ırkçı saldırıların hedefi haline getirmek can ve mallarına kastederek kaos oluşturmaya tevessül etmek tam anlamıyla bir insanlık suçudur. Bizler göçmen ve mülteci karşıtlığını insanlık karşıtı olarak değerlendirmekteyiz.”

“Önce insan, öncelik adalet şiarıyla hareket etmemiz gerekir”

Konuşmasının devamında İmir, “Makyavelist anlayışa sahip oy uğruna toplumsal birliğimizi beraberliğimizi hedef alan ve insanlık suçu kapsamında değerlendirdiğimiz göçmen karşıtlığı üzerinden politika üretmeyi bugüne kadar asla doğru görmedik bundan sonra da bu tür düşüncülere ve yapılara asla prim verilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu konuda hepimize sorumluluklar düşmektedir. Halkımıza sorumluluklar düştüğü gibi siyaset kurumuna ve hükümete de bu anlamda sorumluluklar düşmektedir. Bugüne kadar halkımız ortaya koyduğu İslami ve insani duruşuyla başarılı bir süreç yönetildi. Biz inanıyoruz ki bu anlayışla hareket etmeye devam etmemiz gerekir. Elbette mevcut politikalarımızın temelinde önce insan ve öncelik adalet şiarıyla hareket etmemiz gerekir. Tüm meselelerde olduğu gibi mülteciler konusunda da aynı anlayışla hareket zorunluluğumuz vardır. Bu nedenle mültecilerin kendi yaşadığı topraklara güvenli bir şekilde gidebilmesi için üzerimize düşen sorumluluk göç edilen bölgelerin güvenlikli hale getirilmesidir” ifadelerini kullandı.

“Göçmen ve mülteci sorununa kalıcı çözüm üretmek adına hedeflerimiz olmalıdır”

Mülteci ve göçmen sorununa kalıcı çözümler bulunması gerektiğinin altını çizen İmir, “Göçmen ve mülteci sorununa kalıcı çözüm üretmek adına aslında tüm dünyada insanın yaşadığı her metrekarede adaletin hakim olması, insanların barış ve huzur içerisinde yaşamlarını ikame etmeleri öncelikli hedefimizdir. Çünkü yeryüzünde adaletin tesis edilmemesi durumunda yaşanan bu tür nüfus hareketliliği insanların içerisinde yaşadığı toprakları da güvensiz hale getirmektedir. Kendisiyle beraber birçok sorunu da üretmektedir. Bu nedenle insanlar bulundukları ortamlarda güven içerisinde yaşaması tüm insanlığın sorumluluğundadır. Aksi halde bu tür bir anlayışla hareket edilmemesi durumunda yaşanan acı olaylara hepimiz şahit olmaktayız” diye konuştu.

“Mültecilerin gurbet ellerde mutlu olmadıkları ve sığındıkları toplumlara da mutluluk getirmedikleri acı bir gerçektir”

İmir, “Sağlıksız ve tehlikeli şartlarda seyahat eden göçmenlerin bir kısmı balık istifi doldurdukları deniz araçları batması sonucu boğulmakta. Bazen gitmek istedikleri ülkelerin sahillerine yanaştırılmak için denizin ortasında açlık ve susuzluktan ölmektedirler. Kilitlendikleri evlerde yanarak can vermektedirler. Özellikle kendi öz vatanlarında mensubu oldukları toplumun onurlu bir üyesiyken hısım ve akrabalarından uzakta dillerine ve kültürlerine yabancı oldukları toplumlarda sıkıntılı bir şekilde yaşamak zorunda bırakılan mültecilerin gurbet ellerde mutlu olmadıkları ve sığındıkları toplumlara da mutluluk getirmedikleri acı bir gerçektir. Mülteci konusu tüm insanlığın sorumluluğundadır. Hiçbir kurum yapı duyarsız kalamaz. Buna köklü çözüm bulmak adına insanları yerinden etmeyi engelleyici savaşlar, işgaller, ekonomik krizlere karşı hepimizin sağduyulu bir şekilde hareket etmesi gerekir” dedi.