Mehmet Metiner: Millete tepeden bakan siyasal oligark rolüne bürünmüş aktörler ön planda

Mehmet Metiner: Millete tepeden bakan siyasal oligark rolüne bürünmüş aktörler ön planda
Eski AKP Milletvekili Metiner, AKP'nin 31 Mart kaybına bir gecede gelinmediğini, liderin dışında parti içindeki herkesin çoğunlukla millete tepeden bakan siyasal oligark rolüne bürünmüş aktörlerin ön planda olduğunu belirtti.

Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin devlet-parti veya parti-devlet özdeşliğini beraberinde getirdiğini ve statükoya karşı değişimciliği savunan AKP'nin, statükoyu savunan bir partiye dönüştüğünü söyledi.

Eski AKP Milletvekili Metiner, "AK Parti’nin kimliği, kurucu ilkeleri ve ruhu…" başlıklı köşe yazısında, "Liderin dışında çoğunlukla millete tepeden bakan siyasal oligark rolüne bürünmüş aktörlerin ön plana geçmeleri, en kötüsü de bu siyasi veya bürokratik aktörlerin -başdanışman vs- devlet diliyle ve devlet üzerinden millete adeta parmak sallayan tutumları, son tahlilde AK Parti’nin o kurucu ruhunun kaybına yol açtı" eleştirisiyle, Van'daki mazbata krizi üzerine söylediği sözlerle tepki çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum'u da isim vermeden hedef aldı.

"AK Parti milletin partisi olarak kuruldu. AK Parti milletin değerlerini üstünde taşıyan bir partiydi ve milletin değerlerini hâkim kılmak için kurulmuştu. 'Millet ne derse o!' ve 'Millete hizmetkârlık esastır!' diyen bir anlayışla kurulan AK Parti’nin süreç içinde devletin partisine dönüştüğü algısına yol açması elbette manidardır" diyen Metiner, "Hâlbuki kendisinin oluşturduğu statükoya bile gerektiğinde kendisi itiraz eden o devrimci ruhun muhafazası elzemdi. Bunun zaman zaman anlamlı çıkışlarla gösterilmesi de büyük öneme sahipti. Bir başka deyişle, o demokratik-özgürlükçü-devrimci ruh gerektiğinde kendi statükosuna da karşı çıkan bir uygulamayı içkin olmalıydı. Bu devrimci-demokrat ruh kaybı, AK Parti’yi devletin-sistemin-statükonun partisi konumuna soktu. Liderin dışında çoğunlukla millete tepeden bakan siyasal oligark rolüne bürünmüş aktörlerin ön plana geçmeleri, en kötüsü de bu siyasi veya bürokratik aktörlerin -başdanışman vs- devlet diliyle ve devlet üzerinden millete adeta parmak sallayan tutumları, son tahlilde AK Parti’nin o kurucu ruhunun kaybına yol açtı" ifadelerini kullandı.

AK Parti’nin devletin partisine dönüştüğü ve yeni sitemle birlikte parti devleti dönemine geri dönüldüğü algısının, Erdoğan'ın sözünü ettiği kan ve ruh kaybını zaman içinde hızlandırdığını anlatan Metiner, "Taşradaki AK Parti il ve ilçe başkanları büyük ölçüde milletten koptu. Kendilerini bulundukları yerlerde mülki amir gibi görenler bir de millete devlet edasıyla tepeden bakıp kibir satınca, evvela teşkilatlarda başlayan kan ve ruh kaybı milletteki öfkeyle de buluşunca sandıktan çıkan sonuç sarsıcı oldu" tespitinde bulundu.

31 Mart’a bir günde gelinmediğini belirten Mehmet Metiner, "Kaç zamandır yaşanan özden uzaklaşma, teşkilat içinde iktidar kavgaları, şahıs ve hizipçilik hastalığı, küçük olsun benim olsun anlayışına dayalı dışlamalar, şahsi iktidar oyunları ve en fenası da milletten kopuk siyasetin getirdiği küstürmeler, teşkilatla birlikte milletin de haklı tepkisini beraberinde getirdi" dedi.