Somalı maden şehitlerinin aileleri: Can Atalay hukuk mücadelemizde hep yanımızda oldu, ama bakıyoruz haksız yere içeride yatıyor

Somalı maden şehitlerinin aileleri: Can Atalay hukuk mücadelemizde hep yanımızda oldu, ama bakıyoruz haksız yere içeride yatıyor
Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine karşın cezaevinden tahliye edilmeyen Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay için Somalı maden şehitlerinin yakınları açıklama yaptı. Aileler adına...

Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine karşın cezaevinden tahliye edilmeyen Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay için Somalı maden şehitlerinin yakınları açıklama yaptı. Aileler adına konuşan ve eşi Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenciden biri olan Gülfidan Köse, "Can Atalay ile kader bizi birleştirdi, bu facialar olunca biz onunla öyle tanıştık. 4 yıl hukuk mücadelesi verdik, hep bizim yanımızda oldu. Avukat olarak hep bizim adaletimizi ve hukukumuzu savundu ama bakıyoruz ki haksız yere içeride yatıyor. Biz, onun yanındayız. Can Atalay'ı unutmadık. Can Atalay’ın ve insanların bedenini cezaevine koyabilirsiniz, ama fikirlerini asla koyamazsınız" dedi.

Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilmesine karşın cezaevinden tahliye edilmeyen Gezi Parkı davası tutuklusu avukat Can Atalay için Somalı maden şehitlerinin yakınları açıklama yaptı. Aileler adına konuşan ve eşi Soma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 madenciden biri olan Gülfidan Köse, "Can Atalay ile kader bizi birleştirdi, bu facialar olunca biz onunla öyle tanıştık. 4 yıl hukuk mücadelesi verdik, hep bizim yanımızda oldu. Avukat olarak hep bizim adaletimizi ve hukukumuzu savundu ama bakıyoruz ki haksız yere içeride yatıyor. Biz, onun yanındayız. Can Atalay'ı unutmadık. Can Atalay’ın ve insanların bedenini cezaevine koyabilirsiniz, ama fikirlerini asla koyamazsınız" dedi.

Manisa'nın Soma ilçesinde maden facialarında hayatını kaybeden işçilerin yakınları, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın serbest bırakılması için dün basın açıklaması yaptı. 

"Delilsiz yargılama dönemi yaşıyoruz"

Basın açıklamasını okuyan Efe Pişirgen, şunları söyledi:

"Gezi, bu ülkenin özgürlük, eşitlik ve adalet umududur. Savunduk, savunuyoruz, savunacağız. Gezi Davası'nda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, tebliğnamesini dosyaya sundu. Gezi Davası'nın başladığı günden beri karşılaştığımız absürtlükler maalesef ki devam ediyor. Hukuk devletinden tamamen kopuşun temsillerinden olan Gezi Davası'nda payı olan herkese sesleniyoruz; kurgusu kötü dizi, film senaryolarını andıran kafası karışık tarih tezlerinizi istediğiniz mecralarda paylaşabilir, tartışabilirsiniz. Ancak bu metinler, artık yalnızca arkadaşlarımızın özgürlüğüne mal oluyor. Hukukla alakası olmayan bu metinleriniz, Türkiye'nin geleceğine, demokrasisine onarılması mümkün olmayan tahribatlar bırakıyor. Gezi direnişinde aranılan suçun bulunamadığını, Gezi direnişi dışında birçok konuya değinen, ancak bir türlü Gezi direnişi ile bağlantı kurulamayan bu tebliğnameden bir kez daha anlıyoruz. Gezi direnişinde aranılan suçun bulunamadığını kendinize de itiraf edin. Türkiye, daha önce işkence ile delil etme dönemini gördü. Fetullahçı hakim ve savcıların döneminde ise delil uydurma ve sahte delil yaratma dönemine tanıklık etti. Şimdi ise delilsiz yargılama dönemini yaşıyoruz.

"Halkın iradesinin gasp edilmesi söz konusudur"

İçi boş cümlelerin sonunu 'anlaşılmıştır, görülmüştür, tespit edilmiştir' diye bitirerek dayanaksız suçlamalarla arkadaşlarımızı cezaevinde tutmaya çalışanlara sesleniyoruz; ne kadar bakarsanız bakın, Gezi direnişinde suç göremezsiniz. Hiçbir arkadaşımızın herhangi bir suçla ilişkisini tespit edemezsiniz. Örneğin Gezi Parkı boşaldıktan sonra yapılan bir toplantıda 'Gezi Parkı olaylarının örgütlendiğini' istediğiniz her metne ekleseniz de bunu bir gerçekliğe döndüremezsiniz. Gezi, bu ülkenin özgürlük, eşitlik ve adalet umududur. Savunduk, savunuyoruz, savunacağız. Tebliğnamede, Hatay ilinden milletvekili seçilen arkadaşımız Can Atalay açısından yargılamanın durmaması gerektiğine dair görüş yer almıştır. Bu konu, 3-4 paragraf ve Anayasa Mahkemesi kararlarını aşan hukuka uygun olmayan bir yorumla geçiştirilebilecek bir konu değildir. Halkın iradesinin gasp edilmesi söz konusudur. Birçok metinden ve makaleden alıntı yapılan bu tebliğnamede, konuyla direkt ilgili olan Anayasa'nın 83. maddesi ve Anayasa Mahkemesi'nin Leyla Güven kararı atlanmıştır. Yargıtay Başsavcılığı, bu tebliğname ile açıkça Anayasa Mahkemesi kararlarını, Anayasa’yı ve hatta Yargıtay içtihatlarını tanımamaktadır. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin bu cürete ortak olmayacağına ve bu yolla halkın iradesini gasp etmeyeceğine dair umudumuzu hâlen ve her şeye rağmen koruyoruz. Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olması, buna dair hepimizin bir umut taşıyabilmesi için bunu yapıyoruz."

"4 yıllık hukuk mücadelemizde hep yanımızda oldu"

Aileler adına konuşan Gülfidan Köse ise "Can Atalay ile kader bizi birleştirdi, bu facialar olunca biz onunla öyle tanıştık. 4 yıl hukuk mücadelesi verdik, hep bizim yanımızda oldu. Avukat olarak hep bizim adaletimizi ve hukukumuzu savundu ama bakıyoruz ki haksız yere içeride yatıyor. Biz, onun yanındayız. Can Atalay'ı unutmadık. Can Atalay’ın ve insanların bedenini cezaevine koyabilirsiniz, ama fikirlerini asla koyamazsınız" dedi. (Anka)