Taliban kim Türkiye kim

Taliban kim Türkiye kim
• Taliban Kabil'in ele geçirilmesinin ardından günlük hayata dair çok katı kurallar uyguladı.• Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu.• Şeriatın uygulandığını takip için Emr-i...

• Taliban Kabil'in ele geçirilmesinin ardından günlük hayata dair çok katı kurallar uyguladı.
• Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu.
• Şeriatın uygulandığını takip için Emr-i bil Maruf (iyiliği emretme) Bakanlığı oluşturuldu.
• Hayatın her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitimi yasaklandı. 500 okul kapatıldı.
• Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi.
• ‘Medreselerde’ 3’üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre sarık sarma mecburiyeti getirildi.
• Kadınlara peçe, erkeklere takke ve sakal mecburiyeti getirildi.
• Sakalını kesenler için en az 6 ay hapis cezası verildi.
• Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı.
• Afganistan Televizyonu kapatıldı.
• Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.
• Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı.
• Erkeklere, eve en yakın camide 5 vakit namaz mecburiyeti getirildi. Görevliler camilerde yoklama aldı.
• Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı.
• 'İslam devletine karşı gelenler' hain ilan edilerek idam edildi.
• Farklı gruptan mücahitler, şer ve fesat hükmü ile idam edildi.
• Çok sayıda kişinin eli kesildi. İdamlar ve el kesmeler cuma namazlarından sonra halka izlettirildi. Kesilen eller, şehrde sergilendi.
• Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.

“Biz de bu emperyal güçler karşısında Afgan kardeşlerimizin yanında yer aldık”

“Dikkat edilirse egemen emperyalist güçler Afganistan’da ilk defa böyle bir sorun üretmiyor. Bundan önce de Afganistan’da nice sorunlar yaşadık. Ve Afgan halkı iradesiyle bu emperyal güçlere karşı mücadelesini verdi ve zaferle çıktı. Sonra tekrar bu emperyal güçler Afganistan’a girdiler. 20 yılı aşkın zamandır oradalar. Biz de bütün bu emperyal güçler karşısında Afgan kardeşlerimizin yanında yer aldık.
Tabii bizim ABD’ye bazı şartlarımız var
Şimdi yeni bir dönem var. Üç ana otorite burada görünüyor. NATO, ABD ve Türkiye. Bizden -şu anda ABD çekilme kararını verdi ama Kabil Havaalanı’nın bizim tarafımızdan zaten işletiliyor- bundan sonra da işletilmesini istediler. Biz şu anda buna olumlu bakıyoruz. Ama olumlu bakarken tabii bizim ABD’ye bazı şartlarımız var. Nedir bunlar? Bir; diplomasi noktasında ABD bizim yanımızda yer alacak. İki; lojistik anlamda imkanlarını bizim için seferber edecek.
Bir diğeri de bu süreç içerisinde çok ciddi bir mali noktada sıkıntılar olacak. Bu konularda da gerekli desteği Türkiye’ye verecek. Bunlar sağlanabilirse biz bu süreçte Kabil Havaalanı’nın işletilmesini ele almayı düşünüyoruz.”
Erdoğan’ın Afganistan’da şeriat yönetimi kuran Taliban yorumu da dikkat çekici:
"Bu arada tabii Taliban'ın bazı rahatsızlıkları söz konusu. Taliban'la bu süreci görüşmek suretiyle, nasıl ki ABD ile bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, Taliban bu görüşmeleri Türkiye ile daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye'nin inancıyla alakalı ters bir yanı yok, onlarla bu konuları daha iyi görüşebileceğimize ihtimal veriyorum. Bu süreci de iyi değerlendirebileceğimizi düşünüyorum."

Taliban nereden nereye…

Arapça talib (öğrenci) kelimesinin çoğulu taliban (öğrenciler) adını benimseyen örgüt, ülkenin güneyinde Molla Ömer Ahund liderliğinde yaklaşık 50 medrese öğrencisiyle birlikte 1994'te kuruldu. Aslen Kandaharlı olan Molla Ömer, bir süre Pakistan'da ardından da Kandahar'ın kuzeyindeki Meyvend ilçesinde medrese eğitimi aldı. Sovyet işgaline karşı savaştı.
Kuruluş felsefesini de Afganistan'da İslam'a dayalı bir yönetim getirmek olarak tanımladı.
Kurulduktan birkaç ay sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olmak üzere savaşçı sayısı 20 bini buldu. Kısa süre sonra Pakistanlı Peştun etnik kökenden Mevlana Samiul Hak liderliğindeki Darul Ulum Hakkaniye medresesi öğrencilerinin önemli bir kesimi de yine örgüte dahil oldu. Öğrenciler hareketinin mensuplarının çoğu ülkenin güneyindeki Peştun kökenli kişilerden ve Pakistan'daki medreselerde eğitim gören mülteci ailelerin çocuklarından oluştu.
Örgütün kuruluşundan itibaren en büyük destekçisi ve yol göstericisi kuşkusuz Pakistan istihbarat teşkilatı (ISI) oldu. Hem askeri eğitim hem de maddi destek doğrudan ISI tarafından sağlandı.
Kuruluşundan kısa süre sonra, Afganistan'ın ikinci büyük kenti Kandahar'a saldırdı. Talebeler örgütü 3 Kasım 1994'te ciddi bir direnişle karşılaşmadan Pakistan sınırındaki kentin kontrolünü ele geçirdi.
Taliban, 1995 yılında ülke genelinde 12 kentte kontrolü sağladı. Yolsuzluklara ve rüşvete savaş açan grubun popülaritesi günden güne arttı.
Kabil'e dayandı
Ülkenin güneyindeki Peştun nüfusun yoğunlukta yaşadığı kentleri ciddi bir direniş görmeden bünyesine katan Taliban, 1995'te Kabil'e dayandı. Başkentin kontrolünü ele geçirebilmek için Kabil'i 3 ayrı koldan bombaladı. Ancak Sovyetler Birliği'ne karşı verdiği direnişle adını duyuran Ahmet Şah Mesut liderliğindeki güçler Taliban'ı burada ağır bir yenilgiye uğrattı.
Pakistan'dan ve bazı Körfez ülkelerinden para ve silah desteği aldığı belirtilen Taliban, 1996 yılının eylül ayında Kabil'e saldırmak üzere hazırlık yaptı.
Kanlı sokak savaşına girmek istemeyen Tacik komutan Ahmet Şah Mesut, kendine bağlı tüm güçleri 26 Eylül 1996'da Kabil'den çekti.
Afganistan İslam Emirliği kuruldu
Otorite boşluğundan faydalanan Taliban savaşçıları 27 Eylül 1996'da Kabil'e girdi. İlk olarak BM binasına sığınan eski Devlet Başkanı Muhammed Necibullah Ahmedzay ile kardeşi Şahpur Ahmedzay idam edildi.
Başkentin ele geçirilmesi zamanına kadar milis bir yapı olan Taliban, bu tarihten itibaren kendi hükümetini kurduğunu açıkladı. Adını Afganistan İslam Emirliği, kurucu lider Molla Ömer'i de Emirel Müminin (Müminlerin emiri) ilan etti. Bayrak değiştirildi.
Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan, Taliban'ı resmen tanıdı.
Kuzey ile savaş
Taliban'ın Kabil'i ele geçirmesinin ardından diğer gruplar, ülkenin kuzeyindeki Mezarı Şerif'i geçici başkent ilan etti. Burhaneddin Rabbani liderliğinde bir araya gelen ve adını Kuzey İttifakı olarak duyuran gruplar ellerindeki kentleri kaybetmemek için Taliban'a karşı mücadeleye girişti. Taliban, 1997'de Mezarı Şerif'e saldırdı. Halk direnişi ile karşılaşan örgüt, burada yaklaşık 10 bin savaşçısını kaybetti. 7 bin civarında Taliban militanı da Kuzey İttifakı tarafından esir alındı ve daha sonra bu militanların öldürüldüğü ifade edildi.
Mezarı Şerif'teki bu savaşla 'beyin takımını' kaybettiği belirtilen örgüte El Kaide'ye bağlı çok sayıda savaşçı katıldı. Taliban, topladığı güç ve örgüte yeni katılanlarla birlikte Ağustos 1998'de yeniden Mezarı Şerif'e saldırdı.
Bu defa kenti almayı başaran grup, siviller dahil birçok kişiyi öldürdü. Özellikle de azınlık durumdaki etnik gruplara mensup insanlar, topluca kıyımdan geçirildi. Mezhepçi politikalar uygulayan Taliban, İran'ın Mezarı Şerif'teki konsolosluğuna saldırdı, 9 İranlı diplomat ile bir gazeteci öldürüldü. Çok sayıda kişinin evi ve araçları ya gasp edildi ya da yakıldı.
Örgüt 1998'de Afganistan'ın yüzde 90'ını kontrol altına aldı. Muhaliflerin elinde sadece Şah Mesud'un kontrolündeki Pencşir bölgesi kaldı.
11 Eylül sorası ABD VURDU, Taliban rejimi çöktü
Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan ve 3 bin kişinin öldüğü 11 Eylül saldırılarının ardından ABD yönetimi, Taliban'dan El Kaide lideri Usame bin Ladin'i teslim etmesini istedi. Taliban, Ladin'i 'misafir' olduğu gerekçesiyle iade etmeyeceğini bildirdi.
Bunun üzerine ABD, 7 Ekim 2001'de Kuzey İttifakı'nın da desteğiyle Taliban'a yönelik operasyon başlattı. İki ay içinde Kabil dahil elindeki tüm şehirleri kaybeden Taliban rejimi çöktü, kalesi konumundaki Kandahar'a çekildi. Ardından burayı da kaybetti ve dağlara ve Pakistan’a kaçtı. Fakat sadece kaçmakla kalmadılar, saklandılar ve zaman içinde güçlendiler. Uyuşturucu ticareti, madencilik ve haraçla yıllık milyonlarca dolar gelire ulaştılar.
2004'te ABD'nin desteklediği bir hükümet göreve geldi ancak Taliban'ın saldırıları devam etti. Örgüt yeniden güçlenirken Afgan ordusuna yardım eden uluslararası koalisyon bu tehditlere karşı mücadele ederken zorlanmaya başladı. 2009 yılında isyan kuvvetlenerek gerilla savaşına döndü.
2001'den sonraki dönemde Afganistan'da en kanlı çatışmaların yaşandığı yıl olan 2014'te, Afganistan'da sonsuza kadar bulunmak zorunda kalmaktan endişe eden uluslararası güçler, çatışmalardan çekilmeye karar verdi ve Taliban'la çatışma görevini Afgan ordusuna devretti. Fakat bu Taliban'ı cesaretlendirdi. Örgüt hükümet güçlerine ve sivillere karşı saldırılar düzenleyerek daha fazla alanın kontrolünü ele geçirdi. BBC 2018'de, Taliban'ın ülkenin yüzde 70'inde açıkça faaliyet gösterdiğini ortaya koymuştu.

Taliban ile
anlaşma…
Şubat 2020'de ABD ve Taliban, "Afganistan'a barış getirmek için" bir anlaşma imzaladı. ABD ve NATO müttefikleri tüm askerlerini çekecek, bunun karşılığında ise Taliban kontrol ettiği bölgelerde El Kaide veya diğer radikal grupların faaliyet göstermesine izin vermeyecekti.
Geçen yılki müzakereler kapsamında Taliban ve Afgan hükümeti savaş esirlerini karşılıklı olarak serbest bıraktı. 5 binden fazla Taliban militanı bu anlaşmada salıverildi.

Savaşın bedeli

Afganistan'da 2 bin 300 ABD askeri öldü, 20 binden fazlası da yaralandı. Diğer ülkelerden de yüzlerce asker hayatını kaybetti veya yaralandı. 2009'da Birleşmiş Milletler hayatını kaybeden sivillerin sayısını düzenli bir şekilde tutmaya başladığından beri çatışmalarda 111 bin sivilin öldüğü ya da yaralandığı tespit edildi. Bir araştırmaya göre Afganistan'daki savaşın ABD'li vergi mükelleflerine maliyeti 1 trilyon dolar oldu.