Şengül Hablemitoğlu
Beklenmeyeni Bekle, Anla, Gör ve Yönet...
Bize bir şey olmaz noktasından geldiğimiz
yer çok hızlı oldu. Daha geçen hafta, bizde
Türk geni var bulaşmaz, bizim kelle paçamız
var diyorduk. Bugün, karantinaları, ülkemizin
sınırlarının kapatılmasını, okula gidemeyen
çocuklara kimin bakacağını, eğitimin online
olup olmayacağını, Cuma namazından vazge-
çemeyen eşraftan sorumlu cami bakanlığını
(!) ve belki de yeniden gelecek olağanüstü hali
konuşuyoruz. Koronavirüs, korkutucu olmaktan
çıkıp kitlesel ölümcül boyutlara ulaştı. Artık
dünyanın bir pandemisi var. Üstelik, bir ada
satın alma ve orada güvende olduğunuzu
düşünme gücünüz olsa bile, bir kaos yaşıyo-
ruz ve kaçınılamaz bir etkisi var yaşadığımız
bu kaosun; ‘’kelebek etkisi’’... Çin’e günlerce
uzaktan baktıktan sonra, esasında hiç de gü-
vende olmadığımızı o ilk vakanın paylaşılması
ile anlayıverdik. Öyle ki, ‘’kaos teorisi’’nin
babası toprağı bol olsun, matematikçi Edward
Lorenz’i hatırlayanlarınız olmuştur. Lorenz,
kaos teorisini açıklarken; “...Brezilya’da küçük
kanatlarını çırpan bir kelebeğin Teksas’ta bir
kasırganın şiddetini kışkırtabileceği’’ni söylü-
yordu. Küresel salgın hastalıklar, kaos teori-
sinin işleyişine en iyi örnektir. İnsanı, ciddiye
almazsa acımasızca hazırlıksız yakalar.
Kaos, sürprizlerin ve tahmin edilemeyenlerin
bilimidir. Bize, beklenmeyeni beklemeyi öğre-
tir. 21.yüzyılda yaşamdaki kaos(lar)dan kaçın-
mak imkansız artık. Bize bağlı olmayan, kimi
zaman bağlı da olabilir, bütün değişkenlerini
kontrol ve tahmin edemeyeceğimiz yaşamımız
için yaptığımız planların aksayabileceğini ya
da alt üst olabileceğini öğreniriz(Beklenmeye-
ni beklemek). Koronavirüsün yarattığı kaosu
olduğu gibi kabul ettiğimizde rutinimizden,
alışkanlıklarımızdan ve sınırlandırmalarımız-
dan da özgürleşiyoruz. Her gün çıkıp o kahveyi
malum yerden almak zorunda değiliz. İşimizi
evden de yapabiliriz. Bir yerel yönetim çocuk-
lar okula gidemediğinde, pozitif ayrımcılık
yapıverir aniden. Nihayetinde her şeyin daha
iyi olması ve hayatta kalmak için bu kaos bir
geçiş dönemine de işaret eder. Nasıl deniyor-
du; dalgalanma olmadan durulma da ol-
maz(Anlamak). Kaos teorisi bize bir şeyi daha
öğretir; bazı sabitleri tanımladığımızda kaosu
kısmen kontrol etmek mümkündür; yaşamın
değişkenlerini azaltmak, daha sade hayatlara
geçmek gibi. Kolonyayı, kolanyayı değil yeni-
den sevmek gibi. (Görmek). Veee, hayatımızın
hiç bir döneminde kaosun olmaması düşünü-
lemez. Az ya da çok. Buradaki gizemi görmek,
kaosla gelen fırsatları, bazı ihtiyaç maddeleri-
ne fahiş zam yapmayı kast etmiyorum tabii ki,
kaçırmamaktır (Yönetmek).
Başka bir ülkede olsaydık, size derdim ki;
‘’totaliter’’ bir duyarlıkla daha önce karşı-
laşmak zorunda olmadığımız uygulamalar,
talimatlar ve koşullarla karşılaşacağız. Ancak
zaten biz buna alışkınız. Alışmamız gereken,
güvenli sosyal mesafeler ile kişisel hijyeni
öğrenmek ve uygulamak sadece. Daha basit
yaşamayı keşfetmek, uzun zamandır okuya-
madığımız o kitabı raftan almak, arayamadı-
ğımız sevdiklerimizi arayıp hatırlarını sormak.
Çocuklarımızla oynamak, sanal müze gezisi
yapmak. Ancak önlemler noktasında işimiz
hem kolay, hem de zor. Bize kenevir gerekli
diyen de var, duanın gücünü pazarlayan da,
bitkisel tedaviden söz eden, kediniz köpeğiniz
varsa bağışıklığınız gelişir diyen, büyük resmi
görüp virüsün laboratuvarda geliştirildiğini
anlatan da. Bu yazıya sığdırmak mümkün de-
ğil konuşulanları. Ancak net bir şey var; hem
biz, hem de siyasi ve tıbbi karar mekanizma-
ları; klasik ya da sosyal medya tartışmaları ve
analizleri ile hareket edersek COVID-19 Tür-
kiye’de daha hızla yayılacaktır. Öyleyse önce
kişisel sorumluluk almak çok kıymetli. Sosyal
ve ekonomik sistemlerimizin ekosistemle nasıl
bağlantılı olduğunu bu pandemi bize açık bir
biçimde gösterdi. Ayrıca, dünyanın geleceğine
zarar verebilecek davranışlardan kaçınmayı
öğrenme zamanımızın geldiğini de söylüyor
bize bu yaşadıklarımız. Ünlü bir düşünürün
de dediği gibi; “yaşam fırtınanın geçmesi-
ni beklemek değil, yağmurda dans etmeyi
öğrenmektir.” Tıpkı İtalyanlar gibi... Paylaşılan
balkonlardaki müzikli, şarkılı videoları izlemek
şu stresli günlerimizde hepimize iyi geldi.
Evet, panikle marketleri talan edenlerle,
fırsatçıları ülkenin ilgililerine havale ederek,
artık öpüşmek ve kafa tokuşturmanın cesaret
istediği şu günlerde, hepinizi korona selamı ile
selamlıyorum. Anladınız siz onu...