Bazen ne düşünüyorum biliyor musunuz?

Tüm kadınlar birlik olsa ve erkeklerin hayatlarından bir süre fiziki anlamda çıksalar… Öldürülen, yok sayılan kadınlar adına kendi yokluğuyla cezalandırsalar erkekleri.
İstediği zaman sevecek, istemediği veya istenmediği zaman dövecek hatta öldürecek kadın bulamasalar…
Ama öyle eşinin ambargo uyguladığı erkeğe de annesi, kız kardeşi falan sahip çıkmayacak. Tam teşekküllü bir yaptırım olacak.
Hak etmeyen erkekler de var elbet ama kurunun yanında yaş da yanar misali idare edecekler bir süre.
Tahminimce üç günde mum olurlar… Ne mahkemelerde iyi hâl indirimi uygulanır bir erkeğe ne de kadına el kaldırmaya cesaret eden olur.
Bazılarınızın “Böyle saçma şey olur mu?” dediğini duyar gibiyim.
Yanlış anlaşılmasın, erkek düşmanı değilim lâkin erkeklerin kendilerini kadının bedeninin, yaşam tarzının hatta inancının üzerinde yetkili görmelerinin sonu gelmiyor. Hemen hemen her gün saçma sapan sebepler uğruna kadınlar öldürülüyor, şiddete maruz kalıyor.
Başta din olmak üzere örf- âdet, gelenek-görenekler kullanılarak kadına dayatılan sorumluluk ve yük çok fazla… Kendini Allah’a, kadını da kendine kul olarak gören zihniyetin değişmesi gerek.
Yaşamın her alanındaki olumsuzlukların müsebbibi olarak kadının görülmesinin sonu gelmeli artık.
Düşünebiliyor musunuz?
Doğal afetlerin müsebbibi kadın,
Aile bütünlüğünün bozulmasının müsebbibi kadın,
Tecavüz eden erkeklerin müsebbibi kadın,
Din elden gidiyorsa müsebbibi kadın,
Erkek kadını öldürüyorsa müsebbibi kadın,
Uzayıp giden hem de doğru olmayan bu gerekçeleri değiştirmek yine biz kadınların elinde… Yazalım, meydanlarda toplanalım, konuşalım ama sorunun çözümü için işin büyük bir kısmı annelere düşüyor.
“Erkektir yapar” zihniyetini kadınlar olarak önce bizim değiştirmemiz gerek. Yarın kız çocuklarımız ölsün istemiyorsak, bugün erkek çocuklarımızı kadının bedenine ve kararlarına saygılı olarak yetiştirmek zorundayız.
8 Mart Dünya Kadınlar Günümüz Kutlu ve Umut Dolu Olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Baykal Arşivi