Benim 'akşamcım' işini bilir!

Benim 'akşamcım' işini bilir!
Her şey "küçük küçük" yasaklarla başladı. Ardından fahiş zamlarla bira bile "lüks" haline geldi. Ve şimdi evde içki üretimi de devletin yoğun markajı altında... Ne mutlu bizlere... Adnan Şenses'in "Doldur Meyhaneci"yi TRT'de...

Her şey "küçük küçük" yasaklarla başladı. Ardından fahiş zamlarla bira bile "lüks" haline geldi. Ve şimdi evde içki üretimi de devletin yoğun markajı altında... Ne mutlu bizlere... Adnan Şenses'in "Doldur Meyhaneci"yi TRT'de seslendirdiği günlerden ünlülerin sosyal medyada kadehlerini sakladığı bir döneme Elon Musk hızıyla geliverdik!


Toplum olarak en güzel hasletlerimizden biri, yasaların açığını bulmak ve ilk fırsatta yasakları delmektir. Kafamız böyle konularda hukuk âlimlerinden bile iyi çalışır. Neticede pandemi zamanı bir minibüse 37 kişi doluşabilen, "çenede maske" ile gezerek tıpta dünyaya örnek gösterilen necip bir milletizdir.
Memleketin bağrından çıkan birbirinden değerli siyasetçilerimiz de huyumuzu gayet iyi bildiklerinden, yasaklar koyar ama çok da üstünde durmazlar. Uber mi yasaklandı? Derhal mahalledeki korsan taksi ile ulaşımı çözeriz. Wikipedia mı kapalı? Adres satırına bir "sıfır" koyar yine gireriz! Ama konu içki oldu mu işler biraz değişir. Zira devletimiz bu konuyla yakinen ilgilidir ve en büyük savaşı ne İdlib'de "rejim güçleri"ne, ne "Mavi Vatan"da "yedi düvele" karşı vermektedir. Muharebenin hası, "akşamcı" ve "ayyaş" takımına karşı rakı sofrasında cereyan etmektedir!

ÖNCE FESTİVALLER BİTTİ  

Bu uğurda ilk büyük adım 2013 yılında atılacak, akşam 10'dan sonra içki satışı yasaklanacaktı. Kimse "Neden?" ve "Ne hakla?" diye sormayacak, satışlar kuytu Tekel bayilerinde "Aman abi, polis görmesin" şiarıyla yolunu bulacaktı.
Aynı yıl içkinin tanıtımı ve promosyonlar da yasaklanıyordu. Aman canım, marketlerin yılbaşı sepetinden Jack Daniel's çıkmasa da olurdu. Bedava kadeh ve şişe açacağı gibi hediyeler de zaten evde yer kaplıyordu. Ama böyle böyle, görkemli müzik festivallerinden geleneksel Adana Rakı Günleri'ne, birçok etkinliğin yasaklanacağı dönem başlamıştı. Zira "alkole özendirmek" her yere çekilebilecek, geniş bir tanımdı. Mamafih Türkiye'deki Şampiyonlar Ligi maçlarında statlardaki Heineken panoları belirsiz hale getiriliyordu ama yurt dışı naklen yayınlarda bira reklamları hâlâ gözümüzün önündeydi. Demek ki ne kadar "Orta Doğulu"laşsak da "emir", teknolojiyi kesememekteydi.

'ETİL'İN SALTANATI UZUN SÜRMEDİ

Aradan geçen zamanda içkiye fahiş zamlar yapılmış, artık yasaklar da anlamsızlaşmıştı. Öyle ya, zaten kimsede bakkala gidip bir rakıya 200, bir biraya 12 lira ödeyecek para kalmamıştı!
Bunun çözümü de "etil alkol"de bulunacak, "akşamcılar"ın yeni adresi eczaneler olacaktı! İçine anason aroması veya yağı katılınca "rakı"ya dönüşen ve son derece ucuz olan "etil", kısa sürede Migros raflarında yerini alacaktı!
Bu büyük vergi kaybını anında fark eden devletimiz, "etil"in içine acılaştırıcı madde koyacak ama yine de internet satışlarının önünü alamayacaktı. Aynı dönem İngiltere ve Yeni Zelanda'dan ithal edilen bira kitlerine de sessiz sedasız "gümrük yasağı" geliyor, evde üretime darbe vuruluyordu. Oysa tam aksi yönde, bu kez yerli piyasa kızışacak, İzmir'de üretilen ve "mayşe" adı verilen "taze arpa suları" ülke sathına bedava kargo ayrıcalığıyla yayılacaktı! Bir şişe soğuk bira içeceğim diye insanların içi pislik dolu şişeleri sokaktan toplayıp evde güzelce kaynattığı, sonra onları ev yapımı birayla yeniden doldurduğu ne de güzel bir yüzyıldı!

ŞİMDİ 'BİRA' DEMEK BİLE YASAK...

İçki konusunda çıkarılan bunca zorluk yetmezmiş gibi şimdi hükûmetin yeni bir torba yasayla etil alkole ve saat 10'dan sonra içki satan esnafa çok daha ağır para cezaları vereceği söyleniyor. Bu da daha çok kişi merdiven altı "etil"e yönelecek, karaborsa patlayacak, metil alkol zehirlenmelerinden can kayıpları yaşanacak anlamına geliyor. "Ayyaş tayfası" için çember giderek daralıyor.
Elbette "Benim akşamcım işini bilir" düsturuyla bu engelleri aşanlar çıkacaktır zira meyve ve ekmek mayasının var olduğu hiçbir yerde "alkol" üretimini önleme imkânı bulunmamaktadır. Ve düdüklü tencereden bozma ev tipi imbik ve paslanmaz çelik kazanlarla ülkemiz, Afganistan, Sudan ve Moritanya gibi özgürlük cennetlerine inovasyon konusunda örnek olacaktır.
"Küçük küçük" yasaklarla başlayan sürecin sonunda geldiğimiz yer tam da burasıdır ve artık radyoda "bira" sözcüğünü ağzına aldı diye programcı Nihat Sırdar'a RTÜK "ceza" yazmaktadır. Ünlüler, fotoğraf karesinde içki görünmesin diye kadehlerini masanın altına saklıyorsa bu bir demokrasi destanıdır. Ve en son İlber Ortaylı'yla yemekte görüntülenen gazeteci İsmail Küçükkaya, bir "tweet" atarak içki içtiği iddiasını reddetme ihtiyacı duyuyorsa milli birlik ve beraberlik tam olarak sağlanmıştır!
Bir SpaceX'imiz yok belki... Ama ülkemiz Adnan Şenses'in "Doldur Meyhaneci"yi, Tanju Okan'ın "Her Akşam Votka Rakı ve Şarap"ı TRT'de seslendirdiği günlerden buraya Elon Musk hızıyla savrulmayı başarmıştır!

ÖNEMLİ NOT: Kaçak etil alkol öldürücü olabilir. Lütfen ucuz diye kendinizi riske atmayın, canınızdan olmayın.