Özgür Özel'den Erdoğan'a ayna yanıtı: O aynaya baktığında depremzedeyi bir yılın sonunda konteynere muhtaç bırakan vicdansızı göreceksin

Özgür Özel'den Erdoğan'a ayna yanıtı: O aynaya baktığında depremzedeyi bir yılın sonunda konteynere muhtaç bırakan vicdansızı göreceksin
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Hatay'da Lütfü Savaş'ın adaylığına, Erzincan İliç'te meydana gelen maden faciasına ve gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde...
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Hatay'da Lütfü Savaş'ın adaylığına, Erzincan İliç'te meydana gelen maden faciasına ve gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, Hatay'da neden Lütfü Savaş ile devam etme kararı aldıklarını da açıkladı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Erzincan'daki faciaya değindi

"İliç meselesi aslında normal şartlarda, herhangi bir demokraside turnusol kağıdı gibidir. Ve bu yaşandığında iktidarın öyle özeleştiri yapması, yapmıyorlar ama, özeleştiri yapması da onları kurtaramaz. Dilemiyorlar ama özür de onları kurtaramaz. Değil bir bakan, başka bir ülkede olsa başbakan, cumhurbaşkanı istifa etse ancak yeridir. Bu İliç’i ilk kez duymuyoruz, bu İliç Erzincan İliç’teki altın madeni yılların çevre mücadelesinin, yılların demokratik, sivil kitle örgütlerinin, meslek örgütlerinin ve dahi CHP’nin bizzat Çevreden Sorumlu Genel Başkan yardımcılarımızın, geçmişte gidip orada açıklamalar yaptığı tehlikelere dikkat çektiği bir yerdir.

Bahçeli'ye Murat Kurum yanıtı

Bu madenler önce izin alıyorlar. Almış. ÇED raporu düzenlenmiş. Sonra küçük bir izni büyütüyorlar. 4 kat 5 kat büyümek için başvuruyorlar. Büyümek için başvurulduğunda bir çevresel etki değerlendirme raporu hazırlanmış, o raporun altında bir imza var Bakan Murat Kurum. Ve biz Murat Kurum’a bu sorumluluğunu hatırlatıyoruz. Murat Kurum hiç üstüne alınmıyor.

Onu atayan Recep Tayyip Erdoğan hiç bu konulara girmiyor, en nihayetinde bugün Bahçeli gelmiş diyor ki, ‘Murat Kurum görevini layığı ile yapmıştır, oradaki, verilen raporu düzenleyenlerde izin için altına imza atanlardandır, Murat Kurum’un konuyla alakası yoktur.

İstanbul’u yönetmeye talip, Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum söz konusu olunca sayın Bahçeli Kurum’un konuyla alakası yok dedi.

Bunu basın aracılığı ile sayın Bahçeli’nin dikkatlerine ve Türkiye’nin vicdanına sunuyorum. BU oradaki madenin 5 kat büyümesine izin veren bugünkü felakete onay veren rapor. Altında, Devlet Bey’in dediği gibi, ÇED Denetim Müdürü’nün imzası var. Bakın bu kırmızıyla kare içine aldığımız yerde ne yazıyor: İmzayı ‘Bakan adına’ Genel Müdür atıyor.

Ey Devlet Bey, siz devleti bilen, devlet geleneğini bilen bir partinin genel başkanı olarak, bakanın benim adıma imzayı sen at dediği genel müdürün imzasından, bakan Murat Kurum’un sorumlu olmadığını söylüyorsun. Oysa belge imzanın Murat Kurum adına atıldığını ve buradaki meselenin tek sorumlusunun Murat Kurum olduğunu söylüyor.

Vatandaşlarımıza söylüyorum; bakan adına atılan imzayla bunlar yaşandıysa, ben bunları sizleri vicdanınıza havale ediyorum.

Deniz Baykal, 1978'de Ecevit hükümetinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'ydı. Baykal bütün madenleri kamulaştıracaktı. 1985 cunta sonrası gelen ANAP hükümetinde madenlerde yavaş yavaş özel sektöre açılmaya başlarken, 'Türkiye yüzde 10 devlet hakkıdır' diye madde konuldu. 2004 yılına kadar böyle devam etti. 2004 yılında AKP devlet hakkını yüzde 2'ye indirdi. 2010'da bu hak yüzde 4'e çıkarıldı, yüzde 50 teşvik verildi. 2019'da ise devletin indirimi yüzde 75'e çıkarıldı. Bu hesaba göre nasıl oluyor? Altının fiyatı dünyada düşüyorsa Türkiye'de devlet hakkı da düşüyor. Çıkaran şirket 100 liranın 98 lirasıyla para kazanırken, payımızı düşürüyorlar.

Halkın çıkarları yerine ayrıcalıklı grupların çıkarlarını üstün tutanların, birilerine rant yaratanların nasıl ekonomimizin canına okuduklarını hem de 9 canımızı nasıl felakete sürüklediklerini gördük. Bu sorunları herhangi bir muhalefet partisi çözemez. 1978'nin morali ve gücüyle Ecevit'in cesareti ve Baykal'ın kararlılığıyla CHP çözer.

1 Nisan sonrasına değindi

1 Nisan sonrası acı reçete konuşuluyor. Acı reçetenin garibana dayatılacağının, Türkiye ekonomisinde yabancı yatırımcılar için fırsatlar çıkacağı konuşuluyor. Böyle bir felakete gidecek miyiz, yoksa 31 Mart akşamı lehimize çevirecek miyiz? 31 Mart akşamının bambaşka bir önemi var. Yoksullar, garibanlar, emekliler ve emekçiler için; bu iktidar beklediği desteği görecek olursa, beklemediği desteği alamazsa, bu gidişata kırmızı ışık yakılmazsa 1 Nisan sonrası felakettir. İlk mesajı 31 Mart'ta verirse ayağını denk alacak.

4 yıl boyunca seçim olmaması, zenginin kayrılması, en düşük maaşa mahkum edilmenize son çareniz, son yetkiniz. Gücünüzü gösterin.

Akşener'e yanıt

Akşener’in açıklamalarını dikkatle takip ettim. Vereceğim cevap, çok sert ve iki kelime: ‘Canı sağ olsun’

Erdoğan'a "aynalı" yanıt

Recep Tayyip Erdoğan’ın tweet’leri CHP’ye ayna tutmak içinmiş. Şunu söyleyelim, yumuşak bir üslup kullanıyor, CHP’lilere sesleniyor. Bir kere CHP’liler şunu da unutmaz.

Ey Erdoğan, sen değil miydin “Hatay’da belediye başkanı benden olmazsa hizmet gelmez mahsun kalırsınız. Bakın Hatay mahsun kalmadı mı?” diyen. Bu taş kalplinin kalbindeki taşın yumuşadığına inanacak enayi var mı karşında?

Ordu’ya “Tayyip Erdoğan varsa doğal gaz var yoksa doğal gaz yok” diyen şantajcıya prim vereni görecek birini görüyor musun karşında.

CHP’ye ayna tuttuğunda, o aynayı sana çevirirler. O aynaya baktığında varlığını borçlu olduğun millete şantaj yapan bir tükenmişi göreceksin.

O ayna baktığında 6 Şubat depremlerinde söz verip de bir yılın sonunda yüzde 92’sini hala çadırda, konteynere muhtaç ettiğin depremzedeyi orada bırakan bir vicdansızı göreceksin.

O aynaya baktığında kendi çevresini güvende tutup zenginleştirip, milleti yoksulluğa sefalete güvensiz bir yaşama terk eden bir kalpsiz göreceksin.

O aynaya baktığında yerel seçimleri kaybedeceğini anladığında İstanbul seçiminin gittiğini anladığında, Abdullah Öcalan’dan mektup okutacak çürümüş bir siyasetçiyi göreceksin.

Cumhuriyet kurucularına hakaret eden Şevki Yılmaz'a yanıt

Şevki Yılmaz… Çıkmış Abdülhamit’in dördüncü kuşak torunu Orhan Osmanoğlu’nun kızı Berna Osmanoğlu’nun düğününde nikah şahitliği yapıyor. Utanmadan sıkılmadan, ‘Osmanlıyı süren soysuzları lanetliyorum’ demiş.

Şevki Yılmaz gibi bir çukura, seviyesine inmeye utanacağım birisine… Şevki Yılmaz’la siyasi mücadele edemezsiniz arkadaşlar. Normal siyasi yöntemlerle mücadele olmaz. Onunla mücadelenin bir yolu var, bir tane foseptik kamyonu bulacaksınız, onunla layık olduğu yere taşıyacaksınız.

Lütfü Savaş'ın adaylığına ilişkin açıklama

Son 22 yılda deprem vergilerini doğru yere harcamamış hükumetin sorumluluğunun bir yere yüklenmesi doğru değildi ama biz mesajımızı aldık. Dün gece saat 3'e gelirken biz üzerime düşen bütün eleştiriyi yaparak, Lütfü Savaş'ı ilk kullandığı bazı ifadelerden kendisinin de üzüldüğünü not ederek; ama bir yandan Hatay'ı ele geçirip demografisini değiştirmek isteyen ve Hatay'ı Hatay olmaktan çıkaracak olanlara karşı, örgütümüzün talebi, inancı ve seyre baktığımızda Hatay'da yola Lütfü Savaş ile devam etmeye karar verdik.