Cumhuriyet bir kadın devrimidir

Cumhuriyeti var eden kadınlar, Cumhuriyet’in var ettiği kadınlar bizim kadınlarımız…

Cumhuriyet’in kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk, kuruluş ve kurtuluş sürecinde hep kadınlarla birlikte yürümüştür. Cumhuriyet öncesi de sonrası da kadınlarla yürüdüğü yolda en önemlisi onlarla çalışmayı içselleştirmiş bir liderdir.

Kurtuluş Savaşı sırasında ona inanan kadınlar Anadolu’nun her köşesinde her konumda eğitimli, eğitimsiz cephede ya da cephe gerisinde mücadeleleri ile tarih yazmışlardır. Her kadın hakları seslenişimde Kastamonulu Şerife Bacı’yı ve yazar Halide Edip Adıvar’ı örneklemeden geçemem.

Kurtuluş mücadelesi veren yiğit kadınlarımız ruhumuza sinmiş, gönül meclisimizdeki yerlerini çoktan almıştır.

Hangimizin her Erzurum seslenişinde milli mücadele kahramanımız Üsteğmen Fatma Seher Erden nam-ı şerif “Kara Fatma” dilinden dökülmez ki...  

Halide Edip Adıvar hem kalemiyle hem de mücadelesiyle Mustafa Kemal’in yakın yol arkadaşıdır. Hatta rivayet odur ki savaş sürerken Mustafa Kemal, bir gün kendisine, “Halide bu yaşadıklarımızı not alıyorsun değil mi” diye sorar. Halide Edip, Cumhuriyet kurulduktan sonra yıllarca edebiyat dünyamıza ölümsüz eserler verir.

Ülkemizde açılmasına karar verilen ‘Dünya Yazarlar Örgütü’ kısa adı PEN’in ilk kadın başkanı olur.

Halide Edip Adıvar’dan bugün PEN başkanı Zeynep Oral’a…

Atatürk’ün Cumhuriyet sonrası kadınlara yönelik birçok sözü gibi şu sözü de akıl cebimizdedir: “Yeryüzünde gördüğünüz tüm güzelliklerin yaratıcısı kadınlardır.”

Değişimin Kalbinde Kadınlar

Kadınlar için 5 Aralık 1934 anlamlı bir tarih olarak künyemize yazılır.

O gün kadınlara “seçme ve seçilme hakkı”  tanınmıştır.

“Birçok Avrupa ülkesinden önce ülkemizde bu hak kadınlarımıza verildi” beylik tümcesini ülkeyi yönetenlerden çokça duyuyoruz. Avrupa ülkelerinden önce verildiği gerçek bir tümce, gerçek olmayan bu hakkın verilmesi değil tanınmasıdır. Cumhuriyet’in kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk bu devrimi kadınlarla gerçekleştirdi. Kadınlar kurtuluş ve kuruluş aşamasına katkı koydular. Can verdiler, alın teri döktüler, sevdiklerini kaybettiler. Eğitimli kadından, eğitimsiz kadına her birinin unutulmaz katkı ve emekleri oldu, can vererek destan yazdılar.

Kadın hakları konusunda Cumhuriyet dünyanın öncüsü oldu.

Bunu gören Atatürk;   "Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının üstünde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim' diyemez." (21 Mart 1923) demiştir...

Cumhuriyetimizin 100. yılında ne yazık ki hâlâ ilkleri ve tekleri söylüyor ve yazıyoruz. İlk olan kadınlarımız hep anımsanır, genç kuşaklara anlatılır ya da yazılır.

İlk olan kadınlarımız baş eğmeyen kadınlardır.

Onlardan Biri de Süreyya Ağaoğlu...

Türkiye'nin ilk kadın avukatı ve kadın hakları savunucularındandır. Atatürk Süreyya Ağaoğlu’na avukat olmasını önermekle yetinmeyip onun toplumsal yolculuğunu özenle izlemiş ve yüreklendirmiştir. İngilizce ve Fransızca bilen Ağaoğlu, avukatlık uğraşı içinde olduğu yıllarda çok sayıda uluslararası konferansta ülkesini temsil eder.

1946'daki girişimleri sonucu İstanbul Barosu'nun Uluslararası Barolar Birliği'ne üye olmasını sağlar. 1946-1960 arasında bu birliğin tek kadın yönetim kurulu üyesi olarak tarihteki yerini alır.

Yine bir Ekim ayında İstanbul Barosu Başkanlığına seçilen ve 144 yıllık dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu’na ilk kadın başkanı avukat Filiz Saraç, bir hakkı çok zarif teslim ederek, kutup yıldızının Süreyya Ağaoğlu olduğunu kamuoyu ile paylaşır.

İkinci yüzyıla girerken; Anadolu desek de ne yazık ki her yer erkek dolu!

Günümüzde kadın mücadelesi yaşam mücadelesine dönüşmüştür!

Yine de kadınlar adına hep umutluyum, umutlu olmalıyız...

Birçok alanda kadınlarımız başarı öykülerini yazdırmayı sürdürüyor. Bu karabulutları hep birlikte bereket yağmurlarına dönüştürmeliyiz. Örgütlerimizle bütünleşip sorumluluklarımızın bilincinde, çağdaş bireyler olarak dayanışma içinde haklarımıza sıkı sıkı sarılmalıyız.

Kadınlar değişim ve dönüşümün en önemli dinamiğidir.

Kadınsız toplum renksiz ve dilsiz toplumdur!

Annelerimize armağan edemediğimiz demokrasiyi gençlerimize armağan etmeliyiz. Cumhuriyetimizin sonsuza değin yaşaması için mücadelemizle umut çiçekleri açtırmalıyız…

Özlemle beklediğim Cumhuriyet’in 100. yılını böyle mi kutlamalıydık!

Gönül istiyor ki daha anlamlı, daha coşkulu kutlasaydık.

Her şeye karşın Cumhuriyet’in 100’üncü yılı kutlu olsun.

Nice nice yıllarını görelim…

Cumhuriyet bir kadın devrimidir!

İnanıyorum dünyayı kadınlar değiştirecektir!

Cumhuriyet’in 100. yılını  taçlandıran Filenin Sultanlarına şükranlarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yaşar Seyman Arşivi