Kuzey Kıbrıslı sosyalistler seçim sonucu değerlendirdi: Falyalı öfkesi ve "federasyon" tepkisi Tatar'ı bitirdi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın, Saray destekli Ersin Tatar’a karşı %62,76 oy oranıyla ezici bir zafer kazanmasını, Kuzey Kıbrıslı sosyalist parti Bağımsızlık Yolu’nun Genel Sekreteri Umut Ersoy, Sendika.Org’dan Tankut Serttaş'a değerlendirdi.
Ersoy, Tatar’ın yenilgisinin ana nedenlerini, halkın birikmiş öfkesine, Türkiye’nin müdahaleci politikalarına duyulan tepkiye ve iki devletli çözüm dayatmasına karşı federasyon tercihine bağladı.
5 yıllık birikimin etkisi
Umut Ersoy, seçimin temel olarak halkın "Ersin Tatar’dan kurtulma seçimi" olarak görüldüğünü belirtti. 2020 seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm gücünü (maddi, manevi, yer altı ve yer üstü) kullanarak Tatar'ı koltuğa oturttuğunu iddia eden Ersoy, halkın bu duruma karşı biriktirdiği öfkeyi sandığa taşıdığını söyledi:
"Halkımız 2025’te yapılan bu son seçimi de beş sene öncenin bir rövanşı gibi görüyordu. Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs halkının iradesini Türkiye egemenlerine tamamen teslim edip oranın papağanlığını yapan kişi olarak görüldü."
Ersoy, bu öfkenin odağında iradeye yapılan saygısızlık ve gaspın olduğunu, ayrıca UBP-DP-YDP hükümetinin eğitim, sağlık, barınma gibi temel konularda ülkeyi uçurumdan atan uygulamalarının da bu sonucu doğurduğunu kaydetti.
Federasyon eğilimi var
Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri, seçim sürecinde adaylar arasında federasyon-iki devletlilik ayrımının muğlaklaştığını, ancak halk nezdinde Tatar’ın iki devletli çözüm dayatmasına karşı federasyon tercihinin belirleyici olduğunu savundu.
Ersoy, Erhürman’ın zaferini, kurucu ve birleştirici bir programdan çok, Ersin Tatar’a ve hükümetin uygulamalarına duyulan öfkenin belirlediği bir sonuç olarak yorumladı.
Türkiye ile kriz
Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Bağımsızlık Yolu olarak siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon ve bağımsız Kıbrıs’ın kurulmasını savunduklarını belirten Ersoy, Türkiye'nin iki devletli çözüm politikasını ise "takiyeci" olarak nitelendirdi:
"Türkiye Cumhuriyeti aslında gerçekte iki devletli çözümü savunmuyor... Kendi kontrolünde tutabileceği, uluslararası hukuk dışında olan her türlü kara para, fuhuş, mafya işlerini yürütebileceği bir 'arka bahçe'den daha çok fayda sağlıyor."
Ersoy, Türkiye’nin bağımsız ve egemen bir KKTC istemediğini, çünkü bunun Türkiye’ye olan bağımlılığı azaltacağını söyledi. Ayrıca 2017'den sonra iki devlet politikasına geçilmesine rağmen, Türkiye'nin KKTC'yi tanımak adına somut bir adım atmadığını, hatta Kıbrıs Cumhuriyeti ile uluslararası platformlarda bir arada bulunduğunu belirtti.
Manipülasyon uyarısı
Türkiye medyasında federasyon tezinin “yama olmak” gibi hamasi söylemlerle aktarıldığını belirten Ersoy, Türkiye kamuoyunun bu konuda yanlış bilgiyle boğulduğunu savundu. Bu durumun, Türkiye’nin gelecekte Kıbrıs’ta yapabileceği olası bir “açılım” için kamuoyunu milli duygularla hazırlamak olarak da okunabileceği uyarısında bulundu.
Seçimde aday çıkarmama kararlarını, Tatar’a yönelen öfkenin Erhürman etrafında programsız bir şekilde yoğunlaşacağı öngörüsüyle aldıklarını belirten Ersoy, asıl hazırlıklarının seçim sonrası döneme yönelik olduğunu söyledi:
"Erhürman’ın federasyondan uzaklaşma ihtimalini gördüğümüz için, biz federasyon baskısı kurmak için hazırlanıyoruz.... Sınıf mücadelesinde, Kıbrıs sonunda verdiğimiz mücadeleyi de sokakta yürüten bir parti olarak kadrolarımızı, enerjimizi seçim sonrasındaki mücadele için hazırladık."
Ersoy, partilerinin mücadeleyi sadece Kıbrıs sorunuyla sınırlamayıp, eğitim, sağlık, asgari ücret gibi toplumsal sorunlarla ve uluslararası konularda (Filistin halkıyla dayanışma) aktif olarak sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Kaynak:Haber Merkezi