ABD, Çin'e gümrük vergisini yüzde 104’e çıkarıyor: Küresel ticaret savaşında gerilim tırmanıyor
ABD ile Çin arasında tırmanan ticaret savaşı, dünya ekonomisini yeni bir krize doğru sürüklüyor. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Çin’den ithal edilen ürünlere uygulanan gümrük vergisinin 10 Nisan itibarıyla yüzde 104’e çıkartılacağını açıkladı. ABD yönetimi, bu adımın Pekin’in misillemesine karşı bir yanıt olduğunu savundu.
Başkan Donald Trump, 2 Nisan’da Çin mallarına yüzde 34 ek vergi getirerek toplam gümrük vergisini yüzde 54’e çıkarmış, Çin ise buna 10 Nisan'dan itibaren ABD ürünlerine yüzde 34 ek vergiyle karşılık vereceğini duyurmuştu. Trump, Çin’i “daha fazlasını istememize sebep olacak bir zayıflık göstermemeleri” konusunda uyarmıştı.
Trump: “Çin anlaşmak istiyor ama nereden başlayacağını bilmiyor”
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Trump, “Çin bir anlaşmaya varmayı çok istiyor ama nereden başlayacaklarını bilmiyorlar. Bizi aramalarını bekliyoruz” diyerek Çin'e müzakere çağrısında bulundu.
Küresel piyasalar sallandı
Gümrük tarifesi kararları yalnızca iki ülkeyi değil, tüm dünyayı etkiliyor. BBC Ekonomi Servisi’ne göre, Çin ve ABD birlikte küresel ekonominin %43’ünü oluşturuyor. Bu devlerin ticaret savaşına girmesi, üretim, ihracat, istihdam ve yatırımlar açısından küresel bir durgunluk riskini beraberinde getiriyor.
ABD’nin eski Hazine Bakanı Larry Summers, son iki günlük borsa düşüşlerinin 1987 krizi, 2008 çöküşü ve pandemi sonrası yaşanan kayıplarla yarışır seviyede olduğunu belirterek “Piyasalardaki bu sert düşüşler, daha büyük sorunların sinyali olabilir” dedi.
Çin'den geri adım sinyali yok
Çin Ticaret Bakanlığı ise Trump’ın vergilerine “sonuna kadar direneceklerini” duyurdu. Çin’in sübvansiyonlu üretim modeli ve 1 trilyon doları aşan dış ticaret fazlası, küresel dengeyi etkileyen bir unsur olarak öne çıkıyor. ABD’nin ithalatı durdurması halinde bu ürünlerin başka pazarlara "atılması" ihtimali, Türkiye dahil birçok ülke için yeni bir ekonomik baskı anlamına geliyor.
Resesyon kapıda mı?
BBC Ekonomi Muhabiri Simon Jack'e göre, büyük borsa düşüşleri doğrudan bir ekonomik kriz anlamına gelmese de, “Trump’ın bu çapta bir gümrük vergisi operasyonu başlatması, resesyon riskini ciddi oranda artırmış durumda.”
Petrol ve bakır gibi emtialardaki yüzde 15’in üzerindeki düşüş de küresel büyümeye dair endişeleri besliyor. Özellikle bankacılık hisselerinde yaşanan çift haneli kayıplar, yatırımcılar için kırmızı alarm anlamına geliyor.
Türkiye’ye etkileri nasıl olur?: Rekabet, ihracat ve sermaye girişleri baskı altında
ABD ile Çin arasında yükselen ticaret savaşı, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için doğrudan olmasa da dolaylı ve çok katmanlı bir risk oluşturuyor. Türkiye ekonomisi hem Çin mallarıyla rekabet eden sektörlere sahip olması, hem de dış ticarete ve dış finansmana duyarlılığı nedeniyle bu dalgadan etkilenmeye açık.
1. Ucuz Çin mallarının yön değiştirmesi
ABD pazarından çıkmak zorunda kalabilecek Çinli üreticilerin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika gibi yeni pazarlara yöneleceği tahmin ediliyor. Türkiye de bu pazarlarda aktif bir üretici ve ihracatçı olduğu için, özellikle tekstil, plastik, elektronik, beyaz eşya gibi alanlarda Çin’le doğrudan rekabet baskısı artabilir. Bu, Türk firmaları için fiyat kırma zorunluluğu ya da pazar kaybı anlamına gelebilir.
2. Türkiye'nin risk primi artıyor
Ticaret savaşının küresel büyümeyi yavaşlatma riski, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını da azaltıyor. Bu durum Türkiye gibi dış finansmana bağlı ekonomilerin risk primini yükseltiyor. Nitekim Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), 7 Nisan itibarıyla 372 baz puana çıkarak son 1,5 yılın zirvesine ulaştı. Bu da dış borçlanma maliyetlerinin artması demek.
3. İhracat ve büyüme beklentileri baskı altında
Çin ve ABD küresel talebin neredeyse yarısını oluşturuyor. Bu iki devin büyümesindeki bir yavaşlama, başta Avrupa olmak üzere Türkiye’nin ihracat yaptığı pazarlarda daralmaya yol açabilir. Özellikle sanayi ihracatçısı olan Türkiye için bu durum büyüme oranlarının gerilemesi ve iş gücü piyasasında baskı anlamına geliyor.
4. Dış ticaret açığı yeniden büyüyebilir
Küresel durgunluk dönemlerinde emtia fiyatlarında düşüş yaşanırken, ithalatın da artabileceği görülüyor. Çin’den daha ucuza gelecek ürünler, iç pazarda Türk üreticilerin yerine geçebilir. Bu da yerli üretimi baskı altına alırken cari açığın yeniden büyümesine yol açabilir.
5. TL üzerindeki baskı artabilir
Sermaye çıkışı ve büyüme beklentilerindeki bozulma, Türk Lirası üzerinde ek baskı yaratabilir. Bu durum hem enflasyonun kontrolünü zorlaştırabilir hem de Merkez Bankası’nın faiz politikasını daha da karmaşık hale getirebilir.
Kaynak:Haber Merkezi