Bütçe 6 ayda iflas eşiğine geldi, Hazine 100 TL borç için 135 TL yeniden borçlanıyor

Bütçe 6 ayda iflas eşiğine geldi, Hazine 100 TL borç için 135 TL yeniden borçlanıyor
24 Temmuz’daki Para Politikası Kurulu (PPK) öncesi faiz tartışmaları sürerken, asıl endişe verici gelişme, bütçe ve kamu maliyesi cephesinde yaşanıyor.

Haziran ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşme rakamları 2025 bütçesindeki, gelir-gider-faiz dışı fazla-faiz ödemeleri-borç çevirme projeksiyonlarıyla ilgili tüm hesapların 6 ayda geçersiz hale geldiğini gösterdi.

Merkez Bankası’ndan (MB) temmuzda yüklü faiz indirimi bekleyen kesimleri düş kırıklığına uğratan açıklama, yabancı banka ve finans kurumlarıyla Londra’da yapılan toplantılarda Başkan Fatih Karahan’dan geldi. Merkez Bankası Başkanı, enflasyon artış hızının yavaşlamasına rağmen, ‘temkinli duruş ve ihtiyatlı tutum’ sergilemeye devam edeceklerini ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de AKP’nin Kızılcahamam’daki İstişare ve Değerlendirme toplantılarında kendisine atfen iktidar medyasının manşetlerinde yer alan ‘temmuzda faiz indirimi bekliyorum’ sözlerini yalanladı. Şimşek’in toplantıda faiz konusunda bir değerlendirmede bulunmadığı duyuruldu.

Bakan Şimşek’ten Londra bankerlerine bütçe ve kamu maliyesinde başarısızlık itirafları

Ancak Bakan Şimşek’in Londra’da yaptığı konuşmada kamu maliyesi ve bütçe dengelerine ilgili söyledikleri dikkatlerden kaçtı. Muhtemelen haziran ayı bütçe gelişmelerinden önceden haberdar olan Bakan Şimşek, yabancılara yaptığı sunumda 2025 bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranında yüzde 3,1’lik hedefin tutmayabileceğini, aşılabileceğini ifade etti. Hedefteki sapmanın, ‘bütçe gelirlerindeki performansın güçsüz olmasından kaynaklandığını’ vurguladı. Bakan Şimşek’in bu ifadeleri, ikinci yılını dolduran ekonomik programın ‘kamu maliyesi ve mali reform’ ayağının işlemediğinin itirafı. Bunda; kamuda israfın önlenememesi, tasarruf genelgesine uyulmaması yanında, vergisiz alan bırakmama, kayıt dışılığı önleme, servet vergisi ve diğer vergi reformları için ilan edilen hedeflerin hayata geçirilememesi en büyük etken. Nitekim Bakan Şimşek’in ‘gelir performansımız beklediğimiz kadar güçlü değil’ sözleri, kamu maliyesi ve mali reformlarda başarısızlığı teyit ediyor.

Haziranda hazine nakit açığı ve aylık bütçe açığında tarihi rekorlar

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı Hazine Nakit Dengesi açığının haziranda 455 milyar TL olması, 6 aydaki nakit açığının 1,3 trilyon TL’ye ulaşması, bütçe açığındaki rekorun işaretiydi. Nitekim aylık bütçe açığı haziranda 330 milyar TL’lik tarihi rekor kırdı ve 6 aylık bütçe açığı 980 milyar TL’ye yükseldi.

TBMM’den geçen 2025 Bütçe Yasasında bütçe giderleri 14,7 trilyon, bütçe gelirleri 12,8 trilyon, bütçe açığı 1 trilyon 930 milyar TL öngörüldü. Yasadaki yıl sonu açık hedefinin tutması için temmuz-aralık 6 aylık açığın 950 milyar TL’yi aşmaması gerekiyor. Ancak geçmiş yıllardan bugüne gözlenen eğilim, yılın ikinci yarısında bütçe açığındaki artışın hızlandığını, ilk yarının iki katına yaklaştığını gösteriyor. Özellikle temmuzdaki ücret ve maaş artışlarının personel giderlerine etkisiyle açıklar yükseliyor. Bu eğilim esas alındığında, ilk yarıdaki 980 milyarlık açığın ikinci altı ayda 2 trilyona çıkacağı, yılsonu bütçe açığının 1,9 trilyon yerine 3 trilyonu aşacağı öngörülebilir. Bakan Şimşek’in Londra’daki açıklamaları, ekonomi yönetiminin beklentisinin bu yönde olduğunu, bütçe yasasındaki açık hedefinin yüzde 50-70 arasında sapmaya uğrayacağını gösteriyor.

Açıkları borçla kapatmada yolun sonu göründü, borç çevirme oranı yüzde 135’e çıktı

Yılın ilk yarısında iflasın eşiğine gelen kamu maliyesi ve bütçe politikalarındaki tıkanmayı aşma seçenekleri sınırlı. Bu seçeneklerin negatif siyasi ve ekonomik etkisi getirisinden fazla ve ekonomi yönetimi sıkışmış durumda. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, her ne kadar bütçe dengesi/GSYH oranında öngörülen yüzde 3,1’lik hedefin aşılmasının sorun olmayacağını söylese de gerçek durum hafife alınacak türden değil. İktidar son dönemde sıkça TBMM’den ek bütçe yasası çıkartıp, ilave borçlanma ve harcama yetkisi alarak iflası önleme yoluna gitti. Hazine ise açıkları kapatmak için daha yüksek tutarda iç borçlanmaya yöneldi. Bütçe gelirlerini artırmak için ek vergi artışları, mükerrer vergi tahsil etme yöntemi de en son 2023’te bir kez daha devreye sokuldu.

Ancak yüksek faiz politikasının ağır maliyeti borç stokunun kabarmasını, faiz ödemelerinin ana para borcunun iki katını aşarak yükün ağırlaşmasına neden oldu. İç borç stokunun sabit faizli kısmı gerilerken dövize, TÜFE’ye endeksli değişken faizli borçlarda artış, kamburu büyüttü. Kurlar, enflasyon arttıkça borçlar durduk yerde katlandı. Haziran rakamları 6 ayda ödenen faizin 1,1 trilyon liraya ulaştığını, bütçedeki faiz ödeneğinin aşılacağını ortaya koyuyor.

Hazinenin daha fazla iç borçlanmasının çözüm olmadığı, haziran sonu itibarıyla borç çevirme oranının yüzde 135’e yükselmesiyle açığa çıkıyor. Hazine her 100 liralık borç geri ödemesi için 135 TL yeni borçlanmaya gidiyor. Özellikle borç çevirme oranındaki riskli yükselişin, 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne (CHS) geçişle ivme kazandığı gözleniyor. 2018’de yüzde 98 olan borç çevirme oranı, 2019’da yüzde 132’ye, 2020’de yüzde 145’e yükseldi. 2023’te yüzde 139, 2024’te yüzde 133 ve nihayet 2025’in ilk yarısında yüzde 135 oldu. Özetle mali disiplinin kalmadığı, keyfi ve denetimsiz harcamalarla israfın arttığı, tasarruf genelgelerine kimsenin uymadığı bir kamu maliyesi söz konusu. TBMM ve Sayıştay denetimi dışına çıkartılan bütçe dışı fon sayısı artıyor. Hazine ödediğinden daha fazla borçlanıp daha yüksek faiz ödemek zorunda.

Şimdi Bakan Şimşek ve ekonomi yönetimi faiz indiriminden daha yakıcı ve acil bir karar vermek zorunda. Bu kritik açmaz; ‘Yeni ek vergiler mi, ek bütçe mi, denetimsiz harcamalara, israfa ve devasa bütçe açıklarına devam mı?’ sorularında düğümleniyor.

Zülfikar Doğan/ANKA

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar