İhracatçının alım satım farkı nedeniyle yaşadığı kur zararları giderek artıyor

İhracatçının alım satım farkı nedeniyle yaşadığı kur zararları giderek artıyor
Uygulanan döviz politikasının etkileriyle rekabet gücündeki erimenin kritik bir boyuta ulaştığına dikkat çeken ihracatçılar, bu pazar günü yapılacak seçimin kazananı kim olursa olsun, yeni yönetimin ihracatı destekleyecek...

Uygulanan döviz politikasının etkileriyle rekabet gücündeki erimenin kritik bir boyuta ulaştığına dikkat çeken ihracatçılar, bu pazar günü yapılacak seçimin kazananı kim olursa olsun, yeni yönetimin ihracatı destekleyecek politikalarına hızla ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Döviz gelirlerinin yüzde 70'e ulaşabilen oranda TL'ye çevirme zorunluluğu bulunan ihracatçıların TCMB'nin resmi kuru ile döviz büroları ve bankalarda karşılaştıkları kur arasında yüzde 10'a yaklaşan alım-satım farkı nedeniyle maruz kaldıkları kur zararı giderek artıyor.

TIKLAYIN - Döviz alış satışları arasında görülmemiş fark!

Bankacıların kamu kontrollü olarak tanımladıkları politikada seçim öncesi dolar/TL'nin kamu tarafından olması gerektiğinden daha aşağıda fiyatlanılması uzun süredir kârlılık sorunu yaşayan ihracatçıların başlıca sorunu.

İhracatçılar seçim sonrası acilen "kontrollü" döviz politikalarından vazgeçilmesi ya da ihracatçıya verilen kur desteğinin serbest piyasadaki farka paralel yüzde 2'den yüzde 10 seviyelerine yükseltilmesini talep ediyor.

"ALIRKEN UCUZA, SATARKEN PAHALIYA..."

Alım-satımda oluşan yüksek fark nedeniyle ihracatçının "kendi parasını satarken ucuza, alırken pahalıya almak" zorunda kaldığını belirten sektör temsilcileri, seçim sonrası acilen "gerçekçi" kur politikalarına dönülmemesi halinde ihracatta rekabet edememe kaynaklı kayıpların artmasından endişeli.

İhracatçılar, kur nedeniyle Türk firmaların uluslararası pazarlardaki rekabet gücünün düşmesinin halihazırda ihracat rakamlarına da yansıdığına dikkat çekiyor.

Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan öncü dış ticaret verilerine göre, ihracat nisanda geçen yıla göre yüzde 17.2 düşüşle 19.32 milyar dolar olarak gerçekleşti. İlk dört ayda ise yüzde 3 düşüşle 80.9 milyar dolar oldu.

Öte yandan bankacılar, seçim öncesi son işlem gününde bireysellerin yoğun döviz ve altın talebinin devam ettiğine dikkat çekiyor.

Bireyseller dövizde kurumsallar gibi kısıtlamalara tabi değil. Ancak alım satım arasında fark tarihte eşi görülmemiş şekilde açık tutularak bir caydırıcılık oluşturuyor.

İhracatçılar zaten tam da bu uygulamalar kaynaklı kur zararından ve benzeri uygulamalarla azalan rekabet gücünden şikayetçi. Kurumsal tarafta da döviz talebi yüksek ancak şirketler ve bankalar Merkez Bankası'nın kısıtlamalarıyla belirli şartlar dışında dövize erişimin "neredeyse imkansız" olduğunu belirtiyor.

Reuters'ta bu hafta yayımlanan bir analizde seçimlerin sonucu ne olursa olsun 2023'ün ekonomi açısından kayıp bir yıl olma olasılığı yüksek olduğuna dikkat çekildi. Son iki yılda rekor enflasyon seviyelerinin görüldüğü ve TL'nin yaklaşık yüzde 60 değer kaybettiği Türkiye'nin uygulanan ekonomi politikalardan arda kalan hasardan toparlanmasının zaman alması bekleniyor. 

İhracatçıların görüşleri şöyle:

TOBB Hazırgiyim ve Konfeksiyon Meclis Başkanı Şeref Fayat:

"İhracatçılar olarak regülasyonlar nedeniyle mecburen bozdurduğumuz kendi dövizimizi bankadan bir hafta sonra tekrar geri almaya kalksak, yüzde 5 daha pahalıya alıyoruz. Enflasyona karşı kurlar yeteri kadar artmadığı için zaten rekabet edemediğimiz, fiyat tutturamadığımız bir dönemde kendi paramızın alım satım farkından da yüzde 5 ceza yemek canımızı sıkıyor. Spreadler daha önce maksimum yüzde 1 idi. TCMB bozdurduğumuz paraya yüzde 2 prim verince (bize) avantaj sağlıyordu. Şimdi hem serbest piyasadaki döviz alışı, hem de bankalararası fiyatlardan kendi dövizimizi geri almamızdaki fark ortalama yüzde 5-6'yı bulunca ihracatçılar olarak kendi paramızı satarken ucuza, alırken pahalıya alan bir hale geldik.

"YÜZDE 3 KAMBİYO ZARARI EDİYORUZ"

Örneğin 100,000 dolarlık ithalat yapmak için kendi paramı 5,000 dolar daha pahalıya alıyorum. 2,000'ini merkez bankası destek verdiği için zararım 3,000 dolar oluyor. Şu an zaten hiç kâr edemediğimiz bir ortamda spreadler nedeniyle bir de yüzde 3 kambiyo zararı yazıyoruz.

Seçimleri kimin kazanacağından bağımsız olarak tekrardan şu anki ekonomi modelinden çıkıp bildiğimiz geleneksel, ortodoks ekonomi yönetim şekline geçip serbest piyasa rejiminde TCMB'nin kuru serbest bırakması lazım. Kimin kazandığından bağımsız olarak geleneksel yöntemlere dönülmeli."

"ALIM-SATIMDAN YÜZDE 6 ZARAR EDİYORUZ"

Lux Plastik Genel Müdürü Burak Önder:

"Şu an işlem yaparken karşılaştığımız iki tane kur var. Bir tanesi Merkez Bankası'nın alış ve satış kuru, bir de bankaların uyguladığı kendi alış ve satış kuru. İhracat gelirini TL'ye çevirme zorunluluğu nedeniyle dolarımı bugün bozduruyorum, bunu satarken banka Merkez Bankası'nın kuru üzerinden alıyor. Ama girdimizin yüzde 70'i ithalata dayalı. Yarın da hammadde ithal edeceğim, mecburen TL'mi dolara çevireceğim ve hammadde parasını göndereceğim. Bu sefer banka diyor ki, 'Merkez Bankası'nın satış kuru ile değil, benim satış kurumla sana satarım.' O zaman da yüzde 5.5 ile yüzde 7 arasında bir makas oluşmaya başlıyor. Yani ihracat bedelini bozdururken, bunu banka TCMB'nin alış kuru ile alıyor ama yarın ben döndüm, ithalat yapabilmek için dolar alacağım, o zaman banka diyor ki 'Merkez Bankası'nın değil, benim kendi kurumdan alacaksın.' Burada da bankalar özelinde yüzde 7'ye kadar çıkmakla birlikte ortalama yüzde 6'lık makas oluşmuş oluyor. Zorunlu bir alım-satım işleminden yüzde 6 kaybediyoruz."

"KURUN 25 LİRA ÜZERİNDE OLMASI LAZIM"

Kayalar Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fikret Kaya:

"Kurun düşük oluşundan dolayı ihracatımız da düştü. Dolar kurunun ihracatçı için ayrı bir kur olarak belirlenmesi lazım. Seçim sonrası gelecek hükümetin, hangisi olursa olsun farketmez, ihracatçının ihracat bedeline muhakkak yüzde 10-15 arası destek vermesi gerek. Şu anda bu oran yüzde 2. Kârlılıkların zaten çok düşük olduğu bir ortamda ihracatçı bu durumdan daha da zarar görüyor. İhracatçınn döviz bedelinin muhakkak rekabetçi olması lazım, enflasyona karşı kendini koruması lazım. Döviz bozulurken muhakkak efektif döviz kuruna göre yüksek olması lazım. Mevcut durumda 25 TL'nin üzerinde olması lazım. Bunu sağlamadığın sürece ihracatçının ihracat yapma kabiliyeti daha da düşüyor. İhracat rakamlarımız şu an düşüş eğiliminde, bu kurlar böyle olursa ihracattaki düşüş daha da devam edecek görünüyor.

İhracatçılar olarak fiyat tutturamazsak ve malımızı satamazsak, ihracatın azalması bu ülkede dövizi daha da darlatıyor. Devlet gidiyor bu sefer yurtdışından döviz getirmek için yüksek faiz ödüyor. Oysa ihracatçının dövizini bozarken yüksek bozsan, o zaman o parayı zaten ihracatçılar ülkeye getirecek. Ama döviz gelmeyince bu sefer faizle döviz alıyorsun mecburen. Şu anda dövize karşı müthiş bir talep var. Talepten dolayı çoğu sanayici, ihracatçı da ulaşamıyor dövize. Örneğin öyle gidip hemen birkaç milyon dolar alayım diyorsanız, piyasada öyle bir döviz de yok." (REUTERS)