İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'dan açıklama: 2026'nın ikinci yarısında kredi muslukları açılabilir

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran'dan açıklama: 2026'nın ikinci yarısında kredi muslukları açılabilir
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Altın Gençler Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, 2026 yılının ilk altı ayında yüksek enflasyon nedeniyle kredi politikasında bir gevşeme beklemediklerini belirtti.

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, Altın Gençler Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, hem dereceye giren öğrencileri tebrik etti hem de bankacılık sektörünün güncel durumuna ve makroekonomik beklentilere dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Aran, gençlerin bu törenden umutlanarak ayrılmasının önemini vurgularken, Altın Gençler ödüllerinin 54 yıldır devam ettiğini ve ülkeye başarıyı ödüllendirme kültürünü yerleştirmeyi amaçladığını ifade etti.

Kredi politikası ne olacak?

Gazetecilerin soruları üzerine bankaların aktif kalitesine dair ayaküstü yaptığı sohbeti açan Aran, sıkı para politikasından dolayı sektördeki bozulmanın sorunlu alacak oranlarının artmasına neden olduğunu belirtti. İş Bankası özelinde bu yıl başında %2'ler seviyesinde olan sorunlu alacak oranının yıl sonunda %3 civarında biteceğini ve 2026 yıl sonunda ise %4 ile 4.5 arasında bir banda gelebileceğini öngördüklerini aktardı. Aran, bu artışın sıkı para politikasının doğal sonucu olduğunu ve 2026 yılının hem sorunlu alacak rakamlarının hem de bunlar için ayrılan karşılıkların artacağı bir yıl olacağını ifade etti. Ancak Türkiye'deki geçmiş dönemlere bakıldığında bu rakamların sistemik bir riske işaret etmediğini, ancak ilgilenilmesi gereken bir problem olduğunu ekledi.

2026 vurgusu

KOBİ'lerin finansman erişiminde yaşadığı sorunlara değinilirken, Aran kredi kanallarının açılması beklentisini netleştirdi. "2026'nın ilk yarısında çok kredi musluklarının açılmasını beklemiyorum" diyen Aran, bunun nedenini mevcut enflasyonla mücadele programında henüz kritik eşiğin geçilememesine bağladı. Bu nedenle sıkı para politikasının, kredi büyümesine dair kısıtların ve kredi fiyatlaması üzerindeki baskının bir altı ay daha devam edeceğini öngördü. Kredi kısıtlarının gevşemesi, krediye erişimin ucuzlaması ve makul hale gelmesi konusunun ancak 2026'nın 2. yarısında konuşulabileceğini ifade etti.

TÜİK'in TÜFE ağırlıklarını değiştirmesi haberine ilişkin görüşlerini de paylaşan Aran, sepet ağırlıklarındaki değişimin açıklanacak resmi enflasyon rakamını etkileyeceğini, ancak bunun sokaktaki vatandaşın hayatına çok tesir eden bir yanı olmayacağını söyledi. Eğer bu ağırlıkların değişimi gerçekten vatandaşın harcama alışkanlığıyla uyumlu olmuşsa daha gerçekçi bir enflasyona işaret edeceğini belirten Aran, ancak harcama sepetlerinin büyükşehir, küçükşehir farkı, kiracı, ev sahibi farkı gibi nedenlerle homojen olmadığını vurguladı. Aran, düzenleme ile ilgili endişeler oluşması durumunda, açıklanan enflasyonun güvenilirliği konusunun tartışmaya açılacağını ve bunun en istemeyecekleri durum olduğunu kaydetti. Yaklaşık son iki yıldır izlenen ekonomi politikasının en önemli bileşeninin iletişimdeki şeffaflık ve güven olduğunu, bu bağın güçlenmesi durumunda güvenin artacağını ifade etti.

Enflasyondan çıkışın kuralı

Aran, 2024'te uygulanan enflasyon muhasebesinin yatırım iştahında azalma yaratıp yaratmadığı sorusuna, muhasebenin kârların daha gerçek anlamda görülmesine neden olduğu için bilançolarda hızlı bir bozulmaya işaret ettiğini belirterek yanıt verdi. Enflasyon muhasebesiz açıklanan bilançolarla, muhasebeli bilançolar arasında çok büyük fark olduğunu ve bunun bankaların ayırdığı karşılıkların artmasına dolaylı yoldan neden olduğunu söyledi. Aran, reel sektörün aslında finansman maliyetlerinin artmasından şikayetçi olduğu için enflasyon muhasebesini görmek istemediğini, ancak bunun gerçeklere gözümüzü kapatmak anlamına geldiğini belirtti. Enflasyon muhasebesinden çıkışın kuralının son yıl enflasyonunun %10 ve altında olması gerektiğini, bu şart oluşmadığı için yasal düzenleme olmazsa 2026'da devam etmesinin beklendiğini ekledi.

FED beklentisi

Türk kur politikası ile ilgili de konuşan Aran, majör bir değişiklik beklemediğini, çünkü bunun enflasyonla mücadele programının çok önemli bir bileşeni olduğunu ifade etti. Aran, enflasyondaki artıştan daha az bir kur artışı olabilmesi için Merkez Bankası'nın genellikle piyasaya döviz satarak değil, sıcak para konusunda gelen yabancı parayı alarak ve dövizin daha da düşmemesi için mücadele ettiğini belirtti. Bu politikanın değişmesini gerektiren bir durumun görünmediğini kaydetti.

Aran, ABD Merkez Bankası FED'ten 25 baz puanlık bir indirim beklentisi içinde olduğunu da teyit etti ve küresel piyasaların bu indirimi zaten fiyatladığını, indirim gelirse fiyatlara yansımış durumda olduğunu, ancak yapılmaması durumunda doların biraz daha güçlenmesinin söz konusu olabileceğini söyledi.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar