Operasyonlar faiz indirimini riske attı, Hazine açığı zirveye çıktı

Operasyonlar faiz indirimini riske attı, Hazine açığı zirveye çıktı
ANKA Ekonomi Editörü Zülfikar Doğan'dan haftanın analizi: Adalet TV’ye izin çıkar mı? 5 Temmuz operasyonları faiz indirimini riske attı, ithalat beklentisi ve hazine açığı zirveye çıktı

CHP’li belediyelere yargı operasyonları 5 Temmuz’da Adana ve Antalya Büyükşehir, Adıyaman, Büyükçekmece ve son olarak Şile belediyeleriyle hız kazandı.

Ana muhalefet partisine yargı kuşatmasının "hukuki değil, siyasi" olduğu yönündeki toplumsal kanaat, kamuoyu araştırmalarında yüzde 60-70 seviyesinde.

Son olarak Saros Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin 26 il, 162 ilçede 11 bin 102 katılımcıyla gerçekleştirdiği haziran anketinde yüzde 40,1 ile ekonomi, yüzde 20,8 ile adalet ve yargı sorunlar arasında ilk iki sırada. Katılımcıların yüzde 79,1’ine göre Türkiye’de adalet sorunu çok ciddi boyutta.

Adalet TV ve yargılamaların TV’den canlı yayınına iktidar izin verir mi?

Kamuoyu araştırmaları muhalif belediyelere, siyasetçilere, gazeteci ve sanatçılara soruşturma, gözaltı, tutuklamalardaki "haklılık ve inandırıcılık" algısının iktidar aleyhine işlediğini gösteriyor. Tam bu aşamada CHP lideri Özgür Özel’in, "İBB-İmamoğlu davasının TRT’den canlı yayınlanması" çağrısına MHP lideri Devlet Bahçeli’nin desteği dikkati çekti. Bahçeli, "Madem milletimiz her şeyin takibinden yanadır, o halde biz de bu beklentinin makul ve meşru değerlendirilerek ak koyunun, kara koyunun maşeri vicdanda, vicdan huzurunda tefrik ve teşhir edilmesini ümit ve temenni ediyoruz" dedi. Bahçeli’nin canlı yayın açıklaması üzerine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "görüş birliği sağlanması halinde konunun TBMM’nin takdirinde olduğunu" söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da "Sayın Bahçeli böyle bir şey kullandıysa bana göre gayet güzel bir takdirdir. Hayırlı olur inşallah” diyerek mahkemeden canlı yayına yeşil ışık yaktı. İmamoğlu davasının TRT’den yayını için CHP’nin mayısta verdiği yasa teklifi şu ana kadar TBMM Başkanlığınca gündeme alınmadı. Şimdi Bahçeli, Erdoğan ve Tunç’un beyanları bu yolu açabilir.

ANAP iktidarı döneminin en büyük yolsuzluk soruşturmalarından Kemal Horzum davasının TRT’den canlı yayını, "Eski Türkiye" demokrasisinde 35 yıl önce yaşanan somut bir örnek. Emlakbank’ı 60 milyon dolar dolandırmaktan hüküm giyen iş insanı Horzum’la ilgili yolsuzluk davası 1993’te vefat eden 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yakın takibindeydi.

Dolayısıyla iktidar ittifakı TRT ve RTÜK yasalarında değişiklikle canlı yayın yolunu açarsa İBB-İmamoğlu ve diğer siyasi yargılamaların TRT’den canlı yayını ilk olmayacak. TBMM çalışmalarının canlı yayını için TRT3, TBMM TV’ye dönüştürüldü. Benzer şekilde mahkemeden canlı yayın için TRT kanallarından birinin yasayla tahsisi veya TRT-Adalet TV adlı yeni kanal için RTÜK’ten lisans alınması gerek.

Halen sürdürülen operasyonların iki tarafı; iktidar ve muhalefet, davacı ve davalı konumunda. Yargılamaların canlı yayınlanması halinde yargı, emniyet, medya gücüyle "iddia makamı" pozisyonunu üstlenen iktidar ve iddiaların "asılsız, iftira, hukuki değil, siyasi" olduğunu öne süren "savunma" konumundaki muhalefet karşısında, yargılamayı TV’den izleyecek milyonlarca yurttaş "büyük jüri" olacak.

5 Temmuz ekonomiyi sarstı, faiz indiriminde risk, MÜSİAD "yüksek kur-düşük faiz" baskısını artırdı

Geçtiğimiz ekim ayında ilk Esenyurt Belediyesine başlatılıp İBB ve diğer CHP’li belediyelere yaygınlaştırılan operasyonlarda 10 ay geçti. Esenyurt dışında ortada iddianame yok. Devlet Bahçeli, aylardır iddianame yazılmamasına, anayasanın temel hükmü "masumiyet karinesine" dikkat çekip eleştiride bulundu.

Nitekim 5 Temmuz operasyonlarının etkisi ekonomiye yansıdı. Londra’da kaynak arayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yabancı bankacıların 19 Mart benzeri kaygılarını gidermek için "programın şoklara dayanıklılığını kanıtladığını, TL’de oynaklığın azaldığını" söyleyip güven tazeleme çabasında. Ancak hafta sonuna denk getirilen 5 Temmuz operasyonları ardından 7 Temmuz’da açılan piyasalardaki sarsıntı, Şimşek’i tekzip etti. Ekonominin dayanıklılığın azaldığı belirginleşti. Borsa İstanbul (BİST) endeksinde yüzde 1,5 değer kaybı ve hisselerde satış dalgası yaşandı. Dolar/TL 19 Mart’tan sonra ilk kez 40’a, avro/TL kuru 47’ye çıktı. Merkez Bankası (MB) 1,5 milyar dolar satarak kur artışına müdahale etti. Döviz ve TL hesaplarında 19 Mart’takine benzer acil ayarlamalara gidildi. TL mevduat stopajı yükseltildi.

Şimdi ekonomi kulisleri ve piyasalarda 5 Temmuz operasyonlarıyla artan siyasi riskler sonrası, 24 Temmuz’daki MB toplantısında 350-400 puanlık faiz indirimi beklentisi açığa düştü. İndirimin 250 puanda kalacağı ya da faizin yüzde 46’da sabit tutularak eylülün bekleneceği görüşleri öne çıkıyor. MB siyasi tansiyon ve riskler artarken yüksek faiz indirimi yaparsa kurda yükseliş ve yeniden yüklü rezerv satışları kaçınılmaz olacak.

Faizde düşük indirim veya yüzde 46’da sabit tutma durumundaysa iş dünyasının tepkisi ve reel sektörde çöküş artacak. Bu yüzden iktidara yakın Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı, MB ve ekonomi yönetimine baskıyı artırdı. MÜSİAD Başkanı Burhan Özdemir MB’ye dolar/TL’nin 45 lira olması, kura baskı yapılmaması çağrısında bulunurken, faizde 350-400 puan indirim istedi. Özdemir; "Faiz indirimi eylüle kalırsa, ekonomi için geç kalınmış bir hamle olur. Yatırım ve üretimin sürdürülebilirliği açısından daha düşük faiz zorunlu hale gelmiştir" dedi.

İhracat beklentisi düştü, ithalat yükseldi, nakit açığı ve borçlanma rekor kırdı

Bakan Şimşek’in yabancı yatırımcıları iknaya yönelik beyanları kendi bakanlığının verileri ve Ticaret Bakanlığının anketiyle de örtüşmüyor. Haziran ayı Dış Ticaret Anketinde 2025 yılı 3. çeyrek İhracat Beklenti Endeksi bir önceki çeyreğe göre 4 puan azalarak 105,5’a indi. İthalat Beklenti Endeksi 11,2 puan artarak 114,8’e yükseldi. Bu sonuç ihracatçı ve ihracata dönük üretim yapan sanayicinin gelecek üç aydan umutlu olmadığını gösteriyor. Baskılanan kurlarla cazip hale gelen ithalatta ise artış beklentisi yükseliyor.

Öte yandan hazinenin gelir-gider dengesini gösteren nakit açığı, haziranda 455,1 milyar lira ile tarihi açıdan da bugüne kadarki en yüksek aylık tutara yükseldi. Ocak-haziran dönemi nakit açığı 1 trilyon 312 milyar liraya ulaştı.

İlk 6 ayda 283,1 milyar lira iç borç geri ödeyen hazine, buna karşılık 1 trilyon 605 milyar liralık yüksek faizli Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ihracıyla ödediğinin altı katına varan tutarda yeni borçlanmaya gitti. İlk yarıdaki net borçlanma geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 134 arttı.

Nakit açığındaki 6 aylık tablo, Bakan Şimşek’in "kamuda tasarruf politikaları ve programın başarılı olduğu" tezinin, başında olduğu bakanlığın resmi rakamları ve gerçeklerle örtüşmediğini gösteriyor.

Zülfikar Doğan/ANKA

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar