Prof. Dr. Aziz Çelik: TÜİK veri karartıyor, iktidarın bir aparatı haline geldi
Sosyal Politika uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, ekonominin pek çok alanında TÜİK verilerine göre rota belirlendiğini, TÜİK'in ise idarenin bir aparatı olarak davrandığını ve veri kararttığını belirtti. Özellikle işe alımlarda TÜFE sonuçlarına bakıldığına dikkat çeken Çelik, "Enflasyon mikro verisi açıklansın" diye yazdı. Çelik'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"TÜİK ülkenin en büyük veri derleme kurumu. Devasa kaynakları, kadrosu ve birikimi var. TÜİK’in işlevlerini herhangi bir başka girişimin yerine getirmesi olanaklı değil. Özellikle enflasyon ölçümü gibi kapsamlı bir konunun alternatif yöntemlerle çözümü mümkün değil, doğru da değil. Nitekim enflasyonu ölçmeye dönük alternatif girişimlerin bütün iddialarına ve popülaritelerine rağmen tatmin edici ve ikna edici olmadığı görülüyor. Dahası bu girişimlerden bazılar veri ve detay taleplerine nahoş karşılıklar veriyor.
Bu nedenle TÜİK’i kamusal işlevini yapmaya zorlamanın, şeffaf ve denetlenebilir ve özerk bir yapı haline gelmesi için mücadelenin hayati bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu yazıda TÜİK’in neler yapması gerektiği konusunda somut ve uygulanabilir önerilerde bulunacağım. Bu önerilerin ‘TÜİK krizinin’ aşılmasında yararlı olacağını düşünüyorum.
Mikro veri yayımlansın
TÜİK idari kayıtlara ve anketlere dayalı olarak pek çok alanda veri derliyor ve bu verilerin özet sonuçlarını kamuoyuna açıklıyor. Ancak kamuoyuna açıklanan bu özet verilerin arkasında devasa bir veri seti var. Örneğin ankete dayalı verilerde her bir veri kaynağının ankete verdiği yanıtlar önem taşıyor. Detaylı veri setleri mikro veri olarak biliniyor. TÜİK derlediği pek çok verinin mikro veri setini talep halinde -belirli kısıtlara dayalı olarak- kullanıma sunuyor. Örneğin Hanehalkı İşgücü Araştırması (HHİA), Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, Nüfus Araştırması ve daha pek çok alanda mikro veriye ulaşmak mümkün.
Mikro veri yanıtlayıcı ve veri kaynağı özelinde detayları ortaya koyduğu için büyük önem arz ediyor. Mikro veriler hacmi büyük ve kapsamlı veriler niteliğinde. Örneğin HHİA araştırması 600 bin satır ve 100 sütunu kapsıyor. Diğer bir ifadeyle bir mikro veri tablosu 60 milyona yakın veri içerebilir. Bu detaylı verileri süzüp çeşitli sonuçlara ulaşmak mümkün.
TÜİK, TÜFE’nin mikro verisini açıklamıyor. Dahası TÜİK TÜFE endeksinin dayandığı 406 maddelik mal ve hizmet sepetinin ortalama fiyatlarını açıklamayı bile durdurdu. DİSK tarafından açılan davayla madde fiyat listesinin açıklanması gerektiği yargı kararıyla kesinleşmesine rağmen TÜİK veri karatmaya devam ediyor. TÜİK yönetimi nafile işler peşinde.
Hodri meydan! İşte size köklü bir çözüm önerisi. TÜFE mikro verisini açıklayın! TÜFE için 81 il merkezinin tamamını da içeren toplam 227 ilçeden fiyat derleniyor. TÜFE kapsamında ayda 28 bin 852 işyerinden 608 bin 594 fiyat derlenmekte ve 5 bin 246 kiracı endeks kapsamında takip edilmektedir. Fantastik değil gerçekçi bir öneri sunuyorum. Teknik olarak gayet mümkün. TÜİK bu veriyi her ay bir hesap işlem tablosu (Excel) olarak yayımlayabileceği gibi ayrıca bir enflasyon veri tabanı da kurabilir. Böylece mikro düzeyde hangi verinin nereden ve hangi fiyata derlendiği ortaya çıkar. Böyle bir tablonun yayımlanması ve bir enflasyon veri tabanı hazırlanması için TÜİK’in yeterli uzman insan gücüne sahip olduğu sır değil. Enflasyon mikro verisinin yayımlanması şeffaflık yönünde önemli bir adım olacaktır. Hodri meydan. Kendinize güveniyorsanız TÜFE mikro verisini her ay yayımlayın!
Gelire göre endeks
TÜİK bütün ülke çapında tüm nüfus için ortalama ve tek bir tüketici fiyat endeksi açıklıyor. Enflasyonun ölçümünde bir sorun olmasa dahi TÜİK’in verileri tamamiyle güvenilir olsa dahi tek tip TÜFE yeterli değil. Enflasyonun bölgesel ve gelire grupları düzeyinde ciddi biçimde farklılaştığı biliniyor. Gelir durumuna göre harcama kalıplarının değiştiği ve bunun da farklı gelirlere sahip tüketiciler için farklı enflasyonlar anlamına geldiği biliniyor.
Örneğin 2023 yılındaki dağılıma göre en düşük gelir grubu olan birinci yüzde 20’lik grupta yer alan hanehalkları, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına yüzde 36,6, konut ve kira harcamalarına yüzde 29,2 harcarken, en yüksek gelirli yüzde 20’lik grup gıda harcamasına yüzde 14,5 pay ayırmaktadır. Bu durum farklı gelir gruplarının enflasyonunu da farklılaştırmaktadır. Bu nedenle gelire göre tüketici fiyat endeksleri özellikle düşük gelir gruplarının gelirlerinin korunması için çok yararlı olacaktır.
TÜİK görev alanı gereği özerk ve siyasi müdahaleden uzak bir kurum olmalıdır. Ancak son yıllarda tersine TÜİK üzerindeki siyası tasallut artmış ve TÜİK idarenin bir aparatı haline gelmiştir. TÜİK’in faaliyetleri ve yapısı eskiden olduğu gibi kanunla düzenlenmeli ve siyasi müdahaleye son verilmelidir.
Öte yandan TÜİK’in şeffaflaşması ve etkin denetimi için adımlar atılmalıdır. TÜİK’i sadece başkan ve yardımcıları değil bir yönetim kurulu yönetmelidir. Tıpkı SGK ve İŞKUR da olduğu gibi yönetim kurulunda sendikal konfederasyonlar ve meslek örgütleri tarafından seçilen temsilciler yer almalıdır. Milyonlarca çalışanın kaderini etkileyen bir kurumun yönetiminde çalışanları temsil eden örgütlerin yer alması gerekir.
Halen TÜİK bünyesinde var olan İstatistik Konseyi işlevsiz ve göstermeliktir Dahası bu Konsey antidemokratiktir. Konsey ağılıkla kamu kurumu temsilcilerinden oluşurken Konseye işverenleri temsilen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) katılmaktadır. TÜİK Konseyine TOBB katılırken sendikalar ve meslek odaları yoktur. Bu ne perhiz ne lahana turşusu! Konseyin bu antidemokratik yapısı değiştirilmeli ve daha sık toplanması sağlanmalıdır. TÜİK çeşitli alanlara uzman ve kurum temsilcilerinin yer aldığı dönük danışma kurulları oluşturmalıdır. TÜİK bu kurular yoluyla daha şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmelidir."
Kaynak:Haber Merkezi