Türkiye ekonomi modeli başka bir şey söylüyordu ama sonuç bambaşka çıktı: Türkiye, tüketerek büyüdü!

Türkiye ekonomi modeli başka bir şey söylüyordu ama sonuç bambaşka çıktı: Türkiye, tüketerek büyüdü!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 3,8 büyüdü. Türkiye son dönemlerde büyüme oranları konusunda dünyadan ayrışıyor ancak söz konusu büyümenin "hormonlu" ve "sağlıksız"...

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 3,8 büyüdü. Türkiye son dönemlerde büyüme oranları konusunda dünyadan ayrışıyor ancak söz konusu büyümenin "hormonlu" ve "sağlıksız" olduğu konusunda uzmanlar sık sık uyarılarda bulunuyor. Bugün gelen verilerin alt detayları incelendiğinde de bu "sağlıksız" durum su yüzüne çıkıyor.

TÜİK'in verilerine göre hanehalklarının nihai tüketim harcamaları yüzde 15,6 artış gösterdi. Ancak mal ve hizmet ithalatının yüzde 20,3 arttığı aynı çeyrekte, ihracat yüzde 9 düştü. Oysa Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün TOBB yetkilileri ile yaptığı görüşmede "Türkiye ekonomisini yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmekte kararlıyız." mesajını verdi. Ancak TÜİK'in son verileri büyümenin yatırım, istihdam ve ihracat yerine tüketimle olduğunu gösterdi. Bunun yanı sıra Türkiye'nin cari dengesi de yıllık 56,49 milyar dolar açıkta.

TIKLAYIN- Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 büyüdü

Ürettiğimizden fazla tükettik, tükettiğimizle büyüdük

TL'nin değer kaybı ve yüksek enflasyon ortamında vatandaşların mal ve hizmetlere olan talebini artırdı. Talepteki büyük artışa ise "Bugün alamazsam, ileride hiç alamam" endişesiyle talebin erkene çekilme refleksi sebep oluyor.

Ekonomist Uğur Gürses de son 2 yıldır uygulanan düşük faiz politikası ve buna bağlı artan enflasyon oranına dikkat çekerek "Uydurma ekonomi politikasının hakim olduğu son 7 çeyrekte ortalama büyüme yüzde 5.8 olurken, öyle iddia edildiği gibi yatırım ve ihracatın katkısı yüksek olmadı; tersine hane halkı tüketim patlaması yaratıldı. Elde ne var? Patlamış bir enflasyon ve geçim sıkıntısı." dedi.

Bilindiği gibi Türkiye'de kur ve enflasyonun patlamasına sebep olan "Faiz sebep, enflasyon sonuç " bazlı ekonomi politikası; ekonomide yatırım, üretim, istihdam ve ihracat hedefiyle uygulamaya alınmıştı.

İhracatta atılan taş ürkütülen kurbağaya değmedi

Türkiye son dönemde düşük TL sebebiyle dış pazarda "rekabetçi kur" avantajı sağladı. Bununla beraber kur etkisiyle ihracatta peşi sıra rekorlar gelmeye devam etti. Ancak ihracat için ithalata bağımlı olan Türkiye ekonomisinde ihracatla beraber ithalatta zirveyi gördü. İktidar ise bunu göz ardı etti. İthalattaki patlama ihracatı da geride bırakarak, Türkiye'de dış ticaret açığını patlattı. Son verilerle Türkiye'nin dış ticaret açığı, yani ihracat ve ithalat farkı Ocak 2023- Temmuz 2023 arasında 73 milyar 539 milyon dolara yükseldi.

Büyüme verilerinde ise ihracat 2. çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 9 düştü. Yani büyüme yatırım ve üretimden değil, tüketimden geldi.

Ekonomist Oğuz Demir, ihracattaki zayıf performansa dikkat çekerek "Türkiye Egonomi Modeli'nin ihracat rekorları 2. Çeyrekte pek bir işe yaramamış.. Tüketici büyümeyi sırtlanmış. Enflasyonist ortamda herkes gücü yettiğince kendini korumaya çalışıyor işte." dedi.

"Yüksek negatif faiz ve enflasyona rağmen büyüme düşük"

İktisatçı Mahfi Eğilmez ise "çok" yüksek negatif faiz ve enflasyona göre büyüme verisinin düşük olduğunu ifade etti. Eğilmez şöyle dedi:

"2. Çeyrek büyümesi TÜİK tarafından yüzde 3,8 olarak açıklandı. Çok yüksek negatif faizin ve çok yüksek enflasyonun varlığına karşın bu oran düşük bir büyüme oranı anlamına geliyor. Burada sözünü ettiğimiz negatif faiz, reel faiz değil. Türkiye'de nominal faiz negatif."