Erdoğan, Hazine’ye bakan bulamıyor

Erdoğan, Hazine’ye bakan bulamıyor
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ekonomik krizden çıkış için partisinin acil eylem planını açıkladı. ‘Yıkımdan çıkışın yol haritası’ başlıklı çalışma; Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Turhan, Genel...

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ekonomik krizden çıkış için partisinin acil eylem planını açıkladı. ‘Yıkımdan çıkışın yol haritası’ başlıklı çalışma; Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Turhan, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Serkan Özcan, Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Tuncay Dinç, Genel Başkan Yardımcısı ve İletişim Başkanı Mustafa Mente, Genel Başkan Yardımcısı ve Politika İzleme Kurulu Başkanı Feridun Bilgin, Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Politikaları Başkanı Kerim Rota’nın sunumuyla paylaşıldı. Gelecek lideri Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın “Felaket tellallarına kulak asmayın” sözü için “Felaket tellallığı ifadesi felaketi örtbas etmek isteyenlerin kullandığı bir slogandır, ortada bir felaket var. En önemlisi eski çalışma arkadaşı ve dostu olarak söylüyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan vicdanını kaybetti. Aklını başkalarına emanet etti” yanıtını verdi. Davutoğlu, bugün Türkiye’ye “rant ve faiz ekonomisi”nin hâkim olduğunu söyledi, “temiz siyaset” çağrısı yaptı.

Sunum öncesinde konuşan Davutoğlu, Türkiye’de kamuda ve her sektörde büyük bir kriz yaşandığını söyledi. Gelecek lideri Davutoğlu, demokratik hukuk devletinde ve ekonomide bir yıkım yaşandığını söyledi. İktidarın bugüne kadarki tavırlarından uyarılarını dikkate almayacaklarını düşündürdüğünü de vurgulayan Davutoğlu, hazırladıkları acil eylem planı ile iktidara seslendi, “Yıkım sürecinden çıkışa davet ediyoruz” dedi.

Ahmet Davutoğlu, Türkiye’de “psikolojik yıkım” olduğunu da söyleyerek, gençlerin gelecekten korktuğunu, ülkeden ayrılmaya çalıştıklarını söyledi.

“Kurumsal yıkım” vurgusu da yapan Gelecek lideri, Merkez Bankası’nı örnek verdi, “Kimse artık Merkez ne diyor diye merak etmiyor” diyerek, Başkan Kavcıoğlu’nun banka genel müdürleriyle yaptığı toplantıdan bir duyumunu paylaştı:
“Merkez Bankası Başkanı dirayetli bir başkan gibi konuşma yapmamış. ‘Mecbur kaldık faiz indirmeye’ demiş.”

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ı da eleştiren Davutoğlu, “Son günlerde bakıyoruz sadece taziye tweet’leri var. O böyle yaparken yardımcısı gelinlik kız edasıyla beğenime hevesiyle tweet serisi atıyor. Maliye Bakanı fiilen görevde değil. Söylenen o ki görev teklif edilenler kabul etmemişler. Bakan olmamak için mazeretler öne sürmüşler. Hazine Bakanlığı kurumsal olarak işlevini yitirdi. Bunlara kriz demek mümkün değil, bu yıkım. TÜİK’in rakamlarına kimse inanmıyor. Bir vizyon, öngörülebilirlik eksikliği var. Sayın Cumhurbaşkanı bilerek yapıyorum diyor” dedi.

İktidarın ekonomi politikaları ile Türkiye’nin olağanüstü bir fakirleşme yaşadığını söyleyen Davutoğlu, Sincan’da ve daha birçok kentte uzayan ucuz ekmek kuyruklarını anlattı.

Ahmet Davutoğlu, şunları söyledi:
“Türk Lirası taşıyanların fakirleştiği, dolar taşıyanların zenginleştiği bir ülke ortaya çıktı. Kurtuluş Savaşı vereceksiniz ama ay yıldızın üstünde olduğu lirayı değersiz kılacaksınız. Nas hükmünün esası fakiri korumaktır. Bugün ise bu düzeyde faiz yoksulu ezerek zenginlerin türemesine yol açan faiz baronlarının düzenini ortaya çıkarıyor. TLtakas aracı olma özelliğini kaybetti. Halk TL’den kaçıyor. 2022 bütçesi şimdiden geçersiz hale geldi. Böyle giderse 70’li yıllarda olduğu gibi ödemeler dengesi kriziyle karşı karşıya kalacağız. Artık yolsuzluklardan bahsetmek bile mümkün değil çünkü yolsuzluklar sistemin kendisi haline geldi. Her şeyden önce olağanüstü bir yoksullaşma süreciyle karşı karşıyayız. Ekmek kuyruğu var. Kişi başına saat başı ücret 1.20 dolara düşmüş. Uluslararası yoksulluk standartı günlük 5.5 dolardır. Bu nasıl meşru kılıyorlar? Halkı yoksullaştırarak büyüme stratejisi, sömürge anlayışın ürünüdür. Çin modeliyle karşılaştırmasınlar. Çin’in şartları farklı Türkiye’nin farklı. Çin uzun otoriter rejim sonrasında zaten fakirleşmiş halkı kademeli şekilde yoksulluktan çıkarma yoluna gitti. Bunlar ise 12 bin 500 dolara çıkmış milli geliri düşürerek, yoksullaştırarak halkı köleleştirmeye çalışıyorlar. Bunun adı ihanettir.”

Davutoğlu, “Son günlerde yaşadığımız, Sayın Bahçeli’nin Sayın Erdoğan’ın diline pelesenk olması itibariyle de, önce onları, sonra da bütün toplum kesimlerini uyararak söylüyorum. Bu adaletsizliğe, bu köleleşmeye, bu yoksullaşmaya gösterilen her tepkiyi bir terör faaliyeti gibi gösterme çabası otoriterleşme eğilimidir. Zaten ekonomi bu kadar kötüleşmişse, bu kötüleşmeyi mutlaka daha da fazla otoriterleşme takip eder” diye konuştu.

Davutoğlu, Erdoğan’ın “Biz bu politikayı 19 yıldır kurguluyoruz” sözüyle ilgili soru üzerine, “Ben o süreçlerin içinde oldum. Nerede yaptılarsa o hazırlığı ben hiç görmedim. Ne Bakanlar Kurulu’nda, ne partide görmedim. Sayın Cumhurbaşkanı kendi iç dünyasında yapmış olabilir bu hazırlığı. Berat da o kadar büyük değildi ki o zaman, üniversitedeydi. Ekonomi danışmanları da o dönem Erdoğan’a hakaret etmekle meşguldü” dedi.

Davutoğlu, “Bunlar kurtuluş savaşı diyerek ülkeyi sömürge ekonomisine döndüren politikalarını meşrulaştırmaya çalışıyorlar.” değerlendirmesini yaptı, şunları söyledi:
“Kamu maliyesi dediğimiz ana sütun aslında milletin devlete emanetidir. Sayın Erdoğan’ın ve onun getirdiği zihniyetin en temel yanlışı kamu maliyesini kendi şahsi veya iktidarın güç alanı olarak görmesi ve böyle yönetmesidir. Bu emanete ihanet söz konusudur bugün. Bu ihanetin bir şekilde son bulması, kamu maliyesinin şeffaf şekilde kullanılması esastır. Vatandaşın feryadını duymuyorlar. Zaten büyük rantlar elde etmiş, yandaş şirketlerin feryatlarına göre davranıyorlar.”

Mutant canavar sistemi bizi kusursuz fırtınaya götürüyor

İbrahim Turhan: Türkiye iki aydır ekopolitik bir deneyle karşı karşıya. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle 19 yıldır hazırlık yaptıkları bir deney. Kurlar yüzde 40 arttı, Kapalıçarşı’da düviz büroları, bankalar döviz alışverişini durdurdu. Vadeli ticaret ödeme sistemi bitti. Tedarikçiler sipariş iptal ediyor, yeni üretim maliyetini belirleyemedikleri için. Hükümet ne yaptığımızı biliyoruz diyor. Yani taammüden yapıyor. Bugün Türkiye’ye dayatılan politikanın benzerleri 60-70’li yıllarda askeri darbeler yaşanan ülkelerde denendi Asya ve Latin Amerika’da… Bu vatandaşı yoksullaştırma pahasına dış dengeyi düzeltmek. Bu canavarca sistem vatandaşı yoksullaştırmayı temel alıyor. Bu canavar mutant bir canavar. Otoriter rejimde bile bir iç tutarlılık vardır. Bu mutant canavar tutarlı da değil. Sayın Naci Ağbal, düzgün bir Merkez Bankası başkanlığı yapmak istediği için görevden alındı. Yeni başkan önce “Enflasyon” dedi sonra vazgeçti, şimdi “Cari denge” diyor. Orta vadeli plan ve bütçe 18 Kasım’da çöp oldu. Hükümetin uygulamaları ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmaları ekonomiye en büyük zararı veren unsurlar haline geldi. Yaptıkları ateşin üzerine benzin dökmekle eşanlamlı. Kurdaki artış sadece dış ticareti etkilemez, enflasyonu etkiler, risk primini etkiler tüm ekonomiyi etkiler. Lütfen 84 milyon insanın üzerinde deney yapmayın. Ekonomi politikalarını yaşamın gerçeklerinden kopuk belirliyorsunuz. Ekonomi yönetimi tüm riskleri umursamaz davranıyor. Mutant canavar bizi kusursuz fırtınaya götürüyor.

İktidar vatandaşın emanetine ihanet ediyor

Serkan Özcan: 2001-2002 yaşanan en derin iktisadi krizdi. Sonrasında “enflasyon hedefli para politikası”, “bankacılık rehabilitasyonu”, “kamu maliyesi” sac ayaklarını oluşturdu ve ekonomi yükselişe geçti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bu üç ayağın hızlı biçimde çöktüğü bir dönemi yaşıyoruz. Kamu maliyesi vatandaşın devlete emanetidir. Bugün yapılan da bu emanete ihanettir. Saçma sapan politikalarla sağlıklı, sürdürülebilir bir mali yapı oluşturulamaz. Sözde faiz karşıtı bir politika var. 2024’te 320 milyar TL faiz ödenecek. Her 10 TL’den 1’i faize giderken başkanlık sisteminden beri 2 lira faize gidiyor. Ekmek kuyruklarının sebebi budur. Başkanlık öncesi bütçe açığı 33 milyar TL’yken bugün 245 milyar TL’ye çıktı, 9 kat… 2022 borç stoku kur farkı nedeniyle 2.6 trilyon düzeyinde. Borçlanmada dövizin payı yüzde 39’dan 65’e çıktı. Bu Berat Albayrak’ın hediyesi Türkiye’ye.

Enflason ile mücadele etmeden yoksullukla mücadele olmaz

Kerim Rota: Türkiye hak etmediği bir enflasyon sorunu yaşıyor. 50 milyon üzerinde nüfusu olan ülkeler arasında 3. sıradayız, yüzde 19.9 ile… Dünya ortalamasının 4.5, Avrupa’nın 5.5 katı. Bu aslında bir yönetim sorunu, yöneticiler ciddi utanç duymalı. Bu süreç kalıcı yüksek enflasyona doğru gidiyor. Dünyadaki yalnızlığımızı artıracak bir risk. Kurlardaki hareket 1994 yılından bu yana aylık en büyük dalgalanmayı gösteriyor. Ortada bir Merkez Bankası yok, ortada akıl yok. Türkiye’nin kaybedecek vakti yok. Türkiye’nin yüzde 29’u yaklaşık 25 milyon kişi 2 bin lira altında gelirle yaşıyor. Yüzde 27 23 milyon insan maddi yoksunluk içinde. Bangladeş ve Vietnam seviyesinde yaşam süren 17 milyon insan var. Enflasyonla mücadele etmeden yoksullukla mücadele etmek mümkün değil.

Başkanlık sistemi ile şirketler kelepir hale geldi

Tuncay Dinç: Sermaye piyasaları ülkenin iç barışına katkı sağlar. Ekonomide ihtiyaç duyulan kaynağı sağlar. Ekonominin dayanıklılığına çok önemli katkı sağlar. Yatırımcıya da getiri sağlar. 2016’dan beri bitmeyen bir ekonomik krizle karşı karşıyayız. Yazılmayan kuralların hayata geçtiği Berat Albayrak döneminde ardı arkası kesilmeyen krizler yaşadık. Başkanlık sistemine geçişle borsada da kayıplar başladı. TL fiyat ölçüm aracı olmaktan çıktı. 300 dolardan 140 dolara geriledi dolar endeksi. Banka endeksi son 5 yılda değer aşınması yaşadı, şirketler kelepir fiyatlara düştü. Borsada yabancı ilgisi yüzde 66’dan 41’e düştü. BİST 100 166 milyar dolardan 115.8 milyar dolara düştü.

Doğrudan lojistik, ara malı ve hammadde yatırımı yapılmalı
Mustafa Mente: Dünya milli gelirinin yüzde 0.87’sini üretiyor Türkiye. 2012-2013’te yüzde 1.24’tü. Pandemi döneminde Türkiye için yeni fırsatlar doğdu. Ancak bu fırsatları yakalamak için lojistik sorunu çözülmeli, ara malı ve hammadde tedarikine doğrudan yatırım yapılmalı, AB’ye ihracatı ikiye katlamak için gümrük birliğ anlaşması güncellenmeli. İş gücü ucuzlatılarak ihracatı artırma planı yürütülüyor. Oysa teknoloji ve markalı ürün ihracatı desteklenmeli. Ara malı ithalatını durdurmanın en iyi yolu üretimi desteklemektir.

Türkiye kurumsal çöküş yaşıyor
Feridun Bilgin: Türkiye yönetilmiyor. Türkiye hiçbir alanda yönetilmiyor. Bu sürpriz değil tabi ki tüm bunları biliyorduk. Denetimsizlik, hukuksuzluk ve sadakatle birleştirildi sistem. TBMM başta tüm kurumlar kaldırıldı. TBMM adeta devre dışı. Kanunların önemli kısmı kararnamelerle çıkarılıyor. Yargı yürütmenin baskısı altında. Kamuda liyakat yok artık. Tek kriter sadakat. Bunu her gün her yönüyle yaşıyoruz. Tüm bunların nedeni hukukun ortadan kalkması. Türkiye kurumsal olarak çöküş yaşıyor. Tüm kamu kurum ve kuruluşları yeteneğini kaybetti.

https://www.gazetepencere.com/yikimdan-cikisin-yol-haritasi/