Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

EŞREF KOLÇAK ANISINA BİR FESTİVAL: GEMLİK

Bu yıl ilki düzenlenen ve Eşref Kolçak anısına her yıl yapılması planlanan Gemlik Film Festivali 24-27 Temmuz tarihleri arasında düzenlendi. Birbirinden değerli sanatçıların katılımıyla gerçekleşen festivale halkın ilgisi de yüksekti. Festivalde Türkan Şoray, Tamer Yiğit, Şemsi İnkaya, Perihan Savaş, Halil Ergün, Cahit Berkay, Erkan Can, Güven Kıraç ve Yüksel Aksu gibi sinemamızın çok değerli isimleri bir araya geldi.

Ayrıca Gemlik Film Festivali kapsamında düzenlenen Kemal Sunal’ın film kostümleri ve Vadullah Taş’ın film afişleri sergileri festival boyunca ziyaretçileriyle buluştu. Çok sayıda kısa filmin başvuruda bulunduğu festivalde dereceye giren filmler ödüllendirildi. Yarışmanın birincisi Zeynep Demirhan’ın “Yüzler” filmi, ikinciliği Volkan Güney’in yönetmenliğindeki “Larva’’ filmi, yarışmanın üçüncüsü ise Baturay Tunçat yönetmenliğindeki “Gün Işığı’’ filmi oldu.

“ÇOK YAŞA TÜRKAN SULTAN”

Gemlik Film Festivali’nin açılışını, Türk Sineması’nın “Sultan”ı Türkan Şoray yaptı. İskele Meydanı’nda; “Selvi Boylum Al Yazmalım’’ filminin gösteriminin ardından Gülay Afşar moderatörlüğünde gerçekleştirilen söyleşide sahneye çıkan Türkan Şoray, Gemlik’te binlerce kişi tarafından ayakta alkışlandı. Söyleşinin ardından Cahit Berkay ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ film müziği eşliğinde Türkan Şoray’a resital yaparak sahneye çıktı. Cahit Berkay ve Türkan Şoray sahnede duygulu anlar yaşarken, Cahit Berkay “Bana, o filmin müziğini yaparken nasıl bir duyguyla yaptın diye soruyorlar. Türkan Şoray’a âşıktım o duygularla müzikleri yaptım ve kendimi çok şanslı hissediyorum” dedi. Cahit Berkay  “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin müziğini çalarken Türkan Şoray da filmden diyaloglarla Berkay’a eşlik etti ve meydanı dolduran binlerce kişi “Çok yaşa Türkan Sultan’’ diye tezahürat yaptı. Söyleşi sonrası Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan sanatçıya  “Sevgi Ödülü’’nü takdim etti.

YILDIZLARLA SÖYLEŞİLER

Gemlik Film Festivali’nin ikinci gününde aynı zamanda Kısa Film Yarışması’nın da jüri başkanı olan Halil Ergün festival kapsamında Gemliklilerle söyleşide buluştu. Eşref Kolçak anısına düzenlenen Gemlik Film Festivali’nin üçüncü gününde ise Erkan Can, Güven Kıraç ve Yüksel Aksu Zeytindalı Meydanı’nda Gemliklilerle buluştu.

Festivalin kapanış gecesi öncesinde usta oyuncular Tamer Yiğit ve Perihan Savaş söyleşisi gerçekleşti ve bu söyleşinin moderatörlüğünü ben gerçekleştirdim. Meslek hayatımın en özel anlarından birini yaşadım. Bir Bursalı olarak da böyle bir festivalde görev aldığım için ayrıca mutlu oldum diyebilirim. Gerçekleştirdiğim söyleşiyi röportaj haline getirerek sizlerle sayfamda paylaşmak istiyorum. Bu iki değerli ismi bir araya getiren ve bu söyleşiyi gerçekleştirmem için beni görevlendiren başta Bircan Silan olmak üzere ekibine, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan ve ekibine, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım. En özel duygularımla Tamer Yiğit ve Perihan Savaş’a sevgilerimi gönderiyorum. Kendileriyle sahnede olmak anlatılmazdı, yaşadım diyebilirim.

İKİ ÖZEL OYUNCUYLA AYNI SAHNEDE OLMAK FİLM GİBİYDİ!

Heyecanlı bir bekleyiş içindeyim… Sinemada izlediğim iki özel sanatçıyla aynı sahnede olacağım ve kendimce hazırladığım soruları soracağım… Tabii ki elim ayağım titriyor. Kendilerini hiç birebir gün yüzüyle görmedim. Aklımda filmlerden ve dizilerden gördüğüm simaları var ve bana geçen enerjileri eşliğinde duygudayım sadece. Biliyorum hayal kırıklığına uğramayacağım çünkü yüzlerine yansıyan ışıktan belli, onlar iyi oyuncu oldukları kadar aynı zamanda iyi insanlar ki halk da benim gibi düşünüyor ve herkes heyecanla söyleşi için onları bekliyor.

Perihan Savaş, gözlerinin parlaklığı insana yansıyan gerçek bir hanımefendi. Duruşu soğuk gibi görünen ama iletişimindeki sıcaklık ile birden ortamı aydınlatan bir ışığı var. Güzel, alımlı, mütevazı ve onca yaşanmışlıkların ardından mesleğine âşık çok özel bir isim. Kendisini oyunculuk mesleği ayakta ve güçlü tutuyor bence, dimdik eğilmeden, bükülmeden bunca yıldır. İşte bu yüzden yıldızı ve ışıltısı hiç bitmiyor hâlâ pırıl pırıl, ışıl ışıl parlıyor.

Daha önce çok Yeşilçam aktörünü görmüşlüğüm ve konuk etmişliğim var ama sanırım bu kadar yakışıklı kalabilenini bu yaşta görmedim Tamer Yiğit gibi. Hâlâ bir insan bu kadar heybetli ve yakışıklı dondurulmuş gibi kalabilir mi gerçekten, çok büyüleyici. Üstelik bu kadar kibar olabilmek de üstün insan özelliği bir durum diyebilirim. Değerlerini yitirmemiş, eşinin hâlâ gözlerinin içine bakan ve bizlere yani halka teveccühünü hiç kaybetmemiş çok gerçek bir aktör...

‘Bizler varsak sizlerin sayesinde’

Gemlik Film Festivali’nde ben sizlerle ve halkla birlikte buluştuk. Şu anda neler hissediyorsunuz?

Tamer Yiğit: Yukarıdan geçerken görüyordum Gemlik’i ama sizleri görünce, sizlerle beraber olunca iki kat daha mutlu oldum. Gemlik’te düzenlenen Kısa Film Festivali’nde Eşref Kolçak’ı hatırlamak Eşref Bey’i anmak, 3 sene önce ölen bir sanatçıyı anmak çok güzel bir duygu. Sizleri Eşref Bey adına tebrik ediyorum. Her sanatçıya nasip olmayan güzel bir hareketi Gemlik olarak sizler yaptınız. Bu festivalde seçilen filmlerin ekiplerini de ayrıca tebrik ediyorum. Böyle güzel bir festivali düzenleyen Gemlik Belediye Başkanı’na teşekkürlerimi sunuyorum. Sizlerle gurur duyuyoruz, sağ olun ve var olun. Bizler varsak sizlerin sayesinde, sizlere çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca buranın bir hatırası daha var geçerken ‘Galip Hoca’yı görüyoruz onun topraklarından o da Gemlik’e yukarıdan bakıyor,  Sayın eski Cumhurbaşkanımız Celal Bayar… Onun anısı da bende çok büyük, o dönemlerin, o jenerasyonun insanları olarak tarihleri de biliyoruz, huzurlarınızda rahmet dilemek istiyorum.

‘Sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum’

Perihan Hanım siz neler söyleyeceksiniz, duygularınızı alabilir miyiz?

Valla Tamer o kadar güzel konuştu ki… Öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum, hoş geldiniz. Gerçekten de bu festivaller o kadar güzel, o kadar özel ki ve ilki gerçekleşiyor ve gönül istiyor ki devamı gelsin. Biliyorsunuz festivaller bazen başlıyor ama sonra devamı gelmiyor ama sizler sahip çıkarsanız aynen burada olduğu gibi festivali ilgiyle izlerseniz, takip ederseniz mutlaka bu festivaller devam edecektir. Sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum. Bu güzel festivali yapan Gemlik Belediyesi’ne, emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ve filmleriyle yarışan bütün arkadaşlara başarılar diliyorum.

‘Eşref Kolçak sinemaya yakışan bir ağabeyimizdi’

Rahmetli Eşref Kolçak için neler söylemek istersiniz?

Perihan Savaş: Eşref Ağabey benim için hâlâ yaşıyor ve bizimle birlikte. Filmleriyle her zaman içimizde, kalbimizde, yüreğimizde saklıyoruz onu. Eşref Kolçak’ı hiçbir zaman kaybetmiş gibi görmüyorum ben, diğer bütün sanatçılarımızı da öyle. Çünkü onlar yaptıkları işlerle hâlâ yaşıyorlar.

Tamer Yiğit: Ben Eşref Bey ile 5 film yaptım, Eşref Bey benden önce gelmişti sinemaya operada dansördü oradan sinemaya geçti. Eşi Özcan Hanım ile bütünlüğü tamdı, çok kafa dengi karı kocalardı. Ben tanıdığımda Fatih’te oturuyordu sonra Gemlik’e geldi ve burayı çok sevdi. Setlerde de sürekli Gemlik’ten bahsediyordu hatta diyorduk ki üşenmiyor musun gidip  gelmeye çünkü filmlerde oynayıp yine Gemlik’e dönüyordu. Eşini kaybettikten sonra iş hayatını da nadasa bırakıp Gemlik’te yaşamaya başladı. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. İyi bir ağabeyimizdi, sinemaya yakışan bir ağabeyimizdi.

“Tamer Yiğit ile oynamak benim içim çok özeldi’

Siz birbirinizle nasıl tanıştınız?

Perihan Savaş: 1972 yılında ‘Aşka Selam Kavgaya Devam’ diye bir filmde birlikte oynadık, ne yazık ki bir tane filmde birlikte oynayabildik.

Tamer Yiğit: ‘Çukur’ dizisinde az da olsa oynadık diyebilirim yıllar sonra.

Perihan Savaş: Çukur’da oğlumu oynayan Aras Bulut İynemli’nin yaşlılığını oynadı. Orada beraber olduk diyebilirim ama gönül isterdi ki daha fazla karşılıklı oynayalım ama bir türlü denk gelemedik. ‘Aşka Selam Kavgaya Devam’ filmi de benim için çok özeldi, bir kere Tamer Yiğit ile oynamak, aynı sette olmak, aynı havayı koklamak gerçekten benim için çok özel ve önemliydi. O dönem çok gençtim ben, Tamer de çok gençti.

Tamer Yiğit: Ben o kadar genç değildimJ

‘Bisiklet reklamında oynamıştık’

Perihan Savaş: Çok gençtin ve yakışıklıydın hâlâ da yakışıklısın Tamer. Gerçekten benim için çok özeldi, öyle de bir tanışmamız oldu zaten. Sonra hatırlar mısın Tamer bilmiyorum Nilüfer, sen, ben ve şarkıcı Gökben bir bisiklet reklamında bir araya geldik.

Tamer Yiğit: O hikâyeyi şöyle anlatayım. Perihan’la çalışıyoruz, o sıralarda ben hanımla da flört ediyorum. Sultanahmet cezaeviyken o zaman plato olması için boşalmış, hapishanedeki arkadaşlar başka yerlere gitmiş. Perihan’ın ilk geldiği gündü, ilk çekim karelerine orada başlayacağız. Perihan annesiyle birlikte sete geldi, eli ayağı titriyor. Tesadüfen benim de sonradan evlendiğim eşim oraya geldi. İkisini o zaman tanıştırmıştım. Sonra bisiklet reklamı oldu. Bizim müşterek dostlarımız da vardı. Ben, benim eşim, Perihan, Zafer Yılmaz ve ortak dostlar hep birlikte oturup sohbetler ederdik. Zafer de çok iyi çocuktu Allah rahmet eylesin.

Perihan Savaş: Ne keyifliydi o günler ve ne güzel anılar kaldı hayatımızda.  

‘Yeşilçam’ önemli bir kelime yani sokağın adı değil sadece Yeşilçam

Ne güzel dostluklar, anılar, hikayeler, filmler… Nasıl dönemlerdi ve o dönemi hâlâ çok sevmemizin sebepleri nelerdir?

Tamer Yiğit: Şimdi Yeşilçam dediğiniz zaman neticede bir sokağın ismi Yeşilçam. Emek Sineması’nın arka çıkış kapısının sokağının ismi ‘Yeşilçam.’ Ama Yeşilçam sinemanın doğduğu yer, Yeşilçam’da çam falan yok bir varilin içine bizim diktiğimiz çam var. İstanbul’a gelenler ve yaşayanlar bilir o sokağı, o sokağın adı ‘Yeşilçam.’ 1914 Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı 1914 yapımı film, Rus abidesi yıkıldıktan sonra Fuat Kınay diye yıkımı çeken adamın oturduğu yer Yeşilçam. Ve dolayısıyla ilk sinema buradan, Yeşilçam’dan başlıyor, buradan üretiliyor diğer yazıhaneler, diğer filmler, rejisörler, senaristler buradan doğuyor. Onun için ‘Yeşilçam’ önemli bir kelime yani sokağın adı değil sadece Yeşilçam.

“O samimiyet sizlere yansıdığı için aramızdaki bağ bu nedenle özel”

Peki Yeşilçam’ın içinde olmak, orada yetişmek ve kalıcı olmak…

Perihan Savaş: İçinde olmak ve kalıcı olmak… O bizim özveri, sevgi ve saygıyla yapılan bir işti. Şimdiki gençler çok şanslılar… İşte karavanları, makyözleri, kuaförleri ve kostümcüleri var. Biz kendimiz taşırdık kostümlerimizi, makyajımızı ve saçımızı kendimiz yapardık hatta hangi sahnede hangi elbiseyi giydik ondan sonra ne onların devamlılığını bile kendimiz tutardık. Ve bunu çok severek özveriyle yapardık. Sanıyorum ki o sevgi sizlere yansıdı, o yüzden o filmler çok özel ve çok güzel filmler. O samimiyet sizlere yansıdığı için aramızdaki bağ bu nedenle özel.

Tamer Yiğit: Şimdi sinema, sanat sanat için mi, sanat halk için mi derseniz; sanat halk için neticede yaptığınız işler sizler için yapılıyor. Sizlere, topluma hitap etmeyen şey zaten değer kazanmıyor. Mesela bir ressamsınız, bir resim yapıyorsunuz evinizde bu eseri hiç kimse görmüyor ve takdir etmiyor, o zaman yaptığınız resmin ne önemi var. Onun için sinema halkın değerlerini, yaşadığımız toplumdaki halkın değerlerini halka anlatabilmek, o değerlerin içinden bir şeyler çıkarabilmek, günlük bir sürü konu var; halk için gazeteyi ve televizyonu açın dünya kadar konu var. Halkın değerlerini sunduğunuz zaman bu sinema ya da televizyon olur, bu gerçeklikleri yaptığınız zaman başarılı olursunuz. Halka ve halkın değerlerine hitap etmediğiniz müddetçe ses gelmiyor, ses gelmeyince de bir yere gelemiyorsunuz.

“İmkansızlıklar içinde bir ömür verdik sinemaya”

Sizin kaç yıl oldu Perihan Hanım?

Ben 1971’de sinemaya girdim ondan önce 5 yaşında Şehir Tiyatroları’na girdim. Aşağı yukarı ben de 60 yıla yaklaşıyorum.

Tamer Yiğit: Ben 62’de sinemaya geldim 186 tane film çektim. 60 yılım benim sinemada geçti, ben geldiğim zaman 18 yaşındaydım şimdi bakın saçlarım beyazladı. 60 yılda bir izler bırakılıyor, bırakılmıyorsa zaten sizde bir şey yok demektir. 60 sene bu, bir ömür. Bu ömür iyisiyle kötüsüyle sinemaya verildi. İmkânsızlıklar içinde bir ömür verdik sinemaya.

“Yarışmaya girdiğim zaman film çekeceğimi bilmiyordum”

Oyuncu olacağım duygusu ne zaman içinize düştü ve nasıl oyuncu oldunuz?

Tamer Yiğit: Eskiden oyuncu olmanın hatta 50’lerde oyuncu olanların mahkemede şahadeti kabul edilmiyordu, öyle bir dönemden geliyoruz bu döneme. İnsan bazen imkânsızlıklar sayesinde bazen de çok arzu ettiği için bu işe giriyor. İmkânsızlıklar, işsizlik, bir tesadüf, bir yerden geliyor. Ben 1962’de Ses Yarışması ile girdim bu işe ama Perihan Hanım tiyatrodan geldi. Valla ben yarışmaya girdiğim zaman film çekeceğimi bilmiyordum, para verecekler zannediyordum. Maalesef film varmış altında, imzayı attıktan sonra dönemedim.

“Suna Pekuysal beni keşfetti”

Perihan Savaş: 5 yaşındayken benim bir seçme şansım olmadı. Annemin arkadaşı Suna Pekuysal’dı ve kendisiyle komşuyduk. Suna Abla demiş ki; “Bu kızda bir şey var ben bunu tiyatroya götüreceğim…” Babam da, annem de sanata çok saygı duyan ve destekleyen insanlardı, onlar da tamam demişler.  Ve ben 5 yaşında tiyatroda çocuk oyunuyla birlikte başladım. İşte o ateş o zaman düşünce, hani diyorlar ya sahnenin tozunu bir kere aldığın zaman bir daha bırakamazsın öyle oldu, ondan sonra 10 yıl tiyatro devam etti. Sonra sinema 1971’de başlayınca daha ağırlıklı sinemanın içinde oldum. O zaman tiyatrodan koptum ve sinema devam etti.

Çok güzel bir hikâye Suna Pekuysal 5 yaşındaki bir çocuğun hayatını değiştirmiş.

Perihan Savaş: Aynen öyle oldu.  

Şimdi sizleri sinema ile sevdik ama artık hayatımız dizi oldu. Dizilerde oyunculuğa dair neler söylersiniz?

Tamer Yiğit: Perihan daha çok dizilerin içinde. Ben 12 tane falan dizide oynadım. Yuva, Pusu, Çiçek Taksi diye sıralayabilirim en son da Kuruluş Ertuğrul Gazi’de oynadım ama yoruldum artık. Affedersiniz yaşım 80 gaz bitti fitilden idare ediyorum, ayakta daha fazla duramıyorum onun için setler beni yoruyor.

Hâlâ sizi izlemek istiyoruz ama…

Tamer Yiğit: Artık bir dahaki gelişe bakarızJ

Perihan Savaş: Özellikle sinemada yani belirli bir zaman içerisinde çekiliyor film. Ama televizyonda öyle değil, televizyonda bir sinema filmi zamanı kadar beş günde çekmek zorundasınız ve çok hızlı çalışmak zorundasınız. Bu tabii ki insanı çok yıpratıyor ve yoruyor. Dünyanın hiçbir yerinde 120 dk bir TV dizisi yok biz 120 dk çekiyoruz ve gerçekten çok zorlanıyoruz. O yüzden çok yorucu oluyor. Ben hâlâ devam ediyorum, sonuna kadar gidebildiğim yere kadar gideceğim çünkü çalışmayı seviyorum. Çok yoruluyorum ama uzak kalamıyorum, o içimde bir şey çalışsam hissi ile devam ediyor.

İnşallah en kısa zamanda birlikte bir projeniz olur.

Perihan Savaş: İnşallah, ne güzel olur.

Tamer Yiğit: İnşallah artık olmasa da bir dahaki gelişimizeJ

‘Bedrana filmi kariyerimde dönüm noktam oldu’

‘Benim kariyerimi değiştirdi ya da benim hayatımda çok önemliydi aklımda rolüm kaldı, duygu kaldı’ dediğiniz projeyi sormak isterim.

Perihan Savaş: Tiyatrodan sinemaya yeni geçtiğim zamanlarda Bedrana filminin kitabını okudum, dedim ki ‘Ne kadar güzel bir sinema filmi’ olur. Ve çok istedim o kadar yürekten istedim ki benim için sinemada dönüm noktam dediğim filmdir o.  Bir gün gazeteyi aldım elime gördüm ki Bedrana filmi çekiliyor rahmetli Süreyya Duru çekiyor ve Türkan Şoray oynuyor… Ayy nasıl kıskandım ve üzüldüm ki anlatamam size. Aradan bir hafta geçti beni aradılar Süreyya Duru sizinle görüşmek istiyor diye. Evet Bedrana çekiliyor ama onun bir de kız kardeşi var herhalde kız kardeşini de bana teklif edecekler diye düşündüm. Süreyya Bey senaryoyu verdi “Git çalış Bedrana’yı oynuyorsun”, “Anlamadım” dedim “Ne bakıyorsun kızım suratıma tuhaf tuhaf” dedi, “Bedrana’yı oynuyorsun git çalış” dedi. Size anlatamam ben Fatih’te doğdum, büyüdüm ve orada oturuyordum. O Yeşilçam sokağından yani Beyoğlu’ndan Fatih’e kadar o senaryo göğsümde yürüyerek zıplaya zıplaya koşa koşa eve gittim. Ve gerçekten de o kadar inandığım bir hikâyeydi ki bana 16 yaşında Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü aldırttı. Çok inanarak oynamışım demek ki, sinemadaki dönüm noktan Bedrana oldu.

“Dört yapraklı yoncanın arasında ben kendime yer bulamadım”

Tamer Yiğit: Sinema eskiden erkeğe dönüktü. Ayhan Işık, Orhan Günşiray, Eşref Kolçak, Fikret Hakan, Göksel Arsoy böyle bir erkek hâkimiyeti vardı. Ben o döneme, erkek hâkimiyetinin olduğu döneme geldim. Fakat iş öyle bir değişti ki sinema kadın sinemasına döndü. Dört yapraklı yonca diye bir şeyler çıkmaya başladı topraktanJ dört yapraklı yoncanın arasında ben kendime yer bulamayınca ben avantüre döndüm yoksa baştan ben salon filmlerinde oynadım, yani 2 sene boyunca salon filmlerinde oynadım. Fakat dört yapraklı yoncaya senaryo ağırlıkları gelince bu defa bakıyorsunuz ki sana rol yok, sen kendi yolunu çiz bu defa avantüre geçtim. Benim dönüm noktan da budur yani.

“Yılmaz Güney ile çalışmayı, tanışmayı çok isterdim”

Keşke karşılıklı oynasaydım, yetişebilseydim dediğiniz sinemacı, dönem var mıdır?

Perihan Savaş: Ben hemen hemen herkesle oynadım ama keşke dediğim, beraber oynasaydım dediğim Yılmaz Güney. Onunla oynamayı hatta yönetse bile ki olmadı sadece tanışmayı da çok isterdim ama olmadı.

Tamer Yiğit: Ben hepsiyle oynadım hem hanım arkadaşlarla hem rahmetli Cüneyt Arkın’la hem Yılmaz Güney’le oynadım, hepsiyle anılarım var. Bir Liz Taylor kaldı o da vefat etti yapacak bir şey yokJ

“Hafızalardan gitmeyen en değerli şey sizlersiniz”

Geriye dönüp baktığınızda o yolculukta hissettiğiniz duygu nedir, hafızanızdan gitmeyen durumu sormak isterim.

Tamer Yiğit: Hafızalardan gitmeyen en değerli şey şuradaki sizlersiniz. İnsanların gösterdiği sevgi ve ilgi bunun dışında bizim dönemdeki sinemadan çoğu arkadaş maddi kazanç elde edememiştir, sadece evini ve karnını doyurmuştur, bir kısmı da daha zor şartlarda yaşamıştır. Onun için sinema yapılır mıydı, yapılmaz mıydı, yapıldı. Anılar ne kaldı, bizi seven halkımız kaldı, anılarda yaşıyorsak ne mutlu bize işte! Eşref Kolçak’ın anılarını yaşatan bir Gemlik var burada, bundan daha güzel ne olabilir ki? Parayla ölçülmez bu duygu. Bu sevgi parayla ölçülmez, bu büyük bir mutluluk.

Perihan Savaş: Tamer’in dediklerine sonuna kadar katılıyorum. Sokakta yürüyorsunuz size sarılıyorlar, öpüyorlar, gülümsüyorlar. Bizi evin kızı, ablası, teyzesi, annesi gibi görüyorlar o kadar güzel bir mutluluk ki evet ben sizleri tanımıyorum belki ama sizler beni o kadar iyi tanıyorsunuz ki bizi o kadar iyi içinize almışsınız ki sizlere çok teşekkür ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi