İşten çıkarılan maden işçileri eylemine devam ediyor: Sesimizi duyan var mı?

İşten çıkarılan maden işçileri eylemine devam ediyor: Sesimizi duyan var mı?
Türkiye’nin ilk antimuan maden ocağında ‘küçülme’ gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerin hak arayışı sürüyor: 1999'da biz vardık, 6 Şubat'ta biz vardık; şimdi enkaz altında biz kaldık. Sesimizi duyan var mı?2016...

Türkiye’nin ilk antimuan maden ocağında ‘küçülme’ gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerin hak arayışı sürüyor: 1999'da biz vardık, 6 Şubat'ta biz vardık; şimdi enkaz altında biz kaldık. Sesimizi duyan var mı?

2016 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devredilen Tokat'ın Turhal ilçesindeki Türkiye’nin ilk antimuan maden ocağında ‘küçülme’ gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerin hak arayışı sürüyor. 

Maden işçisi Güven Kaya, “Bu antimuan madenlerde çalışan yöre halkında koah ya da ciğerde başka hastalıkları çıkıyor. Bu adamların başka bir iş yerine gidip çalışması mümkün değil, sonuçta ciğerinin yarısını bırakıyor. Sağlık raporu almaya gittiği zaman bu adamın ciğerinde leke olduğu için 'seni alamayız' diye bir tepki ile karşılaşıyor. Oradaki insanların tek geçim kaynağı da bu madenler... İki hafta boyunca deprem bölgesinde kaldım. İki hafta boyunca ben insanlara nasıl umut olabilirim diyerek çalıştım. Geçen gün bir pankart belediyenin önüne astık, söylemek isterim; ‘1999'da biz vardık, 6 Şubat'ta biz vardık; şimdi enkaz altında biz kaldık. Sesimizi duyan var mı” dedi.

Tokat'ın Turhal ilçesindeki Türkiye'nin ilk antimuan madeni olarak bilinen ve Koza Holding’e bağlı Özdemir Antimuan Madencilik tarafından işletilirken 15 Temmuz darbe girişiminden sonra TMSF'ye devredilen maden ocağında işçiler işten çıkarıldı.

 TMSF'ye devredildikten sonra işçi sayısı 180 işçiden 82'ye işçi sayısı düşürülürken, faaliyet gösteren 3 maden ocağının da kapatıldığı belirtildi. "Küçülmeye gidildiği" gerekçesi işten çıkarılan 26 maden işçisinden 3'ü işletmenin çatısına çıkarak eylem başlatmıştı. İşten çıkartılan işçilerin eylemi, işletme önünde ve Turhal ilçesinin meydanında devam ederken; Ankara'da seslerini duyurmak için Meclis'te milletvekilleri ile görüşen işçilerden Güven Kaya ve Mustafa Alim, yaşadıklarını anlattı.

“2017'nin 11'inci ayın 13'ünde özer antimuan madenleri bünyesinde yer altı işçisi olarak işe başladım. Yaklaşık 2021 yılına kadar yeraltı çalışanı olarak bilfiil görev yaptım. 2021 yılında bir arkadaşımızı göçük dolayısıyla şehit verdik. Daha sonra yeraltı kapanmaları oldu, açılmaları oldu. Daha sonra komple bir kapanma kararı aldı. Bu kapanma kararından sonra bizlere çıkış verilecekti, çıkışlarımız durduruldu. 'Yerüstüne geçebilirsiniz, istediğiniz bölüm varsa onu seçin' denildi. Biz de mühendislerin kendi seçtiği atmalara göre dağıtıldık. Kimi güvenliğe geçti, kimi tesis bölümüne geçti. Kimi yerüstünde işçi olarak kaldı. Kaza olana kadar herhangi bir sıkıntı olmayan yerde 2021'den sonra işçi almak yerine, işçi çıkartmalar yaşanmaya başlandı. Emeklilerin toplu olarak çıkışı verildi. Ara bulucu da geldi, haklarını verdi.

"Çıkarılan işçi arkadaşlarımızın içinde işyerinde kaza geçirip vücudunda platinle yaşayanlar da var"

Bizim sürecimize gelince biz, sabah uykudan kalktık kimimiz iş yerine gitti kimimiz iş yerine gitmeden saat 07.30'da muhasebecimiz tarafından arandık. 'Bugün Turhal Belediyesi'nin işlettiği bir yer var, orada toplanıyoruz. Ara bulucu gelecek' dedi. Bizim geçmişe dayalı bir davamız var; yüzde 50'lik bir zam hakkımız vardı. İşletme müdürü bize, dava açabilirsiniz demişti. Biz de dava açtık. Bu dava sürecinden sonra bir anda her şey değişti. Biz suçlu olarak gösterildik. Oysaki biz hakkımızı aradık. Sadece zammımızı istemek için bu yola çıktık. Aynı zamanda ben sendikanın iş yeri temsilcisiyim, yasalar hükmünde bildiğim kadarıyla en son iş yerinde, iş yeri temilcisi ve baştemsilcisi kalır. Bunlar öyle gözü karartmış ki bizi bile çıkarttılar.

Şimdi çıkartılan işçi arkadaşlarımızın içerisinde meslek hastası var, o iş yerinde kaza geçirmiş vücudunda dört beş tane platin olan arkadaşımız var. Her şeyi de geçtik, mağdur bu insanlar. Orada günü dolmayan, ciğerinin yarısını o madenlere vermiş o arkadaşlarımızı çıkartmaya çalıştılar. Bir sabah kalktığımızda kimisinin kartı okunmadı kimisi telefonla arandı. Biz bunu kabul etmediğimizi dile getirdik. Arabulucuya gittiler, ona da aynı şeyi söyledik. Kabul etmeyeceğiz, hakkımızı da her türlü arayacağız.

"Madenlerde çalışan yöre halkında KOAH ya da başka hastalıklar çıkıyor, başka bir iş yerine gidip çalışmaları mümkün değil"

Bu antimuan madenlerde çalışan yöre halkında koah ya da ciğerde başka hastalıkları çıkıyor. Bu adamların başka bir iş yerine gidip çalışması mümkün değil, sonuçta ciğerinin yarısını bırakıyor. Sağlık raporu almaya gittiği zaman bu adamın ciğerinde leke olduğu için biz seni alamayız diye bir tepki ile karşı karşıya geliyor. Oradaki insanlar etkilendiği için insanların da tek geçim kaynağı da bu madenler. İnsanlar diyor ki 'Biz burada etkileniyoruz yeterince, gidelim ekmeğimizi kazanalım. Biz yiyelim' İnsanlar sadece bunu istiyor...

Bu mücadeleye başlayalı tam bir hafta oldu. Biz sadece buranın unutulduğunu düşünenlerdeniz. Devlet büyüklerimiz sesimizi duyana kadar devam edecek. Bizim amacımız burayı yıkmak değil, bizim buranın yeniden devam etmesini, ocakların açılmasını, işçi çıkarmalarının da durdurulmasını istiyoruz. TMSF'den Koza Holding'ten ricamız bu.”

"1999'ta biz vardık, 6 Şubat'ta biz vardık, şimdi enkaz altında kaldık. Sesimizi duyan var mı?"

Güven, 6 Şubat depremlerinde arama kurtarma çalışmalarında önemli rol oynayan maden işçilerine ilişkin ise şu açıklamayı yaptı:

“Ben Malatya'ya senelik iznimi alıp gittim. İki hafta boyunca deprem bölgesinde kaldım. İki hafta boyunca ben insanlara nasıl umut olabilirim diyerek çalıştım. Geçen gün bir pankart belediyenin önüne astık, söylemek isterim size; 1999'da biz vardık, 6 Şubat'ta biz vardık şimdi enkaz altında biz kaldık. Sesimizi duyan var mı?”

"Rezerv sıkıntısı olmadığını biliyoruz"

Mustafa Alim ise işten çıkartılan işçilerden diğeri. Alim, ekmeğinin peşinde olduğunu belirterek şunları kaydetti:

 “Turhal Özdemir Antimuan yeraltı işçisiyim. Aynı zamanda sendika temsilcisiyim. Biz 2021 yılında üzücü bir olay yaşadık ve arkadaşımızı kaybettik. Arkadaşımızı kaybettikten sonra bizim yeraltı ocakları kapandı, sebep gösterilmedi. Biz çalışan olduğumuz için rezerv sıkıntısı olmadığını zaten biz biliyoruz. Ocak kapandıktan sonra tekrar açıldı, 5-6 ay sonra şikayet üzerine yeniden kapatıldı. Ben fabrikaya verildim, diğer arkadaşları başka taraflara verildi. Biz bir şekilde görevlendirildik. Bir grup arkadaş emekliydi. Onlar çıkartıldı. Sonrasında TİS sürecinden sonra bizim bir maaş farkımız vardı içeride. Biz bunu defalarca istedik. Bize verilmeyeceğini söylediler. Biz mahkemeye verdik. Hatalıysak zaten alamayız.

"Bir arkadaşımız şehit oldu, onun abisini bile çıkardılar"

25 arkadaşın ben dahil çıkışı verildi. Biz servis aracından geri indirildik. Açmış olduğumuz davadan vazgeçmezsek, 'tazminat alamayacaksınız, işsizlik maaşı bile alamayacaksınız' diye tehdit edildik. Biz bugün Ankara'dayız. Sesimizi, gücümüzün yettiği yere kadar duyurmaya çalışacağız. Biz tekrardan baretimizin peşindeyiz. Biz işimizin peşindeyiz. Biz ekmeğimizin peşindeyiz. Biz bir bedel ödedik, bir arkadaşımız şehit oldu. Onun abisini bile işten çıkardılar. Biz ekmeğimizin peşindeyiz. Biz maden işçisiyiz asgari ücretle çalışıyorduk.” (ANKA)