İzmir Barosu: Mültecilerin geri gönderilmesinin vaat olarak sunulması nefret suçlarına zemin hazırlıyor

İzmir Barosu: Mültecilerin geri gönderilmesinin vaat olarak sunulması nefret suçlarına zemin hazırlıyor
İzmir Barosu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Güncel siyasette popülist bir yaklaşımla mültecilerin geri gönderilmesinin yurttaşlara vaat olarak sunulması ne yazık ki toplumda...

İzmir Barosu, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Güncel siyasette popülist bir yaklaşımla mültecilerin geri gönderilmesinin yurttaşlara vaat olarak sunulması ne yazık ki toplumda nefret söylemini besliyor ve nefret suçlarının işlenmesine zemin hazırlıyor. Sorumluluk sahibi siyasi partilerin, politikacıların halkı kin ve düşmanlığa tahrik boyutuna varan bu eğilimlerin önüne geçmesi gerekiyor” denildi.

İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonu 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü nedeniyle baro önünde basın açıklaması yaptı. Komisyon adına açıklamayı Komisyon Üyesi Avukat Gizem Öykü Başkaya şunları söyledi:  

“İltica hakkı, bireylerin yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağını da koruma altına alan başvuru süreci kesinlikle sınırlandırılmaması gereken bir haktır. Biz burada bu basın açıklamasını yaparken dahi bir mültecinin çok zorlu bir göç yolunda insanca yaşam umuduyla hayat mücadelesi verdiğini biliyoruz. Yanı başımızda Ege Denizi'ni bir mülteci mezarlığına dönüştüren sınır politikalarını ve dünya üzerindeki karadan ve denizden bütün geri itme vakalarını şiddetle kınıyoruz. Devletlerin sınır koruma politikaları için bireylerin yaşam hakkı ve pek tabii iltica hakkı ihlal edilemez. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği'nin zorla yerinden edilmek, küresel eğilimler 2022 başlıklı raporundaki verilere göre 2022 yılında zorla yerinden edilerek ülke dışına çıkmak zorunda kalan insan sayısı 46 milyona ulaştı. Ülkeleri içinde zorla yerinden edilen insan sayısı ise 62,5 milyon. Dünya üzerinde özellikle savaşlar nedeniyle yerlerinin edilen bu büyük nüfusun çoğunluğu kalıcı bir yurttaşlık statüsü olmadan, barınma, sağlık, beslenme gibi birçok hak iş güvenliği ve sağlığı koşullarından uzak sigortasız işlerde çalışmak zorunda bırakılarak sağlık hakkına erişimde zorluklar yaşayarak yoksulluk sınırının altında hayatta tutunmaya çalışıyor.

"Ülkemiz göç nüfusu açısından dünyanın en çok mülteci yaşayan ülkesi olarak ilk sırada yer alıyor"

Dünya üzerindeki tüm devletlerin özellikle refah devletlerinin bu göç nüfusuyla ilgili ortak ve adil sorumluluk alması gerekmektedir. Ülkemiz göç nüfusu açısından dünyanın en çok mülteci yaşayan ülkesi olarak ilk sırada yer alıyor. Suriye iç savaşı sonrasında ülkemizdeki mülteci nüfusunun büyük çoğunluğunu Suriye uyruklu mülteciler oluşturmaktadır. Savaşın 12’nci yılında hala geçici koruma gibi belirsiz bir statü altında ülkemizdeler ancak yarın nerede yaşayacaklarını, hangi statü altında yaşayacaklarının belirliliği yok. Aynı şekilde uluslararası koruma talep eden Avrupa dışı diğer ülkelerden gelen kişilerin iltica başvuruları kayda alınmıyor. Ya da kayda alınmada zorluklar çıkarılıyor. Bu konuda yetkililere sesleniyoruz. Geçici koruma ve uluslararası koruma başvurusu gibi kayda kapatılan illerin bir an önce kayda açılmasını talep ediyoruz.

"Mültecilerin geri gönderilmesinin vaat olarak sunulması nefret suçlarına zemin hazırlıyor"

Güncel siyasette popülist bir yaklaşımla mültecilerin geri gönderilmesinin yurttaşlara vaat olarak sunulması ne yazık ki toplumda nefret söylemini besliyor ve nefret suçlarının işlenmesine zemin hazırlıyor. Sorumluluk sahibi siyasi partilerin, politikacıların halkı kin ve düşmanlığa tahrik boyutuna varan bu eğilimlerin önüne geçmesi gerekiyor. Ekonomik kriz ve yoksulluk koşullarında yaşayan yurttaşların öfkelerinin toplumun en kırılgan kesiminden üretilmesi ne yazık ki şiddete meyilli gruplar yaratılmasına sebebiyet verip, tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Deprem sürecinde insani yardım konusunda depremzedelere mültecilere yapılan ayrımcılık ve yağma vakalarında olağan şüpheli olarak mültecinin hedef gösterilmesi ve ne yazık ki işkence ve eziyet gibi insanlık dışı suçların işlenmesine sebebiyet vermiş hepimiz bu utanca video görüntüleri aracıyla şahit olmuştuk. Ülkemizin göç yolu üzerinde gerek transit gerek hedef ülke olarak mülteci nüfusuna muhatap bir ülke olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız. Dünya üzerindeki savaşlar, iklim Sorunları, doğal afetler, salgın hastalıklar her zaman göç gerçeğini açığa çıkaracaktır. Önemli olan barışçıl dış politikalar ve iki yönlü entegrasyona yönelik göç politikadır. Biz İzmir Barosu olarak dünyanın her yerinde herkes için insan hakları uygulanmalıdır diyoruz." (ANKA)