Akropolis'in tepesindeki vinç
Akropolis, Antik Yunan’ın en görkemli ve etkileyici yapılarından biri olarak, sadece tarihsel bir anıt değil, aynı zamanda bir kültürel simge ve insanlık tarihinin en önemli miraslarından biri olarak Atina'yı ziyaret eden her turistin uğrak noktası olmaya devam ediyor.

Vize almayı başarabildiniz ve 1000 liralık yurt dışı çıkış harcını da yatırdıysanız bir buçuk saatlik uçuş mesafesindeki Atina'da iki ya da üç gün keyifli vakit geçirebilirsiniz. Yemekleri ve plajları bir kenara bırakırsak gece manzarasında tepede gerçek olamayacak kadar güzel görünen Parthenon Tapınağı'nı ziyaret etmek isterseniz 30 Euro hazırlamanızı da hatırlatırım. Gişedeki görevli hanım sadece nakit kabul ediyor, kredi kartı ile bilet almak isteyenler ise bilet otomatlarından faydalanabiliyor. Bu arada genelde maç günlerinde stat önlerinde görmeye alışık olduğumuz son dakika bilet satıcıları bu tarihi alanda da karşımıza çıkıyor. Akropol'e giriş fiyatını ikiye katlayarak size içeride rehberli tur da vaat ediyorlar. Yunanistan turizm polisinin dikkatine!

Biletinizi aldınız, hava çok sıcak olduğu için su şişenizi de elinizden bırakmadan alana girdiniz o zaman antik yoldan tırmanış sizi bekliyor. Yol üstünde gruplarına bilgi veren rehberler sağlı sollu yolu kapatmış kulağınıza birçok dilde kelime çarparken ortadan geçmeye ve hedefe ulaşmaya çalışıyorsunuz. Bu arada ayağınıza da kesinlikle topuklu ayakkabı giymiyorsunuz, yerdeki taşlar çok kaygan. Spor ayakkabılarla bile kayıp düşme riskiniz var, maalesef böyle bir görüntüye şahit oldum.

Yüksek bir tepeye yerleşen Akropolis, başkent Atina’nın üzerinde adeta bir koruyucu gölge gibi yükseliyor. Akropolis'in kelime anlamı zaten yüksek şehir demek. Eski Yunan'da birçok akropolis inşa edilmiş ve içlerine tapınak, tiyatro gibi günümüze kalan binalar kurulmuş. Bizim ülkemizde de Bergama'da Pergamon Akropolis'i ,Çanakkale'de Assos Akropolis'i ziyaret edilebilir.

Atina Akropolis'ini bu kadar önemli kılan ve yetmiş iki milletten insanı sıcağa rağmen keçi yollarından tırmandıran özelliği ise tepede yer alan ve deprem coğrafyasında yer almamıza rağmen günümüze kadar görece sağlam kalmış Parthenon Tapınağı. Parthenon, Yunan tanrıçası Athena’ya adanmış bir tapınak. Sadece dini bir yapı olmanın ötesinde, Atina'nın gücünü ve zenginliğini simgeleyen bir anıt olarak tasarlanmış.

Gelelim tepedeki vince ve inşaat iskelesi üzerinde çalışanlara... Zaman içinde, Parthenon büyük tahribata uğramıştır. MÖ 5. yüzyılda tamamlanan tapınak, Roma İmparatorluğu döneminde bir kiliseye, daha sonra ise camiye dönüştürülmüştür. 1687’de Venediklilerin Atina’yı kuşatması sırasında Parthenon, Osmanlılar tarafından barut deposu olarak kullanılmakta iken büyük bir patlama yaşamış ve önemli ölçüde hasar görmüş.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Akropolis'teki ilk kapsamlı restorasyon çalışmaları 1975 yılında başlamış. Bu çalışmalar, özellikle Parthenon gibi önemli yapıları korumak amacıyla yapılmış. Restorasyon sürecinde, taşların orijinal yerlerine yerleştirilmesi, yapısal güçlendirme gibi hedeflere bağlı kılınıyor.

Tabi ki bu çalışmalar bazılarını memnun ederken birçok kişiyi de kızdırıyor. Atina'da zaten Akropolis başlı başına bir tartışma konusu. Tepede yer alan yapının herkes tarafından görülebilmesi için civarında yüksek katlı binaların inşa edilmesi yasaklanmış. Çok katlı bina yapamadıkları için de kiraların aşırı yükseldiğinden şikayet ediyor yaşayanlar. Gelin de bizim kiraları görün siz diyemedim!

Kaynak:Nilay Can