Adalet arayışı sürüyor: Bin gün sonra bile vazgeçmeyeceğiz
Haber: Mehmet OFLAZ
(ANKARA) - Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden bin gün geçti. İsias Otel'de evlatlarını kaybeden KKTC'li aileler, bin gündür süren adalet mücadelesini ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Otelde kızı Serin'i kaybeden ceza hukukçusu Doç. Dr. Pervin Aksoy İpekçioğlu, sahte ruhsatlama söz konusu olduğu için "Sahte ruhsatlama nedeniyle "olası kast" tartışması gündemde. Otelde kızı Serin'i yitiren ceza hukukçusu Doç. Dr. Pervin Aksoy İpekçioğlu, bunun önemli bir unsur olduğunu belirtiyor. Kızı Selin'i kaybeden Ruşen Yücesoylu Karakaya ise, "Eğer o imzalar atılmasaydı, o onaylar verilmeseydi, İsias diye bir bina olmayacaktı. Türkiye Cumhuriyeti'nin bizlere bir adalet borcu var. Bin gün değil, bin asır geçse de adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz," diyor.
Adalet arayışında olan, Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği'nin aileleri, ilk günden beri mücadelelerini aralıksız sürdürüyor. Geçen sürede yaşanan hayal kırıklıklarına rağmen, hukukun bir an önce işlemesini umuyorlar. Kaybettikleri çocuklarının acısını her an yaşıyorlar ve suçluların özgürce dolaşması onları derinden yaralıyor. Tek istedikleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendilerine olan adalet borcunu bir an önce ödemesi ve çocuklarının ruhunun ancak bu şekilde huzura kavuşması.
6 Şubat 2023'ten bu yana tam bin gün geçti ve aileler, "Bin gündür adalet istiyoruz, bin gündür adalet için haykırıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin bizlere bir adalet borcu var," diyerek seslerini duyuruyor. Gerçek adalet sağlanana dek mücadelelerine devam edecekler.
Bilirkişi raporunun uzun bekleyişinin ardından, Pazartesi günü dosyaya yüklendiği ve rapora göre üç kamu görevlisinin sorumlu tutulduğu belirtildi. Ancak, raporda eksikliklerin olduğu da ifade ediliyor. Kamu görevlileri, "Ben sadece imza attım," veya "Ne olduğunu bilmiyorum" gibi bahanelere sığınmalarını kabul etmemek gerektiğini vurguluyorlar. İsias otelinin inşasına izin veren kamu görevlileri, her imzaları ile sorumludurlar.
İlk günden beri, otel sahipleri ve diğer sanıkların yargılandığı davanın kamu görevlileri davasıyla birlikte görülmesini istiyorlar. Bunun için en güçlü delilin olası kast olduğunu savunuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nin adalet borcu, bu davanın sonuçlanmadan kapanmayacağına işaret ediyor.
Aileler, kaybettikleri kişilerin anısına duyulan sorumluluğu yerine getirmek için tüm güçleriyle mücadele vereceklerine, son nefeslerine kadar kararlılıkta devam edeceklerine dair söz veriyor. Bu mücadele asla bitmeyecek. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti'nin adalet sistemine seslenerek, "Bize bir adalet borçlusunuz. Bin gün değil, bin asır geçse de bu adalet sağlanana kadar burada olacağız," çağrısında bulunuyorlar.
Sahte ruhsatlamanın çok daha fazla dikkat çektiği İsias Otel davasında, kamu görevlilerinin sorumluluklarının göz ardı edilmesini kabul etmiyorlar. 1993 yılına ait ruhsatın, aslında apartman için verilmişken, İsias Oteli'nin inşası için geçerli hale getirilmesi büyük bir hukuksuzluk olarak değerlendiriliyor. Bu durum, belirsiz süreçlerin ve yaşanan kayıpların temel sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor.
Ruhsat süresinin geçmesine rağmen 2001 yılında yeni bir geçerlilik kazanmış gibi işlenmesi, kamu görevlisi olan dört kişinin sorumluluğunu arttırıyor. Proje değişse de, yetkililerin bu durumu göz ardı ettiği vurgulanıyor. Aileler, "Bu kişiler, eğer imzalarının olmaması durumunda ruhsat geçerlilik kazanmayacaktı. Dolayısıyla cezai sorumlulukları son derece ağırdır," diyerek sorumluların adalet önüne çıkarılmasını talep ediyor.
Ceza hukukunun temel ilkelerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve her dava için adil bir karar verilmesi gerektiğini belirtirken, aynı zamanda "olası kast" kavramının da her alanda uygulanması gerektiğini savunuyorlar. Türkiye'de deprem davaları açısından umut verici bir örnek olan Alpargün davası gibi, İsias davasının da adil sonuçlanması için mücadele veriyorlar.
Kaynak:ANKA